Aydın Selcen
Adeta “bismillah” dercesine “birbirleriyle çok farklı altı partinin böyle kapsamlı bir metin üzerinde uzlaşabilmesi kuşkusuz olumlu bir gelişme” gibi bir cümleyle başlamayacağım. Yahut dilerseniz siz öyle başlamış addedin lütfen. Buna karşılık şunun şurasında seçime yüz gün kala CHP ile İYİP’nin halen bir ortak cumhurbaşkanı adayı belirleyememiş oluşuna dikkat çeken kaygılı bir giriş da yapılabilir.
Önce “Mutabakat, Liyakat, Talimat” başlığıyla belgedeki dış politika, ulusal güvenlik ve mili savunma konularıyla ilgili bölümlere odaklanmayı düşünmüştüm. Ancak Kürt sorununun tüm siyasal konuları olduğu gibi bunları da dikine kestiği malum. Dolayısıyla ikisini harmanlamayı deneyeceğim. Harman yapayım derken umarım karman-çorman etmem.
Kürt yurttaşa yönelik benim görebildiğim kadarıyla merkezden yerele yetki aktarımı, kayyum uygulamasına son, eğitimde etnik köken ayrımcılığına izin vermeme, terörle mücadelenin hukuk devleti zemini gözetilerek yürütülmesi, Suriye halkını oluşturan tüm kesimlerle diyalog arayışı gibi adı konmadan atılan çiçekler var. Ancak Kürt yurttaş için belki asıl mesele de bu bir türlü onun “adının konamayışı” kısmıdır.
Diğer taraftan, metnin genelinde gayet ayrıntılı, bazılarının adını benim de ilk kez duyduğum uluslararası sözleşme ve alt-kuruma atıf varken yerel yönetim bölümünde bundan kaçınılması düşündürücü. Örnekse, tüm masalları ahlat üzerine ayı misali, habire anımsattığım Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı’nı çekincesiz, şerhsiz uygulamaktan söz ediyorum.
Dış politika bölümüyse Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinin güncellenmesiyle açılıyor. Bu gayet olumlu. Yalnız AB üyeliğini kafaya alınca, altını doldurmak hatta altını tümüyle o hedefle uyumlu ve o hedefin gerektirdiği biçimde doldurmak zorunlu. Orada Terörle Mücadele Kanunu’nun AB’yle uyumlu hale getirilmesini kaydedeceğim yine. Yoksa “ha Kopenhag ha Ankara kriterleri” denilerek getirilip, indirildiğimiz durağın ne menem bir semtte olduğunun herhalde hepimizi bilincindeyiz artık.
Bir başka konu yine benim takıntılarımdan olan şu “soydaş ve akraba” topluluklar. Bunların sorunlarının “insan hakları temelinde çözülmesine temel hedefler arasında yer verilmesi” öngörülmüş. Anladığım değil de sezdiğim kadarıyla kafaların ardındaki topluluk Uygurlar olsa gerek. Böyle utangaç veya örtük bir ifadeyle, Çin’i de küstürmeden o dosyanın belgeye derc edilmesi sağlanmış sanki.
Bunda eleştirilecek bir taraf yok. Kürt penceresinden bakıldığındaysa, sınır komşumuz İran, Irak ve Suriye’de de yaşayan bu “kardeşlerimizin” değinilen “soydaş ve akraba” topluluklara dahil olup, olamadıklarını sormak gerekiyor. SSCB’nin dağılması ve Demir Perde’nin çöküp, Yugoslavya’da da iç savaşın başlamasıyla dağarcığımıza eklediğimiz bu “soydaş ve akraba” sınıflandırmasının raf ömrü bence çoktan doldu.
Diğerlerine kıyasla oldukça kısa tutulmuş dış politika, milli savunma ve ulusal güvenlik bölümlerinde asıl seçim pistinde koşacak at olarak düzensiz göç ve sığınmacılar konusunun seçildiği görülüyor. Bu da yanlış değil bence. Olası hata tüm bu politikaların o omurga üzerine örülmesi olurdu ki, o olasılığa ilişkin bir belirti de yok. Vize uygulamasının kökten değiştirilmesi ve kaçak/göçmen işçi çalıştıran işletmelere göz açtırılmaması iddialarını katıksız uygulamanın gerçekçi olup olmadığından emin değilim.
Bir yandan terörle mücadeleye devam edilecek. Hukuk devleti çerçevesi anımsatıldıktan sonra keşke bir diğer (“soydaş ve akraba” gibi) galat-ı meşhur “özgürlük ve güvenlik” dengesine hiç yer verilmeseymiş. Daha önce belirttiğim üzere bu sözde denge yurttaşın can havliyle devletinin çelik kollarına sürülmesinden ibaret bir köhne Soğuk Savaş hilesidir.
Terörle mücadelede diğer çelişki komşu ülkelerin ulusal egemenlikleri ve toprak bütünlüklerine saygı, Suriye’de (neden Irak ve İran’da da değil öyleyse?) halkı oluşturan tüm kesimlerle diyalog, içişlerine karışmama denilirken Irak ve Suriye’deki askeri varlık ve harekâtların nasıl sürdürüleceği veya sürdürülüp sürdürülmeyeceği. Belki burada örtülü biçimde anlatılmak istenen bunlara son verileceği. Nitekim önerilen “terörizmin kaynaklarıyla mücadele” ile şimdiki son terörist yok edilinceye dek onlar her neredeyse orada mücadele arasında da bir yaklaşım farkı var yahut ben öyle anladım, varsaydım.
Bildik ve kötü çağrışımları olan “arka bahçe” terimi yerine “yakın havza” demek, o vazifeyi bize kim tevdi ettiğini bilemediğim Filistin davasının sancaktarlığını elden bırakmamak, D-8 ve İslâm İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşlara uluslararası görünürlük kazandırmak filan bunlar herhalde yine “Stratejik Derinlik” eserinin muharririnden neşet edip, “dostlar alışverişte görsün” babında eklenmiş hususlar. Oralara gidilmiş ama sınırötesi Kürtlere gelinememiş.
Kim iktidara gelirse gelsin mutlaka eskisi gibi üretim ortağı değilse de maalesef artık müşterisi olarak F-35 programına geri dönmek ve etkin bir hava savunma sistemi (tercihan Fransa-İtalya yapımı SAMP-T) edinmenin milli savunma zorunluluğu olduğunu söyleyegeliyorum. F-35 için “girişimlerde bulunmak” mecburen S-400’den kurtulmayı içerir mi, orasını anlamak mümkün değil. En azından yer verilmiş olmasıysa olumlu.
Son olarak “Büyük savunma tedarik projelerini, kuvvet yapısı ve kuvvet planlamasını bozmayacak şekilde somut güvenlik ortam ve ihtiyacına uygun olarak, ülkenin dış politikası ile çelişmeyen bir biçimde yöneteceğiz.” ifadesiyle bir yandan yüzümüzü yeniden Batı’ya dönmek ve diğer yandan Putin’in kurt kapanından kurtulmak çağrıştırılmak istendiyse, o da bence yerinde.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024