A.Turan ALKAN
AK Parti’nin üçüncü dönem iktidarının özeti şudur: Bu heyet tabii ömrünü tamamladı; takdir kazanan reformu niteliğini kaybedip tutucu, baskıcı bir karaktere büründü. Altın değerindeki iktidar ve devlet tecrübesini sadece kendini korumaya tahsis etti.
İktidardan uzaklaşma endişesiyle kontrolünü kaybetti. Sadece bürokrasiyi değil, devleti de partileştirerek fiili bir tek parti devletine yöneldi. Şimdi sistemi değiştirerek her ne pahasına olursa ayakta kalmaya uğraşıyor; oysaki demokratik idarelerde oyun kurallarını değiştirmek yerine oyuncuları değiştirmek en tutarlı yoldur.
AK Parti’yi, bileğinin hakkıyla kazandığı seçim başarıları zehirledi; o yüzden, bir dönem için bile olsun iktidardan uzaklaşabilme rahatlığını kendinden esirgedi. Siyasete değil, iktidara ara vermek ihtimâlini içine sindirebilmiş olsaydı, demokratik standartları daha da geliştirmeyi başarabilirdi; bunun yerine demokratik standartları düşürüp otoriter bir tek parti-tek lider modelinde tutunarak kendi yolunu kapattı.
Üçüncü dönem hebâdır ve sıkıntı artık ‘devlet krizi’ boyutlarındadır, sistemle ilgilidir. Dördüncü dönem için bu heyetin seçim vizesi alması, onu demokratik sistemin icaplarına daha saygılı ve bağlı yapmaz; aksine onu daha hırçın, daha otoriter ve denetimsiz hale getirir. Gelişmeler açıkça bunu işaretliyor.
Fanatik bir partili, bu satırları okuduktan sonra, “Bu adam hükümetimizi devirmek istiyor” diye düşünebilir; bu zannından dolayı onu düzeltecek değilim. Bir kelime farkıyla; hükümetin ‘devrilmesi’ni değil, değişmesi gerektiğini düşünüyorum ve değişimin demokratik usûle uygun gerçekleşmesini daima tercih ederim.
Açmaz burada: AK Parti önümüzdeki seçimlerin yine en güçlü adayı. Düşük ihtimâlle kaybetse bile, yerini ikaame edecek bir iktidar alternatifi görünmüyor henüz. Hükümet taraftarları kazanmaya mahkûm olmanın nasıl da ayartıcı ve esritici bir pozisyon olduğunu anlayamıyorlar; ‘kazanmaya mahkûm’ kibar bir ifâde; daha doğrusu ‘kazanmaya lânetli’ olurdu. Daha zarlar havada dönerken kazanmak! Partinin kazancı, demokratik sistemin kaybı demek ama. Her alanda 2011’den daha gerideyiz ve iktidar bize daha fazla otoriterleşmek ve keyfî yönetimden başka tercih sunmuyor.
İktidardakiler kapıldıkları selin sadece kendilerini sürüklediği ve sonucun sadece kendilerini ilgilendireceğini düşünebilirler; onların harcadığı sadece kendi kredileri değil ki; dindar kimliği taşıyan herhangi bir vatandaş veya kuruluşun da siyaset imkânını ortadan kaldırıyorlar. Dindar kesim, bu ihtimâli sezmek yerine mistik vecde benzeyen bir tutkunlukla partiye desteğini sürdürüyor; dindarların iktidarını ayakta tutmak için evlatlarının ve torunlarının siyâsette varolma hakkını zora sokuyor.
Aylardan beri dindar-muhafazakâr partileşme tipinin, orta ve uzun vadede artık iktidar şansı bulamayabileceğini yazıyorum. Dindar-demokrat siyaset modelini AK Parti, kendi elleriyle mahvetti, geleceğini ipotekledi. Kısa vadede bu parti içinden çıkabilecek yeni bir oluşumun, artık tek başına iktidar olma şansı bile yok; ancak kısa süreli koalisyon ortaklığı belki...
‘Dindar’ın dürüstlüğü, güvenilirliği, emanet ehli olması gibi nesilden nesile taşınan yüksek değerler şimdi çöp gibi yerlerde sürünüyor. Her konuda kamuoyu araştırması yaptıranlar, bu varsayımı araştırdıklarında müthiş bir değer aşınmasını fark edecekler. Dindarlık, kindarlıkla aynîleşti! Bundan sonra dindarların demokrat olabileceğine hangi örneği göstererek inandırıcı olabileceğiz?
Seçimle gelen seçimle gitsin; dindar siyasetçiler de fırsattan istifade kendileriyle ve yaptıklarıyla yüzleşip fabrika ayarlarına dönsünler ve lugâti açıp ‘nefs-i levvâme’nin ne idüğünü yeniden tezekkür etsinler; sadece AK Partililer değil, kendini dindar addeden herkes! [email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016