Akdoğan Özkan
ABD ile Rusya arasında Donald Trump’ın başkanlık görevine yeniden gelmesi akabinde başlayan yumuşama ile birlikte, son yıllarda gerçekleşme ihtimali giderek artan III. Dünya Savaşı’nın da iptal olduğunu söylersek, sanırım yanlış bir ifade kullanmış olmayız. En azından geçici olarak!
Bakın son haftalar ve günler içinde bize “III. Dünya Savaşı iptal” dedirtecek hangi gelişmeler meydana geldi ve şimdi neyi bekliyoruz:
BİR) Trump, 11 Şubat’ta Biden’ın NATO proksisi olarak Rusya’ya karşı parayla savaştırdığı Ukrayna’ya yapılan yardımların karşılığında bu ülkeden 500 milyar dolar değerinde nadir toprak elementleri istedi. Trump bununla da yetinmedi ve Kiev’i olası barış görüşmelerinin baş aktörü olmaktan alıp bir pazarlık kozuna indirgedi.
İKİ) ABD Başkanı Donald Trump, 19 Şubat günü, “seçim yapmayan bir diktatör olan Zelenski, elini çabuk tutsa iyi olur yoksa ülkesini kaybedecek,” diyerek Ukrayna liderinin siyasi kariyerini bitirmeye dönük zehir zemberek bir açıklama yaptı.
ÜÇ) ABD ve Rusya heyetleri ikili ilişkileri normalleştirme hedefiyle Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da 21 Şubat’ta bir araya gelerek müzakerelere başladılar. Ekipler Ukrayna’da barış için görüşmeler yürütmek ve iki ülke arasında ekonomik işbirliğini teşvik etmek için üst düzey ekip oluşturma konusunda anlaşmaya vardılar.
DÖRT) Brüksel’i “cehennem çukuru” olarak niteleyen Trump’ın Savunma Bakanı Pete Hegseth, şimdiye kadar Ukrayna'ya 134 milyar avronun üzerinde askeri yardım yapan AB üyesi müttefiklerine 12 Şubat tarihinde sert mesajlar iletirken aynı masa etrafında bir araya geldiği Ukraynalı ve AB'den mevkidaşlarına “Ukrayna'nın NATO üyesi olmadığını, savaş sonrasında güvenlik garantilerinin Avrupa ülkeleri tarafından verilmesi gerektiğini” söyledi. ABD’nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg da, Ukrayna barış görüşmelerinde AB’nin masada olmayacağını duyurdu. Biden’ın kuyruğuna tutunup Rus düşmanlığından kendi bacaklarına sıkacak kadar gözü dönmüş AB liderlerinde panik havası esmeye başladı.
BEŞ) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bakanlarına Batılı şirketlerin Rusya’ya dönüşünün sağlanması yolunda gerekli hazırlıkların yapılması talimatını verdi. Boeing’in Rusya pazarına dönme planları yaptığı iddia edildi.
Brüksel’in son dönemdeki üst düzey diplomatları Rusya ile mücadeleyi öylesine bir obsesyon haline getirmişlerdi ki Orta Doğu’ya barışı bile Moskova’ya sopa sallayarak getirebilecekleri yanılması içine girmişlerdi. Trump’ın onlar için de en büyük sürpriz hamlesi, bırakın AB’yi Ukrayna’yı dahi barış masasının dışında bırakması oldu. Çok değil bundan birkaç ay öncesine kadar barış için Rusya ile görüşme yapılmayacağını, o yüzden müzakere seçeneğin tamamen kapalı olduğunu söyleyen, hatta kurulacak “barış masasında” Rusya’nın bile yer almayacağını “öngören” AB liderleri şimdi Washington’un kendilerini müzakere masasının dışında tutmasının şokunu yaşıyorlar.
Şiddetli bir fırtına
Donald Trump başkanlık görevine başlamadan önce kaleme aldığım “Avrupa’nın ufkunu Trump bulutları karartırken” başlıklı yazımda, “Avrupa asıl mücadeleyi 20 Ocak’ta yemin ederek göreve başlayacak olan ABD Başkanı Donald Trump yönetimine karşı vermek zorunda kalabilecek gibi gözüküyor. (…) Trump ile birlikte AB ufkunda sanki daha fazla azar, fırça ve tedip gözüküyor. Bir ‘mükemmel fırtına’ bizi bekliyor gibi. (…) Bu teslimiyetçiliğin ve kraldan çok kralcılığın Avrupa’ya Trump karşısında bir faydası olacak mı, orası tamamen şüpheli!” yazmıştım. Evet, gelişmeler tam da öngördüğümüz şekilde gelişiyor ve Trump’ın azar ve fırçasını yemeyen Avrupalı neredeyse kalmıyor. Buna, ABD Başkanı’nın “diktatör” diye seslendiği Ukrayna lideri Zelenski de dahil. “Mükemmel” mi tam bilemem ama kesinlikle şiddetli bir fırtına yaşandığını söylemek lazım.
Kendilerine ucuz doğalgaz taşıyan Nord Stream boru hattını dahi patlat(tır)acak denli gözlerini karartan ve kıtayı pahalı gaza mahkûm eden, ama bu sabotaj eylemini kimin gerçekleştirdiğini bilmiyormuşçasına aylarca üç maymunu oynayan Avrupalı liderler 17 Şubat’ta telaşla Fransa başkenti Paris’te buluştu. Elysee Sarayı'nda bir araya gelen AB, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya, Polonya, Danimarka, Hollanda liderleri ile NATO Genel Sekreteri Mark Rutte “fırtına” niteliği atfettiğim bu gelişmeleri görüştü. Liderler, zirvenin sonucunda Avrupa'nın da kendi savunmasını güçlendirmek konusunda hazır ve istekli oldukları yönünde açıklama yapmakla yetindiler.
Bu arada NATO’ya üye Avrupa ülkelerinde endişe içinde beklenen yeni savunma harcamaları skalası da ilk kez Washington’un resmi ağzından müttefiklere yüzde 5 olarak iletildi. Halihazırda gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yaklaşık ortalama yüzde 2’sini savunmaya ayıran Avrupa ülkeleri için bu rakam rekabet güçlerini biraz daha zayıflatabilecek yeni bir baskı unsuru özelliği taşıyor.
Tabii Trump’ın Ukrayna meselesinde değerler temelinde bir siyaset yürütmekten ziyade anlaşma imzalama peşinde olan bir iş adamı, bir CEO gibi meseleye yaklaştığını da unutmayalım. Pazarlıkta karşı tarafı psikolojik baskı altına alacak şekilde çıtayı yukarıda tutarak işe koyulmayı seviyor.
“Çirkin bir şeye çirkin yüz veriyor”
Neden böyle yapıyor? Çünkü “Masum liberallerin gözyaşları ve pragmatik plütokrat” başlıklı yazımda da dile getirdiğim gibi, “Trump, kötü imparatorluğa güzel bir yüz takmada çok yetenekli olan Obama’nın tam tersi; çok çirkin bir şeye çok çirkin bir yüz takıyor. O yüzden imparatorlukta çok daha dürüst bir yüz. Diğer plütokratlar tarafından sahiplenilen kaba, aptal bir plütokrat olarak zalim güç yapısının mükemmel bir temsilcisi.” Avustralyalı gazeteci Caitlin Johnstone, Trump’ta sevdiği tek şeyin, “imparatorluk yöneticilerinin çoğunun onda nefret ettiği şey olduğunu, yani oyunu ele vermesi” olduğunu dile getirmişti. Susmayıp “oyunu ele veren” yani ABD’nin gerçek maskesini indiren, ona ihtiyaç duymayan bu pervasız yaklaşımının ardında da öyle dürüstlük ya da samimiyet filan değil, kibir yüklü muazzam bir özgüven var. Öyle fotoğrafa sinsice balyoz sopası yerleştirerek sallamıyor sopasını. Bodoslomadan azar ve tedip ile giriyor, hasmını paralize edip bunun özgüveniyle açıyor müzakere pazarlıklarını:
- Gazze’yi sahiplenerek Costa Brava yapacağını söylerken iktidarlarını yitirme korkusu üflediği Mısır ve Ürdün’den “iyi” bir karşı teklif bekliyor.
- Kanada'nın "51. eyalet" olarak ABD'ye dahil edilmesi gerektiğini dile getirip Kanada Başbakanı Trudeau’ya “ezik” derken, karşı taraftan ticari dengeyi Washington lehine çevirecek sağlam birkarşı teklif bekliyor.
- Avrupa Birliği'nin ABD ile arasındaki “muazzam ticaret açığını” dikkati çekip AB’ye ticari ültimatom niteliği taşıyan sert mesaj verirken Birliğin Amerika’nın petrol ve doğalgazını büyük ölçekte satın alarak bu açığı kapatması gerektiğini istiyor.
- “Dürüst olmak gerekirse Zelenski'nin müzakerelere katılmasının çok önemli olduğunu düşünmüyorum” diyerek Ukrayna liderine siyasini kariyerini bitirebileceğini ima ederken, Ukrayna’nın Kiev’in kontrolündeki maden ve mineral yataklarıyla ilgili ABD’ye Rusya görüşmeleri öncesi kapitülasyonlar sağlaması gerektiğini dikte ediyor.
- Bu yaklaşımla pazartesi ve salı günü görüşeceği Fransa lideri Macron ile İngiltere lideri Keith Starmer’ı da şöyle bir sarsması mümkün.
Tarafsızlık şansını iterek gelinen nokta
Malum, Ukrayna lityum (%2 küresel rezerv), grafit (%4), nikel (%0,4), mangan, uranyum ve nadir toprak metalleri de dahil olmak üzere değerli mineral rezervlerine sahip bir ülke. Özellikle titanyum bahsinde Ukrayna'nın dünya rezervlerinin %20'sini elinde tuttuğu tahmin ediliyor. Ancak, bu maden ve mineral yataklarının yaklaşık yüzde 40'ı ya Rus güçlerinin kontrolü altında ya da cephe hattında bulunmakta. ABD merkezli şirketler Ukrayna anayasasının doğal kaynakların özelleştirilmesini açıkça yasaklayan 13. Maddesi nedeniyle bağımsızlığını kazandığından bu yana Ukrayna’da yeni projelerden büyük ölçüde kaçındılar. Trump’ın bu maddenin kaldırılarak Batılı şirketlere ülkenin doğal zenginliklerini daha kolay sömürme imkânı tanınmasını istediğine ve buna oynadığına da kuşku yok. Bir zamanlar Kiev yönetiminin elinde “Ukrayna’nın tarafsızlığını koruduğunu ilan etmesi” gibi bir ihtimal, bir şans vardı, ama onlar bunu ellerinin tersiyle ittiler ve Batı’nın para ve silahı, gençlerinin canıyla “son Ukraynalıya kadar” bir vekalet savaşı vermeyi tercih ettiler. O tarihte tarafsızlığı salık verenleri dinlemeyenlerin Trump’ın Zelenski’ye yolladığı söylenen ve “ihtilaf halinde New York mahkemelerini yetkili” kılan “Ukrayna madenleri” anlaşmasının taslağına bakıp, ülkenin geldiği/getirildiği şu trajik ekonomik sömürge adaylığı konumuna şaşırmaları da enteresan doğrusu.
Bu arada, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un da bugün Ankara’yı ziyaret ederek, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek üzere ABD yetkilileriyle yaptığı son görüşmeleri aktaracağı ve Türkiye’nin 2022’de İstanbul’da çok yaklaşılmış barış sürecine bu kez nasıl katkıda bulunabileceğini görüşeceği ileri sürülüyor.
Tabii, ABD ve Rusya heyetlerinin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelerek müzakerelere başlaması Ukrayna’da silahların kısa süre içinde susacağı anlamına gelmiyor. Eğer Ukrayna ordusunda ani bir çözülme meydana gelmez veya Kiev’i Zelenski sonrasına taşıyacak bir iktidar değişimi/darbe yaşanmazsa cephede silahların susması aylar alabilir.
“Kolektif Batı” algısı yerle bir
Zaten unutmayalım ki iki ülke arasındaki görüşmeler sadece ve sadece Ukrayna Savaşı’nı sonlandırma gündemi içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerden Rusya’ya yönelik yaptırımlara, Avrupa ile Rusya arasındaki ticari ilişkilerin geleceğinden NATO’nun genişleme planlarının akıbetine kadar masada çok sayıda gündem maddesi bulunuyor. Ayrıca, Ukrayna’ya barışın bir dönem savaşın fitilini ateşlemiş Washington’a zevahiri kurtaracak bir aranjmanla formüle edilmesini bu masa sağlayacak. Dolayısıyla Putin’in Trump’a bir Nobel Barış Ödülü armağan etme ihtimalinin dahi yolunu açabilecek böylesi bir gelişmenin kolay finalize edilmeyeceği ve zorlu tartışmalara sahne olacağı da bir hakikat.
Şimdi asıl soru şu: Soğuk Savaş döneminin iki büyük hasmı, ABD ve Rusya bir kez daha barış içinde bir arada yaşama zemini için müzakerelere oturmuşken tarihi yeniden yazabilirler mi? Yekpare bir Batı algısını, “kolektif Batı” cephesini yerle yeksan eden Donald Trump, diplomaside nadiren beliren bu tarihsel fırsat ve momenti iyi kullanarak Putin ile makul temellerde bir uzlaşıya varabilecek mi? İki lider sadece Ukrayna’daki çatışmaları değil Moskova’nın 2007’den beri dile getirdiği güvenlik endişelerini de sona erdirebilecek ve uzun yıllar korunabilecek yeni bir jeopolitik denge yakalayabilecekler mi? Bir diğer deyişle, geçici olarak “iptal edildiğini” düşündüğümüz III. Dünya Savaşı tamamen rafa kaldırılaabilecek mi?
Batı ile anlaşmaya yürümenin her zaman için bir tuzak olduğunu düşünen İgor Girkin gibi Rus “türbo-vatanseverler” ile Rusya’yı dünyadaki “yegâne beyaz güç” olarak gören ve onlarla ulusaşırı bağ kurarak Putin'i bir umut ışığı olarak gören Richard Spencer gibi beyaz ırk üstünlükçüsü Amerikalılar dahi nefeslerini tutmuş gelişmeleri izliyorlar. Umarız tarih hiçbir ultra-milliyetçi kanadı kayırmadan, savaştan çok çekmişleri öncelikle dikkate alan bir seyir izler ve sonunda barış, kalıcı barış kazanır.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025