Kurtuluş TAYİZ
Son günlerde şu iki cümleyi fazla duymaya başladık; (1) 'çözüm süreci bitti' (2), '1990'lar Türkiyesi'ne döndük!' Sürece karşı çıkanların daha çok kurduğu bu cümleler, somut bir durumu açıklamaktan ziyade, gizli bir arzuyu, coşkuyu yansıtıyor.
Çözüm süreci başlayalı iki yıl oldu. Bu sürede çözüm süreci en az 50 kez bozuldu, bitti, çöktü! Kandil'deki örgüt liderleri de bilmem kaçıncı kez sürecin bittiğini ilan etti! Ancak çözüm süreci değişik sorunlar yaşasa bile çökmedi, aksine her seferinde toparlanarak yoluna devam etti.
Kabul ediyorum; KCK ve Kandil'in sokağa çıkma çağrısı üzerine yaşanan kanlı olaylar kamuoyunda süreçle ilgili ciddi bir karamsarlık yarattı. Ancak ilk günden beri bu sürecin arkasında olan kesimler, bu olayların, sürecin sonunu getirmemesi için çalıştı. Bitmeyen süreci erkenden bitirmeye çalışmadı. "Hemen silahlanalım" da demedi. Kandil ve HDP'nin güven vermeyen pozisyonuna karşın sürecin arkasında durdu, İmralı'nın sürece ağırlığını koyacağını düşünerek umudu tüketmedi.
Fakat umudunu çözüm sürecinin çökmesine bağlayanlar, Kobani provokasyonunu büyük bir sevinçle karşıladı. Kürt hareketinin hız kesmeyeceğini hesaplayarak sürecin bittiğini peşinen ilan ettiler. Kuşkusuz olaylar ciddiydi, 30'dan fazla insan hayatını kaybetti. Ama sürecin sonlanmasına dönük arzularını bastıramayanlar, çözüm sürecini ölmeden mezara sokmaya çalıştı. Son sözü söyleme hakkı sanki kendilerindeymiş gibi sürecin bittiğini ilan ettiler.
Ne var ki süreci öldürmek, mezara koymak o kadar da kolay değil. Provokasyonun düzeyi ve boyutları yıkıcı olsa bile İmralı ve hükümetin barış kararlılığını yıkamadı. Sürece ara verilmedi. İki taraf arasındaki diyalog kopmadı. HDP, Kandil ve İmralı, hükümetin hazırladığı yol haritasını müzakere ediyor şimdi. HDP heyeti, Kandil ile görüştükten sonra salı günü İmralı'ya giderek Öcalan'ın da görüşünü alacak. Sonucun çözüm sürecinin devamından yana olacağından kuşku yok.
90'lara dönme hayali kuruyorlar
1990'lara dönme konusuna gelirsek; bu sözleri en çok 1990'ların mimarı Hürriyet'in yazar ve yöneticilerinin dillendirmesi şaşırtıcı. Oysa Hürriyet, 90'ların kanlı medyasının başını çekiyordu. 17 bin faili meçhul cinayeti, bu medya grubu kararttı. Şimdi kalkıp "90'lara dönüyoruz” diye gürültü çıkarmalarının başka bir sebebi olmalı.
1990'lar Türkiyesi'nde aktör olan kişi ve çevrelerin bir ağızdan "90'lara döndük" korosuna katılması fazlasıyla tuhaf bir durum.
Gerçekte 90'lara dönmekten mi korkuyorlar yoksa 90'lara dönmeyi mi arzuluyorlar?
Aslında yapmak istedikleri tam da 2014 Türkiyesi'ni 90'lı yıllara çevirmek. 90'ları simgeleyen ne varsa son bir ayda sahneye taşıdılar. PKK-Hizbullah çatışması, sokakta başlarına kurşun sıkılan gazete dağıtıcıları...
Türkiye'yi 90'lara çeviremezlerse hükümeti alt edemeyeceklerini biliyorlar. 90'lar Türkiyesi'nin en çarpıcı özelliği hükümetlerin çatışma ve kanlı sokak olayları üzerinden vesayet altında tutulmasıydı. PKK, hala kaç hükümet devirdiği ile övünüp duruyor. "Silahı konuşturursak hükümet dayanamaz" diye düşünüyorlar. 90'larda hükümet devirmek kolaydı. Medya istediği gibi bakan atayabiliyor, başbakanlara şantaj yapabiliyordu. Bu nedenle 90'ları özlüyorlar. 90'lara dönsek, ortada ne AK Parti, ne Erdoğan, ne Davutoğlu kalacak! Yerle bir edecekler siyasal iktidarı. Yeter ki 90'lara dönelim!
Kürt mahallesinde kapı kapı dolaşıp "AKP'ye karşı" iç savaş dilenen gazetecilerin içler acısı hali ortada. Maskelerinden sıyrıldılar, utanmadan iç savaş dilenciliği yapıyorlar. "AKP ülkeyi iç savaşa götürüyor" diye çığırtkanlık yapıp, suçu da hükümete yıkmaya kalkıyorlar. Oysa aylardır Kandil'in kapısında yatıp kalkıp süreci bozması için dua ediyorlar. ABD adına mı yoksa İsrail adına mı bilinmez; ama bilinen ve görünen, Kandil'in de aklını çelerek yeniden silaha sarılmasını sağlamak istedikleri ve ülkeyi iç savaşa sürüklemek için çalıştıkları...
Ama çözüm sürecini bozamadıkları gibi Türkiye'yi 90'lara da geri götüremeyecekler. Fakat kendileri istediği kadar 90'larda kalabilir, bizce bir mahsuru yok; zaten 90'lardan çıkıp bugüne bir türlü gelemediler.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Îsmaîl Girikî
PKK kürd milliyetcisi deyildir bunu bize satmayan kalkmanin yanlis oldigunu size aktariyorum PKK yani KCK ile MHP nin bir farki yoktur. KCK kurd elbisesini giymis MHP ise kendi elbisesini giyip hayatinda kurd düsmani bir parti olmustur.KCK ve Kandi olmak üzere Kemalizmi güncelleme isine MHP den cok daha aceleci ve Kurd adi altinda gercektende Düsmanca bir bir hatekettir. Yani KCK MHP den bir farki yok devlet savunmasinda.