İbrahim Karagül
Fransız Le Point dergisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik yeni bir küstahlığa imza atmış, onu kapaktan “Diktatör” ilan etmiş..
Yazının başında söyleyeyim: Bu kapak para kokuyor. Pis bir pazarlık kokuyor. Üç kuruşa kendini satan bir derginin, kapağını bu ay bilmem kaç dolara bir ülkeye satmış olma ihtimali kokuyor. Ağırlıklı tahminim şu: Le Point bu kapak için bir ülkeden para aldı. Kimden mi?
Güçlü ihtimal Birleşik Arap Emirlikleri (BAE). Türk medyasına da el atan, fonlar dağıtan, ABD ve Avrupa medyası üzerinden Türkiye’ye karşı inanılmaz bir düşmanlık kampanyası yürüten BAE’nin, medya operasyonlarına ayırdığı dolarların bir kısmı bu ay Le Point dergisine gitmiş.
İslamofobi, Türkofobi, Erdoğan’ı devirme: Artık bir küresel proje
Başka hangi ABD ve Avrupa medyasına ihaleler verildi önümüzdeki günlerde görürüz. Seçimlere az kaldı, son haftalarda nasıl bir medya saldırısı yapılacak göreceksiniz. Bütün dünyada dergiler, gazeteler, televizyonlar üzerinden operasyonlar yapacaklar. Erdoğan’a saldıracaklar, seçimleri etkilemeye çalışacaklar, kamuoyuna asılsız, deli saçması iddialar servis edecekler.
Biz Fransız dergisini kirli pazarlığı ile, o entelektüel fahişeliği ile baş başa bırakalım ve daha esaslı konuya dönelim. Erdoğan düşmanlığı, Türkiye ve Avrupa’daki bazı çevrelerin Erdoğan’a yönelik saldırganlıkları, küresel ölçekte “Erdoğan’ı devirme” projeleri, İslamofobi ile birlikte Türkofobi hastalığı yükselen bir gücü dize getirmek, bıktırmak, ürkütmek o güce erişmeden etkisiz hale getirmek için kullanılan bir yöntemdir.
Yalancısınız, saygısızsınız, ikiyüzlüsünüz, şantajcısınız
Fransız dergilerinde bu tür kapakları genelde görürüz. Alman dergilerinde de aynı sıklıkla benzer konular işlenir, uçuk, saçma sapan, nefret dolu yayınlar yapılır kapaklar hazırlanır.
“Türkiye’nin ekseni kaydı, Türkiye NATO’dan kopuyor, Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor, Türkiye İslam’a kayıyor, Türkiye Asya’ya kayıyor, Türkiye’ye müdahale edilip NATO eksenine çekilmeli” türü daha bir çok başlık, bu başlıklar ekseninde yayınlar, yalanlar, hakaretler, tehditler, şantajlar, Avrupa siyasetinin, Avrupa medyasının son yıllarda genel karakteri oldu.
Her gün bir Fransız, bir Alman, bir Belçika ya da Hollanda yayın organı Türkiye’ye saldırıyor. Erdoğan’a hakaret ediyor, Türkiye’ye saldırıyor milletimizi aşağılıyor, değerlerimize küfrediyor, hayat tarzımızı sorguluyor..
Hala anlayamıyor musunuz, biz sizi umursamıyoruz artık!
Size ne yahu, size ne! Nasıl yaşayacağımızdan, yönümüzü nereye çevireceğimizden, kimlerle dost olacağımızdan, ülkemizi nasıl yöneteceğimizden, kimi seçip kimi seçmeyeceğimizden size ne? Hollanda kim Avusturya kim, Danimarka kim, bu ülkelerin hangisine akıl sorup kendimize gömlek biçeriz? Hiç birine…
Almanya dost mu düşman mı, Fransa dost mu düşman mı, İngiltere dost mu düşman mı? İkili tavırlarınızdan, riyakarlığınızdan, düzenbazlığınızdan, kibirli hallerinizden, güvensizliğinizden, söz verip tutmamanızdan bıktık usandık artık.
Hala anlamıyor musunuz? Bu ülke size bakarak, size güvenerek, size inanarak, sizinle ortak olarak kendine yön biçmeyecek, yol yürümeyecek, kendine sizin gözlerinizle bakmayacak. Yüzlerce yıllık siyasi tecrübelerimiz, 19 ve 20. yüzyılda yaşadıklarımız, bugün coğrafyamıza yönelik saldırganlıklarınız, bugün Türkiye’ye ve onun seçtiği Erdoğan’a yönelik hakaretleriniz bize çok şey öğretti. Artık sizi umursamıyoruz, bunu hala anlamadınız mı?
Çöküyorsun Avrupa! Ancak kibirden bunu göremiyorsun
Sadece biz değil dünya sizi umursamıyor, kendinizi 19. ve 20. Yüzyıl’da zannediyorsunuz. Gerilediniz, durakladınız, çöküyorsunuz, parçalanıyorsunuz, çok yakında birbirinize gireceksiniz, hala anlamıyor musunuz. Bu yüzden, hakaretlerinizi de, akıl vermelerinizi de, tehditlerinizi de umursamıyoruz, biz umursamıyoruz dünya da umursamıyor.
Artık Yaşlı Avrupa’sınız, artık köhne Avrupa’sınız. Biraz kendinize bakın, dünya nerelere gidiyor, siz nasıl kendi şehirlerinize gömülüp gidiyorsunuz. O kibrinizle gömülüp gidiyorsunuz. Farkında bile değilsiniz.
Utanmayın, söyleyin: Bizden korkuyorsunuz!
Madem kötüyüz, madem Türkiye’yi istemiyorsunuz, niye arkamızdan ağlıyorsunuz. Niye tehditler savuruyorsunuz, niye şantajlara başvuruyorsunuz, niye Erdoğan’ı devirmeye ve Türkiye’yi durdurmaya çalışıyorsunuz. Sevmediğiniz ülke ise bırakın gitsin. Biz kendi yolumuza gidelim siz de rahat edin..
Ama o iş öyle değil. Bildiğimiz en büyük gerçek ne biliyor musunuz? Bizden korkuyorsunuz. Türkiye’den korkuyorsunuz. Erdoğan’dan korkuyorsunuz. Büyümemizden, güçlenmemizden. Tarihi tezlerimizi bugüne çağırmamızdan, coğrafyamıza dönmemizden korkuyorsunuz.
Biz büyüdükçe siz küçüleceksiniz. Bu hep böyle oldu
Size saldıracağımızdan değil, sizi geçeceğimizden korkuyorsunuz. Biz büyüdükçe siz küçüleceksiniz, biliyoruz. Tarih hep böyle olmuştur. Biz büyüdüğümüzde siz küçüldünüz, acizleştiniz. Şimdi yine büyüyoruz. Tarih döndü ve bize yeni bir yol açıldı. Biz dünyanın geri kalanı ile yıldızlaşıyor, büyük bir hızla öne çıkıyoruz. Ama siz duraklama dönemine girdiniz. Gerileme dönemine girdiniz, Çöküş dönemine girdiniz.
Her gün yeni bir oyun kuruyorsunuz, her gün o oyunlar ellerinizde patlıyor. Türkiye’yi durduramıyorsunuz. Darbe denediniz. Terör saldırıları yaptınız. İç savaş çıkarmak istediniz, güneyden saldırılar yaptınız, sivil katliamlara imza attınız ama Türkiye’yi durduramadınız. Denemediğiniz komplo, denemediğiniz kirli oyun kalmadı. Ama Türkiye daha da büyüdü, Erdoğan’ı size kurban vermedi, ona sahip çıktı. Tarihe ve coğrafyaya sahip çıktı.
Sen Avrupa! Sen kibrinle batacaksın
Sen Avrupa! Kibrinle batacaksın. Başka milletlere saygısızlığınla batacaksın. Başka ülkelere yaptığın kötülükle batacaksın.
Senin diktatör dediğini dünya seviyor, senin iyi dediğinden bütün dünya kuşku duyuyor. Senin doğru dediğinin yanlış, yanlış dediğinin doğru olduğuna inanıyor herkes.
Tarih değişti, milletler değişti. Dünya düzeni değişti, sen hala aynı kibirli, aynı ihtişam hayallerinle dünyada bir şeyleri değiştireceğini sanıyorsun.
Sen Avrupa, korkuyorsun. Bizden, milletimizden, Erdoğan’dan, Türkiye’nin seçtiği yeni yoldan, büyük hesaplara girişmesinden, büyük iddialarla öne çıkmasından korkuyorsun. Sana “Erdoğan diktatör” dedirten şey, demokrasi değil, özgürlük değil, insan hakları değil. Sen onları umursamazsın bile. Sen onları sadece satarsın. Seni bu hale getiren korku Avrupa..
Daha çok korkacaksın, asıl sen alay konusu olacaksın
Daha çok korkacaksın! Çünkü bu ülke, bir daha geri çekilmeyecek. Bir daha kaybetmeyecek. Bir daha Anadolu’da hapis hayatı yaşamayacak. Coğrafyayı ayağa kaldırmak için Anadolu’yu görülmemiş biçimde güçlendirecek. Bunu bir seferberlik ruhuyla yapacak.
Unutma Avrupa, bir daha 20. Yüzyıl olmayacak. Sen hayal dünyasında bu yüzyılı kaybederken biz büyük bir hızla, dünyanın geri kalanıyla yeni dünyayı biçimlendireceğiz. Yeni çağın yükselenlerinden olacağız. Artık senin kimseyi tehdit edecek halin yok, küçümseyecek halin yok alaya alacak halin yok Avrupa..
Anla artık. Asıl sen alay konusu oluyorsun..
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021