Akdoğan Özkan
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı günden sonra yaşanan anti-demokratik uygulamalar ile sokaklardaki polis şiddetinin öne çıktığı gelişmeler, tüm dikkat ve ilgimizi yurt içine çevirmemize sebep olurken, dış politikadaki ilginç hareketlilik geniş kesimlerin dikkatinden kaçtı. Oysa ilk sıraya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Washington ziyaretini koyabileceğimiz bu gelişmelerin arka planında ve özellikle kapılı kapılar ardında olup bitenler, bölgesel düzeyde çok önemli bir tansiyon yükselmesi yaşandığını gösteriyor. Ankara ile Tel Aviv’in Suriye’deki çelişen çıkarları, iki ülkenin Suriye topraklarında sıcak çatışmayı da içerebilecek bir gerginlik noktasına doğru ilerlemekte oldukları izlenimi de veriyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı geçen hafta ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile Washington'da bir araya getiren toplantıya dair haberleri medyadan takip etmişsinizdir. Toplantıyla ilişkin olarak bu haberlerde, Türkiye-ABD ilişkilerindeki stratejik adımlar ile liderler düzeyindeki olası zirvenin hazırlıklarının ele alındığından başlayarak terörle mücadelede iş birliği, CAATSA yaptırımları ve F-35’lerin akıbetine değin çok sayıda husus yazılıp çizildiyse de, hatta kimi yorumcular toplantı akabinde ikili basın toplantısı düzenlenmeyişini “Anlaşma sağlanamadı” olarak okumuş olsalar da, medyamız genel hatlarıyla görüşmede gündemin en yakıcı hususunu kesinlikle atlamış görünüyor.
Nedir o?
Şu: Denilenlere göre, Hakan Fidan aslında Washington’a cebinde bir teklif ile gitti. Ankara’nın ABD yönetimine değerlendirmesi için sunduğu bu teklif, “Esad’sız Suriye’nin istikrarsızlığa teslim olmaması ve yarınki olası tehditleri bertaraf edebilmesi için hava egemenliğini yeniden tesis etmek ve gerekli eğitimleri Suriye ordusuna vermek üzere bizim Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçaklarının ülkenin orta kesimlerindeki T4 (Tiyas) askeri hava üssü ile Humus yakınlarındaki Şayrat hava üssünde konuşlanmasını arzu ediyoruz” şeklinde idi. Middle East Institute’de Terörle Mücadele ve Suriye Programları Direktörü Charles Lister’in altını çizdiği üzere, Ankara, Palmira’nın batısındaki Tiyas üssü ile Humus çölündeki Şayrat üssünde savaş uçakları konuşlandırarak, cihatçıların Şam’a hâkim oldukları tarihten bu yana Suriye’deki egemenlik sahasını giderek genişleten İsrail’e bir anlamda “kafa tutmuş” da oluyordu.
Türkiye, daha önce Suriye’nin kuzeyindeki topraklarda çok sayıda askeri kontrol noktası ve üs kurmuştu. Ancak bu kez durum farklıydı. Türk uçaklarının ülkenin kuzeyinde değil orta kesimlerinde, hem de petrol sahalarına yakın sayılabilecek noktalarda konuşlandırılmasından söz ediliyordu.
Üsleri Ankara’ya yar etmemek
Gözlerden kaçmış olabilir, ancak İsrail’in Ankara’nın bu yöndeki gayretlerinden memnun olmayacağı Hakan Fidan’ın ABD’ye hareketinden 3 gün önce T4 hava üssü ile Humus kırsalının doğusundaki Tedmür (Palmira) Askeri Havalimanlarını bombalamasıyla da anlaşılabilirdi. Gerçi İsrail, Suriye’deki bu hava üslerini ilk kez vurmuyordu; 2018 yılından başlayarak defalarca bombalamıştı. Ancak söz konusu İsrail saldırılarının öncesinde her zaman Suriye’deki İran yanlısı güçlerin Golan Tepelerini bu üslerden fırlatılan roketlerle vurduğu iddiası dile getirilmişti. Bugün ortalıkta bu üslerden Golan’a roket atacak İran yanlısı güçler yok. Ayrıca Suriye’nin İsrail’in saldırılarıyla zaten mefluç hale getirilmiş hava gücünden de eser yok. Ortada, ancak İsrail’in Suriye’ye yönelik bombardımanları karşısında sesini çıkarmayan, itiraz etmeyen hatta Alevilere kıyım uygulayan, Lübnan’ı vurur hale gelen, Lübnan Hizbullah’ına gittiği iddia edilen 18 silah sevkiyatını bu şekilde engelleyerek İsrail’e “kıyak geçmiş” bir Şam yönetimi lideri (Ahmed Şara) var.
Hal böyleyken İsrail, olmayan bir tehdidi neden elimine etmeye çalışsındı! Saldırı akabinde İsrail Savunma Bakanlığı sözcüleri, “bu üslerde kalmış stratejik askeri kabiliyeti” vurmayı hedeflediklerini belirtmekle yetinmişlerdi.
Sadece son 6 hafta içinde Suriye’de 31 hava saldırısı gerçekleştiren İsrail’in bu son saldırılardaki mesajı aslında Türkiye’ye yönelikti. Tel Aviv, bu havalimanlarını geçmişte nasıl İran yanlısı güçlere yar etmemeye çalıştıysa bugün de aynı şeyi yeni hükümetin baş müttefiki sayılabilecek Ankara için yapmakta kararlıydı. Özetle, neredeyse bütün bir Suriye hava sahasını kendi dışındaki ülkeler için “uçuşa yasak bölge” haline getirmiş İsrail’in bu saldırılarla mesajı, “Türkiye'nin Suriye'de hava üsleri kurmasına veya Suriye hava sahası üzerindeki kontrolümüze meydan okumasına izin vermeyeceğiz” şeklinde idi. Tel Aviv, TSK’ya bağlı uçakların eğitim amacıyla bile olsa Suriye’de konuşlanmasını istemiyordu.
Ankara - Tel Aviv “çatışması kaçınılmaz”
İsrail hükümeti, Şam yönetiminin ülkenin orta ve güney kesimindeki askeri üslerini yeniden işler kılmak istemesinden ve bu yolda Ankara’dan destek talep etmesinden rahatsızdı. Ankara ile Tel Aviv arasındaki Suriye rekabeti öyle boyutlara ulaşmıştı ki, kritik öneme sahip petrol yataklarına da yakın olan Palmira’da bazı bölgelerin Ankara’nın iktisadi ve askeri desteği karşılığında Türkiye’nin denetimine bırakılmasıyla ilgili olarak Suriyeli ve Türk yetkililer arasında yürütülen görüşmeler, Türkiye’nin bölgedeki varlığından rahatsız olan Netanyahu’yu kaygılandırıyordu. Londra merkezli Şarkul Avsat Gazetesi'nin geçen hafta içinde İsrail’deki medya kaynaklarına dayanarak verdiği haberde bildirdiğine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, kendi içlerinde güvenlik amaçlı istişarelerde bulunduklarını söylüyor ve Türkiye ile Suriye’de çatışabilecekleri tehdidinde bulunuyordu.
İsrail medya organı Kanal 12’nin Başbakan'ın danışmanlarından aldığı bilgiye bakılırsa, Netanyahu, “Türkiye ile Suriye topraklarında çatışma kaçınılmaz” gibi bir laf da etmişti.
Gazeteye göre, İsrail hükümetince oluşturulan bir çalışma grubu geçtiğimiz ocak ayında Türkiye ile Suriye hükümetleri arasındaki yakınlaşma ve ittifaka dair uyarılar içeren bir rapor hazırlamıştı. Komitenin hazırladığı rapor, Netanyahu'yu Ankara ile Suriye'de olası bir savaşa hazırlanması yönünde uyarıyordu.
Komitenin savunma bütçesi ve güvenlik stratejisi hakkındaki Jerusalem Post gazetesinde yayımlanan habere bakılırsa İsrail, Türkiye ile doğrudan bir çatışmaya hazırlanmalıydı.
Washington’un tutumu
Böyle bir durumda meseleye Washington’un nasıl yaklaştığı ve yaklaşacağı büyük önem taşıyordu. Hakan Fidan’ın Washington ziyareti en çok da bu açıdan kritikti.
Tabii Ankara bir taraftan Washington’da onay arayan bir tutum içinde olurken, bir taraftan da Şam yönetimini bağlamaya çalışıyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak 4 Şubat’ta Ankara'ya gelmiş olan Suriye Arap Cumhuriyeti Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Ahmed Şara’nın (Cevlani) bu amaçla 27 Mart’ta bir kez daha Ankara’ya geldiği bildirildi. Hatta Şara'nın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldiği Erdoğan ile savunma ve askeri anlaşma imzaladığı ileri sürüldü. Görüşmelerde sınır güvenliği, terörle mücadele, askeri iş birliği ve savunma sanayisi alanlarında iş ortaklığı gibi kritik başlıkların ele alınacağı belirtilmişti ama sonrasında bir açıklama yapılmamıştı. Bu, olası bir mutabakata Washington’un onayı gerektiği, bu konuda da henüz ortada tam manasıyla olgunlaşmış bir el sıkışma olmadığı, Fidan - Rubio görüşmesinden de bu yönde bir gelişme haberi gelmediği için olabilirdi.
Bu aktörler arasındaki görüşme trafiği ilginç bir örüntü takip ediyordu. Daha önce, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun 4 Mart’ta Beyaz Saray’da Trump ile görüştüğü saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Suriye lideri Şara ile bir araya gelmişti. Bu kez de -gelen haberler doğruysa- Hakan Fidan’ın Washington’da olduğu saatlerde Erdoğan Şara’yı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlamıştı.
Ankara’nın Ramazan Bayramı arifesinde kabineyi açıklayacak Şara’dan bir talebi de, bir terör yapılanması olarak gördüğü Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Rojava’nın özerklik isteğine Şam yönetimi nezdinde bir karşılık bulamaması, bu yapının temsilcilerinin hükümet dışında kalması ve silahlı gücünün Suriye ordusu içinde “eritilmesi” idi.
Ankara’nın bu yönde gayretlerinin en önemli meyvesi, SDG’nin ağırlık merkezini teşkil eden Suriye Kürtlerinin Şam yönetimi tarafından duyurulan geçiş hükümetinin kurulmasıyla ilgili istişarelerin ve neticede kabinenin dışında tutulması oldu. Sadece Şam’da yaşayan Afrinli Muhammed Turko, Eğitim Bakanlığı görevine getirilmişti. Ama bu Suriye’deki Kürt siyasi hareketinin hükümette temsil edildiği anlamına gelmiyordu.
Kürt Ulusal Konseyi (KNC), resmi katılım daveti almalarına rağmen hükümetin açılış törenini boykot etme kararını teyit etmişti.
Şarkul Avsat'a konuşan KNC sözcüsü Faysal Yusuf, Şam'daki yeni yönetimin hükümetin kurulması konusunda kendileriyle görüşmediğini ve kabine üyelerini seçerken kendilerine danışmadığını belirtmişti. SDG cenahında gelişmelerden derin bir hoşnutsuzluk duyulduğu ileri sürülüyordu.
Ancak Suriye’nin ortasındaki askeri üslerde Türk savaş uçaklarına konuşlanma onayı anlaşılan henüz çıkmamıştı. Tel Aviv ile Washington arasında bu konudaki bilek güreşi, belki de daha sert bir mücadeleyi tetikleyebileceği için kolay neticelenecek gibi de durmuyordu.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025