Cemil ERTEM
Şu son G-20 zirvesi büyük bir paylaşım savaşının içinde olduğumuzu bize birkez daha gösterdi. Zirve öncesi Sovyetler’in son lideri Gorbaçov’un Berlin’de yaptığı ‘yeni soğuk savaş’ açıklamasını geçen yazımızda ele aldık. Zirve sonrası da olanlar ilginç; Putin zirveden erken ayrıldı ve Moskova’ya varır varmaz “Ukrayna’daki muhalefeti yedirmeyeceğiz” açıklamasını yaptı. Ama İngiltere, zaten Rusya ile igili olarak zirve sırasında, ABD ile eş zamanlı, yapacağı en sert açıklamaları yapmıştı. Ancak David Cameron da zirve sonrası Londra’da AB’ye verdi veriştirdi.
Aslında Cameron’ın aşağıda ele alacağımız açıklamaları “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” diplomasininin çok güzel bir örneği; burada kız AB olurken, gelin -tabii- Almanya oluyor.
İngiltere Başbakanı David Cameron, Euro Bölgesi’nin resesyonun eşiğinde olduğunu söylerken bunu, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Draghi’den daha ayrıntılı olarak gerekçelendirdi.
Cameron, Euro Bölgesi’nin yüksek işsizlik, azalan büyüme, fiyatların düşmesi yönündeki reel riskle birlikte üçüncü bir resesyonun kıyısında bocaladığını belirterek, İngiliz ekonomisini Avrupa ekonomisinden ayrı bir yere koydu.
Cameron ipleri kopartırken
Ama Cameron’ın bizce üzerinde durulması gereken vurgusu, AB’ye daha fazla ticaret anlaşmasının ivedilikle imzalanması gerektiğini tavsiye etmesi ve AB Komisyonu’nun bu işe eğilmesi gerektiğini söylemesi. Cameron, “Avustralya, Çin ve Hindistan’la daha fazla ticaret anlaşması imzalamalıyız. Daha fazla ülkeyi, herkese açık serbest piyasa ve serbest ticaretten faydalanmaları konusunda ikna etmeliyiz” diyerek aslında AB Komisyonu’nun önüne yeni bir genişleme perspektifi de koydu.
Bu perspektif, Almanya ve İngiltere’nin AB’nin bundan sonraki yolculuğu ile ilgili temel ayrım noktası ve Junker’in AB Komisyonu Başkanlığı’na İngiltere’nin karşı çıkmasında da bu gerçek yatıyor.
Evet, Cameron’ın dediği gibi AB gerçekten çok derin bir resesyona gidiyor ama bu gerçeği, Cameron’ın ECB Başkanı Draghi’den bile rol çalarak açıklaması bize Almanya merkezli bir AB ile İngiltere’nin artık yollarının ayrıldığını gösteriyor.
Bu, hem Avrupa’nın hem de dünya ekonomisinin bundan sonraki yolculuğunu belirleyecek önemde bir gelişme.
Yine buna bağlı olarak, Türkiye’nin hem kendi doğusuna yönelik dış politikası hem de AB sürecine bakışı ve bu alanlarda attığı adımlar, anlaşmalar çok önem kazanıyor. Ancak, bu paylaşım savaşına bağlı olarak öylesine hızlı ve beklemediğimiz gelişmeler olabilir ki, korkarım Türkiye, bütün bu süreçteki farkındalığına rağmen, birçok alanda hazırlıksız yakalanabilir.
Önümüzdeki süreç
Bir kere, önümüzdeki süreçte, Serbest Ticaret Anlaşmaları sürecinin çok hızlanacağını kabul edelim. Dünya ticareti bundan böyle ‘serbest ticaret bölgeleri ve anlaşmaları’ üzerinden yürüyecek ve bu, küresel bütünlüklü bir pazarın hukuki yapısını oluşturacak. Burada karşımızda iki temel süreç var. Birincisi AB ve ABD’nin başlatmak üzere düğmeye bastığı Trans Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması (TTIP) ve bunu tamamlayan ABD’nin Asya ülkeleri ile geliştirdiği Trans Pasifik Anlaşması (TTP) süreci. İkincisi ise Çin’in Yeni İpek Yolu kapsamında geliştirmek istediği ve Rusya’dan da enerji tedariki için destek alacağı Pasifik-Avrupa ticari ve enerji geçişleri hattı.
Bu iki temel küresel ticaret aksı, aslında hem birbirleriyle şimdiden pazar savaşı içinde hem de iç içe geçerek birbirlerini tamamlıyorlar. Bu çelişkili gibi gözüken durum, aslında küreselleşmenin çok yönlü, güncel dinamiğini bize anlatıyor.
AB ve Japonya durgunluğa girerken, herkes farkında ki, bu küresel krizden çıkışın artık tek bir yolu var; o da ‘küreselleşiyormuş’ gibi yapmamak, gerçekten küresel bir ekonomi ve siyaseti örmek. Bu artık kaçınılmaz, tabii ki buna, 20. yüzyıldan kalma ekonomi ve siyaset yapıları direnecek ve sistemin, yeni bir ekonomik küreselleşmeyi, siyaseti ve hukuku küreselleştirerek tamamlaması çok zor olacak. Ama bu, artık önlememez bir gerçek ve Türkiye de bu önlenemez gerçeğe göre kendisini hazırlamalı.
Bazı acı gerçekler ve ‘ne yapmalı?’
Peki ne yapmalıyız? Hükümetin bir süre önce açıkladığı yeni eylem planı bu büyük tsunamiyi karşılamak için yeterli mi? Hiç şüphesiz, bu eylem planı önemli bir adım ama tamamlanmaya muhtaç. Bunun bütünlüklü bir çıkış ve yeni büyüme modelinin ilk adımı olabilmesi için bile, para ve maliye politikalarının değişmesi ve bu politikaları yürüten kurumlarımızın hem hukuki hem de fiziki restorasyonu gerekiyor. Türkiye, AB üyelik sürecini Gümrük Birliği’nden başlamak üzere masaya yatırmalıdır. İngiltere’nin bile “Almanya merkezli bir AB artık yürümüyor” dediği süreçte Türkiye’de hâlâ bazı çevreler, AB çıpasından falan bahsediyorlarsa kusura bakmasınlar ama o çıpa Türkiye’ye lazım değil, kendileri bildikleri gibi kullansınlar o çıpayı. Türkiye AB üyeliği hedefinden vazgeçmemelidir ama bu saatten sonra biz Almanya’ya uydu bir üyeliği kabul edemeyiz.
Zaten Avrupa’nın içinde bulnduğu krizden çıkması ve enerjide, ticari geçişlerde, pazar bütünlüğünde Rusya’ya muhtaç olmaması için Türkiye’den başka çıkışı yoktur. Şimdiki AB krizinin temel nedeni, AB’nin Almanya ve Fransa merkezli olarak kurgulanması ve İngiltere’nin bile -zaman içinde- burada kontrolü kaybetmesidir.
Avrupa ‘Birliği’ ancak Amanya merkezinden çıkarak Türkiye merkezli yeni bir genişlemeye başlarsa birlik olur ve bizim yukarıda anlattığımız serbest ticaret bölgeleri ile örülen yeni küreselleşmenin dinamiği haline gelir.
İşte bu cümleden olmak üzere, Türkiye, şimdiye kadar kendisini içe kapalı bir ekonomi olarak kurgulayan tekelci sermayeden ve onun kendisine köle ettiği bürokrasinden kurtulmalıdır. Bu sermayeyi ayakta tutan neoliberal ekonomi politikalarına bağlı stratejiler, yapılar tasfiye edilmelidir.
Türkiye’nin bütün ekonomik altyapısını bu sermaye içe kapalı bir ekonomiye göre oluşturmuştur.
Örneğin bugün Marmara Bölgesi’nin, Ege Bölgesi’nin limanları bile Türkiye’nin bu yeni küreselleşmeyi karşılamasına elverişli değildir. Çandarlı Limanı’nda olanları biliyoruz, Aliağa’da olanları biliyoruz. Buralardaki yatırımları geciktiren, oyalayan Cumhuşbaşkanı Erdoğan’ın bürokratik oligarşi dediği, dışarının bayisi olarak işe başlayan ve devleti yağmalayarak palazlanan tekelci sermayenin devlet içindeki uzantılarıdır.
Ama şimdi, bütün bunları devletin en tepesi biliyor ve bu, Türkiye için tarihi bir şans...
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018