Güldalı COŞKUN
“Ben muhalifim!” demenin havalı bir tarafı var. Özellikle sol çevrelerin, çok sevdiği bir tanımlama. Fakat bunun içini doldurmaya geldiklerinde de ezberlenmiş klişelerini sayarlar.
Haksızlığa, zulme, insanların ezilmesine diye başlarlar sıralamaya. Sanki bunların tersini söyleyen birileri varmış gibi.
Dünyayı sömürüp, kanını emenler de silah üretip satanlar da, Afrika’da elmas madenlerinde çocukları yok pahasına çalıştıranlar da, oradaki yoksullara iş sağladıklarını söyler, demokrasi der, özgürlük der, der de der. Kimse, ayranım ekşi demez.
Nitekim “beyaz adam, gittiği her yere demokrasi ve medeniyet götürüyor.” şablonu, biz çocukken belgesellere bile yansırdı. “Ne iyiliksever insanlar!” diye izlerdik.
O soğuk gülümseyişleri, ölçülü ve nazik halleriyle, onların geri kalmış ülkelere yardım için gittiklerini sanırken, arka planda büyük bir soygun olduğunu, çok sonraları anlayacaktık.
Bir de bu demokrasi, özgürlük, adalet gibi kavramları, kurumsal bir çerçevede takdim etmek için adını, “Evrensel Batı Değerleri” koyup, hepimizin, hayranlıkla, ilgiyle benzemeye çalıştığımız ikonlarımız oldular.
Zamanla, bu değerlerin sadece kendileri için geçerli olduğunu, 3.dünya dedikleri ülkeler için ise elma şekeri olarak kullanıldığını da görecektik. Karıştırmak istedikleri ülkeleri yine bu kavramları kullanarak karıştıracaklardı.
Örneğin, demokrasi ve özgürlükler adına darbeler yaptıracak ve darbecilerle bir problemleri olmayacaktı. Onlar için, o ülkelerin yönetimleriyle uyumlu çalışmaları yeterliydi.
Uyum varsa, diktatör de olur, darbeci de fark etmez. Ne zaman uyum sorunları başlar, elma şekeri uzatılır halka. Rengi güzel, görüntüsü hoş, cezbedici de olunca, çoğunlukla halklar bu oyuna gelirdi. Bir bakmışsınız, Tahrir ya da Taksim gibi meydanlarda başlar demokrasi talepleri (!).
Sözde muhalifler, bu güzel kavramların onlara verilmiş bir “elma şekeri” olduğunu, Sisi gibilerle tanıştırılınca anlasalar da iş işten geçmiştir artık.
Hani canım ne oldu! Tahrir’de demokrasi ve özgürlük diye bağıranlara! Maalesef, Mısır’ın en eğitimli, seküler kesimleriydi bu meydana koşanlar.
Daha sonra çok azı özeleştiri yapmıştı. Bir oyuna geldiklerini ve algıların kurbanı olduklarını söylemişlerdi.
İşte benzer olaylar burada da yapılmaya çalışılıyor. Yine, kuklalar en eğitimli ve seküler kesimlerden oluşuyor. Nasıl bir eğitimse, analitik bakmaktan acizler.
İlginç bir şekilde, sanki hepsinin damarlarına bir uyuşturucu zerk edilmiş gibi oldular. Bu uyuşturucunun adı nefret. Tüm bünyeyi sardı nefretleri.
Ne akıl kaldı ne yetenek. Koca koca profesörler, doktorlar, hukukçular, birikimli, gezmiş görmüş adamların, insanı güldürecek söylem ve ifadelerinin, ergen çocuklar gibi içi boş muhalif tavırlarının arkasında bu hastalıklı nefretleri var.
Hatırlarsınız bir bildiriye imza atmışlardı bunlar. Ben de köşemde bu bildiriyi ve her cümlesindeki çelişkiyi, anlam ve kavram kargaşasını yazmıştım. (http://www.milatgazetesi.com/1128-imza-ve-hal-i-pur-melalleri-makale,77104.html)
Daha sonra bir kısmı, okumadan imza attığını söylemişti. İmzacılar, sıradan insanlar değildi ve üstelik bu bildiriyi farklı dillere çevirerek, yurt dışında yayınlatıp, açıkça ülkeye müdahale edilmesini bile istemişlerdi.
Aytekin Yılmaz, geçenlerde sayfasında bu imzacıların neden aynı zamanda PKK’yı eleştirmediğini sorduğunda, gelen yanıtların, muhaliflikten ne anladıklarını ve bunların yüzünden üniversitelerde neden bilim, ilim yeşermediğini çok net anlayabiliyoruz.
PKK’ya vergi vermiyorlarmış ama devlete veriyorlarmış; tabii eleştirirlermiş. Öyleyse, mafyayı, ABD’nin yaptıklarını, çeşitli suç örgütlerini de eleştirmeyin! İşte bu kafalar, bu sığlıkla ders anlatıyor çocuklarımıza.
Muhalifler ya!
Onlara göre tek bir savaşacakları kişi var; Erdoğan.
Tüm kötülüklerin sebebi olarak bir kişiyi hedef gösterip, günah keçisi ilan etmek için, bu ülkeyi ve tarihini hiç bilmemek gerekiyor ya da o tarihten memnun olmak...
Oysa, sorunlarımız oldukça fazla. Bunların çözümü için, yapıcı eleştiriler, yol gösterici analizler gerekiyor. Hamaset ve nefret, iletişimin bittiği yerdir. Bize lazım olan, problemlere alternatif çözüm önerileri getiren muhaliflik. Salt karşıt olmakla olmuyor.
Maalesef, bu nefretçilerin, gerçekte hiç bir sorunun çözümü umurlarında değil. Tam tersi, sorunlar çok olsa da, nefretimizi kussak diyorlar.
Çünkü onlar “muhalif”! İçi boş “muhalif”!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018