Mehmet ALTAN
"Bu bizim coğrafya, dünyada müzik değişse de ritmini bir anda hızlıca değiştiremiyor… Dünyanın ritmi bir yanda, buranın değişmeyen yeknesak ve köhnemiş salınması diğer yanda kalıyor.
Batı dünyasında günlük gazeteler, 1600 ile 1650 yılları arasında sanayileşmenin çiçek açmaya başlamasıyla birlikte pıtrak gibi ortalığı sarıvermiş.
Osmanlı’da ise, Batı’da gazetelerin doğumundan iki asır sonraya, 1850’lere gelindiğinde bile henüz sadece iki gazete yayınlanmakta… Bunlardan biri devletin resmî gazetesi Takvim-i Vekâyi, diğeri Ceride-i Havadis…
Bir de Vekâyi-i Tıbbiye dergisi.
Tüm matbuat budur."
Bu satırları geçen yıl 16 Ağustos'ta "Basından önce yasakları geldi" başlıklı yazıda yazmışım...
Şimdi bir soru: ilk gazete Batı'dan iki asır sonra çıktıysa, basın mesleğinin kendine özgü çalışma şartlarını düzenleyen kapsamlı ilk yasa ne zaman çıkmış olabilir?
Maalesef 1961 yılında, hem de gene maalesef darbe sonrası oluşan Milli Birlik Komitesi sayesinde.
***
Basın çalışanlarının hakkını, hukukunu ilk önceleri 3008 sayılı İş Kanunu düzenliyordu. Bu kanuna göre fikir işçileri Borçlar Kanunu’nun 313–354 maddelerinde düzenlenen hizmet sözleşmesi hükümlerine tabiydi. Ardından Basın Birliği Kanunu geldi. Bu kanun gereği gazeteciler bir meslek odası etrafında etrafında toplanmışlardı. Birliğin amacı; gazetecilerin maddî, manevî, bireysel, ortak çıkarlarını korumaktı. Ancak kısa bir süre sonra Basın Birliği Kanunu yürürlülükten kalktı, gazeteciler tekrar Borçlar Kanunu hükümlerine tabi oldu.
Daha sonra her meslek grubunun kendine özgü çalışma şartlarını düzenleme fikri doğdu. Bu ilk kez 5953 sayılı yasa ile basın çalışanlarına uygulandı.
Kanun’un en önemli özelliği, fikir işçisi olarak tanımlanan gazetecilerin işverenleri ile ilişkilerini düzenlemeyi amaçlamasıydı.
Ama basın çalışanlarının haklarına sahip çıkan ilk anlamlı yasa Milli Birlik Komitesi'nin çıkardığı ve yürürlükteki 5953 Sayılı yasayı köklüce revize eden 212 Sayılı Kanun olmuştur. Yasanın 1. maddesi "Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunu’ndaki ‘işçi’ tanımı kapsamı dışında kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanacağını" vurgular.
Bu yasa basın çalışanlarına özel haklar sağlamıştır.
Gazete patronları bu yasaya karşı ayaklanmıştır.
***
212 sayılı kanunun gazetecilere sağladığı haklar şunlardı:
1- Kıdem hakkı; eski kanunla gazetecinin kıdemi çalıştığı gazeteye girişi ile başlıyordu. Mesleğe ilk giriş tarihi göz önünde tutulmuyordu. Yeni kanun ise mesleğe ilk giriş tarihini kıdemin başlangıcı saydı.
2- Ölüm ödeneği: Yeni kanun gazetecinin ailesine, Sosyal Sigortaların yaptığı ödemelerin dışında, kıdeme göre bir ödeme yapılması zorunluğunu koydu.
3- Kanun, gazeteler kapanacak olursa gazeteciye iki aylık ödenekle birlikte kıdemine göre ödenek verilmesini kabul etti.
4- İstifa eden gazeteciye kıdem tazminatı verilmesi sağlandı.
5- Aylıkların peşin olarak ödenmesi güvence altına alındı.
6- Gece çalışanlara haftada iki gün izin hakkı tanındı.
7- Kâr eden gazetelerin gazetecilerine her yıl bir maaş ikramiye vermeleri yasaya girdi.
8- İş anlaşmazlıklarının ticaret mahkemelerine değil, iş mahkemelerine görüşülmesi kanunda yer aldı.
9- Ödemelerin gecikmesinde her gün için % 5 faiz yükümlülüğü geldi.
Bunlar o kadar yeni ve basın emekçilerinden yana haklardı ki 212 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 10 Ocak günü «Çalışan Gazeteciler Bayramı» olarak kabul edildi.
Türkiye Gazeteciler Sendikaları Federasyonu bu konuda yayınladığı bildiride,"10 Ocak 1961 tarihini sosyal haklarımıza sahip çıkmamız yolunda önemli bir dönüm noktası olarak daima anacağız" demek ihtiyacı duydu.
***
212 sayılı kanun, basın çalışanları tarafından "eksikliklerine ve güncel olmamasına rağmen gazetecilerin mağduriyetini azaltan bir kanun" olarak tanımlanırken, basın patronları da sürekli olarak "ücretlerin peşin ödenmesi, ödenmeyen ücretler için uygulanan yüzde 5 gecikme faizi, kıdem tazminatında tavan ücretinin olmaması, şirketin kâr etmesi durumunda ödenmesi zorunlu olan bir aylık ücret tutarındaki ikramiye" şartlarını yasadan çıkartmaya uğraştı.
***
Hazin olan, böyle bir yasanın sivil iktidar döneminde değil de darbe döneminde çıkmış olmasıdır.
İkincisi, o dönemlerde basının kendi meslek onuruna nispeten daha düşkün, yüksek nitelikli ve mütevazı bir çalışma alanı iken bugün tefessüh etmiş bir pespayeliğin içine düşmesidir.
Belki bunun en güzel örneklerden biri gene 1961 ihtilalinin basının iktidarın gadrine uğramasını engellemek için oluşturduğu Basın İlan Kurumu yasasıdır.
Arama motorlarına girin "Basın İlan Kurumu" yazın bakın karşısınıza hangi güncel haberler çıkacak.
Yasasının ilk çıkışı ile bugün göreceğiniz o güncel haberler tefessühün keskin kokusudur. Buna da daha sonra bakalım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025