Cemil ERTEM
Yunanistan krizi, yalnız ekonomik olarak değil, siyasi olarak da, oldukça öğretici ve yol gösterici bir deneyim olarak karşımızda. Yunanistan küçük bir ülke ancak “özgül ağırlığı” bir hayli fazla; AB üyesi olması bir yana tarihsel konumu, Ege’nin bir yakasını Türkiye’nin karşısında tutması, Türkiye’den gelen enerji hatlarını ve Akdeniz ticari geçişlerini Avrupa’ya bağlayacak özelliklere-limanlara- sahip olması Yunanistan’ı hacminin çok üstünde tartışmalara muhatap ediyor.
Aslında Yunanistan (Greek Crisis) tartışmaları bizim önümüze bir ekonomi-politikası tartışması da koyuyor. O zaman Yunanistan (krizi) tartışmalarının üç temel alanı var ve bu üç temel alan yalnız Yunanistan’ın sorunu değil; Avrupa’nın, gelişmekte olan ülkelerin ve sistemin (krizin) sorunları.
Bu üç temel alan; a) Avrupa’nın nasıl bir birlikle yola devam edeceği; yani Avrupa sorunu, b) Avrupa’nın nasıl bir ekonomi-politikası ile bu krizden çıkacağı; yani ekonomi-politikaları sorunu c) Sistemin içinde bulunduğu ekonomik ve politik krizin nasıl bir siyasi politik yönelimle aşılacağı; yani siyasetin yeniden dizayn edilmesi; doğru politik olan nedir sorusu ve sorunu...
“Bir başka plan”
İşte bütün bunlardan dolayı Yunanistan şu anda dünyanın en önemli gündemlerindendir. Biz, Yunanistan krizinin, Türkiye’de şu anda yapılmakta olan koalisyon ve yeni dönemde uygulanacak ekonomi-politikalarına ışık tutacağını inanıyoruz.
Öncelikle Yunanistan tartışmalarının birinci maddesine değinelim; Syriza, bu yıl 26 Ocak’ta iktidara geldi ve bu zorlu süreci üstlendi. Çipras ve partisi iktidara geldiğinde Yunanistan’ın Troyka ve kreditörlerle anlaşamayacağını biliyordu. Ancak sonuna kadar müzakereleri yürüttüler ve nihayet geçen gün Çipras; “bizimle anlaşmak istemiyorlar, başka bir plan var” dedi. Evet başka bir plan var ve o plan da, Almanya kaynaklı ve Yunanistan’ı iflasa sürükleyip, Çipras’ın istifasını amaçlıyor; bundan sonra gelecek hükümet ise yeni bir Lukas Papadimos hükümeti olacaktır. Yani Troyka’nın-daha doğrusu Almanya ve IMF’nin ortaklaşa reçetesi- dayattığı neoliberal politikaları koşulsuz kabul edecek ve uygulayacak bir teknokrat hükümettir bu...
Bir Alman tasarımı ve iflas politikaları...
Esasında bu politika, Almanya’nın 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ile başlattığı Doğu Avrupa ve Balkan coğrafyasını sömürgeleştirme-Balkanlaştırma- sürecidir. Bu süreci Alman sermayesi için bir post-nazi ekonomik işgal süreci olarak da anlatabiliriz. Şaşıracaksınız ama gerici Alman sermayesi ve oligarşisinin buradaki en büyük ortağı Rusya’dır. İşte bu durum, aynı zamanda, bir Avrupa (Birliği) sorunudur da. Burada Almanya’nın birlikten anladığı, kendisinin merkez olduğu bir birliktir ve bu birlik, dikkat ederseniz, Rusya’nın Avrasya Birliği projesinin çok benzeridir.
Yunanistan konusunda ikinci önemli tartışma alanımız ekonomi-politikaları konusudur. Bugün hem Avrupa çapında hem da Yunanistan özelinde uygulanan neoliberal ekonomi-politikaları nihayet krizin temel nedenleri arasında gösterilmeye başlandı. Bir çok iktisatçı sonunda bu politikalarla-en azından- krizden çıkılamayacağını kabul etmiş durumda...
Dervişler, Papadimoslar ve neoliberal koalisyonlar...
Ama bizim üzerinde durmak istediğimiz bir başka önemli ayrıntı var ki, bu ayrıntının Türkiye’nin de şu günleri için öğretici olacağına inanıyoruz.
Şimdi dünyayı 2008 krizinin girdabına götüren yılların başlangıcını doksanlı yıllar olarak varsayarsak, bu yıllardan itibaren Yunanistan’da işbaşına gelen hükümetlere baktığımızda karşımıza oldukça anlamlı bir tablo çıkar.
1996 yılından 2004 yılına değin, Yunanistan’da PASOK hükümetleri var. Papandreu ve Simitis iktidarları... Bu iki PASOK iktidarı da, silahlanmayı öne çıkartan, milliyetçi bir siyasetin üzerine neoliberal ekonomi-politikalarını bina ederler ve bugünkü iflasın temellerini de atarlar. PASOK’un sosyal-demokrat anılması kimseyi kandırmasın, PASOK, tıpkı bizim CHP gibi neo-faşist bir partidir. 2004 yılında Karamanlis iktidarı gelir; ama değişen bir şey yoktur; Karamanlis, PASOK’un temel yolundan çıkmaz, neoliberal politikalara devam eder.
Çaresiz Yunan seçmeni de, bu sefer belki babasından daha akıllıdır diye oğul Yorgo Papandreu’yu PASOK’un başında görür ve yeniden iktidara getirir.
Ama değişen bir şey olmaz ve Papandreu ancak iki yıl dayanır ve istifa eder.
Küresel finans sermayesi, Papandreu’nun danışmanı, Massachusetts Institute of Technology (MIT)'de fizik ve ekonomi okumuş, Columbia Üniversitesi'nde de öğretim üyeliği yapmış, parlak çocuk Papadimos’a teknokrat hükümet kurdurur. Bu Papadimos, bizim Derviş’in Yunan versiyonudur. Ama özgeçmişi Derviş’den daha zeki olduğunu da gösteriyor. Ancak neoliberalizm batağı zaten insan zekasını inkar eder. Bunun için Papadimos’un parlak eğitimi pek işe yaramamıştır. Papadimos tabii ki fazla dayanamaz, sokak gösterileri ve çaresiz Yunan halkının tepkisi teknokrat hükümetin sonunu getirir. Sonra seçimlere kadar bir aylık Pikrammenos hükümetini saymazsak, 2012 Haziran seçimlerinde Yeni Demokrasi’yi, yani Samaras’ı iktidara getirir Yunan halkı. Ancak “sosyal-demokrat” PASOK’tan farklı bir yolu da aklı da yoktur Samaras’ın... Neoliberal politikalar aynen devam eder ve Yunanistan emekli maaşlarını ödeyemez hale gelir.
Türkiye, iflas politikalarına ve hükümetlerine mahkum değil!
Yani neoliberal politikaları uygulayan “sağ” ve sol” iktidarlar ülkeyi iflasa ve yok olmaya sürüklemiştir. PASOK ve Yeni Demokrasi iktidarları özünde saklı birer koalisyondu; bir sosyal-demokrat ve demokrat-sağ siyaset koalisyonu idi bu birbirini takip eden bu iktidarlar...
Şimdi Türkiye’de TÜSİAD sermayesi ve bu sermayenin Avrupa, İngiltere ve ABD’de konuşlu sahipleri ve ortakları, Yunanistan’ı iflasa götüren, emekli maaşlarını bile veremez hale sokan, ülkenin maliye bakanını Londra’da, Frankfurt’ta dilenci yapan hükümetin benzerini Türkiye’de kurmak istiyor.
Büyük koalisyon diye pazarladıkları ve umdukları hükümet, aslında gerici bir restorasyon ve iflas hükümetidir. Bu hükümetin, Frankfurt’ta, Washington’da, Londra’da kotarılan ve derecelendirme kuruluşlarınca dayatılan neoliberal yoksullaştırıcı ve dışa kaynak aktarıcı kriz politikalarını koşulsuz uygulayacağını umuyor ve hesap ediyorlar. Bu hesap tutmayacaktır, Türkiye, ne ekonomik olarak Yunanistan ne de siyasi olarak Mısır olacaktır...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018