Markar ESAYAN
Aylar evvel “Modern olmayan bir şey” başlıklı bir yazı yazdım. Müslümanlık ve Müslümanlar üzerine birkaç yazıdır düşünmeye devam eder ve dün de Prof. Sadettin Ökten’in Emeti Saruhan ile Yeni Şafak’ta yaptığı röportajı okurken, aklıma bu yazı geldi. Orada “modern olmayan” özgün bir paradigmanın -özellikle Doğu ve Müslümanlar tarafından- kurulup kurulamayacağını irdelemiştim. Bunu düşünebilmenin bile, insanın evrenin sınırlarının ötesini hayal edememesi gibi, zor bir tarafı var. Modernite içinde doğmuş, onda şekillenmişiz. Hele bizim gibi Batı-Doğu arası kalmış hibrid halklar olarak, olayın kapsayıcılığından kurtulmak çok zor. Yani içinde olduğun şeye dışarıdan bakmak... Ama insan bu zorluğu aşacak bir yaratıcılığa sahip. Yoksa uygarlığın yarattığı ilk değerler sisteminin içinde sıkışıp, kurur giderdik değil mi?
Ökten Hoca, modernitenin bittiğini savunuyor. Bu kestirme tesbiti, biraz da Batı’ya olan kızgınlığı ile yapıyor sanki. Evet, post-modern ve post-postmodern süreçler, modernitenin bir krizidir. Ökten’in iddiasının aksine, ben modernitenin yok olduğunu düşünmüyorum. Batı’nın, içine inanç, ruh ve maneviyatı yeniden katmaya çalıştığı bir krize tutulduğunu gözlemliyorum. Yani modern insan birleşiyor, diğer yarımı -akıl ve ruh- ile kucaklaşmaya çalışıyor. Lakin, Batı Hümanizmi Hıristiyanlığı ve insanın tinsel yönünü o kadar acımasızca linç etti ki, geriye dönüp baktıklarında elle tutulur bir şey bulmakta zorlanıyorlar şimdi. Daha uzun süre bu amneziden kurtulmak için bir tür arkeoloji çalışması içinde olacaklar. Her şeyin bir bedeli var tabii.
İşte tam da bu güç kaybı, modernitenin tahakkümünden görece kurtulan Doğu halkları, Doğu Hıristiyanlığı ve Müslümanlığı için bir soluk alma imkânı veriyor. Doğu’nun Batı karşısında 14. yüzyılda yitirmeye başladığı üstünlük bu evrede bir eşitlik haline gelebilir. Yeniden Doğu’nun üstünlüğü ele alması hem çok olası, hem de doğru değil. Bence, dünyanın yönetimi ve medeniyet üretmede Batı ve Doğu’nun eşit oyuncular haline gelmesi, dünyanın yaşanır bir yer olması açısından daha iyimser bir gelecek vaat ediyor. Yani bu sürecin sonunda Batı’nın yerle bir olacağını, Doğu’nun bin yıllık saltanatının başlayacağını düşünenler, yanılıyorlar.
Dünkü yazımda eksik “bir şey”den bahsederken, Türkiye özelinden tam da bu noktaya dikkati çekmek istiyordum. Türkiye’de Müslümanlar önemli “bir şey” yaptılar. O “bir şey”, Müslümanların bu ülkede radikal modernizmin sekter bir varyantı olan kemalizmin tahakkümüne ve adaletsizliğine isyan duygusundan neşet etti. Mağduriyet, ortalama bir Müslüman’ın Kürt’ü, Ermeni’yi, Alevi’yi anlamasını sağladı. Kendi kabuğunu kırmasını sağlayan bu mağduriyet ortaklığı, İslam’ın özünde ve merkezinde olan “insan” ve onun mukaddesatına götürdü Müslümanları.
Buna bir çeşit evrensellik diyebiliriz.
AK Parti, her ne kadar zenginleşme ve sınıfsal değişim iştahı içinde olan bir tabanın ürünü olsa da, insan hakları ve dış dünyaya daha kompleksiz bakışı ima eden bir rolü oldu. Başbakan’ın, tüm çelişkilerine rağmen, Meclis’te Kürt faili meçhulleri, Dersim soykırımını telaffuz edebilmesi, Kürt, Alevi ve Ermeni açılımlarına tevessül etmesi, dünya ile barışık, özgüvenli dindarlığıyla mümkün oldu. Taban da bu paradigma değişimine gönülden destek verdi.
Türkiye, Doğu’nun ve İslam’ın Batı’yı yakalamasında, belki de dünya çapında en önemli öznelerden biri. Ben de, dünkü “Eksik olan bir şey” yazımda, bunun devamının nasıl geleceğini sorguluyorum. Çünkü değişim, zenginleşme, pragmatizm ve dindar değerlerin sürekli harman edildiği günübirlik hallerle taşınamaz uzun süre.
Ökten Hoca, AK Parti ve tabanının içi boş bir dindarlık sergilediğini, Müslümanlar olarak bu çağda medeniyet telakkisine sahip olunmadığını, Batı medeniyetinin İslam’a yamanmaya çalışıldığını, özgün bir duruş ve programın olmadığını iddia ediyor. Onun tavsiye ettiği ise yeni değil, İslam’ın geçmişteki parlak günlerini iyi irdelemek, sonuç çıkarmak. Bunu yaparken de Batı’nın çok iyi araştırılması vs.
Bu, İslam’da tarihselcilikgelenekselcilik tartışmasına bağlanıyor aslında. Gelenekselcilerin haklı endişesi, İslam’a suni ve maksatlı roller biçilmesi ve dinin sulandırılması olabilir. Ama bugünün Müslüman’ını anlamak için, bu bakışın ve muğlak önerinin yeterli olmadığı da bir gerçek.
Bugün acaba, Batı’dan, onun uygarlığından etkilenmemiş bir Doğu, Doğu’dan bağımsız gelişmesi mümkün olan bir Batı’dan bahsedebilir miyiz? Türkiyeli Müslümanlar olarak, bir projenin, yani kemalizmin ürünü olmadığımızı kim iddia edebilir? Peki, bunu İslam’ın içine sızan bir Truva atı olarak değerlendirmek, ne kadar doğru? Belki burada çıkışı, İslam’ın temel, zamansız, evrensel değerleri ile, tarihsellik içeren önerileri üzerinde düşünerek, temel değerleri Müslüman’ın kendi özel alanında, farklı inanç ve kültürler ile barışık yaşamasında bulabiliriz.
Ökten Hoca bir konuda çok haklı. Müslümanlar kendi içlerinden bu önemli konularda topluma yön verecek filozoflar çıkarmalı. Emek verilmeli. Derin ve düzeyli entelektüel bir tartışmanın başlaması lazım.
O eksik olan bir şey ancak böyle giderilebilir.
Bugünden itibaren yıllık iznimi kullanmaya başlıyorum. Genelde hareket halinde olacağım için düzenli yazamayabilirim. Okurlarımdan, vereceğim rahatsızlık için şimdiden özür dilerim.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019