Celal BAŞLANGIÇ
Devekuşu Kabare tiyatrosu son derece iddialı yeni bir oyuna hazırlanıyor; “İnsanlığın Lüzumu Yok”.
Provaların finaline gelmişler, bir süre sonra sahneye çıkacak oyun.
Tam o sırada 12 Eylül darbesi oluyor.
Zeki Alasya, Metin Akpınar’a bakıyor; Akpınar, Alasya’ya.
İkisi de “Ayvayı yedik, bu oyunu oynayamayacağız galiba” modundalar.
Her şeyi göze alıp sahneliyorlar oyunu.
Aradan bir süre geçiyor, faşist darbenin başı Kenan Evren, Zeki Alasya’yı çağırıyor.
Alasya şaşkın. Öyle ya, Devekuşu Kabare’ye bir davet geliyorsa Zeki’yle birlikte Metin’e de gelirdi. Ancak ortam telefon açıp “Niye yalnız beni çağırıyorsunuz” diye sormaya uygun değil. Çaresiz, Zeki Alasya gidiyor verilen randevuya.
İçeri girerken Evren’in yaveri uyarıyor “Sayın devlet başkanı” diyeceksiniz.
Evren’le odada baş başa kalıyor Zeki Alasya. Sohbet başlayınca neden yalnız çağırıldığını anlıyor. Meğer Alasya’nın babası Kuleli Askeri Lisesi’nden hocasıymış Evren’in. Onun için sevgisini belirtmek amacıyla davet etmiş.
Konuşmanın bir yerinde askerî darbenin lideri Alasya’ya soruyor:
“Niye bizimle uğraşmıyorsunuz?”
Kapıda öğretildiği üzere “Sayın devlet başkanım” diyor Alasya, “Farkında değilsiniz, biz çok fena uğraşıyoruz”.
Bu anısını Zeki Alaysa, Aralık 2012’de, Enver Aysever’in CNN Türk’teki Aykırı Sorular programında anlatıyor.
12 Eylül faşist askerî rejimini “Çok kritikti, ağzını açan içeride buluyordu kendini” diye tanımlıyor.
Aysever soruyor Alasya’ya:
“Bugün o türden oyunlar yapılabilir mi?”
Hiç duraksamadan yanıtlıyor:
“Yapılamaz. Çünkü bugünkü yöneticilerimiz o kadar tahammüllü değiller…”
2015’te yıldızların sonsuzluğuna uğurlanan Zeki Alasya bu sözlerinden tam altı yıl sonra, gökyüzünden bakıp yılların ortağı Metin Akpınar’ın o fotoğrafını görünce ne gülmüştür ama…
Sol elinde kaşarlı bir tost, sağ elindeki beyaz kağıt bardakta da çay var Metin Akpınar’ın...
Sıranın öbür ucunda da elinde mavi kapaklı su şişesiyle Müjdat Gezen oturuyor.
Sabah kahvaltısını Kartal Adliyesi’nin koridorunda yapıyor yılların sanatçısı Metin Akpınar.
Yine yılların sanatçısı Müjdat Gezen her sabah kullandığı ilaçlarını o gün adliye koridorundaki bir bankın üzerinde içiyor.
Barış Yarkadaş’ın sosyal medya hesabından yayınladığı bu fotoğraf AKP iktidarının, Erdoğan rejiminin “utanç görüntüsü” olarak şimdiden tarihteki yerini aldı.
Ne yapmış Metin Akpınar, Müjdat Gezen; hırsızlık mı yapmışlar, rüşvet mi almışlar, kadına şiddet mi uygulamışlar, ihaleye fesat mı karıştırmışlar, ırkçılık mı yapmışlar… Elbette hiçbiri.
Uğur Dündar’ın Halk TV’deki programında faşist liderlerin başlarına gelen kötü sonlarından örnekler verip bunların yaşanmaması için tek alternatifin demokrasi olduğunu söylüyor Metin Akpınar.
Müjdat Gezen de, Erdoğan’ın bir konuşmada yaptığı aşağılamaya karşılık veriyor programda:
“Recep Tayyip Erdoğan, sen bizim vatanseverliğimizi sınayamazsın, haddini bil!”
Önce gazete ve televizyon taklidi yapan “Saray paçavraları” haberleriyle, yayınlarıyla, sosyal medya hesaplarıyla başlıyorlar Akpınar ve Gezen’i linç etmeye:
“Erdoğan’a küstah sözler”, “Darbeye çağrı yaptılar”, “Erdoğan’a hakaret ettiler”...
Ardından Erdoğan çıktığı bir kürsüden “sanatçı müsveddeleri” diye yağdı, gürledi:
“Beni ipe götüreceklermiş. Senin her yerin sanatçı olsa ne olur. Bunun bedelini ödeyecekler. Şimdi git yargıda bedelini öde.”
Yargı her zaman olduğu gibi Erdoğan’ın bu sözlerini elbette bir “talimat” olarak aldı. Pazar günü olmasına karşın, Erdoğan’ın bu sözlerinin üzerinden neredeyse bir saat geçmişti ki, Cumhuriyet Savcılığı açıklama yaptı.
“Bazı basın organları ile sosyal medya hesaplarında Uğur Dündar tarafından sunulan Halk Arenası adlı programın 21.12.2018 tarihli bölümüne katılan Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı'nı hedef alarak hakaret içerikli sözler söyleyip, darbe ve ölüm tehdidinde bulundukları yönünde haberler yer aldığının tespiti üzerine…”
Gazete taklidi yapan “Saray paçavraları“ zil takıp oynuyor neredeyse en aşağılık sözcüklerle:
“Pezevenk Müjdat’a soruşturma açıldı”
“Ayyaş Metin’in ardından ayı Baryam lakaplı Darbekatör Müjdat Gezen de Halk TV’de kullandığı alçak sözlerinden dolayı polis eşliğinde adliyeye götürüldü.”
Sonuçta sabahın köründe evlerinden polis marifetiyle alınan iki duayen sanatçı adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor.
Yurt dışına çıkmaları yasak, haftada bir gün karakola gidip imza verecekler…
Neden? Yasada yazdığı gibi “kaçacakları şüphesini uyandıran somut olgular” mı var? Yoksa “delilleri (Halk TV’nin program kayıtları kapı gibi ortada dururken) yok etme, gizleme ya da değiştirme hususunda kuvvetli şüphe” mi var?
Elbette hiçbiri, sadece yargıda Saray korkusu var. Sen “reyis”in hedef gösterdiği birini nasıl serbest bırakırsın, sorusuna muhatap olma korkusu yatıyor bu “adli kontrol“ kararının altında.
Yargı, Saray’a “Başüstüne” der de RTÜK durur mu?
Alelacele toplanıp Halk TV’deki Halk Arenası porgramına sekiz hafta yayın yasağı, 160 bin lira para cezası basıyorlar.
Elbette, söylemediği sözlerden dolayı Erdoğan’ın saldırısına, yandaş medyanın linçine uğrayan ana haber sunucusu Fatih Portakal’ın kanalı da nasibini alıyor bu “yandaş olmayan televizyonları susturma” girişiminden ve bir milyon lira para, üç kez de yayın durdurma cezası alıyor. Bu cezanın tekrarı halinde iki televizyon için de kapatılmanın yolu açılmış oluyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yüzüne gerçekleri çarpan CHP Grup Başkan Vekili de Erdoğan tarafından hedef gösteriliyor. Özgür Özel hakkında hem ceza hem de tazminat davası istiyor Erdoğan. Aslında şu açık ki bu konjonktürde bu bir talep değil, talimat.
Hemen arkasından Bakan Akar, Özel hakkında 500 bin liralık tazminat davası açıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın bu konuda attığı sosyal medya mesajı yaşanan durumun komikliğini gözler önüne seriyor:
“Hulusi Akar, 49 yıl çalışıp 135 bin lira emekli ikramiyesi alıyor. Kendisiyle ilgili 49 saniye konuşan Özgür Özel’den 500 bin lira tazminat istiyor. Yılda bir kez girdiği, iki saat kaldığı Meclis’te 200 yıllık ikramiye istiyor.“
Bu tabloya özellikle son günlerde CHP’li milletvekilleri hakkında da yağmaya başlayan fezlekeler eklenince Türkiye’nin önümüzdeki süreçte daha karanlık bir tünelden geçeceği gün gibi ortaya çıkar.
Muhalif sanatçıları sustur, gerçekleri dile getiren medyayı sustur, bu da yetmez Saray’a biat etmeyen milletvekillerini de sustur… Sonuçta amaç koyun gibi suskun, itiraz etmeyen bir toplum yaratmak.
Artık Türkiye içinde bulunduğundan daha ağır bir baskı ve susturma sürecine sokulmak isteniyor.
Çünkü 31 Mart yerel seçimlerinde kaybetmekten çok korkuyorlar.
Eğer kaybederlerse oluşturmak istedikleri bu tek adam rejimi, bu baskıcı, zorba düzen tüm meşruluğunu yitirecek.
Bu yüzden yargısıyla, yandaş medyasıyla kendisine biat etmeyen herkesin üzerine çullanıyorlar.
İşte tüm bu nedenlerden 31 Mart yerel seçimleri sadece yerel seçim değildir.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021