Markar ESAYAN
2002 yılında elitleri şoke eden AK Parti başarısının sosyo/politik nedenleri üzerinde oturmuş bir kanaat var. 1990’larla kendisini iyice hissettiren dindarların orta sınıflaşması, 27 Şubat darbesi ile önlenmeye çalışılmıştı. Orta sınıflaşan bir toplumsallığın güçlü bir siyasi aktör ortaya çıkaracağı öngörülmüş olmalı.
Ancak SSCB’nin yıkıldığı, iletişim ve internet devriminin yaşandığı küreselleşme sürecinde bu gelişimi baskılamak mümkün değildi. Lakin yönlendirmek/devşirmek söz konusu olabilirdi. 28 Şubatçıların dindarları ezerken Gülen cemaatini esirgemeleri, sanırım aynı merkezden yönetildiklerinin en iyi kanıtıydı.
Devletle değil, dünya ile iş yapmaya ve elitler gibi devlet kaynaklarına yüklenmek yerine kendi sermayesine güvenmeye mecbur olan dindar orta sınıf, bu zorluğun semeresini Recep Tayyip Erdoğan gibi bir fenomene/lidere sahip olmakla gördü.
Şimdi anlıyoruz ki, AK Parti ve Erdoğan’ın teferruat, Gülen’in ise esas görüldüğü bir dönemdi bu. Gülen ve liberal/sol aydın zevatı (bunlar yerli akıl oluşturuculardı) bir komiser gibi Erdoğan’ın yanına diktiler ve buna “darbecilere karşı demokratik ittifak” olarak ambalajladılar. AB adaylığı/Ergenekon/Balyoz süreçleri de onların yeni vesayet inşası adına araçsallaştırıldı.
Öte yandan ceberut devlet karşısında kendi mahallesine kapanan, yüksek dayanışma ve az bireysel özgürlük kuralına göre yaşayan çok parçalı bir muhafazakar kitle vardı ve bu kesimler Erdoğan’ın verdiği kavgada tahkim oldular. Gülen’in sağladığı desteğin kendi gizli ajandası vardı. Ama diğer irili ufaklı cemaatler bu kavganın kendi kavgaları olduğunu biliyorlardı. Hatta siyaseti dünyevileşmek olarak gören marjinal tarikatlar bile sandığa gitmeye başladılar.
Peki, 2016’ya gelindiğinde sosyo/politik tahlilde 2002’ye göre neler değişmiştir?
Bunu son birkaç yazıdır ifade ediyorum. Kurtuluş Tayiz de “Mahalle değiliz artık, milli parkız” yazısında konuyu çok iyi analiz etti.
Erdoğan’ın verdiği kavga ve ortaya koyduğu vizyon, eski Türkiye’de temeli atılmış mahallelerin de sınırlarını parçaladı. Hatta bu mahalleleri bırakın komşu gettolara açmayı, diğer kıtalarla komşu yaptı.
Bu mahallelerin, alt kimlikler üzerinden toplumu ayrıştıran bir böl/yönet taktiğine göre yapılandırıldığı veya bu yöne yönlendirildiğini yeni yeni anlıyoruz. Kürtleri, Alevileri, dindarları ve gayrımüslimleri baskı altında gettolaştırmak, 6/7 Eylüller, Madımaklar ve 28 Şubatlarla üzerlerine kilit üzerine kilit vurmak bilinçli bir tercihti.
Elitler iktidar tekeli yaratmak adına ülkenin bütünlüğünü parçalamışlardı.
Tayiz şöyle tanımlamış bu stratejinin etkilerini:
“Batı ya da dünyayı yönetmeye talip zevat alt kimlikleri öne çıkararak, fonlayarak, büyüterek, hatta olmadığında yaratarak Türkiye’yi daha kolay kontrol edilir bir ülke haline getirdi. Türk vatandaşları alt kimliklere bağlandıkça bütünü unuttu; bütünü koruma iddiasında olanlar ise 80 yılın getirdiği alışkanlıklarla zihinlerde örülen mahalle duvarlarını aşamadı.”
Erdoğan’a karşı muhafazakar üstyapılar üzerinden ayrı hat açmayı arzu eden kadrocular, Gülen ve elitlerle el altından paslaşarak mahallenin bu kanıksanmış duvar ve oturmuş alışkanlıklardan faydalanmak istediler, isteyecekler.
Son İsrail anlaşması (İsrail’in muhafazakar mahalledeki haklı antipatisine yaslanarak) ve Suriyelilere vatandaşlık konularında kafaların karışması da bu nedenle. Ancak Erdoğan her zaman olduğu gibi mahalleleri çok aşan bir vizyon ortaya koyarak kitleleri bütünleştirmeyi yine başardı.
Evet Erdoğan dindar kesimin çocuğu ve geldiği mahallenin kendisi gibi kalarak dünyaya açılmasını, özgüven kazanmasını ve özgürleşmesini istiyor. Taban onun ne yapmak istediğinin farkında ve bunu onaylıyor. Gülen efsanesini bir haftada madara eden bir meşruiyete sahip ve herkes onun doğru karar aldığını görüyor.
Dolayısıyla hiçbir kadro hareketinin bu yolculuğu yolundan çıkarmaya gücü yetmez. Katkı, eleştiri evet, ama makas değiştirmeye çalışmak ancak halkı ikna etmekle olmalıdır.
Ama Erdoğan’ın meselesi sadece dindarları geliştirmek ve ikna etmek değil. O bir lider. O 79 milyonun lideri. Dolayısıyla beyaz Türklerden başlamak üzere, tüm Türkiyelileri ortak bir milli zeminde buluşturmak istiyor.
Bu nokta çok önemli. Ülkenin geleceği, mahallelere, farklı dünyalara bölünmüş gettoları birleştirip milli/yerli bir zeminde ortaklaştırmaya bağlı
Diğerleri de Kürtlerin, Alevilerin, gayrımüslimlerin acılarını kanıtarak, elitlerin yaşam biçimi tedirginliğini azdırarak, dindarlardaki mahalleleri Erdoğan’a karşı tetikleyerek bütünleşmeyi önlemeye çalışacaklar.
Kavganın kimyası bu. Lütfen artık 15 sene önceki durumu bugüne uyarlayarak kolaycılığa kaçılmasın.
Kaçılsa da bir faydası olmayacak evelallah.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019