Mehmet ALTAN
Önceki gün haberlerin içinde dolanırken “Türkiye'yi sarsan skandal-600 yıl hapsi isteniyor” başlıklı bir haber gördüm.
Okuyunca, Karaman'da 10 çocuğa tecavüz etmekle suçlanan öğretmenden söz edildiğini anladım.
Hani bazı konular vardır ya, göz ucuyla bile değmek istemezsiniz, bu da benim için öyle bir olaydı. Duymak ve görmek istememiştim.
Ama haber bütün ağırlığıyla yüzüme çarpınca artık kaçamadım, başlangıçtan sona bütün gelişmeleri tüm ayrıntılarıyla okudum, yüzlerce haberi taradım.
‘Muhafazakârlık, ahlâk, yüzleşme' konularında Türkiye'nin ne durumda olduğunu bir daha gördüm.
***
Muhafazakârlara bakılırsa ahlâklı olmak için ‘dindar' olmak yeterlidir…
Ama siyasal İslamcıların iktidarında olup bitenler, bu kanaatin hiç de doğru olmadığını her gün yeniden kanıtlıyor.
Tarihimizin belki de en büyük yolsuzluk dönemini yaşıyoruz ama Cuma'yı kaçırmayanlardan bir itiraz yükselmiyor.
Siyasal İslamcıların her türlü ahlâksızlığını görmezden geliyorlar…
Dinle ahlâk arasındaki bağı inat ve istekle kopartıyorlar.
***
Muhafazakârlar kendi içlerinde çok derin bir ‘ahlâk' hesaplaşmasını şimdilik fısıldaşarak götürüyorlar, bu dönem bittiğinde daha korkusuzca ve daha hesapsızca bu utanç verici duruma eğileceklerdir herhalde…
Şimdilik Karaman'daki korkunç olay hakkında bile öyle açıktan konuşamıyorlar.
Zaten olayın bir daha yaşanmaması için dipli köşeli bir temizlik yapmak yerine anında ‘yayın yasağı' konması da, meseleyi bir tek kişiye indirerek kapatma yoluna gidildiğini göstermekte…
***
Karaman'daki pespayelik, ‘yüzleşme' açından önemli bir örnek…
Yönetim kademesine de kente de hâkim olan zihniyet, bu hastalığın kökünü kazımak yerine üstünü örtmekten yana…
Okuduğum resmi ve gayrı resmi açıklamaların ortak noktası, ‘neler olduğunu' değil, ‘neler olmadığını' açıklama gayretini sergilemesi.
Örneğin Cumhuriyet Başsavcılığı mağdur çocukların sayısı konusundaki iddiaları şöyle yanıtlıyor:
“Yine ilgili haberlerde yanlış olarak mağdur sayısının 45 olarak bildirildiği görülmekte olup Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında ilgili şüphelinin, Karaman'da 10 küçük mağdura farklı zamanlarda cinsel istismarda bulunduğu kanaatine varılmış olup bu konuda Karaman Ağır Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açılmıştır.”
Kamu yöneticileri de kentteki utanç verici dramın tedavisi gayretinde değil, ‘aman siyasal İslamcı yönetime halel gelmesin' diye çırpınan avukat kimliğinde görünüyorlar…
Azim ve gayretle müdafaa halindeler…
Aile Bakanı'nın açıklamalarına ve AKP'nin dün mecliste önce reddettiği sonra da zoraki kabullendiği ‘çocuk istismarı' önergesi kepazeliğine hiç değinmiyorum.
***
Bugüne kadar yapılan ‘resmi' açıklamaları topluca okuyun, sanık öğretmen, olayın vuku bulduğu mekânlar, bu işe doğrudan ya da dolaylı bulaşmış olanlar hakkında hiç bir açıklama bulamaz, bilgi edinemezsiniz…
Resmi olarak anlatılan senaryo ‘bir öğretmenin sekiz - on yaşlarındaki öğrencilere tecavüz ettiği…'
Hâlbuki olay, içe kapalı yaşayan, çok ahlâklı olduğunu iddia eden, dindar olmanın temiz olmaya yettiğini ileri süren bir yapı içinde cereyan ediyor…
Hâlbuki mahkemece kabul edilen ve dün basına yansıyan iddianameye göre, 2012-2013 ve 2014'te, üç yıl boyunca, Ensar Vakfı'na ait yatılı evde 3, daha sonra Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği'nin pansiyonunda 7 olmak üzere 10 çocuğa cinsel istismarda bulunulmuş. Çocuklar, kendilerine cinsel istismarda bulunulduğunu anlatırken; Adli Tıp Kurumu'nun raporu da bu anlatımları doğrulamış.
Bunu sorgulayacak, cerahati akıtacak, bu rezilliği teşrih masasına yatırıp neşterleyecek olan sistem ise bir devletin cerrah titizliği yerine AKP'nin din istismarının beceriksiz kalecileri gibi davranıyor.
Ama nihayetinde sistematik ve organize olduğu kuşkusu yaratan bu ahlâksızlık tedavi edilmeden bırakılıyor.
***
İçiniz kaldırmasa da kendinizi zorlayıp Karaman'daki durumu yakından izleyin.
Yaşadığımız bu görülmemiş yozlaşmış ortamı, toplumsal çöküntünün boyutlarını ve yolsuzluk yamyamlığının ahlâkı ne hale getirdiğini daha iyi göreceksiniz…
Bu dönemin en büyük mağdurları gerçek dindarlar olmalı…
Nerelerdeyseler artık.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Basın Tarihi: Ey Mübarek…
15.06.2025 - Basın Tarihi: Uçağı Kim, Neden Düşürdü?
29.05.2025 - Basın Tarihi: Konuşmadığımız Bir 19 Mayıs Daha Var…
23.05.2025 - Basın Tarihi: Fenerbahçe, Deniz Gezmiş, Yunanistan…
10.05.2025 - Basın Tarihi: “Batıda düello vardır, doğuda pusu”…
25.04.2025 - Ankara duymaz, U2 ve Bono duyar
4.04.2025 - “Yetmez Ama Evet” Referandumu…
20.03.2025 - Basın Tarihi: “Köşe yazarının parasını kim verir?”
15.03.2025 - Basın Tarihi: Diyarbakır’dan…
6.03.2025 - Basın Tarihi: 'Cinayeti Gördüm' yazısı…
27.02.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
yolda
"HDK nın savunduğu siyasi damar" sadece Kürtlerden mi oluşuyor? Ya bu tabana dahil olan Türkler? onlar da mı CHP ye oy vermez?? SSÖ aday olmazsa peki kime oy verirler? kanımca onlarca yıldan bu yana olan şey yine olur, kendini "sol" diye sıfatlandıran kimileri "kerhen" CHP ye oy verir. "Türk solu" nun büyük bir çoğunluğu ve CHP kan bağıyla bağlıdır. Göreceğiz.
ahekiz
Sırrı Süreyya’nın alacağı yüksek oy oranı, onurlu ve kişilikli bir siyasetin müjdecisi olur. Sırrı Süreyya aday olmazsa HDK’nın savunduğu siyasi damar da gidip CHP’ye oy filan vermez.. Vermezde bir dönem sonra Sırrının arkasında kimse kalmaz.. HDK da kısa süre sonra ikin bir kürt partisi olarak kalır. Kürtlerin tabanı CHP’ye asla oy vermez.