Elif ÇAKIR
E biraz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 49 günlük çalışması sonrasında ortaya çıkan model böyle söylüyor!!
***
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından, Ece Ayhan’ın içimizi ısıtan ve büyüklerin yüzüne okkalı bir şamar gibi inen “Efendiler, ne yani çocuklar hiç gülmeyecek mi” mısrasıyla açıklanan ve doğrusu hepimizde “nihayet bu ülkenin de köklü bir eğitim sistemi” olacak umuduna yol açan TEOG ‘sistemi’ kaldırıldı.
AK Parti hükümeti TEOG’u “köklü bir eğitim sistemi” olarak lanse etmişti. Ve şunun için getirilmişti:
Çocuklarımızı yarış atı olmaktan kurtaracaktı. Çocuklarımız sosyal, sınıfsal, sportif etkinliklere katılabilecek, hafta sonlarında anne babalarıyla daha çok vakit geçirebilecekti.
Sınav stresi yaşamayacak, anne baba çocuk depresyona girmeyecekti.
Bütün okulları Anadolu, Fen liseleri kalitesine getiren bir sistemdi.
İstanbul’daki okulda eğitim gören çocukla, Diyarbakır’daki okulda eğitim gören çocuk arasında eğitim eşitliğini, fırsat eşitliğini sağlayacaktı.
Para tuzağı dershaneleri bitirecekti. Anne babalar eğitim mafyalarının tuzağına düşmeyecekti.
Nihayetinde bu devlet artık, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi vatandaşına iyi bir eğitim sistemi sağlayacaktı.
Vesayeti bitiren, antidemokratik uygulamalara son veren, demokrasi ve özgürlükler alanında devrim niteliğinde reformlar yapan AK Parti hükümetine yakışan da bu olurdu: Vatandaşına çağdaş ve temeli sağlam, bütün gelişmelere uyum sağlayacak, iyi bir eğitim sistemi kurmak.
Ve bu sistemle nihayetinde eğitimli toplum olacaktık.
Nihayetinde “sistem” dediğin de budur. Düzenli bir şekilde birbirini etkileyen, etkileşim içerisinde olan, sisteme sonradan eklenecek daha gelişmiş organizmalara da uyum gösterecek bir mekanizmadır. Düzen vardır, düzenli ilerleme vardır ve amaca hizmet eder.
Sistemler geliştirir ancak sürekli “sil baştan” değiştirilmez. Gelenek vardır, hafızası vardır. Bunun için öyle her şeye “sistem” denmez. Ya da “sistem” denildi mi ‘o şey’ sistem olmaz. Onun adı X parti hükümetinin uygulamasıdır, X parti hükümetinin politikasıdır.
Türkiye’nin sorunu da bu zaten. Kronikleşmiş sorunlarımızın temelinde, devlet kurumlarında ‘kurumsallaşmanın’ olmamasıdır. Bu ülkede her hükümet geldi ve ülkenin eğitimine, sağlığına dair köklü bir sistem oluşturmak yerine kendi “politikalarını” uyguladılar.
Tam da bu sebeple Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın, “Yeni sistemimiz tamamlandı. Yeni sistemde sınava girmek isteğe bağlı” sözlerini duyunca acı acı gülümsedim.
Aylarca eğitim uzmanlarının, öğretmenlerin, okul müdürlerinin ve akademisyenlerin katıldığı toplantılar çalıştaylar ve istişare toplantılarının sonucunda ortaya çıkan “TEOG” kaldırıldı ve Milli Eğitim Bakanlığı 49 günlük bir çalışmayla “yeni sistemimiz hazır” diyerek ortaya çıktı!
Yani... Yani... Yani...
Milli Eğitim Bakanlığı diyor ki:
49 günlük performansımız sonucunda şöyle bir çözüm bulduk:
900 okul seçeceğiz. Bu 900 okulda okumak isteyenler sınava girecekler. (Ben demokrasi diye buna derim işte)
Sınav stresi yaşamak istemiyorsan, ikametgah adresine yakın beş tercihte bulunacaksın ben seni bu tercihinden birisine yerleştireceğim.
Şimdi soru şu:
Şimdi bütün ailelerin gözü bu 900 seçilmiş okulda olacak. Ve en iyi ihtimalle 1 milyon öğrenci bu 900 okuldan birisine yerleşmek için sınava girmek isteyecek.
Yine en iyi ihtimalle sınava girecek 1 milyon öğrenciden sadece yüz bin öğrenci bu okullarda okuma hakkını kazanmış olacak!
Şöyle olacak, Diyarbakır’daki, Yozgat’taki, Bağcılardaki gariban aile çocukları, ya gidecek mahallesindeki, yeni, deneyimsiz, uzmanlaşmamış öğretmenlerin atandığı okula gidecek ya da kendisine iyi bir gelecek imkanı bulabilmek için “sınava giriyorum” tercihinde bulunacak!
Peki, 900 okuldan birisine girmek isteyen bu çocuklar ne yapacak? Bu durumda dershaneler ve merdiven altı eğitim yerleri yeniden hortlamış olmayacak mı?
Anne ve babalar ve çocukları girdikleri stresten, bunalımdan, depresyondan çıkamayacaklar!
AK Parti hükümeti “açtığı okulların sayısıyla” övünmeyi bir kenara bırakıp ciddi anlamda “eğitim sistemi”ne kafa yorması gerekiyor. Bu da “sistem değişsin” denildiğinde anında çıkıp “Cumhurbaşkanımız istedi biz de değiştireceğiz, tabii ki” diye öne atılan kadrolarla değil, bu işin ehli, liyakat sahibi kadrolarla olur. Topluma TEOG yerine daha iyi bir sistem sunabilecek likayata sahip kadrolar.
Değilse sistemler elbette değişebilir. Daha ileriye götürecek bir sistemle değişir, daha geriye götürecek, dershaneleri yeniden hortlacak bir sistemle değil! Bakın efendiler, söz konusu olan çocuklarımız. Onlar bizim geleceğimiz.
SORGULAYAN, İRDELEYEN, DÜŞÜNEN GENÇLİK NE DÜŞÜNÜR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta “sorgusuz sualsiz biat eden, itaat eden” bir gençlik değil, “sorgulayan, irdeleyen, fikir yürüten, neyi neden savunduğunun bilincinde” olan bir gençlik istediğini dile getiriyor.
Peki, TEOG sisteminin yerine getirilen “49 günün emeği yeni model” hakkında gençler ne düşünüyordur?
Ki o gençler artık dünyayla entegre durumdalar. Eski Türkiye yok. Bu gençler AK Parti hükümetleri döneminde yetişen, AK Parti hükümetinin okullarda dağıttığı tablet, bilgisayarlar sayesinde dünyadaki gelişmeleri de yakından takip eden gençler.
16 Nisan referandumunun ortaya çıkarttığı bir gerçek de AK Parti’nin anne babaları ikna ettiği, ancak gençlerin büyük bir bölümünü ikna edemediği, oy alamadığı.
Ki sorgulayarak, irdeleyerek karar veren, oyunu kullanan genç seçmenlere, 2019 seçimlerinde yeni 2 milyon genç seçmen daha eklenecek.
Ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, her fırsatta “eğitimde maalesef başarılı olamadık” diyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın “ortaya koyduğu model” sizce bir eğitim sistemi midir? Günübirlik bir hükümet politikası mı?
Peki, bırakın TEOG’u, SBS’yi OKS’yi dahi mumla aratacak bu model, 2019 seçimlerinde AK Parti hükümetine puan mı getirir, puan mı götürür?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024