Akdoğan Özkan
İran’ı kışkırtarak bir şekilde savaşa dahil olmaya davet edecek hamlelere şu ana kadar Tahran yönetiminin kayıtsız kaldığına ve savaşın çok daha geniş bir coğrafyaya yayılmasını istemediğine dair bir izlenim edindik. Doğrusu, İran’ın İsrail’le savaşa girmesi sonucunu doğuracak bir gelişmeyi birçok kişi gibi ben de beklemiyorum, şu aşamada. Ancak Gazze’yi Filistinlilerden “temizleme” mücadelesine yoğunlaşmış İsrail’in belirli bir aşamada Lübnan topraklarına da girerek Lübnan Hizbullahı ile çatışması ihtimal dışı olmadığı gibi Amerikan donanmasının da örgütü hedef alan saldırılarda bulunması olasılık dahilinde. Hasan Nasrallah’ın son açıklamalarındaki satır aralarından Hizbullah’ın da İsrail’e yönelik roket/füze saldırılarını düşük profilli bir boyutta tutacağını ve -Tahran’ın resmi söylemi ile de paralel bir şekilde- savaşın yaygınlaşmasından yana olmadığı anlaşılıyor. Hizbullah liderinin Tel Aviv’e yönelik bir “kırmızı çizgi” ilan etmemesi de aynı doğrultuda bir sinyal olarak görülebilir.
Tabii İran’ın doğrudan çatışmaya dahil olmaktan imtina etme gayretinin ardında kendisini İsrail karşısında “güçsüz” görmesi yatmıyor. Meseleye sadece askerî açıdan bakacak olsak bile, Tahran yönetiminin elinde İsrail’in 2006 yılı Lübnan İşgali sırasında olmayan ya da etkin kullanım şansı bulunmayan gelişkin silahları var. 2006’da Hizbullah İsrail topraklarını İran yapımı 30 km menzilli Fecr-3 ve Ra’ad 1 gibi füzelerle vuruyordu. Bugün İran yönetimi Rusların Kinzhal ve RF-27 füzelerinin benzeri olan ve her türlü düşman hava savunma kalkanlarına sızma imkanına sahip, 1400 km menzilli, dolayısıyla İsrail’deki hedefleri birkaç dakika içinde vurabilecek, hipersonik (3-15 Mach), orta menzilli Fettah füzelerine ve son derece gelişkin elektronik haberleşme sistemlerine sahip.
En büyük koz: Hürmüz Boğazı
Ancak Tahran’ın elinin altındaki en güçlü silahın, Fettah füzeleri olmadığını da belirtmek lazım. Aslına bakarsanız, olası bir savaşta İran’ın en büyük kozu, kontrolü altındaki Hürmüz Boğazı’nı kapatarak enerji piyasalarında büyük sıçramalara sebebiyet verme gücü.
Basra Körfezi’ni Umman Körfezi ile birleştiren ve İran ile Umman’ı da birbirinden ayıran Hürmüz, Orta Doğu’daki petrol üreticisi ülkelerin Asya, Avrupa, Kuzey Amerika ve diğer coğrafyalara petrol aktardığı, dünyanın en büyük yakıt ikmal hattı. Üzerindeki iki yönde üçer kilometrelik nakliye rotasından günde yaklaşık 17 milyon varil ham petrol taşınan bu kritik Boğaz’ın en dar noktasında genişlik 33 kilometreye ulaşıyor.
Bunun anlamı şu: Ortadoğu’da daha büyük bir savaşın patlak vermesi ve İran’ın kendisini ciddi bir tehdit altında görmesi durumunda, Tahran yönetimi Hürmüz Boğazı’nı geçiş trafiğine kapatabilir.
“Kapatırsa kapatsın” diyemiyoruz, zira, bu, İran’ın yanı sıra Irak, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’ın da petrol ve doğal gaz taşıdığı güzergahın kapanması, dünya petrolünün yüzde 20-25’inin, doğalgazının da yüzde 18’inin akışının kesilmesi demek.
Piyasa uzmanları, Hürmüz Boğazı’nın bir şekilde kapanması durumunda ham petrolün varil fiyatının 200-250 dolarlara ulaşabileceğini yıllardır savunuyorlar. Şu sıralarda 80 dolar civarında seyreden ham petrol fiyatlarındaki böylesi bir ani tırmanış dünyanın önemli bir bölümü için büyük bir kâbus anlamına geliyor.
“Finansal kitle imha silahı”
Tabii, mesele petrol fiyatlarının küresel ekonomiyi vurmasıyla sınırlı kalmayacak. Zira, petrol, kullanım alanı çok geniş bir emtia olmakla birlikte aynı zamanda türev piyasalarda vadeli olarak işlem gören de bir ürün. Sermaye piyasalarının önemli bir bileşeni olan türev piyasalar da böyle bir durumda bundan etkilenecek.
İşlem hacmi yüksek olan ürünlerin, ham petrol, Brent petrol ve doğalgaz gibi emtiaların işlem gördüğü borsaların başında New York Emtia Borsası (NYMEX) geliyor. Dünyanın işlem hacmi en yüksek enerji borsası olarak da kabul edilen NYMEX, türev piyasaların kalbi sayılıyor. Hemen parantez açalım, türev piyasalar, belirli bir dayanak varlığa bağlı olarak alınıp satılabilen, onlardan türetilmiş, kâğıt üzerinde ve -ta ki balonu patlayana kadar- sürekli el değiştiren varlıklar. Spekülatif dediğimiz gelişmelerden etkilenen türev piyasalar, politik ve siyasi hareketlere bağlı olarak fiyatlanıyor, savaşlar, afetler ve jeopolitik risklerle büyük oynamalar kaydedebiliyor. Hatta bu yüzden kimi uzmanlar, türev işlemleri “finansal kitle imha silahları” olarak dahi değerlendirmekte.
Güncel fiyatlar üzerinden petrol piyasalarının büyüklüğü 2,8 trilyon dolar civarında olsa da, uzmanlar enerji ürünleri türev piyasaları işin içine girince pazarın büyüklüğünün bu rakamın en az 10 katına ulaştığını tahmin ediyor. Demek ki, mütevazı tahminle bile 30 trilyon dolarlık bir pazar büyüklüğünden söz ediyoruz. Yukarıda bahsettiğim türden bir gelişme halinde konu sadece petrol türevi piyasaların etkilenmesiyle de sınırlı olmayacak. OTC dediğimiz tezgâhüstü türev piyasaların tümden etkilenmesi de ihtimal dahilinde olacak. 2021 yılı sonu itibarıyla 600 trilyon dolar büyüklüğe sahip olduğu düşünülen OTC dediğimiz bu tezgâhüstü türev piyasaların bugünkü toplam boyutu kimi uzmanlara göre 1 katrilyon doların üzerinde.
Bankacılık sistemi de yara alabilir
Kısacası, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmasına yol açabilecek zincirleme reaksiyonların tetiklenmesiyle birlikte bu türev piyasaların çökebileceği, hatta bununla da kalmayıp dünya bankacılık sisteminin ciddi yaralar alabileceği düşünülüyor.
İran ile ABD savaş gemileri arasında 2019 yılında çıkan Umman Körfezi krizinde, dönemin ABD Başkanı Donald Trump, “İran Hürmüz Boğazı’nı kapatmaya kalksa bile Boğaz çok uzun kapalı kalmayacaktır,” demişti. Ancak Asia Times yazarlarından, gazeteci Pepe Escobar, Amerikalı kaynaklara dayanarak, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması durumunda türev piyasalardaki küresel ticaretin çökme ihtimali üzerine hazırlanan raporların ABD Başkanı Trump’a ulaştırıldığını ve raporda yazanların Washington’da bir panik havasına sebep olduğunu yazmıştı, birkaç yıl önce. Bu “panik havası” mı etkili oldu tam bilemiyoruz ama 2019’da Hürmüz Boğazı’nda yaşanan İran-ABD geriliminde, hatırlarsanız, Beyaz Saray bir anda Tahran ile çatışmaya girme konusunda “geri vitese takmış” ve “ben savaş peşinde değilim” şeklinde açıklamalar eşliğinde diplomatik çözümü esas tutan bir yol izlemeye yönelmişti.
Tarihin şu noktadan sonra nasıl ilerleyeceğini bilmemize elbette olanak yok. Ancak umalım ki Suudi Arabistan’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve Mısır’ın İran ile ilişkilerini “normalleştirme” yoluna gittikleri ve aslında Ortadoğu’da kalıcı bir barışın tesisi yolunda önemli bir merhalenin aşıldığı bir dönemde daha fazla “anormal” işler (!) olmasın. İsrail vahşi bir etnik temizlik uyguladığı Gazze’den bir an önce çekilmeye zorlansın ve ateş daha fazla büyümeden silahlar bir an önce sussun!
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025