Mehmet TEZKAN
Korkulan, aslında tahmin edilen oldu; Türk ordusu ile Suriye resmi ordusu ilk kez çatışmaya girdi.
Suriye askerleri topçu atışı ile gözlem noktasına giden konvoyu vurdu. Beşi asker üç sivil sekiz şehit verdik. Obüs toplarıyla anında karşılık verildi.
Mesele bitti, kapandı mı?
Hayır. Şam’la Ankara arasında yeni bir sayfa açıldı. Görünen o ki; Şam ordusu bundan böyle arkasına Rusya’yı alarak Suriye’deki Türk askerlerini hedef almaktan kaçınmayacak.
Suriye’de yeni bir oyun, yeni bir plan sahneye konuldu.
Gelin önce İdlib’e bakalım. Rejimden kaçan 3 milyondan fazla Suriyelinin yaşadığı alan, başta HTŞ olmak üzere ondan fazla cihatçı/radikal grubun kontrolü altında.
İçlerinde yabancı savaşçıların bulunduğu bu radikal gruplar İdlib’i işgal etmiş durumda.
Moskova ve Şam burayı ne pahasına olursa olsun teröristlerden temizleyeceklerini açıkladı. Ankara araya girdi; sivil kayıplar olabilir, katliamlar olabilir, büyük bir göç dalgası yaşanabilir, insanlık dramıyla karşı karşıya kalırız diye bir plan ortaya attı.
Astana dedikler süreç böyle başladı.
Kısaca yapılacaklar şuydu: Türkiye ve Rusya gözlem noktaları kuracak. Şam güçleri ile cihatçıların savaşmasını engelleyecek. Silahsızlanma bölgesi oluşturulacak. Böylece arada kalan sivillerin ölmesini, evlerini terk etmesini önleyecek.
Halep’i Şam’a, Halep’i Lazkiye (Akdeniz’e) bağlayan iki karayolunun (M4-M5) güvenliği sağlanacak, cihatçılar ve çatışan gruplar ağır silahlarıyla silahsızlanma bölgesinden çekilecek.
Bunu da Türkiye sağlayacaktı.
Ankara’nın taahhüdü buydu.
Oldu mu?
Hayır. Astana masasındaki hesap sahaya uymadı.
Türkiye önce 12 gözlem noktası kurdu. Başlangıçta işler, beklendiği gibi gitti. Ankara dikkatini Fırat’ın doğusuna, PKK/PYD yapılanmasına verdi. Öncelikli hedef yaptı.
Fakat bu süreçte esas patlayacak yer, esas büyük sıkıntı Fırat’ın batısında, uyarısı yapıldı. Ankara Rusya'ya güvenerek İdlib’de sorunu çözeceğini düşündü.
Rusya destekli Şam ordusu ağustos ayında İdlib’i geri almak için harekete geçti. (Bu arada, meşru hükümet, meşru ordu varsa İdlib onların toprağıysa, Suriye’nin toprak bütünlüğü savunuluyorsa bu normaldi.)
Düne kadar çatışmalar bir alevlendi, bir durdu. Rus uçakları da sivil hedef gözetmeksizin bombardımana katıldı. Şam adım adım ilerlemeye başladı.
İlk hedefleri cihatçıların elinde olan iki kritik otoyolun kontrolünü sağlamaktı.
Barış bozulunca, savaş tüm şiddetiyle başlayınca barışı gözetmek için giden askerlerimizin orada bulunma nedeni kalmadı. Gözleme noktaları işlevini yitirdi.
Taa 23 Ağustos’ta, iki gözlem noktamız Şam askerlerinin geri aldığı bölgenin içinde kaldı. Rus jandarma polisi tarafından korunur hale geldi.
O tarihte sordum: Türk asker İdlib’de daha neyi bekliyor dedim. Sahayı bırakamayız dediler.
Yine sordum: Askerimiz orada kalıp ne yapacak, Türk askerinin eve dönüş zamanıdır dedim.
Orada olacağız diye ısrar ettiler.
Dün itibarıyla üç gözleme noktası Şam rejiminin hakimiyet alanı içinde kaldı; sekiz şehit verdik.
Şimdi soruyorum; Ankara’nın İdlib politikasını bilen var mı? İdlib’de ne yapmak istediğini anlayan var mı? Gördüğüm kadarıyla İdlib’deki fiili durum aynen kalsın istiyor. İdlib donsun isteniyor.
Şam ve Moskova ise temizlemekte kararlı olduğunu belirtiyor. Ateş kesmiyor, durmuyor.
Dünkü saldırının önemli bir boyutu daha var. Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika dönüşünde Astana sürecinin bittiğini ilan etmişti. Moskova’ya ya Türkiye’nin yanında ol ya da Suriye’nin çağrısı yapmıştı.
Şam’ın Türk askerlerini hedef alan saldırısı Moskova’dan habersiz yapılmayacağına göre... Moskova tepki vermekten kaçındığını göre...
Moskova, Şam’ı tercih etti.
Şam’ın dünkü cüretkar saldırısının nedeni bu değil mi? Böyle okumak lazım değil mi?
Gelelim üç kritik soruya.
BİR: Türkiye-Suriye ile savaşa girer mi?
Büyük çaplı savaş olmaz. Suriye’nin hava sahasının kontrolü Rusya’nın elinde, Türkiye Rusya’nın izni olmadan hava akını düzenleyemez, helikopter bile uçuramaz. Bölgesel (dünkü gibi) çatışmalar veya bombalama artık kaçınılmaz.
İKİ: Ankara-Moskova ilişkileri bozulur mu?
Cumhurbaşkanı saldırıyla ilgili açıklama yaparken, gereken cevabı verildiğini söyledi ama Rusya’ya da muhatabımız siz değilsiniz diye mesaj göndermeyi ihmal etmedi.
ÜÇ: Şam ordusu İdlib’i geri almak için saldırılarını sürdürür mü?
Kuşkusuz, askerlerimize yapılan saldırı bir anlamda durmayacaklarının mesajı. Sınırımıza 500 binden fazla Suriyeli dayandı. En büyük korku sayıları 40-50 bin olduğu tahmin edilen cihatçıların ülkemize sızması.
Gelelim sonuca. Eski defterleri açmayalım ama şunu söylemeden de geçmeyelim. İç savaşta taraf olmak bizi bu noktaya getirdi. Ordumuzu iç savaşın içine mecburen girmek üzere!
Yakın zamana kadar; çok akıllı politika izledik, sahada güçlü olduğumuz için masada da güçlüyüz, iki süper güçlü (ABD ve Rusya) masaya oturttuk mutabakat imzaladık diyenler, bugünkü halimizi nasıl yorumluyorlar?
Hem Fırat’ın doğusundaki hem batısındaki halimizi.
Mutabakatlar kağıt üstünde kaldı. Mutabakatların kandırmaca olduğu ortaya çıktı.
Ankara’nın başı belada!
İdlib'deki Suriye bombardımanı
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİkinci varlık vergisi faciasına doğru 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Kayıp İmam”ın izinde: Musa Sadr’ın 50 yıllık gizemi Libya’da çözülebilir mi? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAdli yıl ne vaat ediyor? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciMeğerse cennetteymişiz 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBeslenmenin farklı yollarından kaçış yok 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.08.2025
3.08.2025
7.07.2025
13.01.2025
6.01.2025
27.02.2023
14.06.2022
23.05.2022
7.03.2022
7.02.2022