Kurtuluş TAYİZ
Tipik Hürriyet vakası… İnsan bir gün olsun şaşırmak istiyor ama ne mümkün? Doğan Medya Grubu'na özgü siyaset dilini çabucak özümseyen Ahmet Hakan, dünkü köşesinde Cumhurbaşkanı Gül'e lider olmanın sırlarını anlatmış. "Gül eğer lider olmak istiyorsa" başlıklı yazısında Hakan, Cumhurbaşkanını, kurucusu olduğu partiye ve yol arkadaşlarına karşı savaşa davet ediyor. İlk satırından son cümlesine kadar yazıda ahlaklı bir tutum görmek neredeyse imkânsız. Ahmet Hakan’ın kime akıl verip veremeyeceği elbette yalnızca kendisini ilgilendirir, ancak insan bekliyor ki, o ve benzeri köşe yazarları bu tür kurnaz siyaset mühendislik çalışmalarının artık tutmayacağını anlasın.
Abdullah Gül'ü Erdoğan'a karşı savaşa davet etmek, kışkırtmak popüler tanımıyla fitnecilikten başka bir şey değil.
Erdoğan ve Gül arasında çelişkiler, problemler, bakış açısı ve hatta dünya görüşü farklılıkları olabilir; ama bundan bir savaş çıkarmaya çalışmak gazetecilik değil partizanlıktır.
Sevmediğin, karşı olduğun bir lidere karşı mücadele eder, savaşabilirsin; ama bu savaşa o liderin sorun yaşadığı veya yaşamadığı yol arkadaşlarını da dâhil etmeye çalışırsan pek de ahlaklı davranmış olmazsın.
Cumhurbaşkanı Gül'ü küçümseme özgürlüğüne sahip olabilirsin, fakat ona akıl satmaya kalktığında onu yönlendirilebilir bir nesneye çevirmiş olursun ki, iki arkadaş arasında bile kabul görecek kusur değil bu.
Görülmemiş hesapları olabilir insanın, düşmanlıkları, öfkesi de. Haksızlığa uğramış, hak etmediği saldırılara da maruz kalmış olabilir. Ancak herkes kendi savaşını kendisi vermelidir, görülmemiş hesaplarını başkasının üzerinden görmeye çalışmak samimiyetsizliktir.
Gül'ü Erdoğan ile kıyaslayıp küçümsemek, aşağılamaya çalışarak tahrik etmek tavsiyeye değil; şantaja girer.
Hürriyet'in Cumhurbaşkanı Gül hakkında bilerek yaptığı ve kamuoyunda da Gül'e tehdit olarak da algılanan o malum yalan haberin devamı niteliğinde yazılar döşemek gazetecilik, yazarlık değildir; Erdoğan ile savaşmadığı için Gül'e aba altından sopa göstermektir bu.
Abdullah Gül, bir liderlik yarışına da girebilir, Erdoğan ile karşı karşıya da gelebilir. Bu kendisinin bileceği bir iştir. Gazeteciler bunun yararlarına, zararlarına işaret edebilir. Fakat bir yazarın savaş amigoluğuna soyunması çirkin bir davranıştır.
Ahmet Hakan kendi mahallesine karşı bayrak açtığı için memnun olabilir; ama kendi mahallesine karşı savaş açtığında Gül'ü parlak bir geleceğin, kariyerin beklediğini öğütlemek akıl çelme anlamına gelir ki değil bir lidere sıradan bir insana bile böyle bir kötülük yapılmaz.
Liderleri yönlendirme, kaderlerini etkileme gibi şeytani bir hastalığı Ahmet Hakan, Aydın Doğan ve Hürriyet'ten kapmış olmalı. Siyasete müdahale Doğan Grubu'nun profesyonel iş tanımı içinde yer alıyor. Yıllarca kimin başbakan, kimin bakan olup olamayacağına karar verip durdular. Bürokratların atamalarına kadar müdahale ettiler. Medyanın siyasi hayat üzerindeki etkisi kuşkusuz yadsınamaz; ancak bunun hukuki sınırlarının olmaması ahlaki sınırlarının olmayacağı anlamına gelmez. Tribünlerde oturup "Hadi vur, vur!" diye savaş çığlıkları atmak yazarlara hiç yakışmıyor. Ahmet Hakan tribünde oturup "Şöyle yap, böyle vur!" diyeceğine, Abdullah Gül'e liderlik dersi vereceğine oturup biraz ahlak dersine çalışsa eminim daha huzurlu, başarılı biri olur.
Not: Yazının başlığında boş bıraktığım yere yazacak bir kelime bulamadım. Daha doğrusu bulduğum bütün sözcükler kaba geldiği için yazmaktan vazgeçtim. Okurların o boşluğu içlerinden geldiği gibi ya da en isabetli kelimeyle dolduracağına inanıyorum.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019