Akdoğan Özkan
2011 yılıydı. Bir gün eve geldiğimde, daha arabadan inmeden kendi kendime bir söz vermiştim. Demiştim ki, bir gün yaşlı bir köpeğe ömrünün son döneminde evimi açacak ve kalan zamanında sevgi ve huzur vermek üzere onu sahiplenecektim. Ömrünün son dönemini tasasız bir sükûnet içinde, yazın sıcaktan ve susuzluktan şuurunu kaybedecek hâle gelmeden, kışın soğuktan titremeden, açlık çekmeden ve her şeyden önemlisi son nefesini verene dek sevildiğini hissederek yaşayabilmesi için yaşlı bir köpeği evime alacaktım bir gün. Okyanusta minicik bir damla bile olsa, dünyadan bir acı eksiltmeyi deneyecektim.
O yılın şubat ayında İstanbul’un kuzeyine taşınmıştık. Ben şehrin kaosundan kaçabildiğim ve kuzey ormanlarının harikulade doğasına sığınmayı seçtiğim için kendimi şanslı addediyordum. Vakit buldukça dürbün elde kuş gözleyebilecek, göç dönemlerinde Sarıyer semalarını Avrupa içlerine çıkmak ve oradan geri dönmek için kullanan yırtıcı türlerinin güzelliğine ve çeşitliliğine daha yakından tanık olacaktım. Artık daha huzurlu bir hayata kapı aralamayı da umuyordum.
Ancak huzur bizim memleketimizde pek öyle kolay ulaşılabilen bir şey olmuyor. Şehrin kuzeyine geldiğimde, sadece yitirilen doğal alanlar, imara açılan bölgeler ve kesilen ağaçlar görmemiştim. Bölgenin ormanlarına, çayırlarına ve sokaklarına bırakılmış çok fazla da köpek vardı. Vicdan sahibi çok sayıda insan o canların gıda ve barınma ihtiyaçlarına yetişme mücadelesi verse de, belediye hizmetleri yeterli olmadığı için, üremelerinin önüne de bir türlü geçilemediği için, bu çok da mümkün olamıyordu. Bu hayvanların bir kısmı yavruyken bir eşya gibi satın alınmış, bazıları kısa bir süre içinde bazıları da ilerleyen yaşlarında, evde artık bir "dert" olarak görülmeye başlayınca, ormana, çayıra, sokağa, kısacası bir aczin ortalık yerine bırakılıyordu.
Yavru hâlde bu duruma düşen köpeklerin şaşkınlığını atlattırmayı başarırsanız, o dakika her şeyi unutup sizinle oyun bile oynayabilirlerdi. Ancak yaşlı köpekler tasviri zor bir acz içinde yaşayıp ölüyorlardı.
Şehrin kuzeyinde güneyinde de olduğu gibi çok fazla acı vardı!
Taşındıktan birkaç ay sonra, ben de kendimi arabasının bagajını köpek mamalarıyla doldurmuş ve o acıyı az da olsa dindirmeye gayret eden, biçare canlıların açlıklarını kısa süreliğine de olsa gidermeye çalışan insanlardan biri olarak buldum. Sefalet fazlaydı ve yetişmek imkânsız gibiydi. Bu yolda ilk yaşadığım travmalardan sonra, yardım etmeye, karnını doyurmaya çalıştığım köpeklerle göz göze gelmekten imtina etmeye, onlarla aramda bir bağ oluşturmaktan kaçınmaya başlamıştım. Aksi hâlde o gözleri ardımda bırakarak yanlarından ayrılmanın yükünün bana fazla geldiğini hissediyordum.
Mevsimler böyle geçerken 2012 yılı ekim ayında Demirciköy’ün girişinde henüz 3,5 aylıkken sokağa atılmış bir yavru köpekle göz göze geldim. Onu orada bırakamızdım. Birkaç saat içinde evde artık yeni bir can vardı: Hektor. Evin daha kıdemli sakinleri olarak yine sokaklardan gelmiş iki kedimiz gerekli ayarları verdikten sonra Hektor’u evin bir bireyi olarak kabul etmeyi seçmişlerdi. Bu güzel canların en güzel zamanlarının keyfine kapılınca yazının girişinde bahsettiğim ve yaşlı bir köpeği sahiplenmekle ilgili o sözüm epey bir zaman aklımdan çıktı sanıyorum. Araya zaten bir sürü meşgale vs. girmişti.
Hayat siz birtakım planlar yaparken başınıza gelenlerin toplamından ibaretmiş.
2015 yılının şehrin kuzeyinde daha da sert yaşanan aralık ayında, karlı bir gün bahçe kapısını açıp sokağa çıktığımda karşımda gördüm Sarıkız’ı. Titreyen, şaşkın bir sokak köpeği 1-2 mt. ötede öylece bana bakıyordu. Üstü başında yer yer kan izleri ve ne kadar derin olduğunu ilk bakışta anlayamadığım kimi yaralar vardı. Hemen eve dönüp açlığını gidermek ve titremesini engellemek üzere içerden biraz kuru mama alıp bir kaba koydum ve bahçe kapısının dışında yedirmeye çalıştım. Yemedi. Şaşkındı, yağan karın altında etrafa bakınıyor ve titriyordu sadece. Bu arada kar dinmişti. Evde yiyebileceğini düşündüğüm ne bulup önüne sürdüysem fayda etmedi. Onu öylece mamalarla baş başa bırakıp, evden ayrıldım.
Döndüğümde hâlâ kapının önündeydi ve kar yeniden serpiştiriyordu. Evde var olduğunu hatırladığım iri kolilerden birini soğuktan korunabilmesini sağlamak üzere yarı açık bir barınağa çevirdim hızlıca. Rüzgâr almasını da engelleyecek şekilde, evin en korunaklı dış cephesine dayayarak içine girmesine yardım ettim.
Bir ara kanlarını temizlemeye de çalıştım ama pek izin vermek niyetinde değildi. Veterinere gitmesi gerektiğini hissediyordum ama bunu tek başıma da yapamazdım. Akşam mahalledeki hayvansever komşularımız Arda ile Sümran’ın yardımları sayesinde veterinere gidildi. Arda onu kucaklayıp arabanın arkasına koyarken, "Gel bakalım Sarıkız" demişti. Adı böyle kondu. Hektor’dan iri değildi, şaşkın bakışlarından da hareketle, genç bir köpek sanmıştım ilkin Sarıkız’ı.
O akşam Uskumruköy’de kapısını çaldığımız Veterinerimiz Semra Hanım müjdeyi verecekti: Yaraları derin değildi, endişe edilecek bir şey yoktu. Merak ediyorsak, "cins" bir köpek ya da ev köpeği de değildi, bir "sokak köpeği" idi. Dişlerinden hareketle Sarıkız’ın genç bir köpek olmadığını, aslında yaşlı bir köpek olduğunu da söyledi. Sonra da ilave etti:
"- Barınaklar kapasitelerini aşınca, bazı köpekleri, özellikle de hasta ve yaşlıları yeniden sokaklara, bakılma ihtimali olabilen muhitlerin sokaklarına bırakıyorlar. Onlardan biri muhtemelen."
Belki de bu şekilde barınaktan sokaklara bırakılmış, ancak yolunu düşürdüğü yerlerde bölgesel hâkimiyet kurmuş köpek sürüleri tarafından kovalanmıştı. O yaralarını sokaklarda tutunma mücadelesi verirken almış olması güçlü bir ihtimaldi. Kovalana kovalana da bizim çıkmaz sokağın sonundaki son eve, yani bizim evin önüne atmıştı kendini. Ormandan önceki son evin kapısına gelmişti, bir umut! Bir şeyler yememesi son günlerde yaşadığı travmadan kaynaklanıyor olabilirdi. "Önünde sonunda yer, merak etmeyin," dedi veterinerimiz. Ama yaşından ötürü dişleri epeyce aşındığından fazla kemikli, zorlanacağı şeyler vermememiz gerektiği uyarısını da yaptı.
Sokaklarda belki topu topu 6-7 yıl yaşayan bu hayvanlar biraz bakım ve ihtimamla sahiplenildikleri yuvalarında epey uzun yaşayabiliyorlardı. Zaten o yaşlarda olduğu tahmin edilen Sarıkız için de böyle bir şey söz konusu olabilirdi. Şansı varsa tabii! Bu arada, o ilk akşam bazı aşıları da yapıldı. 1-2 saat içinde Sarıkız yeniden evin önüne koyduğum iri kolinin içindeydi. Kar üzerine yağmıyor, rüzgâr bedenine vurmuyor, başkaları tarafından kovalanmıyordu artık.
Sonraki birkaç gün onu yedirebilme çabasıyla geçti. Nihayet üçüncü gün marketten aldığım pirzolayı yedi. Galiba reddedemeyeceği bir şey gelmişti önüne! Hektor’u tasmasıyla evden her yürüyüşe çıkarttığımda, artık Sarıkız da bizi ufaktan takip etmeye çalışıyordu.
Dördüncü gün şaşırtıcı bir şey oldu. Sabah Hektor ile yürüyüşe çıkmak üzere bahçe kapısını aralayıp sokağa doğru birkaç adım attığımızda, İBB’nin Rehabilitasyon Merkezi araçlarından birini bizim çıkmaz sokağa girerken gördüm. Doğruca Sarıkız’a doğru ilerlediler. Belli ki, sokakta sahipsiz, başıboş bir köpek var, alın bunu, diyerek şikâyet etmişti komşulardan biri. Görevlilerin de Sarıkız’ı bir çıkmaz sokakta kıstırmalarının sebebi buydu.
"- Hayır alamazsınız, o benim köpeğim!" dedim.
"- Sokakta değil, yani evinizde?" diye sordu, görevli.
"-Hayır, benim köpeğim, evde bakıyorum" diye bir yalan uydurdum.
"-Tamam o zaman, kusura bakmayın. Yanlış bilgi verilmiş bize," diyerek gittiler.
Kim ne bilgisi vermiş bilemeyecektim. Ama "olaylar gelişmiş," Sarıkız bir anda "benim köpeğim" olmuştu. Artık bu yaşlı kızı bahçenin dışında, sokakta bırakmak riskli olacaktı. Bir başka şikayetle birlikte yeniden barınağa götürülebilir ya da ormana bırakılabilirdi bu kış ortasında. O sabahı bahçe kapısını Sarıkız’a ardına kadar açıp içeri buyur ettim: Artık burası senin de evin, senin de bahçen, diyerek. Hafif utanarak girmişti içeri.
Aynı gün kendilerinde fazladan bir köpek kulübesi olduğunu söyleyen bir başka hayvansever komşumuz Uraz, Sarıkız’a yaşamının bundan sonraki barınağını hediye edecekti. Artık benim 2 yıl önce kendi kendime verdiğim "yaşlı bir sokak köpeğini sahiplenecek ve ömrünün son dönemini huzur içinde geçirmesi için ona evimi açacağım" sözüm gerçek olmuştu.
İlerleyen günlerde Sarıkız’a tasma takarak gezdirmeyi asla beceremedim. Isırmaya çalışmıyordu, ama ürküyor, direniyor, korku içinde kaçıyordu tasmayı görünce. Takmayı başarsam bile ondan kurtulmak için çırpınıp duruyordu. Ömrünün benden önceki döneminde ne tür travmalara maruz kaldığını çok sık düşünsem de neler yaşadığını asla bilemeyecektim. Belli ki, ağaç nasıl yaşken eğiliyorsa, hayvanları da yaş almışken eğitmek, istemediği şeyleri yaptırmak pek mümkün değildi. Zaten benim de Sarıkız’a zorla "eğitim vermek" gibi bir niyetim yoktu. Ona bir tür "zincir vurmak" olarak algılayacağı şeylerden bu nedenle kolayca vazgeçtim. Komşular da onu bir süre sonra sokakta "başıboş" görmeye alıştılar. Zaten agresif bir can değildi Sarıkız. Civarda hasmane görünmeyen biri varsa, yüzünden eksik etmediği tebessümüyle hemen tanışmaya gelir, koklardı.
Sarıkız yürüyüşlerimize bu "serbest" stiliyle dahil oluyor, çayırlarda ya da toprak zeminde bazen bir şeylere kendini kaptırıp dakikalarca oyalanıyordu. Bir neşe yumağına dönmüştü. Yürüyüşlerde kendini kaptırıp geride kaldığında, bir an bize bakıp ilerlediğimizi görürse, dili dışarda "sürüsüne," bize doğru telaş ve mutluluk içinde koşturuyordu. Şehrin kuzeyinde aradığım huzur galiba bu sürünün içinde, onun o mutlu bakışlarındaydı.
Sarıkız kısa süre içinde kendisini evin bir parçası kılmıştı. Sevilmekten hoşlanıyordu. Buna rağmen ona tasma vuramadığım gibi, Hektor ile kurduğum mesafesiz ve şımarık sevgi ilişkisini kurmam da mümkün olmadı. Onu huzur ve güven içinde görmek mümkündü. Ama yaşının verdiği ağırlıktan mı yoksa yılların sokaklarda sertleştirdiği bir yürek taşıdığı için mi, bilemiyorum, Sarıkız mesafe koyma ve kendini koruma refleksini hep ön planda tutuyordu. Tanımadığı insanlar kendisine yaklaşırken ya da arabayla bir yere giderken artan bir tedirginlik içinde olduğunu görmemek mümkün olmuyordu.
Onu çayır çimenlerde tasmasız, keyifle koştururken ve bahçeye döndüğümüzde tasından iştahla su içerken görmenin mutluluğu hiçbir şeyde yoktu. En büyük korkusu gök gürültüsüydü. Böyle anları önceden hissedip dakikalar öncesinde doğruca kulübesine girerek dünyayla bağlantısını kopartıyor, gök gürlemeye başlayınca da vücudu korkudan titriyordu. Böyle anlarda onu okşayarak, severek teskin etmeye çalışıyorduk.
Çok önemli bir özelliği de, sahiplenilmekten ziyade sahiplenmekten hoşlanmasıydı. Yürüyüşler sonrasında kapıda bekliyor, mutlaka hepimizin güvenle bahçe kapısından içeri girdiğini görüyor, ondan sonra içeri giriyordu. Akşam yürüyüşlerimiz çeşitli sebeplerle geç saatlere sarkarsa, ilerleyen yaşına rağmen mutlaka bahçe kapısının dışına çıkıp sokağın sonuna kadar bize eşlik ediyor, dönüşümüze kadar uykulu gözlerle bizi orada bekliyor, sonra ağır adımlarla arkamızdan gelerek bizi eve sokuyordu.
Bu kesintisiz mutluluk tablosu üç yıl kadar sürdü. Köpeklerin yaşam ömrü bizimkiler gibi değildi. Ama biz henüz bu gerçekle tanışmaya çok hazır değildik. Yılların seyri içinde kataraktı da gelişen, kulakları da son dönemde pek duymaz olan Sarıkız’ım 2018 yılının aralık ayı ortalarında yemeden içmeden kesildi. Yine veterinerde aldık soluğu. Çekilen grafiler hem eklem yapısının geri döndürülemeyecek ölçüde epeyce deforme olduğunu ve sinirlere baskı yaptığını, bu nedenle ayakta durmakta zorlandığını hem de vücudunda bir kitlenin var olduğunu gösteriyordu. Kendini toparlaması için bir hafta kadar zorla, ağızdan şırıngayla beslendi. Kimi hayati değerlerini toparlamak için de damaryolundan bazı gıdalar verildi. Bunlar yapılırken elini tutmaz isem gök gürlüyormuşçasına titriyordu. Elini hep avucumun içine almam, öyle tutmam gerekiyordu. Sarıkızım birkaç hafta sonra iyice toparladı. Onun bu hâli kendimizi en kötüsüne hazırlamak üzereyken bir anda neşeye boğdu yeniden bizi. Her gün alması gereken bazı ilaçlar vardı artık. Ayrıca ayda bir yapılacak kortizon iğneleriyle olabildiğince rahat ettirilmesi sağlanacaktı. Bu sayede ayağa kalktıktan sonra bir yıldan biraz daha uzun bir süre sağlıklı denecek bir tabloyla yaşadı.
Hayat serüveninin son dönemecinde arka ayaklarını kullanmakta zorlanan Sarıkız’ın gösterdiği direnç ve hayata tutunma azmi benim için son derece şaşırtıcı ve adeta derslerle doluydu. Onun bu direncine mümkün mertebe kendisini rahat ettirerek karşılık vermeye çalıştık. Bu arada kendime yeni bir söz daha verdim. O kendisini bırakmadan ben onu bırakmayacaktım. Ayrıca tam o anın geldiğini nasıl bilebilirdim ki? Ya 24 saat önce son uykusuna yatırırsam? Ya bunu 24 saat geç yapar acısını katmerli kılarsam? Bilemezdim.
Son aylarında tuvaletini dışarda yapmakta zorlanıyordu artık Sarıkız. Yattığı yerleri, zeminini sık sık temizlemek gerekiyordu. Onun bu "kusurunu" evdekilere bir kere söylüyorsam, üçünde de kelime etmeden örtüyordum. Son haftalarında elden yediriyor, elden suyunu içiriyordum. Keyifsizdi ama son günlerinde bile onu yattığı yerden kucaklayarak 10 metre ileride, toprağa ve güneşe bırakmam hoşuna gidiyordu. Uzun uzun yatıyor, yorgun vücudunu güneşin altında dinlendiriyordu böyle zamanlarda. Bir zamanlar korkup kaçtıkları Sarıkız’ın artık tamamen tehlikesiz olduğunu hisseden mahalle kedilerinin böyle anlarda onun dibine kadar sokulup dokunmalarına adeta hayatı özetleyen sakin bir tebessümle karşılık veriyordu. Bazı sabahlar da son derece enerjik buluyordum onu. Benim de enerjimi yükseltiyordu böyle zamanlarda. Ama çabuk yoruluyordu.
Son haftasını başından hissetmiş ve mama kabına her gün en sevdiği yemeklerden birkaç seçenek koyar olmuştum. Geçtiğimiz cumartesi günü onu kucaklayarak toprağa götürdüğümde, "kendisini bırakmaya" artık hazır olduğunu fısıldar gibiydi sanki bakışlarıyla. Beni teskin edici bir bakış gibi görünmüştü o an. Onu zorla daha fazla yaşatamayacağımı anlamamı istemişti belki de. Pazar günü onu karşıdaki toprağa ve ekim ayında kendisini bonkörce göstermeye kararlı güneşe son bir kez yatırdığımda, sokağın neredeyse bütün kedileri bir anda ziyaretine geldiler. Ahbap, Şirin, Simba, Alaca, Portik, Jülyet ve Jülyet’in adını henüz bize bahşetmemiş genç tekir yavrusu. Sanki hepsi Sarıkız ile vedalaşmaya gelmiş gibilerdi. Yattığı Leylandi servinin yanına kadar geldiler, parmak uçlarında yükselerek ona süründüler, dokundular. Uzun bir süre direndiğim bir zorunluluğa artık inanabilirdim. Bir acının bazen sevgiyle değil bir iğneyle dindirilmesi gerekebiliyordu demek.
Sarıkız’ımı dün, yani pazartesi sabahı Semra Hanım ile birlikte son uykusuna yatırdık. 12 Ekim 2020, saat 10.20 itibarıyla kalbi son kez vurdu. Küçücük kalmış bedenini öptük ve bir zamanlar buyur ettiğimiz bahçede huzurla uyuması için toprağın derinine uzattık sonra. Üzerine yıllarca gezindiği bahçe toprağını serptik ve sonsuzluğa uğurladık.
Yıllar evvel, Kuzey’deki başka canları, onların duyulmayan çığlık ve acılarını, basit bir insan olarak bunlara yetişmeye çalışmanın imkansızlığını fark ettiğim gün eve döndüğümde nasıl arabada direksiyona kapanarak sarsıla sarsıla ağlamışsam, dün de aynısını yaptım. Varlığı artık aramızda olmadığına göre, onun yerini ondan daha da büyük bir şey, yokluğu alacaktı. Boğazımdaki iri düğüm galiba onun habercisiydi.
Yıllar evvel kendime verdiğim bir söz, bana bunu hatırlatmak için hayatıma giren melek gibi bir can sayesinde tutulmuş, bir acı onun beni teskin edici bakışları sayesinde huzurla dindirilmişti. Onunla birlikte geçirdiğim beş yıla yakın zaman zarfında bana kattıkları beni yeni canların acılarına, çığlıklarına biraz daha dayanıklı kılabilecek, biraz daha mücadele gücü verecekti.
Ama işte gelgelelim, kimselere bir yükü olmayan, dünyadan hiçbir malı mülkü götüremeyeceğini bizlerden daha iyi bilen, koruyucu meleğim, benim tebessüm sahibi bilge kızım, Sarıkız’ım yoktu artık işte! En kötüsü, sundurmadaki yatak örtülerini ve bezlerini toplayıp ondan kalan son izleri de kaldırdıktan sonra, fark ettim ki, artık yokluğu vardı!
Ama sevenlerine muazzam bir direniş ve hayata tutunma öyküsü bırakmış da gitmişti!
Huzur içinde uyu canım Sarıkızım! Seni hiç unutmayacağım!
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025