İlhami IŞIK
Hukuk, soğuk formel bir olgudur; hiç kimseye öfke duymaz. Kin, hukuk normları arasında yer almaz. Hiçbir hukuk kuralı, nefreti bir hüküm, bir yargı ve karar mekanizması haline getirmez. Hukuk, tarafsız, hissiz, nötr bir noktadadır. Hukukun duyguları olmaz; çünkü o çok önceden ihtilafları tanımlamıştır. Hiçbir ihtilaf, hukuk için sürpriz sayılmaz; o günü geldiğinde tarafsız bir noktadan kendi hükmünü açıklar sadece. Bu niteliklere sahip olduğu içindir ki, hukuk güvenilir bir birleştiricidir.
Ama eğer hukuk kurallarına kendi öznel niyetlerinizi yükler ve sadece sizin hizmetinizde, sizin amaçlarınıza uygun işler görmesini dayatırsanız, istismar edilen her şey gibi, hukuk da kısa sürede tarafsız niteliklerini kaybeder ve yozlaşır. Ve yozlaşan her şey gibi, bir kez yozlaşmaya alıştırılan hukuk da eninde sonunda gelip onu yozlaştıran güce ayak bağı olur. Ve hiç kuşkunuz olmasın, önce sizi vurur.
Vatandaşlarına öfke duyan bir devlet, her şeyden önce ve her şeyden öte, öncelikle, devlet olma vasfını yitirir. Vatandaşlarına kin duyan bir iktidar, sadece bu kindarlığı nedeniyle artık milletin birliğini temsil edemez. Öfke, kin ve nefretle hareket eden bir siyasi güç, halkına, vatandaşına sadece saf kötülük yapmaz, o artık toplumsal mutabakatları, toplumsal birleştirici duyarlılıkları ve birliğin bütün çimentolarını tahrip eden bir kontrolsüz güçtür. Normal hukuk devletlerinde, devlet, bütün vatandaşları arasında eşit mesafede konum alır.
Hukuk ile oynamak milletin birliğiyle oynamaktır. Birbirimizi hiç kandırmayalım, siyasetten kutuplaşmanın zirvesini yaşıyoruz. Ekonomik olarak da kapatılması, telafi edilmesi mümkün olmayan büyük gelir uçurumlarına sahibiz. Kültürel olarak mahallerimize kadar ayrışmışız. Sosyal olarak uzlaşması imkansız mezhepleri gibi ayrı dünyalara sahibiz. Bu toplumu bir arada tutan yegane birleştirici çimento, kör topal hukuk sistemimizdir. Eğer tek birleştirici otoriteyi de zedelersek, sığınacak limanımız kalmaz.
Son dönemde yaşanılan hukuk skandalları, artık bu son sığınaktan da epeyce uzaklaştığımıza işaret ediyor. Eğer herkes hukuku kendi amaçlarına bu kadar uygun hale getirmeye çalışırsa, güven duymak için kimin kapısını çalacağız? Hukuk çocuk oyuncağı değil ve hukukla oynamak çok tehlikeli sonuçlara gebe olur.
Bir ülkede siyaset, hukuka bu kadar muhtaç hale gelmişse, o ülkede demokrasi iflas etmiştir. Hukuk iktidarların koruyucusu değildir. Hukuk her şeyden önce halkı korur. Hukuk, halkı korumakla mükelleftir. Korumaya ihtiyacı olan halktır, iktidarlar değil. İktidarlar gelip geçicidir. Halk kalıcı. Hukuk, halkın hak ve özgürlüklerini iktidarlara karşı korur. Hukuk, iktidarı halktan korumaz. İktidarlar büyük ve güçlüdürler, başlarının çaresine bakabilirler ama halk öyle değil. Halk hakikatten güçsüz ve korunmaya muhtaçtır. Zaten durum böyle olduğu için, insanlık hukuk devleti diye bir kavram yaratmış ve demokrasisini hukukun üstünlüğüyle garanti altına almaya çalışıyor.
Bir ülke ya da devlette siyasetten yanlış işler yapmak telafi edilebilir ama bir ülke ya da devlette hukuken yanlış işler yapılıyorsa, telafisi mümkün olmayan bir yola sapılmış demektir. Hukuku hafife alanların başı beladan kurtulmaz.
Her hukuk devletinde, haklar, özgürlükler ve sorumluluklar yasayla tanımlanmıştır. Suçlar ve bu suçlar için ilan edilmiş cezalar da önceden belirlenmiştir. Suç ve cezanın nasıl bir yargılama sürecine tabi tutulacağı da önceden hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla hem yargı süreçleri hem de karar süreçleri bir gelenek olarak belirlenmiş bir yol haritası izlerler.
Ama galiba Türkiye’de bu gelenek ve yol haritası artık bir meşruiyete sahip değil. Önce Ahmet Altan davasında zikzaklar çizildi, şimdi de aynı zikzaklar Osman Kavala davasında çiziliyor. Önce beraat ettir, sonra yeni bir dava uydur ve tekrar tutuklat. Gerekçe, darbe yapmaya kalkışmak. Biraz vicdan sahibi, biraz izan sahibi herkes çok iyi bilir ki, bu ülke de darbecilikle suçlanabilecek en son iki insan vardır. Biri Ahmet Altan’dır diğeri de Osman Kavala'dır. Bu iki insan ömürlerinin bütününü darbecilerle mücadeleyle geçirdiler. Askeri vesayetle en uzlaşmaz mücadeleyi, en çok, bu iki insan sergiledi.
Bu ülkede sivil toplum diye bir kavram varsa, bu kavramın içeriğini bu iki insan hakkaniyetle doldurdu.
AK Parti iktidarı, bir iktidar bloğu olarak, bugün bu askeri vesayetçiler ile aynı siyasi yelpaze içinde yer aldığı için, gerçek sivil toplumculara öfke duyuyor, kin kusuyor ve hukuku araçsallaştırarak, intikam alıyor.
Ahmet Altan ve Osman Kavala’ya reva görülen kader, askeri vesayetçilerin intikamından başka bir şey değildir.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025