Cemil ERTEM
12 Eylül’e giden süreç dahil, Türkiye’de teşeron terör yapılarının ortaya çıkartılması ve eylem yapması ile ekonomi arasındaki ilişki çok açıktır.
Seksen öncesine dönelim; biliyorsunuz Turgut Özal’ın bir teknokrat olarak o zaman mimarı olduğu 24 Ocak 1980 kararları, duvara toslayan içe kapalı, ithal ikameci yeni sömürge ekonomisini aşmak için ortaya çıkarılmıştı.
Türkiye, 24 Ocak kararları ile “liberal” yeni bir ekonomik düzene adım atıyordu. Dış ticaretin serbestleştirilmesi, yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi, ithalatın liberalize edilmesi ve devletin ekonomide küçülmesiyle ilgili iradenin ortaya çıkması… 24 Ocak dönüşümünün önemli başlıkları idi. Ancak bu “liberalizasyon” kararlarının, bunlara denk gelecek siyasi liberalizasyon ile tamamlanması gerekiyordu, aksi halde atılan adımlar, Türkiye için özgün yeni bir kalkınma yolundan ziyade, dışarıya daha fazla kaynak aktaran, gelir dağılımını bozan yoksullaştırıcı sürece dönüşecekti. İkincisi oldu; çünkü Türkiye, bu kararların hemen öncesinden başlayarak-1978, 1979 yılları- iç savaşa varan yoğun terör saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Taksim, Maraş ve Çorum gibi katliamları, ekonomide de kıtlıklar, düşük ücretler ve giderek artan işsizlik, gelir dağılımı bozukluğu takip ediyordu. Buraya rutin hale gelen elektrik kesintilerini de ekleyelim tabii. Bu süreç, bilindiği gibi 12 Eylül darbesini meşrulaştırdı ve Türkiye, etkileri bugünlere gelen karanlığa gömüldü.
Böyle olunca, “liberalizm” cilalı 24 Ocak kararları, -belki Özal’ın tasarladığının tam aksi olarak-12 Eylül’ün otarşik, tekelci sermayeye ve dışarıya kaynak aktaran yolunun resmi ekonomi politikasına dönüştü.
Buradan doksanlı yıllara gelelim; bu yıllarda yalnız Türkiye değil, tüm dünya yeni bir finansal kriz ile dalgalanıyordu. 1994 yılında Meksika’dan başlayarak gelişmekte olan ülkelere sıçrayan borç krizi-Meksika Dalgası- Türkiye’de, palyatif önlemlerle-bkz: 4 Nisan kararları- geçiştirilmeye çalışıldı. Ancak bu krizden hemen sonra Türkiye, 1996 başında AB Gümrük Birliği'ne girdi.
Gümrük Birliği kararı, tıpkı 24 Ocak gibi, iki yönlü idi; Türkiye Gümrük Birliği ile küresel bir üretim üssü olursa ve üretim bazlı yeni bir programa geçerse, G.Kore’nin kriz sonrası yaptığı gibi, hızlı bir kalkınma yoluna girecek ve AB’ye yaklaşacaktı.
Terör örgütü Sabancı suikastını neden yaptı?
Ancak Türkiye Gümrük Birliği’ne girdikten dokuz gün sonra, yani 9 Ocak’da Sabancı suikastı gerçekleşti. Suikastı yapan örgüt, Çağlayan’da savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit eden DHKP-C idi. Daha sonra Sabancı suikastı ile Susurluk derin devleti arasındeki bağlantı ve ilginç ilişkiler; ayrıca örgütün Almanya merkezli finans-oligarşisi tarafından nasıl kullanıldığı da ortaya çıktı.
Bakın çok benzerdir; Sabancı suikastı, şimdi olduğu gibi, yeni ekonomi politikalarının tartışılmaya başlandığı dönemde DHKP-C kullanılarak yapılmıştır.
Sabancı suikastı çok yönlüdür. Birincisi dışarıya, dış yatırımcıya Türkiye’de iş yapmanın ‘zor’ olduğu anlatılmış, ikincisi de Kürt sorununda çözümden ve Gümrük Birliği’nden yani küresel rekabetten yana olan sermaye sürüden ayrıldığı için cezalandırılmıştır. Tam o günlerde Sabancı, Türkiye’yi, Japonlarla otomotiv üretim üssü yapma kararı almıştı. Bu karar, özellikle rekabette artık zorlaran Alman otomotiv sanayi için idam fermanı gibiydi. Ama bu suikast ve 28 Şubat sonrası, Toyota ve Sabancı dahil olmak üzere, birçok yatırımcı üretimden çekilmiştir. Böylece DHKP-C’yi 1996’da kullananlar amacına ulaşıyordu.
Dikkat ederseniz bu örgütün uyandırıldığı bütün süreçler, Türkiye’de dışarıya ve tekelci sermayeye kaynak aktaran bir darbeyle sonlanmıştır.
Çok ilginçtir ki 17 Aralık Darbe Süreci’nde Neo-Con gibi küresel sermaye çetelerine ‘paralel’ olarak çalışan bazı ‘sivil toplum’ örgütleri AB’yi adım adım dolaşıp “Türkiye’de Erdoğan diktatörlüğü (!) var, yatırım yapmayın” kampanyası yürüttüler.
28 Şubat’tan bugüne...
Bu hatırlatmalardan sonra yine 1996’ya dönerek devam edelim. Bakın çok ilginçtir: Haziran 1996’da kurulan Refah-Yol Hükümeti’ne kadar Türkiye yolunu aradı. Bu arada Türkiye-İsrail ilişkileri savunma alanı başta olmak üzere birçok alanda önemli anlaşmalarla devam ediyordu ancak Erbakan’ın Başbakan olması ile bazı ‘şeyler’ değişmeye başlamıştı. İslam ülkeleri ile geliştirilen ilişkiler, TÜSİAD çevresi ve 28 Şubat medyası tarafından ‘Türkiye, Batı dışında bir arayış içinde’ diye anlatıldı. Şimdiki eksen kayması tartışmaları gibi... Bu arada hükümet, Koç, OYAK gibi otomobil üreticisi holdingleri yerlerinden sıçratacak kullanılmış otomobil ithalatı gibi, aslında iç piyasayı fiyat açısından düzenleyecek adımları da atıyordu. Ancak en önemli iki adım, Denk Bütçe ve Havuz Sistemi adımlarıydı. Havuz Sistemi ile de nakit fazlası olan kamu kurumları bu fazlalarını bir kamu bankasına yatırıyor ve açığı olan kamu kurumları düşük faizle ihtiyaçları olan kaynağı buradan çekiyordu. Böylece Denk Bütçe ve Havuz Sistemi, kamu borçlanma gereğini düşürüyor ve faizleri aşağıya çekiyordu. Yani bugün Cumhurbaşkanı’nın faiz lobisi dediği, finans oligarşisinin bütün finansal rant damarlarını Erbakan kesiyordu. Tıpkı şimdiki gibi dış borca dayanan, faizle büyüyen sermayenin kaynaklarının kesildiği gibi o günlerde de, şimdikinden daha zayıf da olsa, Erbakan ve ekibi bunu yapmaya çalışıyordu.
Aynı şekilde Türkiye, D-8 projesini ortaya atmıştı. Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Singapur, Endonezya, Mısır, Libya ve Nijerya vardı. Bu proje, yalnız içerideki tekelci sermayeyi ayağa kaldırmadı, tıpkı bugünkü gibi ABD’de Neo-Con cephesini yerinden zıplattı. Çok ilginçtir, 17 Aralık öncesi ve sonrası Erdoğan bütün bu ülkelere gitti ve şimdi de Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan, dünyayı adım adım geziyor ve Türkiye’nin ekonomik olarak ulaşmadığı yer kalmıyor. Türkiye, özellikle gelişmekte olan Asya ülkeleriyle savunma sanayi başta olmak üzere, serbest ticaret anlaşmaları konusunda mutabakata varıyor.
Yine Türkiye, bütün enerji oyununu değiştirecek anlaşmaları yaptı/yapıyor.
Siber saldırı ihtimali...
Türkiye, Kürt barışını sağlayarak Irak kaynaklarına ulaşma konusunda çok önemli adımlar atıyor. İşte bunun için, 17 Aralık sürecinde deşifre olan Neo-Con Küresel Sermayesine paralel olan çete, Enerji Bakanı’nı dinledi. Şimdi de, Çağlayan saldırısıyla aynı gün, Türkiye’nin enerji sistemine siber saldırı ihtimalinden söz ediyoruz.
Böylece 17 Aralık 2013’te ve daha önce 28 Şubat’ta ortaya çıkan”gerici” dinamiklerin devam ettiğini bugün görüyoruz. Bugün amaçladıkları, Türkiye’nin yeni bir büyüme modeline geçmesini önlemek, çözüm sürecini dinamitlemek ve Cumhurbaşkanı’nın ısrarla işaret ettiği Başkanlık Sistemi’nin önünü kesmektir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2)
25.10.2018 - Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... Paylaş Twitle
24.10.2018 - SORUNLAR, TESPİTLER VE ÇÖZÜMLER...
18.10.2018 - Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir?
17.10.2018 - Enflasyonla mücadele: Dün ve bugün...
- Dışarısı ve içerisi: Rakamlar-çözümler...
- BM Genel Kurulu: ABD, Türkiye ve diğerleri...
25.09.2018 - Yeni Ekonomi Programı üzerine
21.09.2018 - Cinayeti çözmek: Bakış açınızı değiştirin!
18.09.2018 - Büyüme ve dönüşüm meselesi üzerine...
11.09.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Nihat Taştan
Sayın hidayet hanım, bu tür birleştirici çabalarınızdan ve cesaretinizden dolayı sizi tebrik ederim. bunlar güzel çırpınış ve temenilerden öte gideceğine inanmıyorum çünkü yozlaşmış, kokuşmuş, bidat ve hurafelerle iç içe geçmiş devletin bekasını İnsandan üstün ve kutsal gören Bir Din anlayışı mevcut, sözde bu dinin tabulaştırdığı değerler Aslında Tevhid Dini ile taban tabana zıtdır. Bu tabuların yıklması ve değeryargıların kırılması için Din de revizyon şart selam ve dua ile.
egeli
hanımefendi türklerin bölünmekten korktuğu yok aksine bölünmemekten korkuyor.çok meraklıysan git kürtlerle yaşa.sürekli türklerin bölünmekten korktuğunu yazıyorsunuz yalan yazıyorsunuz asıl korkanlar türkiye devletinin makamlarına kurulmuş batı şehirlerine yerleşip bir eli yağda bir eli balda olan beleş geçinen yetmeyip terör yapan keyfine diyecek olmayan kürtlerdir.türkler niye korksun bölünmekten kaç türk var emekli olunca van a hakkariye yerleşen bırak yerleşmeyi gezmeye giden.git ya .