Bülent KORUCU

Keskin sirke Hüseyin Aygün
20.09.2013
2452

 Parlamento'da adından en çok söz ettiren vekillerden biri Hüseyin Aygün. CHP Tunceli Milletvekili Aygün, Dersim katliamıyla ilgili çalışmalarıyla biliniyordu.

 

1938'de yaşananlarda CHP'nin sorumluluğu bulunduğunu söylemişti. İl başkanları aynı zamanda vali olan, parti genel sekreterinin İçişleri Bakanlığı koltuğunu da doldurduğu bir düzende aksine ihtimal verilemezdi zaten. Parti içinden gördüğü baskıyla attığı geri adım bir noktaya kadar anlaşılabilir. Sonra PKK tarafından kaçırılan milletvekili olarak tarihe geçti. Sanki dağda geçirdiği iki günde format atılmış gibi bambaşka bir kişiydi indiğinde. Tanıyanlar ‘CHP'li Aygün'ü tanımakta zorlandıklarını ifade ediyor. (15 Eylül tarihli Zaman'ın Pazar ilavesindeki ‘Güvercinlere taş atan vekil' dosyası tatmin edici bilgiler içeriyor.) Bu konuda görüş belirtebilecek malumata sahip değilim.

Aygün'ü yanılmıyorsam Ahmet Hakan'ın programında seyredip olumlu kanaatler edinmiştim. İlerleyen günlerde ortaya koyduğu portre hakikaten şaşırtıcıydı. Yasalarda milletvekilliği ile bağdaşmayan işler diye bölüm var. O açıdan yani teknik anlamıyla söylemiyorum ama parlamenterlikle zor bağdaşır bir Hüseyin Aygün çıkmıştı karşımıza. Sosyal medyada sarf ettiği küfür sınırlarında dolaşan hakaretamiz ifadeler, eli kalem tutan birine yakışmıyordu. Hele de Meclis kürsüsü gibi bir konuşma imkânına sahip olduğu düşünülürse…

Yaptığı hataları telafi edecek ve daha dikkatli olacak diye bekleyenler hep hayal kırıklığına uğradı. Mısır'da çekilen fotoğrafı Türkiye'de çekilmiş olarak kamuoyu ile paylaştı. Hata ortaya çıktıktan sonra ne bir özür ne de geri adım görebildik. Önceki gün aynı şeyi yine yaptı. Aylar önce Bingöl'de çekilmiş alakasız fotoğrafı, ‘Mersin'de polisin dövdüğü çocuk' diye yayınladı. Evet dövülen çocuk ve hakkında işlem yapılan polis vardı. Hadise büyük ihtimalle doğru fakat ajite edici ve doğru olmayan kare ile duyurmak büyük hata. Üst üste gelen yanlışlar Hüseyin Aygün'e zarar verdi. Artık kamuoyuna duyurduğu her şeye şüphe ile yaklaşılacak. Pek çok doğru onun tarafından dillendirildiği için yalan muamelesi görecek. Böylesi hatalar en çok insanların savunduğu davaya ve mücadelesine zarar veriyor.

Aygün'ün kısa zamana sığdırdığı galiz hatalardan biri de Ankara'da inşasına başlanan cami-cemevi projesine karşı yaptıkları. Bakın söyledikleri demiyorum, zira desteklemek olduğu kadar karşı çıkıp eleştirmek de demokratik hak. Öncelikle şunun altını çizmemiz gerekiyor: Aleviler, şekerle kandırılacak çocuk muamelesini hak etmiyor. Kendini ve inancını asimilasyona karşı savunmaktan aciz değiller. Yapılan cemevine gitmezler ve işlevsiz bırakarak varsa bir tuzak boşa çıkarırlar. Ayrıca asimilasyon riski eşit. Aynı avludan geçip camiye gidenler de iddia edilen riski paylaşıyor. Fikre fikirle mücadele etmek varken cebri tercih etmek, savunulan davayı zayıflatır. Cami-cemevi inşaatına taşlı sopalı fiili müdahaleye iştirak etmek parlamenter Aygün'e yakışmamıştır.

Hakeza ODTÜ yol inşaatında çalışan kepçe operatörünü taşlarken hafızalara kazınmak üç kitap sahibi bir milletvekilinin en son isteyeceği şey olmalı. Hele o vekil Alevi öğretisinin temsilcisi konumundaysa… ‘İncinsen bile incitme' diyen Hacı Bektaş-ı Veli'yi rehber kabul eden; “eline, diline beline sahip olmayı” en önemli yol düsturu kabul eden Aleviler böyle temsil edilmemeli. Elinden şiddet, dilinden küfür ve hilafı vaki beyan dökülen Aygün, en büyük zararı Alevilere veriyor. Buna hakkı var mı?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar