Cemil ERTEM
Şu yaşadığımız günlerin Türkiye’nin siyasi dönüşümündeki tarihi önemi yadsınamaz. Ancak Türkiye ekonomisinin de, tam da şu günlerde, atacağı adımlar hepimizin bu içinde bulunduğumuz yüzyıldaki refahını, bu ülkenin geleceğini belirleyecek.
Geçen yüzyılda kalmış, bir şekilde bize dayatılan para ve maliye politikalarıyla yeni sanayi devrimini yakalamayı bırakın, büyük çoğunluğun insanca yaşamasını sağlanacağını bile iddia etmek artık bana çok saçma geliyor.
O halde günü karşılayamayan “eskilerden” temizlenmek gerekiyor. Zaten bir noktada Türkiye ekonomisinin dinamikleri, kendiliğinden de olsa, bunu yapmaya başladı. Sanayicinin ve ihracatçının, meslek örgütleri ve çeşitli sivil toplum kurumlarıyla, artık kendilerini yatırımdan caydıran eskimiş politikalardan vazgeçilmesi konusunda dile getirdikleri talepler ilgili kurumlarımızda karşılığını bulmaya başladı.
Kredi Garanti Fonu (KGF) gibi uygulamaların sanayicide ve banka kesiminde karşılığını bulması, bankaların gerçek işlevinin sanayiciyi ve yatırımcıyı finanse etmelerini olduğunun hatırlanması, kamu iktisadi işletmelerinin, işletme kârlılığı ve kamu yararı bileşimini sağlaması ve bunun ne denli önemli olduğunu anlamamız, yalnız finansal piyasa “istikrarını” ve bütçede yalnız faiz dışı fazlayı amaçlamanın aslında uzun vadede yıkım olduğunu nihayet idrak etmemiz... Bütün bunlar bize Türkiye’nin siyasette olduğu gibi ekonomide de yeni bir döneme girmek üzere olduğunu bize anlatan çok güçlü işaretler.
Büyük mücadele...
Türkiye, tarihindeki en büyük iktisadi krizlerden biri olan 2001 krizinden sonra dalgalı kur rejimine geçti ve maliye tarafında da faiz dışı fazlanın maksimizasyonunu amaçlayan, KDV, ÖTV gibi vergilere ve yaygın dolaylı vergi getirisine yaslanan bir çatıyı benimsedi. Ama bu çatının altına da bir nevi örtülü IMF programı olan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP) yerleştirildi.
GEGP, adı üzerinde, bir geçiş programı olarak gündeme geldi ama GEGP’nin kalıcı hale gelmesi ile GEGP’nin aşılması gerektiğini söyleyenler arasındaki mücadele hiç bitmedi.
İşte artık tam bugün Türkiye GEG’nin bir geçiş programı olduğunu kabul etmeli ve yeni bir büyüme ve kalkınma programını ortaya çıkarmalıdır.
GEGP çerçevesinde IMF’ye verilen niyet mektuplarında, 2004’e değin faiz dışı bütçe dengesinde milli gelire oranla yüzde 6.5 fazla oluşması amaçlanıyordu. Ancak faiz harcamaları milli gelirin yüzde 20’sinden fazlasını götürüyordu.
Böyle olunca GEGP etkinliği, ancak eğitim, sağlık gibi kamusal harcamaların hızla düşürülerek ve ücretleri sabit tutarak emek verimliliğine yüklenmesiyle sağlanacaktı. Erdoğan’ın Başbakanlık döneminde de bunu pek yapmadığını ve yapmayarak çok iyi yaptığını belirtelim. AK Parti dönemleri sağlık ve eğitim harcamalarının en çok arttığı dönemler olmuştur. Demek ki Erdoğan, bir Derviş ve IMF mirası olan GEGP’yi hep aşmaya çalışmış.
Yanlışlar ve doğrular
GEGP, finansal sistemde ve banka sisteminde hızlı bir yeniden yapılandırmayı gündemine alıyor ve burayı da düzenliyordu. Bütün bunlar içinde Türkiye’nin kazanımı oldu mu derseniz dalgalı kur rejiminin ve banka sisteminin finansal yapısının güçlendirilmesinin en önemli iki kazanım olduğunu söyleyebilirim. Ancak hem merkez bankasının gerçek anlamda dalgalı kur rejimi uyguladığını söyleyemeyiz hem de banka sisteminin hızla güçlenen mali yapısını şu zamana değin etkin kullandığını söyleyemeyiz. Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi yaptığı için faiz aracını güçlü bir şekilde kullanarak öncelikle TL’yi gereğinden fazla değerli tuttu bu sürede... Yüksek faizle tahkim edilmiş bir sıkı para politikasının enflasyonu önlemenin tek yolu olduğu ezberletilmişti çünkü.
Ama bunun dalgalı kur rejimine ters olduğu, bankanın esasında enflasyon değil, kur hedeflediğini kimse söylemiyordu. Çünkü gereksiz değerli TL ithalat ve borç ekonomisi oluşturuyor, ihracatçıyı, sanayiciyi öldürüyordu. Bu arada bankalarda yüksek faizli ve komisyonlu -ama riski en az- tüketici kredileriyle iç talebi ve hane halkı borçlanmasını yukarı çekiyordu. İşletmeler yüksek faizden yatırım yapamıyor, verimlilik düşüyor ve işletme maliyetleri arttığı için enflasyon arz yönlü ve bankalar tarafından şişirilmiş talep etkisiyle de yükseliyordu. Ama bu ekonomi-politikası işsizliği de yükseltiyordu.
Bankacılık kesimi dışarıya kaynak aktarır hale gelmişti. Çünkü banka sisteminin -kamu bankaları dâhil- ihraç ettiği borçlanma kâğıtların uzun vadeli faiz getirisinin ülke büyümesinin üzerinde olmaması gerekir. Eğer bu böyleyse, siz hem dışarıdaki hem de içerideki rantiyeye kaynak aktarıyorsunuz ve ülkeyi yoksullaştırıyorsunuz demektir. Bunun için Türkiye’ye yıllardır ortalama faiz hadlerinin çok altında büyümesi öğütlenmiş ve ülke ne zaman çift haneli büyümeyi yakalama aşamasına gelmişse aşağıya çekilmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için faizler yüksek, büyüme düşük diyor. Yüksek faizin bunun için bir soygun mekanizması olduğunu yıllardır anlatıyor.
İşte tam bugün burayı aşacak yeni bir ekonomi programını gündeme taşımamız lazım...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018