Markar ESAYAN
Çok anlaşılır değil gibi görünüyor ama aslında epeyce net ve anlaşılır.
Seçimlere az bir süre kala, ortalığı ne kadar karıştıracak hassas mesele varsa adeta nokta atışına tutuluyor.
Son yıllarda bizim gazetenin başlattığı açık ve cesur yayıncılık ve ortaya saçılan komplolar olmasa, bunların yeni ve gerçek olduklarına rahatlıkla kanabilirdik.
Kürt (Türk) ve PKK (asker) sorunu üzerinden artan şiddet olayları mesela.
Hiç yere ölen Türk ve Kürt gençleri.
Anlaşılmaz bir YSK kararı.
Ve tabii, MHP’yi hedef alan şu zelil kaset komploları...
Kastamonu’da taranan iki polis memuru ile 12 PKK’lı gencin Uludere’de öldürülmesi hadisesinde billurlaşan bir gerçek var. İkisi de kuşkulu eylemler.
Kirli savaşın artık gizlenemez yüzünü arsızca bize gösteriyorlar.
Kastamonu’da koruma ekibi üzerinden Başbakan Erdoğan’ı hedef alan bu saldırıyı gerçekleştiren grubun, 12 PKK’lının öldürüldüğü sınırdan ocak ayında elini kolunu sallayarak geçtiği bildiriliyor.
Öldürülen 12 genç ve deneyimsiz PKK’lı ise adeta intihar ettirildiler.
Bunları sorguladığımız zaman, bazı Kürtler askere neden daha iyi savaşıp daha çok gerilla öldürmüyorsunuz, bazı Türkler de, bunlar terörist, askerler mi ölseydi, niye itiraz ediyorsunuz dediğimizi iddia ediyorlar.
Böyleleri ya durumu kavramış değiller, ya bir algı sorunları var, ya da kötü niyetliler, savaş bitsin istemiyorlar.
Eğer bunlar tuzaksa, bunu deşifre etmeye çalışmak hepimize, ama öncellikle muhataplara düşmez mi?
Bazıları PKK’ya, bazıları da askere toz kondurmuyor.
Herkesin kendi kutsalı var. Devletin, Jitem’in suçlarını ortaya çıkardığında senden iyisi yok. PKK’yı sorgulamaya kalktın mı, yok orada dur.
Böyle bir şey olabilir mi?
Başbakan Erdoğan’ın Van’daki konuşması beklentilerin altındaydı ama, “İnkâra ve asimilasyona biz son verdik” diyerek” hem asimilasyonu kabul etti, hem de bunu onaylamadığını açıkça telaffuz etti. Yeni anayasa vurgusu oldukça önemliydi. Çünkü Kürt meselesinde yeni anayasanın kaldıraç rolü çok hayati olacak. Hayatiyet, sadece Kürt kimliğine teminat olması değil, Kürtlerin devletle barış yapıp rehabilite olmalarını da sağlayacak olması, umarım.
Seçimler arifesinde birdenbire artan bu katliamlar, hem Erdoğan, hem de Öcalan’ı hedef alıyor. Türklerin ve Kürtlerin öfkelenmesi, mümkünse toplumsal çatışmaların çıkması amaç.
Erdoğan’ın hedef alınmasıyla, sertleşmesi ümit ediliyor. Bu türden her saldırı ise, Öcalan’ın liderliğinin altını oyuyor.
Yani asıl hedef Erdoğan ve Öcalan.
Öcalan bu oyunu herkesten daha iyi okuyor. Bu saldırıların PKK ve Ergenekon içinde savaşın devam etmesinden yana olanların bir tezgâhı olduğunu biliyor. Bu durumda bir emniyet sübabı olacak BDP, yani Kürt siyaseti ise, tabanın öfkesinin peşinden sürükleniyor, Meclis’e girecek vekil adayları bence hiç iyi sınav vermiyorlar şu ara.
Bakın son açıklamasında Öcalan ne diyor: “BDPliler ‘Biz halkı zor durduruyoruz, zapt edemiyoruz, onları tutmakta güçlük yaşıyoruz’ diyorlar. Kimsenin halkı zorla tutmak gibi bir görevi yoktur. Artık bu dilden vazgeçilmelidir. Senin görevin halkı durdurmak değil, halkı demokratik çözüme, demokratik çözüm sürecine hazırlamaktır. Aynı şekilde Kandil de ‘biz gerillayı zor tutuyoruz, zapt edemiyoruz, gerillayı durduramıyoruz’ diyor. Bu dilden, bu politikadan vazgeçilmesi gerekiyor. Gerilla kendi savunmasını yapmak zorundadır, kimse bunun önüne geçemez. BDP’nin ve Kandil’in de bu dili sürdürmemesi gerekir. Bu doğru da değil, etik de değil. BDP’nin görevi halkı demokratik çözüm sürecine hazırlamak, Kandil’in de görevi doğru çizgide hareket etmeyi sağlamaktır.”
(...)
“Gerilla sınırı geçtikten sonra aktif savunma, pasif savunma diye bir şey kalmaz. Bunlar boş şeylerdir. (...)Bu son yaşanan kayıplardan dolayı da Kandil sorumludur. Gerillasından komutanına kadar yaşanan bu kayıplardan dolayı Kandil sorumludur.”
Bunlar bu konuda duyduğum en sağduyulu açıklamalar. Benim de defalarca yazdığım fikirleri içeriyor. Öcalan Kürt siyasetinin kalitesizliği ve popülizminden şikâyet ediyor, Kandil’i de açıkça gerillaları öldürtme diye uyarıyor.
Çünkü oynanan oyunu çözmüş vaziyette. PKK içindeki bir bölümün Öcalan’ın yürüttüğü barış görüşmelerine karşı olduğunu, bunun devlette bir karşılık bulduğunu biliyor. BDP’in de bu çizgiyi tahkim eden dilinden son derece rahatsız.
Öcalan aslında bir mesaj veriyor. Bu kirli oyuna devam ederseniz sizi halka şikâyet ederim diyor.
Barışı samimiyetle isteyenler bence Erdoğan’ın da, Öcalan’ın da arkasında cesaretle durmalı.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019