DOĞAN ÖZGÜDEN
Daha bacak kadar çocukken, duvarlarında Atatürk resmi ve de kocaman bir “Göç Yolları” haritası bulunan tek odada beş sınıfın birlikte ders gördüğü köy ilkokulunda yaşadığım ilk 19 Mayıs kutlamasını hiç unutmuyorum… Her sabahki gibi “Türküm, doğruyum” andıyla başlayan günümüzde okulun tek öğretmeni 19 Mayıs’ın “mana ve ehemmiyeti”ni anlatan heyecanlı bir konuşma yapmış, ardından hançerelerimiz yırtılırcasına hep bir ağızdan bozuk düzen “Dağ başını duman almış…” marşını söylemiştik.
Babam Kunduz istasyonunda görevli demiryolcu olduğu için, 19 Mayıs kutlamaları konusunda ben sınıf arkadaşlarıma göre daha bilgili ve deneyliydim. Okula başlamadan bir yıl önce, 2. Dünya Savaşı’nın en kızıştığı 1941 yılının Mayıs’ında aylık erzak, ilaç, kitap v.s. alışverişi yapmak üzere trenle Samsun’a giderken beni de yanına katmıştı. İlk kez büyük bir kenti görmenin heyecanı içindeydim… Hele 19 Mayıs kutlaması… Ertesi yıl ilkokula başlayacağım için en fazla ilgimi çeken de hepsi kara önlüklü beyaz yakalı kız-erkek öğrencilerin askeri disiplin içinde marşlar söyleyerek geçişleriydi.
Daha sonraki yıllarda okuyacağım köy ve kent ilkokullarında da, tıpkı Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım’lar gibi, 19 Mayıs’lar da, bizim tek forma Türk genci olarak yetiştirilmemizin en büyük ritüelleri olmaya devam etti.
Yüksek öğrenim yıllarında da, gazetecilik yaşamımda da, hattâ bir sosyalist militan olarak Türkiye İşçi Partisi saflarında da 19 Mayıs ülkemizi işgalden kurtarmak için Mustafa Kemal’in Anadolu’ya ayak bastığı gün olarak devrimci takvimimizde tartışma götürmez yerini korudu.
Öyle ki, devrimci gençliğin tarihsel 68 direnişinin en önemli eylemlerden biri 30 Ekim’de Samsun’dan başlayıp 10 Kasım’da Anıt Kabir’e çelenk konulmasıyla sona eren Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşü idi. Etkinliğin başında yürüyenler arasında 12 Mart darbesinden sonra Atatürkçü cunta tarafından alçakça katledilen devrimcilerimizden Deniz Gezmiş, Cihan Alptekin ve Hüseyin Cevahir de vardı.
19 Mayıs’ın bir başka veçhesini, Türkiye’de Pontus-Rum soykırımının en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu ise, tıpkı Ermeni ve Asuri soykırımları gibi yıllarca sonra, ancak sürgüne çıktıktan sonra öğrenecektim. Çünkü Türkiye’de soykırımlar gerçeği solun tüm kuşaklarında tabu sayılmıştı; illegal Türkiye Komünist Partisi’nin de, 60’larda yasal olarak kurulan Türkiye İşçi Partisi’nin de temel belgelerinde, bildirilerinde ve yayınlarında bu insanlık suçlarından tek kelimeyle dahi bahsedilmiyordu
Ermeni soykırımı gerçeğiyle ilk kez sürgünümüzün başlarında, kendisine Türkiye’deki faşizan uygulamalar üzerine bilgi verdiğim Belçikalı bir gazetecinin o konuda ne düşündüğümü sormasıyla kaşılaşmıştım ve de yanıtlayamadığım için ezilmiştim. Konuyu derinlemesine öğrenmem ve soykırım inkarcılığa karşı mücadeleye aktif katılmam ise ancak Ermeni diyasporasının önce birinci kuşağı, 80’lerde de son kuşağıyla tanışmam ve örgütsel ilişkiler kurmamla mümkün olabildi.
Pontus-Rum soykırımı gerçeğini ise, 1915 soykırımının 2005’teki 90. yıldönümünde Brüksel’de Asuri, Ermeni ve Kürt örgütleriyle birlikte düzenlediğimiz basın toplantıları, konferanslar ve kültürel etkinlikler sırasında ayrıntılı olarak öğrenebildim.
Verilen bilgilere göre 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanından bir süre sonra iktidar olan İttihat ve Terakki Anadolu’yu Müslüman Olmayanlardan Temizleme Operasyonu’nu ilk önce 1911 yılında Rumlara karşı başlatmış, Küçük Asya ve Trakya’dan 500 bine yakın Rum’u sürgüne zorlamıştı.
En azından 2 milyon cana mal olan 1915-16 Ermeni ve Asuri soykırım ve tehcirinin ardından 1919 yılına kadar Karadeniz bölgesinde de 150 bin’den fazla Pontus Rum’u katledilmişti
Mustafa Kemal’in İstanbul Hükümeti ve İngilizlerin onayı ile ordu müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a varmasından sonra yaptığı ilk işlerden biri, yerel çetelerle irtibata geçip, Pontus Rumları’na karşı imha operasyonu başlatmak olmuştu.
Soykırımlar konusunda uzman değerli dostlarımdan Recep Maraşlı, 23 Mayıs 2019’da HyeTert sitesindeki “19 Mayıs 1919: ‘Bayram’ değil, Pontus soykırımını anma günü” başlıklı yazısında şu bilgileri veriyor:
“Mustafa Kemal 19 Mayıs’ta Samsun’a indiğinde orada henüz yeni gelmiş bulunan 100 kişilik yeni Hintli Gurka birliğinin komutanı Yzb. Hurst’la tanıştı ve 22 Mayıs’ta İstanbul’a 3 RAPOR gönderdi. Bu raporlarda 33’ü Samsun havalisinde olmak üzere bölgede 40 kadar Rum gerilla birliği olduğunu, buna karşılık Türk çetelerinin ancak 13 adet olduğunu ve bunların az bir kısmı Türk köylerini Rumlara karşı savunurken çoğunluğunun adi çapulculuk yaptığını yazıyordu.
“Mustafa Kemal, Erzurum’da bulunan 3. Ordu Komutanı Kazım Karabekir’e yazdığı mektupta da Karadeniz kıyı şeridindeki Rumların ayaklanabileceğini, buna karşılık Türk köylerini silahlandırarak ve jandarmadan yararlanarak bunu bastırma niyetinde olduğunu belirtiyordu. Nitekim hemen çeşitli yörelerde Rum liderlerini tutuklattırmaya başlamıştı.
“19 Mayıs 1919’da Samsun’a gittiğinde Mustafa Kemal’in öncelikli amacı bölgedeki Pontus direnişini kırmaktı. Bu tarihten sonraki bütün toplantı ve protokollerin temelinde ‘anti-Rum’ ilke yer aldı. Amasya genelgesinde de, Erzurum ve Sivas kongrelerinde de ‘anti-Rum ve anti-Ermeni’ mücadele teyit edildi ve örgütlendirildi. Batı Ermenistan’ın ele geçirilmesi ve Koçgiri’deki Kürt isyanının bastırılması da bu ‘ulusal kurtuluş’ mücadelesinin diğer ayaklarını oluşturmaktaydı.
“Ankara hükümeti Koçgiri Kürt ve Pontus hareketini bastırmak amacıyla 9 Aralık 1920’de Merkez Ordu adı verilen bir ordu oluşturdu. Merkez Ordu’nun kumandanı Sakallı Nurettin Paşa, Teşkilat-ı Mahsusacı Topal Osman çetesi ile birlikte en önemli figürlerden biridir. Koçgiri herakatını yürüten Nurettin Paşa, Pontuslu Rum kadın ve çocuklara uyguladığı zulümden dolayı uğradığı eleştiriler karşısında kendini şöyle savunmuştur: ‘Memleketimizdeki Rumlar bir yılandır ve bu yılanların zehirleri kadınlardır’. Nurettin Paşa, 9 Eylül 1922’de İzmir’e girildikten bir hafta sonra Rumların izlerini silmek için şehri yaktırmasıyla da ünlüdür.
“Nurettin Paşa’nın da isteği ile, 12 Haziran 1921’de, Bakanlar Kurulu, Yunanistan’ın Karadeniz’e çıkartma yapacağını ileri sürerek Karadeniz’i savaş bölgesi ilan etti. 13 Haziran’da, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Nurettin Paşa’ya, Bakanlar Kurulu’nun eli silah tutan Rumları Karadeniz sahillerinden uzaklaştırma kararı aldığını bildirdi ve ayrıca ‘Rumların çeteciliğe katılmak üzere dağılmalarına’ da engel olunmasını istedi. Resmi karar 16 Haziran 1921 tarihinde alındı.
“Bu karar üzerine, Samsun, Bafra ve Alaçam şehirlerinde 15 ile 50 yaş arasındaki tüm erkek nüfus tutuklandı. Ve ilk sürgün kafilesi yola çıkarıldı. Bu kafile onlara eşlik eden güvenlik kuvvetlerince kurşuna dizilerek imha edildi. Bunu diğer kafileler takip etti ve kafilelerin hemen hemen tümü yok edildi. Bu sırada, Eskişehir ve Kütahya Yunan ordusunun eline geçtiğinden Ankara, Merkez ordu ve Topal Osman dahil tüm kuvvetleri Batı cephesine çekti. Topal Osman Batı’ya giderken 21 ve 23 Temmuz 1921 arasında Merzifon’a girdi ve büyük bir katliam yaptı.
“Eylül 1921 tarihi ile birlikte sürgünün kapsamı genişletildi ve yaşlı, kadın, çocuk demeden herkes sürülmeye başlandı. Ayrıca Amasya’daki İstiklal Mahkemesi, Rumlara gözdağı vermek için faaliyete geçti. Çoğu ileri gelen Rum eşrafından 174 kişi, bu mahkemece idam cezasına çarptırılarak idam edildi.
“Pontus’lu aydınlar, gazeteciler, yazar-çizerler, sanatçılar, öğretmenler, öğrenciler, sporcular, yurtsever esnaflar darağaçlarında idam edildi. Partizanlara yardım etmiş olan köylerde tek bir canlı bile bırakılmadı. Ele geçirilen direnişçiler, mağaralarda, kiliselerde, gemilerin kazanlarında diri diri yakıldı.
“1921 yılından sonra sürgün yollarında katledilen yaklaşık 50 bin kişi ile birlikte Pontuslu Rum soykırımda hayatını kaybedenlerin sayısı toplam 353 bin olarak hesaplanmaktadır.”
Üzerinden tam 100 yıl geçmiş… Tıpkı 1915 Ermeni-Asuri soykırımı gibi, tıpkı 1938 Dersim soykırımı gibi yok sayılan, inkar edilen insanlık suçlarından biri.
Ve Türkiye, iktidarıyla ve muhalefetiyle, 102 yıl önceki 19 Mayıs’ı, tıpkı 1071 Malazgirt fütuhatı, tıpkı 1453 İstanbul fütuhatı gibi, Türk -İslam tarihinin en önemli sayfalarından biri olarak anmaya hazırlanıyor.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, "19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, vatanı sahipsiz sananlara karşı duruşumuzu, bölünmemizi, parçalanmamızı isteyenlere karşı birliğimizi simgeleyen kutlu bir gündür. 100 yıldır iftiharla ve gururla milli vicdanımızda taşıdığımız 19 Mayıs ruhu, geçilemez ve yenilemez özelliğiyle milletimize ilham olmuştur. Bugünümüzü gelecekle birleştirecek beraberliğimizin güvencesi, bu ülkeyi emanet ettiğiniz gençlerimizdir" diyerek Korona’ya rağmen kutlamaların yapılacağını müjdeliyor.
Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’nin CHP’li belediye başkanı Ümit Uysal, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 102’nci yıl dönümüne denk gelen 19 Mayıs Çarşamba günü tarihi Kaleiçi Yat Limanı’ndan Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle süslenmiş 30 teknenin Akdeniz’in maviliklerine açılacağını, saat 19.19’u gösterdiğinde de tüm teknelerden İstiklal Marşı yükseleceğini” müjdeliyor.
Kamuoyu yoklamalarında hızla baş aşağı gitmekte olduğu anlaşılan Sultan Tayyip’in de, tıpkı iki yıl önce Kılıçdaroğlu’su, Bahçeli’si, Akşener’i ve hattâ Perinçek’iyle tüm parti liderlerini Samsun’da ayağına getirdiği gibi, 102. yıldönümünde prestij dopingi için yeni bir 19 Mayıs show’u tezgahlaması pek şaşırtıcı olmaz.
Ama Türkiye’deki show ne denli başarılı olursa olsun Sultan Tayyip’i 19 Mayıs’ta, Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda bir başka show, daha doğrusu zorlu bir sınav bekliyor.
İspanyol raportör Nacho Sanchez’in hazırladığı ve Dış ilişkiler Komitesi’nin önemli değişikliklerle 4’e karşı 49 oyla onayladığı 2020-21 Türkiye İlerleme Raporu Avrupa Parlamentosu genel kurulunun 18 Mayıs’taki oturumunda görüşülecek, değişiklik önergeleri de dikkate alınarak nihai metin 19 Mayıs çarşamba günü, muhtemelen Türk-İslam dünyası adına Ankara’da yedi düvele meydan okuyan nutuklar çekildiği saatlerde oylanmış olacak.
Dışişleri Komisyonu’nun toplantısında Türkiye’deki insan hakları ihlalleri madde madde sıralanırken ‘geriye gidiş’ listesine bu kez “hukuk alanında düzenli geriye gidiş” tablosu da eklendi. Hukukun dibe vurmasının AB’ye üyelik hedefine de bir duvar oluşturduğu vurgulandı.
Türkiye’nin halihazır durumu için önerilen “endişe” kelimesinin yerine “ciddi endişe”, “Türkiye’nin dış politikası” ifadesinin yerine “Türkiye’nin saldırgan dış politikası” ifadesinin konulduğu metinde insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda endişelerin giderilemediği belirtiliyor. Türkiye’nin hızla AB değerlerinden uzaklaştığının altı çizilip bu durumun Brüksel-Ankara ilişkilerini dip noktaya getirdiği vurgulanarak “Parlamento AB Komisyonu ve üye devletlere Türkiye ile katılım müzakerelerini resmen askıya almayı tavsiye eder” ifadesine yer veriliyor.
Özetle, Ermeni-Asuri soykırımı inkarcılığının HDP dışındaki tüm partilerin oy birliğiyle tavan yaptığı bir dönemde, üstelik Pontus-Rum soykırımının tüm dünyada anıldığı 19 Mayıs günü, Sultan Tayyip’in Brüksel’de Avrupa Birliği’nin en üst yasama organında ağır şekilde mahkum edildiği bir gün olacak.
Özünde bu sonuç sadece Tayyip’in mahkumiyeti değil, onun inkarcı ve fütuhatçı tüm uygulamalarına Meclis çatısı altında oybirliğiyle destek veren Mahşerin dört atlısının, AKP, MHP, CHP ve İYİP’nin de mahkumiyeti olacaktır.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024
9.09.2024
19.08.2024
8.04.2024