İlhami IŞIK
Her toplum, toplumsal/siyasal hayatın nasıl idare edileceği konusunda bir takım mutabakatlara varır. Yazılı veya yazılı olmayan bu metinlere Anayasa diyoruz. Bu metinlerde iktidara nasıl talip olunacağı açıkça yazılıdır. Herkes bu kurallar içinde iktidara gelir ve yine aynı kurallar içinde herkesin iktidarına son verilir. Bu amaçla ortaya bir sandık konulur ve sadıktan çıkan sonuç tek meşru sonuç olarak kabul edilir.
Yasal ve Anayasal yükümlülüklerin yanı sıra her toplum zaman içinde kültürünün içselleştirdiği kadarıyla siyasal gelenekler oluşturur. İktidara aday olan siyasal oluşumların serbestçe rekabet edebilecekleri bir siyasal iklim, kültür ve ahlak inşa edilir. Anayasal kurallar ile siyasi gelenekler, kendi kendine yeterli toplum için, kendi kendini idare etmenin tek yolu ve yöntemi haline gelir.
Yasallık ve meşruiyet bir toplumun kendi kendini idare etmesinin iki temel sınırıdır. Yasal ve meşru olan öneri ve müdahaleler halkın genel kabulüne mazhar olabilecek davranış ve tutumlardır. Bunun dışındaki her şey yasadışıdır, gayrimeşrudur.
Açık ki sözünü ettiğim anayasal kurallar ve siyasi gelenekler içinde darbelerin hiçbir hukuki dayanağı ve hiçbir toplumsal meşruiyeti yoktur. Peki ama bu kadar açık ve net olduğu halde darbeler ve darbecilik nasıl oluyor da toplumda kısmen bile olsa karşılık buluyor. Türkiye’nin cumhuriyet tarihine baktığımızda 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1998, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz 2016 yapılan darbe ve darbe girişimlerini nasıl izah edeceğiz? Bu darbelerin toplumsal dayanaklarını nerelerde arayacağız?
Açıkça kabul etmek gerekir ki, bu ülkede köklü bir darbeci zihniyet var. Bu ülkede Anayasal kuralları ve toplumsal meşruiyeti iğrenç bir riyakarlıkla, sadece kendilerine hizmet ettiği ölçüde kabul eden toplum kesimleri var. Bu gerçekleri yüksek sesle haykırmadan, bu sapkın ideolojik kodları tek tek kırmadan, bütün varlıklarını toplumsal hayatımızın dışına atmak mümkün olmaz.
Bütün darbeler, Gülenist FetÖ’cü darbe dahil, birer imansız, dinsiz, demokrasisiz, haksız, hukuksuz ve ahlaksız kıyametlerdir. Toplumsal hayatımızın, siyasal geleneklerimizin ve özgür düşüncemizin bizden olduğuna inandığımız, bizim itibar verdiğimiz ve bizim paramızı kullanarak bir kuytu orman köşesinde bize tecavüz etmeye kalkışmasıdır. Sadece elinde silah var diye bunu bize reva gören zihniyet, hiçbir nedenle, hiçbir amaçla, hiçbir niyetle meşru gösterilemez, kabul edilemez ve savunulamaz.
Ama ilginçtir. Son günlerde kimi TV kanalları ve gazetelerde, kimi şahsiyetlerin “ama” ve “fakat” ayraçlarını kullandıktan sonra, darbe ve darbecileri meşru göstermeye çalışan bir dil kullandıkları sıkça görülmeye başladı. Mesela ‘’darbeler kötüdür, kabul edilemez ama siyaset de doğru işler yapacak’’ gibi laflar tam da darbe meşruiyetini sağlamaya dönük söylemlerdir. Hemen söyleyelim, siyasetin en olumsuz halinin muhatabı ordu ya da askerler değil. En kötü siyaset ve siyasetçiler sadece halka hesap verirler. Ordunun tek görevi güvenlik problemlerine odaklanmaktır. Bundan başka da bir işleri yoktur. Siyaset sadece halka hesap verir ve halkın kabul ettiği kurallar çerçevesinde siyasilerden hesap sorulur.
Siyasetçiler gökkubbeyi başımıza yıksalar bile, bunun muhatabı ve sorgucusu ordu ve askerler olamaz. Siyasetçilerden hesap sormaya çok hevesli olanlar, siyaset sahnesine çıkıp, siyasi yollarla siyasetçilerden hesap sormalıdırlar. Meşru tek yol budur. Bu ülkede her siyasi düşünce örgütlenme özgürlüğüne sahiptir. Ayrılık talep eden partilerin bile kurulduğu ve siyasi faaliyet sürdürdüğü bugünün Türkiye’sinde hiç kimse değil açıktan darbeleri savunmak, ‘’ama’lı-fakat’lı’’ darbe savunuculuğunun gevezeliklerini bile yapamaz. Başka bir hayat talep ediyorsanız hodri meydan. Halk orada. Gidin halkı ikna edin ve istediğiniz hayatın iktidarı olun. Kural budur. Ya bu kuralı içinize sindirin ya da ebediyen susun.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025