Eser KARAKAŞ
Bu yazı Ahval okurlarının eline geçtiği Pazartesi gün bir ihtimal Yüksek Seçim Kurulu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonuçlarını kesinleştirmiş olacak; Pazartesi gününün temel gündemi de muhtemelen YSK kararı olacak.
Ancak, üniversite bağlantılı yazarların temel işlevinin de kalıcı olan ile akıcı olan arasındaki ayırımı iyi yapabilmek ve kalıcı olana odaklanmak olduğunu da çok iyi biliyorum, akıcı olana odaklanmayı meslekten gazeteci arkadaşlara bırakıp yine daha kalıcı olan konular hakkında kalem oynatmak (hala böyle denebiliyor ise) istiyorum.
Geçtiğimiz haftanın temel konularından biri de Sayın Cumhurbaşkanının milli ve beraberlik çağrısı idi ve Erdoğan bu çerçevede “Türkiye ittifakı” diye bir kavram ortaya attı ve bu çağrıları, milli birlik ve beraberlik çağrısı ile Türkiye ittifakı çağrısı çok geniş bir yelpazede beğeni, onay ile karşılandı, doğrudur, kavramları biraz sorgulamaz iseniz yüzeydeki ifadelere, mesela milli birlik ve beraberlik, katılmamak kolay değildir.
Ancak, acaba mesele o kadar da basit midir?
Bu ülkede doğup büyüyen herkes neyin eksik, neyin ise fazla olduğunu bilir.
Bu eksikler ve fazlaların Türkiye’nin refahına nasıl katkı yaptıklarını da bilirler bu ülkede doğup büyüyenler.
Türkiye’nin refahı demek ise bu ülkenin ortalama vatandaşının özgürlüğü, zenginliği ve güvenliği demektir.
Bu üç temel kavramı da aslında çağımızda, 21. yüzyılda ve özellikle de Türkiye’de evrensel hukuk ortak paydasına bağlamak mümkündür, hatta gereklidir.
Evrensel hukuk ilkeleri tüm kurum ve koşulları ile bu topraklara yerleşmeden bu ülkenin ortalama vatandaşının zenginleşmesi, özgürleşmesi ve daha güvenli olması mümkün değildir.
Ortalama vatandaşın refahı ise, yani özgürlüğü, zenginliği, güvenliği yani evrensel hukukun egemenliği bu ülkenin temel beka meselesidir, bu böyle biline, bu hedef gerçekleşmeden başka beka söylemlerinin havada kalacağı da açıktır.
Ortalama vatandaşın özgür, zengin ve güvenli olmadığı bir ülkede beka kavramının ne anlamı olabileceğini de tartışmak gerekiyor, beka meselesini, üstelik tanımsız bir biçimde, bu özgürlük, zenginlik, güvenlik üçlemesinin yani hukukun önüne taşıyanlar eski bir tabirin hatırlattığı gibi arabayı öküzlerin önüne koymuş oluyorlar.
Bir kez daha hatırlatıyorum, yurttaşının özgürlük, güvenlik ve zenginlik meselelerini kalıcı ve kurumsal olarak çözememiş ülkeler birileri tarafından beka sorunu olarak tanımlanan o sorunu çok daha vahim ölçülerde yaşamak zorunda kalacak ülkelerdir.
Oysa, yukarıda bu ülkenin eksikleri ve fazlaları ifadesini kullandım, en büyük eksikliği evrensel hukuk ilkelerinin bu topraklarda yerleşikliğidir.
Evrensel hukuk ilkelerine referans vermeyen, yaslanmayan bir “milli birlik ve beraberlik” kavramı da bu ülkenin maalesef fazlaları arasındadır.
Bu ülkede doğup büyüyenler çok yaygın bir kullanım alanı bulmuş olan, adeta ortak payda haline gelmiş bulunan milli beraberlik çağrılarının da ortalama vatandaşın refahına yani bekasına bir katkı yapmadığını çok iyi biliyorlar.
“Milli birlik ve beraberlik” çağrısının neden ısrarla evrensel hukuk ilkelerine referans vermeden yapıldığını anlamak hem kolaydır, hem de zordur doğrusu.
Türkiye’de bir milli birlik ve beraberlikten bahsedilmesi gerekiyor ise tüm yurttaşların üzerinde mutabık kalması gereken temel milli birlik ve beraberlik konusu evrensel hukuktan özde ve sözde zerre kadar sapmamak olmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanının kullandığı ve kulağa da ilk duyduğunuzda çok hoş gelen Türkiye ittifakı kavramını da aynı çerçevede ele almak gerekiyor.
Evet, Türkiye’nin acilen bir ittifaka ihtiyacı vardır ama bu ittifak öyle soyut, referanssız bir ittifak olamaz, ihtiyaç duyulan bu ittifak öncelikle evrensel hukuk ilkeleri ittifakı olmalıdır.
Bu hukuk ittifakı gerçekleşir ise gerisi iyi bağlamlarda zaten gelir.
Evrensel hukuk diye adlandırdığımız kavram ise dünyanın her ülkesinde, Filipinlerden Brezilya’ya, Macaristan’dan Somali’ye uzanan bir coğrafyada eksiksiz egemen bir hukuk ilkeleri bütünü değil, dünyanın hukuken en ileri ülke ve coğrafyalarında, mesela AB, mesela ABD, geçerli hukuka referanstır.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ve duyacağı temel ittifak evrensel hukuk ilkeleri ittifakıdır ve çok açık belirtiyorum, başka geniş kapsamlı bir ihtiyaca da bizim ülkemizin de, başka bir ülkenin de büyük çapta ihtiyacı yoktur.
Evrensel hukuk ilkeleri ortak paydası ve anlayışı temelinde bir ülkenin vatandaşları siyaseten çok farklı yerlerde durabilirler ve hatta ülke refahı için bu hukuk temelli siyasi farklılaşma bir olmaz ise olmazdır.
Doğrudur, Türkiye’nin çok uzun süredir bir terör meselesi vardır ama mesela Cumhurbaşkanının milli birlik ve beraberlik kavramı çerçevesinde vatandaşları teröre karşı durmaya çağırması anlamsızdır çünkü terör eylemi dünyanın her yerinde ve her koşulda evrensel hukuk ilkeleri ile, bireyin yaşama hakkı, çelişir.
Teröre karşı hukuk birlikteliğini öne çıkarmanın terörle mücadelede soyut bir milli birlik ve beraberlik kavramının öne çıkarmaktan çok daha etkin olduğu gerçeği de işin cabasıdır.
Kavramları tartışalım; Türkiye’de herkes hukuktan yana olduğunu söyler ama bu hukuk kavramının altını biraz kurcalarsanız daha ilk kurcalamada aslında aynı şeyi savunmadığınız, hukuktan kastınızın aynı hukuk olmadığını görürsünüz.
Yapılması gereken hukuk kavramını temel ve evrensel referansları ile ortaya koymak ve hamaset boyutu yüksek açıklamaları, mesela “milli birlik ve beraberlik” açıklamasını asla evrensel hukuk ilkelerinin önüne koymamaktır.
Evrensel hukuk bize yeter; bu ortak payda dışında bütüncül ortaklıklar arayışının demokratik hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayacağı çok açıktır.
Milli birlik ve beraberlik, Türkiye ittifakı kavramları teröre karşı iyi niyetle kullanılmış olabilir ama hukuk vurgusu, özellikle de evrensel çizgileri ile eksik kaldığı sürece toparlayıcılığı da olamaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025