Cemil ERTEM
Yüksek Hızlı Tren’in, İstanbul-Ankara bağlantısının açılışı ile binlerce İstanbullu’nun, bayram tatili için, TEM Otoyolu’na çekirge sürüsü gibi yayılması aynı güne denk geldi. İstanbul çıkışından başlayarak Ankara ana otoyolunda, her zamanki gibi, kilometrelerce kuyruk oluştu. İstatistikler gösteriyor ki, bu yola çıkanların bir kısmı, ne yazık ki geri dönemeyecek.
Rahmetli babam, kırk yaşlarında bir trafik kazası sonucu kötürüm kaldı; ölene kadar zahmetli ve yarım bir yaşamı oldu. Ayrıca, şu zamana değin, yalnız Edirne-İstanbul karayolunda, trafik kazalarında kaybettiğin tanıdıklarını sayabilir misin derseniz; size o kadar çok ki, sayamam derim.
Bu ülkede, ilk önce 2. Dünya Savaşı’ndan galip çıkan ABD’nin, sonra da ülkenin kalbine çöreklenen bir kaç tekelin çıkarları doğrultusunda karayolu ağırlıklı bir ulaşım politikası tercih edildi. Cumhuriyetin kuruluşunda ortaya atılan ‘demir ağlar’ meselesi, kırklı yılların başından başlayarak unutturuldu. Yeri gelmişken bir tarihi yanlışı da düzeltelim; demiryolu ağırlıklı ulaşım sisteminden, karayolu ağırlıklı ulaşım sistemine geçiş kararı, 1940’lı yılların başına denk gelir.
Yani, iddia edildiği gibi, demiryollarının tatile girmesi, DP dönemine denk gelmez. Cumhuriyetin ilanından, 1940 yılına değin, yılda 190 km demiryolu inşa edilirken, 1940-50 arası inşa edilen (on yılda) demiryolu uzunluğu yalnız 300 km olmuştur.
Dandik karayolları tercihi
2. Dünya Savaşı’nın bitiminde ABD, dünya otomotiv sanayii pazarının yüzde 80’ini elinde bulunduruyordu. Türkiye’de tek parti iktidarı, ABD’deki Federal Karayolu Teşkilatı ile işbirliği yapmış ve Marshall yardımlarına bağlantılı olarak, karayolu projeleri ve otomotiv-montaj- sanayi kararları alınmıştır. Bu alanda ilk öncü özel sektör temsilcimiz biliyorsunuz, Koç’tur. Vehbi Koç, büyük bir ‘öngörüyle’ Otokoç firmasını daha 1928 yılında kurmuştur. Otokoç, 1946 yılında Ford Motor’un temsilcisi olur. 1960’dan sonra -Devrim gibi yerli otomobil projelerinin de askerlerce tasfiyesinden sonra- karayolu ağı ve otomotiv montaj sanayi çok hızlı gelişir. Öyle ki, bütün bu dönemlerde, Karayolları Genel Müdürlüğü, toplam devlet bütçesinin yüzde 10’una erişen bir büyüklüğe sahip olmuş ve Türkiye, eğitime, sağlığa ayıramadığı bütçeleri karayolu ağına ayırmıştır. Ama karayolları da, ucuz olsun diye sac yerine fiberglas dan yapılan ilk ‘yerli’ araba gibi, ülkenin kalkınmasına göre değil de, bu dandik araçlar satılsın ve yola düzülsün kaygısıyla yarım yamalak yapılmıştır.
Batıdakinin aksine, her türlü güvenlikten yoksun, tek gidiş gelişli yollar ve dandik ucuz, ilkönce fiberglas sonra ince sac-teneke- arabalar bir kuşağa mezar olmuştur.
Aaa! Bunu inek yiyor!
‘Aaa! Bunu inekler yiyor!’ esprisi ile ünlenen ilk yerli montaj otomobilin (!) öyküsü ise ilginçtir; 1963 yılında İzmir Fuarı’nda Koç’un otomobil ‘dahisi’ Bernar Nahum, İsrailli bir firmanın geliştirdiği fiberglas aracı görür ve sac araç üretiminden çok daha ucuz olduğu için, Türkiye’de üretmeye karar verir.
Ford’la da motor ve şase konusunda anlaşılır ve böylece ‘Anadol’ fiberglas ‘otomobili’ ortaya çıkar. Tabii, daha bir kaç yıl önce de, darbeci 27 Mayıs Paşaları, yüzlerce Türk mühendisin ürünü olan ‘Devrim’ otomobilini müzeye kaldırmıştır.
Türkiye’de karayollarının ve otomotiv montaj sanayinin gelişimi size bu ülkenin siyasi tarihini de verir. Cumhuriyet kurulduğundan beri, bu ülkede, kim ki, Batı ve onunla komprador ortaklık kuran ‘yerli’ tekelci sermayenin dışında iş yapmaya kalktıysa yok edilmiştir.
Nuri Demirağ gerçeği
Örneğin Nuri Demirağ böyle bir isimdir. Soyadını, otuzlu yıllarda üstlendiği demiryolu projelerini başarmasından dolayı alır. Sonra, milli uçak işine kafasını takar. Bu arada 1931 yılında, Boğaziçi Köprüsü projesi vardır ama kabul görmez. Demirağ, otuzlu yılların sonunda uçak projelerini hayata geçirmeye başlar.
Aynı Devrim Otomobili gibi, Demirağ’ın uçak fabrikası da, uçakları da yok edilir. Türkiye, yapılan uçakları bahane üreterek almadığı gibi, İnönü, İspanya’dan sipariş alan Demirağ’ın uçaklarının İspanya’ya ihracına da izin vermez. Demirağ’ı batırırlar... Öyle ki, Demirağ’ın satılmayan uçakları hangarda çürür; 2000’li yılların başında Hava Kuvvetleri, bunları Havacılık Müzesine yollamak için ister; ama uçaklar çoktan hurdacıya gitmiştir. Yani ilk yerli üretim Türk Uçağı’nı müzeye bile koyamayan bir yakın tarihe sahibiz ne yazık ki... Ayrıca siz, Türk Hava Kurumu’nun (THK) 1940’lı yıllarda Ankara Etimesgut’da, dünyayla boy ölçüşecek bir fabrikaya sahip olduğunu ama bu fabrikanın da, Demirağ’ın fabrikasının ve uçaklarının akibetine uğradığını biliyor musuz?
Çok şükür ki, şimdi Ankara Etimesgut’da, aynı yerde, THK Üniversitesi var ve bu üniversite, o kapanan fabrikayı, yüzlerce fabrikaya dönüştürecek uçak ve uzay bilimcilerini, mühendisleri ve işletmecileri bugün yetiştiriyor.
Ama tam burada şu soruyu soralım; neden bu ülkede, Fordlar’ın kapısında bayilik, lisans almak için günlerce bekleyen iş adamları tekel olmuş da, Nuri Demirağ gibi, öncü sanayileri keşfeden, bu alanlarda milli sanayiyi kurup, Batı’nın ucuz pazarı olmaktan bu ülkeyi çıkartacak iş adamları devlet eliyle batırılmıştır?
YHT Sabotajlarının Sırrı
Bu sorunun cevabını bugün çok daha net bulabiliriz. Pazarını, THY ve YHT’ne kaptırmak istemeyen tekelci yapıların, YHT düşmanlığı bu cevabın içindedir. YHT hatlarına yapılan sabotajlar, inanın, Demirağ’ın fabrikalarını batıran zihniyetle, aynı saik ve tarihi kodları taşıyorlar. YHT, kaza yapsın diye, yağmur duasına çıkar gibi, kaza duasına çıkan, İsrail ve neocon menşeli çakma ‘dindarlar’ da bu cevabın içindedir ki, zaten biliyorsunuz, 17 Aralık’ın devamı olan 25 Aralık ‘soruşturması’ TCDD’ye de yönelmişti.
Ama Avrupa’nın, daha doksanlarda pazar bütünleşmesi için, hızla geçtiği Hızlı Tren Teknolojisi’nde Türkiye’nin yine geride kalmasını isteyenler bu sefer avuçlarını yaladılar. Güney Çin Denizi’nin bitttiği limanlardan başlayıp, Bakü, Tiflis-Kars’la devam ederek, Marmaray üzerinden Avrupa’nın bütün kılcal damarlanına varacak büyük bir ağ bu... Ancak bu Demirağ, aynı zamanda, büyük bir birliğin ve barışın da fiziki adımı... Bayramınız Kutlu Olsun!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018