Akdoğan Özkan
Amerikan “US News & World Report” dergisi, geçen yılın sonlarına doğru “Dünyanın En Etkili Orduları” başlıklı bir sıralama yayınladı. 87 ülkenin değerlendirildiği çalışmaya göre, en etkili ordular listesinde ilk 3 ülke, Rusya, ABD ve Çin şeklinde sıralandı. İsrail’in 4.ncü, Güney Kore’nin 5.nci olduğu listede Türkiye kendisine 10. sırada yer bulabilmiş.
Pek çok alanda verdiği ve referans kabul edilen sıralamaları ile ABD’nin en etkili yayın kuruluşlarından biri olarak değerlendirilen US News & World Report’un ilk 10 sıralamasında 3 G7 ülkesi (ABD, Birleşik Krallık ve Almanya) varken, 3 de BRICS ülkesi (Rusya, Çin ve İran) olduğu göze çarpıyor. İlk 10 ülkenin 7’si NATO üyesi veya NATO müttefiki/ortağı: ABD, İsrail, Güney Kore, Ukrayna, Birleşik Krallık, Almanya, Türkiye. Rusya, Çin ve İran ise son yıllarda imzaladıkları karşılıklı güvenlik anlaşmalarıyla savunma alanında ilişkilerini iyice pekiştirmiş 3 BRICS+ üyesi olarak dikkat çekiyor.
Çalışma, pazarlama şirketi WPP ile Pennsylvania Üniversitesi Wharton Okulu’nun uzmanlarınca ortaklaşa yürütülmüş. Uzmanlar kendi metodolojilerince önce her bir ülkeyi değerlendirirken esas alacakları 73 temel niteliğin ne olduğunu belirlemiş ve bu ülkeleri analiz etmişler. Ardından, 17 Mart'tan 12 Haziran'a (2023) kadar dünyanın dört bir yanından 17 binden fazla kişiyle anketler yapılarak katılımcılara, bu nitelikleri ülkeler ile nasıl ilişkilendirdiklerini görecekleri sorular yöneltmişler. Nihayet ekim ayında da sonuçları kamuoyu ile paylaştılar.
Orduların etkililiği sıralamasının kendisi tek başına çok fazla bir şey söylemiyor, kanımca. O nedenle ben US News & World Report’un liderlik, ekonomik etkisi, ihracatının gücü, siyasi etkisi ve uluslararası ittifaklarının gücü gibi 5 temel kriterde yaptığı ülke değerlendirmelerini de dikkatinize getirmek istiyorum. Bu alanlarda en yüksek ve en düşük puanları kimler almış onlara bakmak. Zira, ülkelerin en kuvvetli oldukları ve en zayıf oldukları alanlar orduların etkililiği üzerindeki etkileri bakımından da önemli. Yoksa bir ordunun kuvveti sadece sahip olduğu ateş gücü değildir.
“Dünyanın En Etkili Orduları” listesinin ilk 10’unda yukarıda saydığım bu 5 kategorinin herhangi birinden 100 tam puan alabilmiş sadece 3 ülke var: Rusya, ABD ve Çin.
Valday Uluslararası Tartışma Kulübü’nün grafiğe döktüğü rakamlara bakılırsa, Rusya, liderlik ve siyasi etkisi kategorilerinde 100’er puan alırken, ABD sadece uluslararası ittifaklarının gücü kategorisinde aynı puanı almış. Çin ise ekonomik etkisi ve ihracatının gücü ile elde etmiş 100 puanları.
Rusya’nın bu beş temel kriterden en zayıf olduğu alan (69,5 puan ile) ihracatının gücü. ABD de en az puanını yine aynı kategoride alıyor, ama onun puanı (84,4 ile) Rusya’dan epeyce yüksek. Çin’in en zayıf olduğu kriter ise (73,4 puan) ile ABD’nin en güçlü olduğu alan: uluslararası ittifaklarının gücü.
Bu puanlamaları biraz inceleyince ABD’nin yaptırımlarla Rusya’yı Avrupa’dan kopartarak en zayıf olduğu yerden vurma ve onu Asya ülkelerine mahkûm etme çabası içinde olmasının önemini daha iyi kavrdağınız gibi, Rusya ile Çin’in zayıf oldukları uluslararası ittifaklar içinde yer alma güçlerini BRICS+ üzerinden geliştirme çabalarının kıymetini de daha iyi idrak ediyorsunuz.
Gelelim bize. US News & World Report’a göre, Türkiye, Almanya’nın ardından 10. en etkili orduya sahip belki ama 5 kriter temelindeki puanları çok yüksek değil. En yüksek puan aldığı alanlar her ikisi de 38,2 puan ile ihracatının gücü ve siyasi etkisi. En düşük puanı ise liderlik alanında 10 puan ile almış Türkiye. İlk 10 sıralamasında Türkiye’nin üç basamak üzerinde, 7. sırada yer alan İran’ın en güçlü olduğu alan ise 41,8 puan ile siyasi etkisi. İran’ın en zayıf yönü ise 9,6 puan ile ihracatının gücü olarak değerlendirilmiş. ABD’nin yaptırımlarını kırmak, kıramıyorsa da BRICS+ ile küresel pazarlardaki derinliğini artırmak İran için bu zafiyeti gidermek açısından da önemli.
Türkiye’yi biraz daha ayrıntılı tahlil edersek… Ankara'nın -Washington’un bölgede kendisine askerî açıdan çok daha fazla yer tutma çabalarının ardından giriştiği- bölgesindeki izini ve rolünü artırmaya yönelik tüm askeri ve diplomatik çabalarına rağmen bölgesel düzeni belirleyici bir ülke olarak davranabilmesini engelleyen sınırlamaları bu değerlendirmede görebiliyorsunuz. TTürkiye’nin 25 puanlarda seyreden ekonomik etkisini, yüzde 30’larda gezen ihracatının gücü ile uluslararası ittifaklarının kuvvetini artırmaya ihtiyacı olduğu net olarak görülüyor. Zira, bölgesindeki rolünü güçlendirmeye yönelik yükselen bir hırs içinde görülen Türkiye, bunu hem de bölgesel istikrarsızlıkların arttığının görüldüğü bir ortamda, mevcut sınırlı kaynak, imkân ve becerileri ile yapamaz. O da bunun farkında ki, sokaklarında “Mehmetçik Gazze’ye” sloganları atılabilirken, İsrail’e inşaat demiri, profil gibi Yahudi yerleşimcilerin de ihtiyaç duyabileceği malzemeler göndermeyi tercih etmiş.
Doğrudur, Türkiye dış politikasında özellikle 2016 sonrasında güçlendirmeye çalıştığı “stratejik özerkliği” ile bölgesinde şaşırtıcı bir hızla yer değiştirebilen geçici bölgesel koalisyonlardan en iyi faydayı görmeyi hedefliyor, bunun için çaba sarf ediyor. Hatta çok kutupluluğun Ortadoğu’daki rekabetçi doğasını kuvvetlendiren bir oyuncu olarak da öne çıkma çabası içinde görülüyor. Ama hem ekonomi bahsinde hem de siyasi ittifak ilişkilerini çeşitlendirme anlamında alması gereken daha çok yolu var. Bunu uluslararası tefecilerin parasını ülkeye getirmeyi başarı saymaya odaklı bir ekonomi anlayışı ve ağırlığı epey gerilemiş de olsa izlerini hala gördüğümüz “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” anlayışı ile yapamayacağı da aşikâr.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025