Akdoğan Özkan
Son haftalarda dikkatler Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde hangi noktaya nasıl bir harekâta girişeceğine odaklanmışken, “operasyon” sürpriz şekilde geçen salı günü Tel Aviv’den geldi.
Suriye’ye savaşın seyri içinde yüzlerce kez füze atışı gerçekleştiren, sadece 1 Eylül - 8 Kasım 2021 tarihleri arasında bu ülkeye 8 hava saldırısı yapan İsrail’in 9 Kasım tarihli “operasyonu” bu kez askeri değil, diplomatik nitelikte idi! Ayrıca Tel Aviv söz konusu operasyonda İsrailli pilot ya da diplomatlar yerine Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayid el Nahyan’dan yararlandı. Bir başka deyişle, “dolaylı” bir operasyon oldu bu. Sonuçları için ise sanırım biraz beklememiz gerekiyor.
Şimdi “operasyon” derken ne demek istiyoruz, açalım:
İsrail’in Orta Doğu’da Tahran’ı çevreleme stratejisinin bir numaralı müttefiki olan BAE’nin Dışişleri Bakanı el Nahyan, 9 Kasım Salı günü, heybesinde Tel Aviv’in Suriye liderine yönelik önemli (ve doğal olarak dolaylı) mesajlarını da taşıyarak Şam’a gitti. El Nahyan ve beraberindeki heyet, Şam’da Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüştü. Nahyan’ın ikili ilişkilerde dönüm noktası denebilecek bu ziyareti, Suriye Savaşı’nın patlak verdiği 2011 yılı Mart ayından bu yana Şam’a gerçekleştirdiği ilk ziyaret oldu. El Nahyan başkanlığındaki BAE heyetinin, Esad ile çeşitli alanlarda ilişkilerin geliştirilmesinin yanı sıra bölgesel ve uluslararası konuları ele aldığı ifade edildi.
İsrail- BAE “operasyonunun” hedefi
BAE Dışişleri Bakanı’nın bu önemli ziyaretinde Şam Yönetimi’ne verdiği temel mesaj, “hadi gel ilişkileri normalleştirelim” oldu. Bölgedeki gelişmeleri yakından takip edenlerin öngörebileceği gibi, Nahyan’ın “normalleşmesi” aslında şöyle şartlara bağlı: “Sen İran yanlısı Şii milis güçlerinin ülkenden kademeli bir biçimde geri çekilmelerini mümkün kıl, biz de İsrail’in seni hava saldırılarıyla bombalamaya son vermesini sağlamaya çalışalım. Hatta ülkenin kuzeyinde Ankara destekli isyancı gruplarla savaşmak durumunda olan Suriye Arap Ordusu’na (SAO) da bu mücadelesinde Şii gruplardan daha etkin bir şekilde destek verelim. Diğer yandan, savaşla harap olmuş ülkenin yeniden inşası doğrultusunda ihtiyaç duyulan fonların da önünü açalım.”
Suriye’deki İran etkisini kırmak peşindeki İsrail, çok uzun süredir Şam yönetimi ile aynı safta savaşan Şii milisleri dağıtmak ve bu ülkeden çekilmelerini sağlamak üzere uğraşıyor. Meselenin bu kısmı zaten biliniyor. Belki sürpriz olan, İsrail’in söz konusu hedeflerini de içeren mesajların Suriye liderine Tel Aviv’in yeni müttefiki BAE tarafından iletilmesi oldu. Ancak bu da gerçek sürpriz sayılmaz. Nahyan Ekim ayı ortalarında Washington’da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile görüşmüş, bu arada yakın bir tarihte İsrail’i de ziyaret edeceğini söylemişti. Bir başka deyişle, Nahyan’ın Şam ziyaretinde verdiği mesajlarının çalışması, “Orta Doğu’da barışın teşviki konusunda neler yapabileceklerimize bakacağız” denilen Washington görüşmesinde zaten atılmıştı. Aslına bakılırsa asıl sürpriz, BAE Dışişleri Bakanı, yakın bir tarihte İsrail’i ziyaret etmez ve bu yeni müttefikler yol haritalarını birlikte güncellemezlerse olur.
BAE’nin ikili çevreleme stratejisi
Bu arada hemen hatırlatalım; BAE, Şam Büyükelçiliği'ni 2011’in ilk aylarında kapatmış ve Suudi Arabistan ile Katar kadar olmasa da Suriye’deki (ve tabii Yemen’deki) savaşın ateşine kendisi de epeyce odun taşımış, SAO’ya karşı savaşan cihatçıları uzun süre desteklemişti. Abu Dabi, Suriye'nin Arap Birliği üyeliğinin (Kasım 2011'de) askıya alınmasının da mimarlarından biriydi. Özellikle 15 Temmuz sonrasında Türkiye ile köprüleri atan ve son yıllarda da İsrail ile ilişkilerini geliştirdiği gözlenen Abu Dabi yönetiminin Suriye stratejisi, bu ülkedeki İran etkisi ile Türkiye etkisini aynı anda “çevrelemeye” dayanır hale gelmişti. BAE, Suriye’ye yönelik bu stratejisi gereği, uluslararası sahada proaktif roller de üstlenmişti. Örneğin, yaklaşık 7 yıl boyunca kapalı tuttuğu Şam Büyükelçiliğini, Aralık 2018'de yeniden aktif hale getirmiş ve bu sayede “normalleşme” şartlarını Şam Yönetimi ile rahat müzakere edebilmenin altyapısını hazırlamıştı.
Gelişen BAE-İsrail ilişkileri
Abu Dabi, Esad yönetimi ile “ilişkileri normalleştirme” başlığı altında, bir yandan Suriye siyaseti belirsizliğe ve bekleme moduna sürüklenen Beyaz Saray’ın iradesinin önüne geçen girişimlerde bulunurken, bir yandan da İsrail ile ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. BAE ile İsrail arasındaki ilişkiler özellikle 2020 yılının Ağustos ayından bu yana altın çağını yaşıyor. O dönemki ABD Başkanı Donald Trump'ın 13 Ağustos 2020’de İsrail ile BAE'nin “ilişkilerini tamamen normalleştirmek” üzere anlaşmaya vardıklarını duyurmasının ardından iki ülke çok sayıda ticari ve ekonomik anlaşmalar imzaladı. Örneğin, BAE petrolünün İsrail'in güneyindeki Eilat Aşkelon Boru Hattı üzerinden Akdeniz'e, oradan da Avrupa'ya ulaştırılması amacıyla mutabakat zaptı imzalandı. İki ülkenin en büyük bankaları başta yenilenebilir enerji olmak üzere enerji alanında iş birliği fırsatlarının önünü açan anlaşmalara vardı. Hatta, 1800 konutun tamamen yıkıldığı ve 17 bine yakınının ciddi hasar gördüğü İsrail saldırılarında enkaza dönen Gazze’ye gözlerini kapatan BAE, işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşimlerde inşa edilecek evlerde kullanılacak 4 bin ton inşaat demirini taşıyan bir kargo gemisini İsrail’in güneyindeki Eilat limanına gönderdi. “PS Valetta” adını taşıyan BAE kargo gemisi Abu Dabi’den Eilat limanına gelen ilk BAE gemisi oldu. Bu girişimleri çok sayıda başka işbirliği projeleri takip etti. Ve nihayet, geçen yılın Eylül ayında İsrail ve BAE arasında ABD’nin öncülüğünde “Abraham Accords” (İbrahim Anlaşması) adı verilen normalleşme anlaşması imzalandı. Bunu takiben de BAE, geçen Haziran ayı ortalarında Tel Aviv’de Büyükelçilik açtı. Böylece BAE, İsrail’de Büyükelçilik açan ilk Körfez ülkesi oldu. Buradaki törende Lapid, iki ülke arasındaki ticaret hacminin İbrahim Anlaşması’nın imzasından bu yana 675 milyon dolara ulaştığını açıkladı. İsrail de, Haziran ayı sonlarında Dubai’de büyükelçilik açtı. İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid açılış vesilesiyle Abu Dabi’ye gitti ve mevkidaşı El Nahyan ile görüştü.
Moskova’nın “soft-power” çabaları
BAE ile Suriye arasındaki bu son temastan memnun kalan başkentlerden birinin Moskova olması muhtemeldir. Zira, Suriye’nin uluslararası sisteme yeniden entegre edilmesi peşindeki Ruslar, kuzeydeki belirli bölgeleri denetim altında tutan Ankara’nın nüfuzunu buralardan kazımak kadar Tahran’ın Şam Yönetimi nezdindeki etkisinin de belirli ölçülerde kırılması gerektiğine inanıyor. Bu amaçla çok uzun zamandır “soft power” becerileri sergileme peşindeki Moskova, Kahire, Amman, Abu Dabi gibi başkentlerin yanı sıra Tel Aviv ile de görüşüyor. Zira Ruslar İran’ın Suriye’den izole edilmesi hamlesinin şampiyonluğunu yapmak istemiyor, bu bahiste asıl bu başkentlere iş düştüğüne inanıyor. Bu amaçla Moskova bu ülkelerle de yoğun denilebilecek bir diplomasi trafiği yürütüyor. ABD ile AB Suriye’ye yönelik mesafesini korur, hatta “siyasetsizlik” belirtileri sergilerken hem Arap aleminin hem de İsrail’in Şam yönetimiyle ilişkilerini normalleştirerek bu ülkenin bir barış ve yeniden yapılanma dönemine kavuşabilmesi için çaba sarf ediyor.
Gerçi Şam yönetiminin “normalleşme” adı altındaki taleplere hemen kucak açacak hali de yok. Evet, Suriye ekonomisi şiddetlenen ABD yaptırımlarının da etkisiyle iyice perişan durumda. Ülke savaşın yaralarını sarıp yeniden inşa faaliyetlerine girişebilmek için yüz milyarlarca dolarlık yatırım fonlarına ihtiyaç duyuyor. ABD ile Avrupa’nın geride durduğu koşullar altında bu fonların zengin Arap ülkeleri dışında bir kaynaktan gelmesi de çok zor. Ancak, Şam’ın hafızası henüz çok taze. Körfez monarşileri ile NATO 2011’de el ele Suriye’yi silaha ve yabancı savaşçıya boğup ateşe verdiğinde, Şam yönetimi müttefiki olarak yanı başında Moskova’dan da önce Tahran yönetimini, onun destek verdiği İranlı, Lübnanlı, Filistinli Şii milisleri bulmuştu. Şam yönetimi Moskova’nın kendisine yönelik niyetinden emin olamadığı zamanlarda da soluğu birebir temaslarda bulunmak üzere Tahran’da almıştı. Dolayısıyla, Suriye’nin, İsrail ile Körfez monarşilerinin bugün uzatmakta oldukları ele tutunması, hele de askeri sahada kendisini muzaffer olarak görürken hiç kolay olmayacaktır. Tabii bir savaşın GSMH’sını dörtte birine indirdiği ve Suriye’yi dünyanın en yoksul ülkelerinden biri yaptığı koşullar altında Şam-Tahran ilişkilerinin geleceğini tahmin etmek de en az o kadar zor.
Şam Tahran’a geri adım attırır mı?
Peki ne yapar Şam yönetimi? Tel Aviv’in ve BAE’nin isteklerine boyun eğip ülkedeki İran askeri varlığına geri adım attırır mı? Aslına bakılırsa, bu yönde bir gelişme olduğuna dair bir haber geçtiğimiz günlerde kamuoyuna sızdı da. Dubai merkezli El Arabiya haber ajansı, Haziran 2014’ten bu yana Suriye'deki İran askeri varlığından sorumlu isim olduğu söylenen General Mustafa Cevad Gafari’nin Esad- ile el Nahyan’ın görüşmelerinden bir gün sonra Şam Yönetimi tarafından kaçakçılık ve silah karaborsasına karıştığı iddiasıyla sınır dışı edildiğini ileri sürdü. İddia daha sonra, İsrail merkezli Jerusalem Post gazetesince ve Suudi yayın organı El Hadise tarafından tekrarlandı. El Hadise, gelişmeyi ABD tarafından 2020 yılında düzenlenen bir suikast ile öldürülen eski İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin Suriye’deki mirasına “darbe” olarak değerlendirdi.
Her ne kadar, bu konularda bu merkezlerden gelen haberlere ihtiyatla yaklaşmak gerekiyorsa da, böyle bir gelişme tamamen imkânsız da olmayabilir. En azından, Şam’ın bölgesel ilişkilere ve müttefiklerine bakışında bir değişiklik olup olmadığını anlamak için biraz daha zamana ihtiyacımız olduğu kesin.
9 Kasım tarihli diplomatik girişim İsrail-BAE cephesinin arzuladığı sonucu üretmese de, İsrail’in İran’ı Suriye’den izole etmeye dönük çabalarının ardı arkası kesilmeyecektir. İsrail sadece 1 Eylül-8 Kasım 2021 tarihleri arasında Suriye’ye yönelik olarak başkent Şam’dan Irak sınırına kadar geniş bir coğrafyada 8 hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu saldırılarda sırasıyla şu noktalar hedef alındı: Elbu Kemal, Humus T4 üssü, Tedmür, Medinetü’l Baas, Şam, Zakia, Şayrat havalimanı ve Tartus. Moskova’nın İsrail’in Şii milislere dönük olduğunu savunduğu saldırılara büyük ölçüde kayıtsız kalarak Şam’ı bu hususta bir anlamda yalnız bıraktığı da vaki.
Gelişmenin Ankara için anlamı
Gelelim konunun Ankara - Abu Dabi ve Ankara- Şam ilişkileri açısından önemi ve boyutuna…
Bir kere, Ankara ile Abu Dabi arasındaki ilişkiler epeyce sorunlu. Mesele iktidar çevrelerinin BAE’yi 15 Temmuz’un finansörü olarak görüp, darbe girişimimin ardında olduğunu düşünmesi de değil sadece. Ankara, BAE’nin YPG/PKK’ya istihbarat teknikleri, kriptoloji ve iletişim ağları konusunda eğitimler vermek üzere Suriye’nin Kamışlı, Haseke ve Deyrizor gibi bölgelerine çok sayıda ajan gönderdiğini de savunuyor. Ankara Abu Dabi’yi artık Orta Doğu genelindeki pek çok bölgede pek çok sorunun kaynağı olarak görüyor. Hal böyleyken Abu Dabi ile Tel Aviv arasındaki ilişkilerin bu boyuta ulaşmasından da rahatsız.
Tabii öte yandan, Ankara ile Abu Dabi arasında ilişkilerin yumuşamaya dönebileceğine yönelik sinyaller de var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Ağustos'ta BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan'ı kabul etmesiyle başlayan diplomasi trafiği, 31 Ağustos'ta ülkenin fiili lideri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan (MBZ) ile yapılan telefon görüşmesi ile devam etti. Bu arada, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da BAE’li mevkidaşı El Nahyan ile telefonda görüştü. Ancak Türkiye'nin Joe Biden’ın ABD Başkanlığı görevine gelmesiyle birlikte başlattığı dış politika yenileme sürecinde işler biraz ağır ilerliyor.
Yine de bu son gelişme, Ankara’yı Suriye konusunda bir karşı hamle, bir oyun planı geliştirmeye itmeyecekse de en azından bir kez daha “düşünmeye” sevk etmeli. Orta Doğu’daki bölgesel aktörlerin Suriye politikalarında yeni girişim sinyalleri verdikleri şu dönemde, Ankara’nın bu coğrafyaya yönelik siyasetini sadece “zor” üzerinden tarif etmeyi bırakması gerekiyor galiba. Bunu yaparken, Ankara’nın “kamp” ya da “saf” değiştirmesi” de şart değil. Ancak hele de sahada yeni “askeri operasyonları” epeyce zorlaştıran ciddi bir kilitlenme yaşanırken, çok uzun süredir kullanmadığı iletişim kanallarının pasını silerek “diplomasi” ve “soft power” teknikleri de kullanması, bunun için yeni politikalar geliştirmesi ve bunların doğru bir şekilde iletişimini yapması gerekmiyor mu?
Twitter: @akdoganozkan
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025