Hilâl KAPLAN
Yakup Köse, 28 Şubat'a giden süreçte, 1996 yılında, daha 14 yaşındayken "devletin anayasal düzenini cebren yıkmaya teşebbüsten" idamla yargılandı! Yazıyla: On dört yaşında... Başında "yüce" sıfatı olmadan anılamayan adaletimiz, gençliğinin en güzel günlerini Yakup'un elinden aldı. Sadece haksız yere mahkûm edildiği yetmedi, 19 Aralık 2000 günü, saat 04:30 sıralarında, 20 cezaevinde eş zamanlı olarak binlerce mahkûma yönelik on binlerce kolluğun katıldığı, 32 insanin katledildiği "hayata dönüş" operasyonunda da mağdur edildi.
Yakup gibi operasyon mağdurları ve aileleri dönemin adalet bakanlığı, cezaevi sorumluları ve operasyonu yöneten askerî yetkililer ve askerler hakkında adam öldürmek ve adam öldürmeye azmettirmek iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Daha bu suç duyurusu hakkında sonuç bile alınamadan, yeri geldiğinde jet hızıyla çalışan yargı sistemimiz "imdada yetişti" ve Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Yakup dahil çoğu 28 Şubat sürecinin mağduru olan 32 kişi hakkında 6,5 ile 11,5 yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Yakup'un payına bu sefer de 10 yıl hapis düştü!... Unutmadan, Yakup ve diğer sanıklar hakkında aynı gerekçeyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde on yılı aşkın süredir görülen dava geçtiğimiz Haziran ayında düşürülmüştü. Ne hikmetse Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi, verdiği kararla İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla çelişmekte hiçbir beis görmedi. Hâlbuki dün Milat'ın manşetten duyurduğu gibi: "Dava aynı, karar ayrı!"
Dün, Zaman da bir gazetecilik başarısına imza attı ve "hayata kıyış" operasyonunda görevli komutanlardan birisi olan emekli Binbaşı Zeki Bingöl'le yapılan mülakatı yayınladı. Haberdeki şu ifadeler oldukça dikkat çekici:
- Zeki Bingöl, operasyonun emir komuta zinciri içinde yapıldığını anlattı. En tepede dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'ın bulunduğunu söyledi. O dönemde Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş'un, Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Başkanı Tümgeneral Osman Özbek'e bağlı olarak operasyonu sevk ve idare ettiğini belirtti. Bingöl, "Osman Özbek Paşa, bizatihi Aytaç Paşa'ya bağlı olarak çalıştı." dedi.
-Sadece erlerin yargılanması yanlış Emekli Binbaşı, operasyonun ardından açılan davada sadece askerlerin yargılanmasını da eleştirdi. Operasyon yapıldığı dönemde ceza ve tevkif evleri genel müdürü olan Ali Suat Ertosun'a Devlet Üstün Hizmet Madalyası verildiğini hatırlattı. Şöyle konuştu: "O erler kendi kafasına göre mi operasyon yaptı? Bunların komutanları var. Eğer bu suç işlendiyse o zaman bunları sevk ve idare eden insanların isimleri zaten harekât planında yer alıyor. Ortada bir suçlu varsa, o erler değil onları cezaevine getiren, sevk ve idare eden bizleriz.
-"Benim kadro silahı haricinde gördüğüm bir tane silah var. Armut şeklinde plastik bir bomba. Bu Jandarma Genel Komutanlığı'nın envanterinde yok. Operasyon sırasında EMASYA tugay komutanı geldi. Başsavcı Ferzan Çitici ve Savcı Fikret Ünalan'ın da hazır bulunduğu sırada o bombalar getirildi ve kullanıldı. Meslek hayatımda hiç görmediğim bombaydı. Kimyasal mıdır değil midir bilmiyorum."
Bayrampaşa Cezaevi'ne yönelik operasyonda yer alan üst düzey sorumluların isimlerini ve müdahalenin (katliamın da diyebiliriz) nasıl yapılacağının ayrıntılarını içeren "Tufan Harekâtı" adlı belge geçtiğimiz Mayıs ayında gün ışığına çıkmıştı. Ayrıca dönemin Cumhuriyet savcısı Kemal Canbaz'ın 15 ve 18 Aralık 2000'de yazdığı tutanaklar da dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici'ye "emrin büyük yerden geldiğini" kanıtlar nitelikte:
"18 Aralık'ta saat 17.00'de, Adalet Bakanlığı'ndan telefon geldi, İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı'na gitmem istendi, oradaki kriptolu telefondan gerekli talimatın verileceği belirtildi. Çitici de Komutanlık'taydı."
19 Aralık 2000 tarihi tarihimizin kirli sayfalarından birisi, o kirli sayfanın aydınlatılmasının sorumluluğunu almaya talip bir siyasî irade var mı, esas düğüm noktası bu... Yakup Köse'lerin hakkını ayaklar altına almaya devam eden, "hayata kıyış" operasyonunun mağdurlarına zulmetmeyi sürdüren, Ayhan Çarkın'ın tanıklığına ve haklarındaki suçlamalara rağmen şüpheli özel harekâtçıları salan bir yargı sistemimiz olduğu müddetçe karanlık odakların temizlenmesi imkânsız.
Tahliye edilen özel harekâtçılardan Ayhan Akça, Taraf'a "Devletimiz gel derse gelir, git derse gideriz. Hukuk ne istiyorsa biz ona uyarız" demiş. Sanırım bu çağrıyı, bir nevi "hukuk sana diyorum, devlet sen anla" olarak da okuyabiliriz. Ne dersiniz, her türlü kirli oluşuma, mafyaya, suç örgütüne savaş açtığını iddia eden siyasî iradenin Susurluk'un, faili meçhullerin, "hayata kıyış" operasyonunun ve daha nicelerinin sorumlularına "gel" diyecek cesareti var mıdır, yoksa "derin"lerde hayat mücadelesi vermeye devam mı edeceğiz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019