Akdoğan Özkan
Kim ne derse desin, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri sonrasında beliren siyasi aritmetiğin bu şekilde sonuçlar üretmesinin ardındaki belki de en etkili aktör, Yeniden Refah Partisi olmuştur. 2018 genel seçimlerinde Türkiye genelinde oyların ancak binde 3’ünü elde edebilmiş Yeniden Refah 31 Mart seçimlerinde ülke genelinde yüzde 6,2 oy almakla kalmadı, iktidar partisine birçok yerde “altı puanlık” çelmeler taktı.
Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan, 70’li yılların ikinci yarısında “kadayıfın altının kızarmasını” beklemesiyle de meşhur Milli Selamet Partisi lideri ve babası merhum Necmettin Erbakan’ı anımsattı. Malum, 12 Eylül öncesindeki son Süleyman Demirel liderliğindeki hükümete “anahtar” konumuyla dışardan “kerhen destek” veren Erbakan, sert bir şekilde eleştirdiği Başbakan Süleyman Demirel’e bir gün Meclis'teki odasında elleriyle kadayıf ikram etmişti. Gazetecilerin “kerhen desteğin sonlanması için neyi bekliyorsunuz?” minvalindeki sorusu üzerine de “kadayıfın altının kızarmasını” cevabıyla tarihe geçmişti. “Çünkü,” demişti Erbakan, “Kadayıfın altı kızarmadan hükümeti uzaklaştıracak olursanız, aynı zihniyet milleti aldatmanın yeni bir fırsatını bulur.”
Fatih Erbakan, “hükümetin ipini çekme” konusunda “kadayıf ustası” babası kadar sabırlı çıkacak mı bilmiyoruz, ama en azından “yerel yönetim seçimleri” bahsinde benimsediği tutumla “kadayıfı kızarttığı” ve AKP’ye birçok yerde kırmızı kart gösterdiği kesin. Bu şekilde Yeniden Refah Partisi’ni Altılı Masa’nın 5 bileşeni olan İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Deva ve Gelecek Partisi’nin toplamından bile daha fazla oy alarak büyüttüğü kesin. Erbakan, bunu büyük ölçüde tam seçimlere giderken müdafaa hattını “oyları bölüyor muyuz, peki o zaman şunları yapsın AKP, biz adaylarımızı çekelim,” diyerek başardı. Neydi “şunları yapsın” diye kast edilen talepleri:
- İktidar İsrail’le ticareti sonlandırdığını ilan etsin,
- Malatya’da İsrail’i korumak için kurulan Kürecik Radar Üssü’nü kapattığını ilan etsin,
- Emekli maaşını 20 bin TL’ye çıkardığını ilan etsin.
Sanki 70’li yıllardaydık ve “aşırı sol” partilerden biri, iktidardaki CHP’ye seçimlerde destek vermek için birtakım şartlar ileri sürüyordu. Sanki! Ama gerçekte öyle değil, tabii. Gerçekte Fatih Erbakan, sosyalist sola da en azından -almasını bilirlerse- bir taktik iletişim dersi vermiş oldu.
İster daha önceki seçimde binde 3 oy alsın, ister almasın Türkiye’deki hiçbir sol parti 31 Mart seçimlerinden böyle bir müdafaa hattı kurmadı. Seçim kampanyasını, kendisini böylesi açık ve temel argümanlarda net olarak ayrıştıracak şekilde biçimlendirmedi. Hatta, bu ve buna benzer türden talepleri bırakın iktidara karşı telaffuz etmeyi, CHP’ye karşı bile dillendirmedi.
Örneğin, TKP adına İstanbul Kadıköy belediye başkanlığına aday olan Fatih Maçoğlu, CHP tandanslı medya tarafından “oyları böleceği” gerekçesiyle kıyasıya eleştirildi. Ama bu eleştirileri göğüslerken, “işçiler” dedi, “halk meclisleri,” dedi, “birlikte yönetim” dedi. Bir parti adayının bu tür sol içi argümanları Ovacık ve Tunceli’den sonra, Kadıköy’de de telaffuz edebilme özgüvenine kavuşmuş olması elbette çok önemli bir şey. Ama 70’lerde şu ya da bu şekilde geriletilmiş, ağır darbe almış, yanlışları ve eksikleri de olmuş ama doğru dürüst özeleştiri yapmamış sosyalist sol, tahayyül ufkunu bugünün Türkiye’si ve dünyası üzerinden somut şekilde yeniden tarifleyip, içeriklendirmedikçe kullandığı sol sıfatlar ve kavramlarla sandıkta fazla mesafe kat edemeyeceği, maalesef daha önce defalarca görüp tanık olduğumuz bir olgu.
Elbette bir Maçoğlu farkı olacaktı. Ama, kendisine “oyları böleceksin, ne alaka Kadıköy filan, dönsene köyüne” demeye getirdiklerinde, neredeyse “mahcup” diyeceğim bir tavırla eleştirileri yumuşak ve sakin bir üslupla karşılama yoluna gitti Maçoğlu. Özetle bu yaklaşımı bir iletişim fırsatı olarak görmemiş, efendice “ben komünistim ama” demekle yetinmişti Maçoğlu. Gerçi onun bu tavrı, TKP liderliğinin CHP ve DEM Parti’yi “solu kendi şemsiyeleri altında tutmaya çalışan partiler” olarak tanımlayıp “biz sol kavramından biraz sıkıldık, kendimizi solcudan ziyade komünist olarak görüyoruz” şeklindeki tanımlamasıyla uyumlu kuşkusuz.
Ama Maçoğlu bunu savunma hattını karşı sahada oluşturma fırsatı olarak görüp, “filanca şartları yerine getirsin, vallahi CHP adına çekileceğim ben bu yarıştan,” diyerek CHP’yi ve adayını sağlam bir teste tabi tutabilirdi. “Hodri meydan,” diyerek, o test sonucunda varsa açmazların varlığına işaret ederek, somut olarak CHP’den ve adayından nasıl ayrıştığını göstermeyi deneyebilirdi. Kendisini karşıtındaki en temel eksikler üzerinden tanımlatabilirdi. Fatih Erbakan misali ama kendince şartlar ileri sürebilirdi. Mesela, “Kadıköy’ü kentsel dönüşüm adı altında ranta teslim eden anlayışı terk edeceklerini ve yenilemeleri tamamen kooperatifçi bir anlayışla yöneteceklerini açıklasınlar, yenilemeye alınmış bina sakinlerine sosyal konut sağlayacaklarını ilan etsinler, gençlerin ve emeklilerin belirli saatlerde ücretsiz toplu taşımadan yararlanacaklarını ilan etsinler, çekileceğim adaylıktan” benzeri koşullar telaffuz edebilirdi.
Bırakın bunları, daha en başından gelen eleştirileri, “bu ilçeyi, CHP’li diye 30 yıl Muş Bulanıklıya, Urfa Siverekliye, Trabzonluya teslim etmekte bir beis görmediniz. Sorun Ovacıklı olmam mı hakikaten?” şeklinde karşılamayı tercih etmedi. “31 Mart’ta Kadıköy Belediye başkanlığı için benimle de yarışacak CHP adayı gibi Kadıköy’e 867 km uzakta, Sivas’ta doğsaydım sorun olmayacak mıydı, sorun fazladan 400 km’de mi?” demedi.
TKP gibi TİP de başka bir kaybedeni oldu 31 Mart seçimlerinin. 2023’te 1 milyona yakın oy alan TİP, üçte iki oranında küçüldü. Sadece Hatay’ın Samandağ ve Nevşehir’in Hacıbektaş ilçelerinde belediye başkanlığı kazanan TİP, 31 Mart 2024 seçimleri için kendi önüne koyduğu hedeflere ulaşamadığı gibi toplumun belirli bir kesiminde son yıllarda estirdiği ümit rüzgârlarını da söndürdü. Ancak son yıllarda yerel örgütleri birçok yerde bir kenara bırakarak, kendisini anlatmaya pek ihtiyaç duymayan şöhretli aday arayışlarıyla da öne çıktığını gördüğümüz TİP için belki de en kötüsü, kampanya döneminin önemli bir bölümünde “3 milyon dolar mı, 5 milyon dolar mı” tartışmasıyla beraber anılmak gibi bir şanssızlığa mahkûm kalması oldu. Sırf Hatay’da verdiği sınavla bile “ayrışmak” bahsinde sınıfta kaldı.
2023 genel seçimlerinde yüzde 0,15 oy oranıyla 77 bin 992 oy alarak 13. parti olan SOL parti ise, Saratlı ve Hozat’ta belediye başkanlıkları kazanmasına rağmen bu kez Türkiye geneli il genel meclislerinde 55 bin oyla yetinecekti. 1997’de Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) öncülüğünde sadece İstanbul’da tertiplenen “Işığını al, Sultanahmet'e gel” mitingine bile o kadar insan katıldığını hatırlıyorum. Ayrıca seçimlerde beklenen sonucu yine elde edemediği, ama -ÖDP adıyla girdiği 1999 seçimlerinde- 264 bin oy aldığını da unutmayalım.
SOL Parti, seçim temasını, bekleneceği üzere “yerelin demokratikleştirilmesi, yerel hizmetlerin kamusal niteliğinin sermayeye karşı savunulması” olarak belirlemiş, “kent halkının bunlar için örgütlülüğünü” sağlamaya önem vereceklerini ve “halk için hakla beraber denetime talip olacaklarını” dile getirmişti. Bu iddiaları toplumda pek fazla bir karşılık bulmuş gibi durmuyor.
Fakat SOL Parti aynı zamanda, “İsrail boykot edilmeli, her tür ilişki kesilmelidir” diyen de bir partiydi. Seçimlerde başarılı olabilmenin elbette çok sayıda gerek şartı ve koşulu var. Ama bir yerel seçim olmasına rağmen SOL Parti seçim kampanyasını sırf Yeniden Refah’ın yukarıda da telaffuz ettiğimiz ilk şartı üzerine, “İsrail’le ticaret sonlandırılsın” temeline kursaydı ve yerel idarelerde emeklilerin hayatlarını hangi uygulamalarla nasıl kolaylaştıracaklarını anlatsaydı, eminim Yeniden Refah’a giden oylardan az da olsa nasiplenebilirdi.
Özetle, sosyalist sol partiler seçimlerde bir kez daha anlamlı bir başarı elde edemediler. Seçimlerden iki hafta kadar önce Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, katıldığı bir iftar programında 31 Mart’ta yüzde 20’nin üzerinde oy alacaklarını iddia etmişti. Neticede oyları yüzde 7’nin biraz altında kalan Yeniden Refah henüz ülkedeki her beş kişiden birinin aklına ve vicdanına sızabilmiş değil. Ancak sol partiler, kendi kulvarlarında koşmayı reddederek, bu alanı yerel seçimlerde bile “Yeniden Refah’ın bu yükselişinin diğer önemli sebebi, ekonomik sıkıntılar. Açlık, yoksulluk, fakirlik, enflasyon, borç, zam, vergi, vergi artışları. Bütün bunlardan bunalan millet Yeniden Refah’a koşuyor,” diyerek propaganda yapan Erbakan’a terk ederlerse, bir gün “kadayıfın altı kızardı, kızarıyor, araba devrildi devriliyor” laflarını yeniden duyarız. Ve tarih Sol’u Millî Görüşçülerin bir kez daha o yüzde 20’ler hatta üzeri seviyelere yürüdüklerini görmeye mahkûm kılabilir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025