Mehmet ALTAN
Çetenin devletten farkı elindeki silahlı gücü hukuksal denetime tabi olmadan uygulamasıdır. Halbuki şiddet tekelini elinde bulunduran devlet, hukukun adaleti, vicdanı, sarsılmaz mantığıyla sınırlıdır. Bu nedenle devlet hukukla bağını koparırsa, şiddeti keyfî şekilde kullanmaya başlarsa anında çeteleşir.
Artık Cemal Kaşıkçı’nın kendi devleti tarafından Türkiye topraklarında barbar bir küstahlıkla planlı programlı alenen katledilmesini de yaşadıktan sonra, hukuku yok sayan bir devletin sadece çeteleşmeyeceğini aynı zamanda katilleşeceğini de söylemek mümkün hâle geliyor.
Hukuk yoksa devlet sadece çeteleşmiyor bir adım daha attığında düpedüz katilleşiyor.
***
Başka ülkelerde var mı bilmiyorum, şöyle üstünkörü bir baktım ama bulamadım…
Ama Türkiye’de “Öldürülen Gazeteciler Günü” var… Her yıl 6 Nisan tarihi “öldürülen gazetecileri” andığımız bir gün…
Sağlıklı bir ülkede “Öldürülen Gazeteciler Günü” olabilir mi ?
Yazarken de , okurken de ürperten bir tomografi gibi…
İnsan bağıra bağıra defalarca söylemek istiyor, bu ülkede böyle bir gün var.
***
6 Nisan…
Çünkü 6 Nisan 1909’da İttihat ve Terakki hükümeti gazeteci Hasan Fehmi’yi öldürttü.
İttihatçılar, muhalif Hasan Fehmi’yi susturmak için önce kendisine gözdağı vermeye kalktılar, fayda etmedi.
Bir akşam Hasan Fehmi üç arkadaşıyla birlikte Galata Köprüsünden Beyoğlu’na geçerken kendisini vurdurttular.
Hasan Fehmi İttihatçıların öldürttüğü ilk muhalif gazeteciydi ama sonuncusu olmadı.
Hükümet öldürttüğü için katili hiç bulunamadı.
8 Nisan günü, İttihatçı muhaliflerin bir gövde gösterisine dönüşen elli bin kişilik büyük bir cenaze töreninin ardından II. Mahmut Türbesi’ne defnedilmiş olsa da Hasan Fehmi’nin cesedi hâlen Galata Köprüsü üzerinde yatıyor.
Katili açıklanıncaya kadar da en azından benim için hep orada yatacak.
***
Hasan Fehmi 1874 yılında dünyaya geldi, ailesi Yunanistan'dan göç etmişti
Mekteb-i Sultanî’deki ve Mülkiye Mektebi’ndeki öğreniminin ardından Paris’e gitti.
Jöntürklerden etkilendi. Paris’te Prens Sabahattin ve çevresi ile tanıştı. Ardından Mısır’a gitti.
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a döndü. Serbestî gazetesinde yazılar yazmaya başladı. İttihatçılara ihtiyatla bakıyordu. Yolsuzlukların üzerine giden dönemin radikal yazarlarından birisiydi.
Hıfzı Topuz, Hasan Fehmi’nin katledildiği ortamı şöyle anlatır:
"Daha her şey o kadar yeniydi ki. İkinci Meşrutiyet ilan edileli henüz sekiz ay olmuştu. Abdülhamit tahttan indirilmemiş ama yönetim İttihatçıların eline geçmişti. Zat-ı şahanelerinin hiçbir yetkisi kalmamıştı. Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşanın başkanlığında kurulan kabineyi gerçekte Enver, Talat ve Cemal paşalar yönetiyordu. Basın sözde özgürlüğe kavuşmuş, sansür kaldırılmıştı ama İttihatçılara ters düşecek tarzda yazı yazanlar, karşı koyanlar, vatan haini saylıyordu."
Hasan Fehmi nin öldürülmesini İttihat ve Terakki yönetimine mâl eden muhalefet, olaya büyük tepki gösterdi. Cenazede Hukuk Fakültesi öğrencileri Mülkiye öğrencileri ile birleşerek Bâb-ı Âli’nin kapısında Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa’dan katillerin bulunmasını istediler.
Başlangıçta küçük olan topluluk, Sultanahmet'te bulunan Meclis-i Mebûsan binası önüne gelinceye kadar 50 bine ulaştı. 31 Mart Ayaklanması, cenazedeki bu gövde gösterisinden beş gün sonra, henüz Hasan Fehmi’nin katledilmesinin etkisi geçmeden ortaya çıktı.
Bu nedenle Hasan Fehmi’nin öldürülmesi, 31 Mart Ayaklanmasının yakın nedeni olarak görülür.
***
Hasan Fehmi’yi ne kadar anıyoruz, ne kadar anımsıyoruz, bu kara lekeyi hafifletecek sembolik düzeyde bile olsa minik bir çabayı ne kadar harcıyoruz ?
Belki de bunlar yapılmadığı için öldürülen gazetecilerin sayısı hep arttı.
Dilerim ki 2018 yılının sonlarına doğru Suudi Arabistan devletinin gözü dönmüş vahşetinin bu topraklar üzerindeki çıldırmasına şahit olurken Hasan Fehmi’yi yok saymak ancak rahatsız edici bir hafıza kaybı ile mümkün sayılsın.
***
1909’ dan 2018 yılına…
Hasan Fehmi’den topraklarımızdaki bir başkonsoloslukta yok edilen Suudi Cemal Kaşıkçı’ya…
Cemal Kaşıkçı Washington Post gazetesindeki son yazısında ne diyordu:
“Geçenlerde internette Özgürlük Evi’nin (Freedom House) yayımladığı ‘Dünyada Özgürlüğün Durumu-2018’ raporuna bakarken vahim bir gerçekle karşı karşıya geldim. Arap dünyasında ‘özgür’ olarak nitelendirilen tek bir ülke var. Bu ülke Tunus. Ürdün, Fas ve Kuveyt, ‘kısmen özgür’ ülkeler olarak ikinci sırada geliyorlar. Arap dünyasında kalan diğer ülkelerin tümü ‘özgür olmayan’ kategorisinde sınıflandırılıyor.
Bunun sonucu, bu ülkelerde yaşayan Araplar ya bilgisiz bırakılmış ya da yanlış bilgilendirilmiş durumdalar. Günlük hayatlarını ve bölgeyi etkileyen konuları yeterli bir şekilde ele alıp tartışabilme imkânından yoksunlar. Bu konuları hele kamuoyu önünde tartışabilme imkânları daha da sınırlı. Toplumun zihnine ve ruh hâline devletin yönlendirdiği bir anlatı hükmediyor. Çoğu inanmasa da, toplumun büyük çoğunluğu bu yanlış anlatıya teslim olmakta. Üzücü olan, bu durumun pek değişecek gibi görünmemesidir.
Oysa Arap dünyası 2011 baharında umutla kaplıydı. Gazeteciler, akademisyenler ve halk kesimleri, kendi ülkelerinde parlak ve özgür bir Arap toplumunun beklentisiyle doluydu. Hükümetlerinin baskısından, enformasyon üzerindeki sürekli sansür ve müdahalelerden kurtulmayı bekliyorlardı. Bu beklentileri kısa sürede paramparça edildi; bu toplumlar ya eski statükoya döndüler ya da geçmişten daha da sert koşulları karşılarında buldular.”
***
Son yazısı üzerinden hareketle “Cemal Kaşıkçı ilk basın şehidi Hasan Fehmi’nin üvey kardeşi mi” sorusu gündeme geliyor?
1908’de sen kendi gazetecini öldürünce...
2018’de de başka katiller kendi gazetecilerini gelip, senin topraklarında öldürüyorlar...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025