Mehmet ALTAN
4 Nisan Pazar günü Anadolu Ajansı’nın, “Emekli amirallerin darbe çağrışımlı bildirisi” başlıklı haberini ve benim için hiç de sürpriz olmayan daha sonraki gelişmeleri, tavır ve yaklaşımları hüzünle izlemeseydim, basın tarihine kaldığım yerden devam edecektim.
Subliminal mesajla darbecilik imalatı
Karikatürlere de konu olan “sublimal mesajla darbecilik” garabeti, savcı Can Tuncay’ın imalatıdır.
Can Tuncay eziyet olsun diye, uzun bir resmî tatil öncesi, 10 Eylül 2016 tarihinde, bir Cumartesi sabahı saat 06:00’da, Ahmet Altan ve beni bu suçlamayla göz altına aldırdı. O tarihte 35 yaşındaydı.
Anayasa ve yasalara aldırmadan beni tevkif eden, hal ve tavrını hiçbir meslek grubuyla hâlâ ilişkilendiremediğim, 10. Sulh Ceza Hâkimi Selami Yılmaz bile savcının “subliminal” kelimesinin anlamını bilmediğini söylemişti.
Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamenin ve bu iddianame üzerinden yürütülen davanın hukukla hiçbir irtibatı olmadığı, Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek mahkemeleri tarafından hüküm altına alındı.
AİHM’in dün çok gecikerek, Ahmet Altan için verdiği ihlal kararı da bu maskaralığı bir kez daha vurguladı.
Ama iddianame savcısı da, o iddianameyi kabul ederek yargılama yapıp sonunda Anayasayı yok sayan mahkeme üyeleri de hâlâ görevde. Maaşlarını da vergilerimizle biz ödüyoruz.
***
Gözaltına aldıran Savcı Can Tuncay, evimin alt üst ederek aranmasına izin veren 5. Sulh Ceza Hâkimi Atilla Öztürk, beni sabaha karşı tutuklayan 10. Sulh Ceza Hâkimi Selami Yılmaz, Anayasa’ya saygı gösterselerdi, benim gözaltına bile alınmamam gerekirdi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kemal Selçuk Yalçın ve üye Mehmet Akif Ayaz, 27. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı şimdi Yargıtay üyesi Abdurrahman Orkun Dağ ve üye Seval Alaçam da Anayasa Mahkemesi kararlarına direnerek anayasal suç işlediler.
Ancak o dönem Anayasa’yı ve hukuku yok sayan sadece bu özel zevat değildi.
Subliminal mesajla darbeciliğin yeniden hortlatılması
Doğmadan ölmüş olan “subliminal mesajla darbecilik” suçlamasının Anadolu Ajansı aracılığıyla yeniden hortlatılmaya çalışılması da hukuka ihanet edenlerin yargıda istihdam edilmesi kadar şaşırtıcı.
Silivri’deki hücrede, tutuklanmamdan bir zaman sonra, uyduruk ve küçük bir plastik masa etrafında, ufacık ekranı izlerken eski bir askeriye hâkiminin büyük bir rahatlıkla utanmadan, sıkılmadan, ahlaksızca bizlerin “üniformasız terörist” olduğumuzu söylemesine tanık oldum.
Önceki gece ise ekrandan fırlayacakmış gibi hararetle, savcıya ismiyle hitap ederek amiraller için “hukuk” hatırlatması yapıyordu.
Hiçbir hukuksal zemini olmayan sublimal mesaj suçlamasında, hedef yazarlar ise “üniformasız terörist”, amiraller söz konusu ise “hukuk çığlığı.”
Gene aynı Silivri zindanındayken, şimdi amiraller için “hukuk” diye çırpınan bir tümgeneralin, “âdil yargı olursa ömür boyu gün ışığı” göremeyeceğimizi söylediğine de şahit oldum.
Askerî hâkim olanın da olmayanın da aslında hukuk filan umurunda değil. Siyaseten hoşlanmadıkları biri söz konusu ise, hükmü en acımasız olanından ânında konduruyorlar.
Evrensel hukuk her seferinde, bunların demokrasi ve hukukla ilgisi olmayan, kışla parfümlü siyaset peşinde koşan kişiler olduğunu da kanıtlıyor.
Keşke siyasal düşmanlıkla değil, hukukun evrensel prensipleriyle daha sağduyulu hareket edebilselerdi bugün aynı suçlamalara muhatap olmaz, haklarında hiç bir mahkeme kararı olmadan apar topar lojmanlardan çıkarılamazlardı.
İletişim mecrasında yandaş ya da muhalif etiketiyle çalışan çoğunluk
Sadece askerler değil, bu baskı döneminde televizyonlarda görünmelerine izin verilenlerin de pek farklı olmadıklarını, hukuk yerine baskı döneminin dengeleri üzerinde dans ettiklerini görmekteyiz.
Bu denge dansı, kendilerini ‘muhalif’ ve ‘demokrat’ diye tanımlayan kanallarda özel moderatörler eşliğinde yapılmakta…
Yandaşlar da aynı korkunçlukla gaza basmaya devam ediyor…
Amiralleri infaz etmekten çekinmiyorlar... Onların da hukuk filan umurları değil. Talimata göre “görev” yapıyorlar.
Dışarda iken paçalarımızda dolaşan o gariban dalkavuk grubun, ben içerdeyken de nasıl rezil yayınlar yaptıklarını izlemiş, ezik adamların çok tehlikeli olduğuna bir kez daha kanaat getirmiştim.
Bu gariban eziklerin, ellerinden geleni artlarına bırakmayan iğrençliklerini gördükçe Silivri’de acı acı gülümserdim.
Bilindiği gibi “varlığını herhangi bir kurum ve kuruluştan aldığı para yardımıyla sürdürebilen, bunun için de kendine yardım edenleri körü körüne savunan gazetelere besleme basın” deniyor.
Bunlar da besleme basının, gariban beslemeleri işte… İfade hürriyeti anlayışı da demokrasi anlayışları gibi maalesef.
Aynı suçlama karşısında alınan tavırları izlemek basın tarihi açısından ıskalanmaması gereken eğlenceli bir deneyim. Ama çok da ürkütücü…
Dedim ya kimsenin “hukuk”la ilgisi yok. Üstelik de herkesi çok yakından ilgilendiren ifade özgürlüğünden… Bunun medya eliyle yapılması daha da korkunç.
Anayasa’da garanti altına alınmış basın hürriyeti hakkının sahibi olan medya mensuplarının çoğunluğunun, düşünce ve ifade hürriyetinin anlamı ve kapsamından bihaber olması endişe verici.
Bu anayasal hakkın sadece kendisi gibi düşünenler için var olduğunu sanıyorlar. Farklı düşünenlere “ahmak” demekte beis görmeyen bir avamlık söz konusu.
Onların ifade hürriyeti anlayışı da demokrasi anlayışları gibi maalesef.
***
Subliminal darbecilik suçlaması ile yaşanan bir davanın sonuçlarına baksalar yapmaları gereken tek şeyin, ifade özgürlüğü ve anayasal hakları gündeme getirmek olduğunu görecekler oysa…
Ama amaç özgürlük değil, geçici olarak kurulan ve bozulacağı anlaşılan cami ve kışla parfümlü kavgaya devam etmek.
Bakalım gerçek bir demokrasi ve temel hak ve özgürlüklerin herkes için tek güvence olduğu noktasına ne zaman gelecekler, gelebilecekler mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025