Aydın ENGİN
AKP’de silahlar çekildi, kılıçlar kınından çıktı.
Abdullah Gül, 28 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı görevi resmen bitince ne yapacağını açıkladı: “Partime döneceğim. Bu doğal.”
Aynı gün, bu açıklamadan birkaç saat sonra AKP açıkladı: Parti olağanüstü kurultayı genel başkanı ve aynı zamanda başbakan olacak AKP’liyi belirlemek üzere 27 Ağustos’ta toplanıyor. Yani Abdullah Gül’ün halen resmen cumhurbaşkanı olduğu, dolayısıyla kurultaya katılamayacağı bir günde. Kurultay iki gün sonra, 29 Ağustos’ta toplansaydı tersi olacaktı.
Yani AKP’nin elebaşıları (bunu Tayyip Erdoğan ve sadık ekibi diye de okuyabilirsiniz) Abdullah Gül’ü, AKP yönetiminde “devre dışı” bırakmaya kararlı olduklarını ortaya koydular.
Gül, parti genel başkanını ve başbakanı seçecek kurultayın kendisinin katılamayacağı bir tarihe alınmasının anlamını bilecek, bu siyasi manevranın talimatının kaynağını kestirebilecek deneyimde.
Erdoğan da kurultay tarihi belli olmuşken “Partime döneceğim” mesajının, neyi amaçladığını anlayacak, kestirecek deneyimde.
Eh, bu kadar deneyimli iki zatın siyasal kapışmasının AKP içinde bir çatlağa dönüşmemesi mümkün değil.
Bu çatlağın ne kadar büyük olacağı, ne kadar sert bir siyasal çekişmeye yol açacağı üstüne bugünden falcılık yapmak anlamlı değil. Zaten şunun şurasında iki-üç hafta kaldı. Abdullah Gül’e partinin kapısının ne kadar açılacağı; içeri girerse kendisine kuru bir iskemleden öte nasıl bir karşılama yapılacağı cevaplanacak.
***
Buna karşılık ister erken seçim, ister baskın seçim, ister 2015’te normal seçim olsun bugünün ana muhalefet partisinin önünde yeterince zaman var. Cumhurbaşkanlığı seçiminin verdiği dersleri, seçmenin cumhurbaşkanı seçiminde parti yönetimine ilettiği mesajları değerlendirecek kadar uzun ve yeterli bir süre.
CHP iktidara aday ana muhalefet partisi mi olacak, yoksa ana bile olmayan herhangi bir muhalefet partisi mi olacak? Sorunun cevabını yine kendi verecek ve vermek zorunda. Daha fazla erteleyemez…
Daha şimdiden bazı parti sözcülerinin satır aralarında söyledikleri, gazetecilere “yazılmamak kaydıyla” fısıldadıkları yürekler acısı bir beklenti, bir umut (umut?) var: AKP içindeki çatlak AKP’yi bölecek ve aradan CHP sıyrılacak…
Böyle düşünenler bence “Bir siyasi parti, hem de çok köklü bir siyasal parti nasıl intihar eder” sorusuna cevap vermek istemişler ve vermişler. Aslında edepsiz bir cümle kurup “El şeyiyle gerdeğe girilmez” demek var ama, efendilik bende kalsın ve demeyeyim…
Biliyorum, şimdi kimi CHP yöneticileri bu satırlara şiddetle karşı çıkacak, hatta kimileri telefon edecek “Böyle bir hesap zinhar söz konusu değildir” diyecekler.
İnşallah söz konusu değildir, en azından çok dar bir çevre dışında böyle hesaplar yapanlar yoktur.
Bu neyi değiştirecek?
CHP bugün izlediği siyaset yapma yolu, yöntemi, tarzı, tercihi ile kendine nasıl umutlu bir gelecek çizebilir? “Tayyip Erdoğan kötüdür”den ibaret bir muhalefet kimi, nasıl ve neden kendine çekebilir?
Türkiye’nin acil çözüm bekleyen, kimileri kangrenleşmiş temel sorunlarına AKP’nin önerdiği çözümlere karşı CHP ne öneriyor?
Mesela: Kürt sorunu? Sakın “Ama bizim parti 1989’da Kürt raporu yayımlamıştı. Onu unutmayın” diye itiraz sesleri yükseltilmesin. 1989’dan bu yana tastamam 25 yıl geçti. O yıl doğanlar bugün birkaç seçimde oy kullanmış yetişkin yurttaşlar. Köprülerin altından sular değil, seller aktı. Kürt siyasal hareketinin 1989’daki yönelimleri ile bugünkü yönelimleri arasında dağlar değil, sıradağlar var. Kandil o günkü Kandil değil, Diyarbakır o günkü Diyarbakır değil. Adı “çözüm süreci” olarak konmuş bir süreç işliyor. Bu sürecin kapsamını, koşullarını AKP mi (Yani Erdoğan mı) belirleyecek yoksa CHP’nin bu çorbada tuzu olacak mı? “Sorun Meclis’e taşınsın, Meclis kararına bağlansın” kuru cümlesi ötesinde CHP’nin Kürt sorununun çözümüne ilişkin somut, Kürtlere güven verecek ve elbirliği etme yollarını açacak bir önerisi olmazsa Kürt sorununun çözümünde CHP’nin sözü, etkisi, katkısı olabilir mi?
Devam edelim: Kıbrıs kangreni; buzdolabında soğumaya terk edilmiş Avrupa Birliği üyeliği; Ermenistan sorunu ve biraz petrol, doğalgaz için, biraz da milliyetçilik gayretiyle Türkiye’nin ayağına takılmış Azerbaycan prangası; Ortadoğu’da sonunda IŞİD canavarını yaratan ayıplı bir dış politika çizgisi yerine, halklar ve ülkeler arası barışa, sadece barışa odaklanmış bir siyasal program…
Burada keseyim. Zaten söylemek istediğim anlaşılmıştır.
Yerim bitti.
Bütün bunların üstesinden gelemezse CHP’nin de işi bitti…
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/105177/AKP_de_Catlama_Umut_Olamaz_.html
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021