Güldalı COŞKUN
Çocukluk yaşlarımda ana haber bültenlerinin ilk sıralarında yer alırdı:
“Teröristler Şırnak’da şu kadar…”
“ Biri kadın beş terörist….”, “ Silahlara el konuldu…”, “Yardım ve yataklık edenler…”, “ örgüt ağır darbe aldı…”
Aradan geçen yirmi beş yılı aşkın bir zamana rağmen hala aynı haberler artan yoğunlukla devam etmekte.
Bir de, ülkenin gelişimine dinamit koyan, halkı değil devleti halktan korumak için yapılan ve ustaca gerekçeleri hazırlanan darbeli kâbuslarımız oldu.
Seksen darbesinin, doksan küsur yaşındaki paşası bugün yargılansa da bıraktığı mirası yargılamakta cesaret gösteremiyoruz.
Darbe sonrası yapılan işkenceler, Diyarbakır cezaevindeki insanlık dışı muamele, dışkı yedirmeler, köy yakmalar, boşaltmalar, bölgeyi insansızlaştırma politikaları vs….
Kapalı bir rejimin yapabileceği her şey ve fırlatılmasıyla bile krize yol açan kırmızı kitap…
Darbeseverlerin aldığı ve korumakla yükümlü oldukları miras ise etnik bir kimliğin ululaştırılması üzerine kurulmuş ve başka etnik kimlikleri bu çatı altında asimile etmeyi amaçlayan, tek tip insan üreticisi bir cumhuriyet.
Atatürk’ün savaş döneminde Kürtlere özerklik sözü verdiği, ulusalcı cepheler tarafından yalanlanarak, bunun Kürtler ve Liberal aydınların bir saptırması olduğunu söylemeleri ve milliyetçi kimliğiyle tanınan, siyaset bilimci Prof. Dr. Metin Heper’in bir gazeteye verdiği röportajda, Atatürk’ün bir çeşit özerklikten bahsettiğini söylemesine rağmen henüz bu konudaki tartışmalar netleşmiş değil.
Yakın tarihimizde bile bu kadar anlaşmazlığa düşmek, şeffaflıktan epeyce uzak olduğumuzun bir delili.
Günümüze gelecek olursak; mevcut hükümetin ilk döneminde hak ve özgürlükler konusundaki açılımları hayli ümit verici olmasıyla artık haberlerin değişeceği beklentisine girmiş ve hepimizde derin yaralar açan bu meselenin çözüleceğini düşünmüştük.
Açılımlara paralel artan çatışmalar ve şiddet olayları, istenilenin demokratik hak ve özgürlükler değil, ulusal bir direniş ve özgürlük talebi olduğunu düşünmeme neden oldu. Kaldı ki bazı Kürtlerin, tüm bu açılımların makyajdan ibaret olduğunu düşündüklerini de biliyoruz.
Her milletin kendi kaderini tayin etme hakkı mahfuzdur ve saygı gösterilmelidir…
Bunca yılın sonunda varılan nokta, onca faili meçhul, genç ölümler, sakat insanlar, maddi manevi ciddi kayıplar…
Siyasi arenada, politikacıların kısır çekişmeleri, birbirlerine gol atma maceraları; medyada ise benimsediği fikre göre mevzi almış aydınlar, yazarlar, çizerler…
Ortaya konan aymazlıklar, haksızlıklar, yanlışlar, doğrular, övgüler ve yergiler. Bilgilendirildik, öğrendik öğretildik. Ahmet Altan’ın Atakürt ve Kürdiye yazısıyla empatinin zirvesini de yaptık..
Dil tamam, üniversitelerde Kürtçe bölümler açılmaya başladı, din kardeşiyiz, eyvallah! E tamam da hala anlamıyor ya da anlamak mı istemiyoruz. Acaba Kürtler, kendileri olmak, kendi özgürlük alanlarını kendileri çizmek istiyor olabilirler mi? Elbette tüm Kürtlerin aynı şeyi istediğini söylemek doğru olmamakla birlikte, bu soruna bir de bu açıdan yaklaşmak gözardı edilmemeli.
Devlet açısından bakarsak, dünyanın her yerinde, sınırları içinde kendine karşı yapılmış silahlı eylemlere, devletler refleks gösterir ve terör koyar bunun adını. Yine dünyadaki örneklerinde de görüldüğü üzere, bu bakış açısının tatbik ettiği yöntemin çözüm getiremeyeceğini anlamak için, yaklaşık bir otuz yıl daha kaybetmek mi gerekiyor. Artık Kürt halkı ne istiyor diye sormak zamanı değil midir? Netlik çözümleri kolaylaştırmaz mı?
Bir referandum örneğin, iki aşamadan oluşan ve sonuçlarına göre çizilen yol haritası…
AKP için zor bir durum, ekonomide aldığı kararlar neticesinde ülkeyi sattın diyenler, bu kez de bölmekle suçlayacaklar ki açılımları dahi fazla bulan fosiller vardı.
Erdoğan tarih yazmak istiyorsa, başlarda gösterdiği cesareti gösterebilmeli… Yetmemekle birlikte değişen çok şey oldu; konuşulmayanlar konuşuluyor, yargılanamayanlar yargılanıyor.
Çarkın dişlileri söküldü derken, yeni dişliler ekleyip, sistemin gücünün dayanılmaz cazibesine yenik düşmeyiniz… Hele ki bir mağduriyetten yola çıkmışken…
Cumhuriyet tahtının altında, sızlayan kemikler var…
Siz birine bu yakınlarda dokunmak üzereydiniz… Seyit Rıza… Fakat özrünüz yavan kaldı.
Halılar, kaç çeyrek asrın kirinde…
Atsanız diyorum balkona
Ve yapsanız yine muhteşem balkon konuşmanızı
Mesela; Sine-i Kürt Milleti deseniz
Lakin, ayrılık düşmüşse dil’e
Sınırlar ne ola ki!
…
Hüzünlüdür ayrılıklar
Bana kalsa
Heyhat kalmaz ki
Gitmesek hiç birbirimizden
Birlikte, beraber, barışla
Ve sevgiyle…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018