Mehmet TIRAŞ

ZARLAR…
22.12.2024
236

“Zarlar” Ahmet Altan’ın 5 yıl yattığı Silivri cezaevinde yazdığı üçüncü Romanın adı.

 Ahmet Altan cezaevinde okuduğu kitaplar arasında  Mahmut Şevket Paşa suikastını” anlatan bir kitap da okur.

Suikastçının kimliği ve iki kardeşin birlikte asılması dikkatini çeker.

Romanın büyüleyici edebi kurgusunu bu olay üzerine kurar.

ZARLAR romanı böyle ortaya çıkar.

Altan yaratıcı kalemi ile edebi heykeller oluşturuyor.

Aynı zamanda imparatorlukta yaşanan çetelerin tarihini de anlatıyor okurlarına.

Hala bakın ki çeteler iktidarların ortağı oluyor şimdilerde.

Ahmet Altan’ın baş karakteri çocuk yaşta olan Ziya’dır.

Ziya’nın hayran olduğu kendine ‘idol’ olarak seçtiği İstanbul’un en ünlü meşhur çetelerinden ağabeyi Arif Bey’dir.

Arif bey güçlü kuvvetli ve heybetli daha otuz yaşına basmamış, yetiştiği çevresinde ve takıldığı mekanlarda nam salmış bir Çerkez’dir.

Ziya daha  ilk okula gittiği süreçte ve çocuk yaşta erkek korkmaz kurgusu üzerine yetiştirilir ve ağabeyleri Arif ve Hakkı’yı örnek alır,okulda arkadaşlarına korku salan biridir.

Kendini alaka etmeyen konularda kavgaya giren bir yerde çete olmanın küçükte olsa alt yapısını oluşturur.

Arif kardeşleri Hakkı ve Ziya’yı yanına alır ve evlerine yakın boş koruluk ta atış talimleri yaptırdığında, Hakkı 13, Ziya ise daha 10 yaşındadır.

Çok sürmez ve su testisi su yolunda kırılır.

Arif bey   Arnavut’lu  Maltı Mustafa ile bir meyhanede karşılaşır.

Maltı Mustafa Saraya bağlı bir çetenin  lideridir.

Tartışmaya çıkar, silahlar çekilir.

Arif bey ilk ateş etmesine rağmen Maltı Mustafa Arif beyi öldürür.

Arif beyin öldürülmesi Hakkı ve Ziya’nın yaşamını kökten değiştirir.

 Bir süre kendilerine gelmezler öldürüldüğüne inanmazlar.

Ziya abisinin intikamının alınmasını en kısa sürede  Maltı Mustafa’yı öldürmesini Hakkı’dan ister.

“Bunu sen üstlenmelisin” der.

 Hakkı isteksizdir.

Aradan zaman geçer Ziya tekrar abisi Hakkı’ya ne düşünüyorsun Maltı Mustafa’yı ne zaman öldüreceksin diye sorar?

”Acele etme plan yapıyorum demesine” rağmen. Ziya  Abisi Hakkı’nın yapmayacağına inanı anlar.

Maltı Mustafa’yı kendisi öldürmeye karar verir.

Maltı Mustafa’yı Adliye de duruşma salonunda öldürecektir.

Çerkez çetesinin yardımıyla duruşmanın başlamasından önce duruşma salonuna girer.

Salonda bulunan kalabalık Arnavutlar Maltı Mustafa’nın gelişini alkışlarla karşılarlar “Bravo yiğidim  diye bağırırlar…

Ziya duruşma başlamadan silahını çeker ve Maltı Mustafa’yı öldürür.

Sinop cezaevine gönderildiğinde Ziya 15 yaşındadır.

Cezaevindeki Çerkezler tarafından himaye görür.

Ziya yaşından fazla göstermektedir cezaevinde mahkumlar tarafından saygın bir kişi olarak karşılanır çünkü Maltıyı öldürmesi her tarafta haber olurken, bir de Arif beyin kardeşinin olmasının etkisi vardır.

Çok konuşmaz kendini göstermek için ciddi davranır mahkûmlara karşı da mesafeli durur.

Cezaevinde çok kumar oynanmaktadır.

Kumar dikkatini çeker.

Kısa sürede kumar Ziya’nın tutkusu olur.

İyi Zar atar.

Zarları avucunun içinde sallarken o kadar keyif alır ki hiçbir şeyden almadığı keyfi almaktadır.

Hapse gireli bir yıl olmasına rağmen ne abisi Hakkı ziyaretine gelir ne de başka bir yakını.

Birgün gardiyan Ziya’ya ziyaretçin var deyip önüne düşer.

Gelen  Sarayın adamı Çerkez Sarı Mehmet’tir.

 Ziya’ya hal hatır sorar bir ihtiyacın olduğunda bu gardiyana iletirsin deyip, tekrar geleceğini söyleyip odadan ayrılır.

 Ziya hiç sormaz kimsin nesin diye.

İkinci bir Ziyaretinde Sarı Mehmet Ziya’ya  seni kaçıracağız hazırlıklı ol” der.

Planı anlatır:

“Sen kumar oynadığın kişiye “niye zar tutuyorsun” diye bağıracaksın üzerine yürüyeceksin, bu bağırma anında içeri iki gardiyan girecek koluna girip seni alıp koğuştan çıkaracaklar ve plan böyle işleyecek” der.

Ve öylede olur Ziya’yı karanlık bir oda da beklemesini söyleyen gardiyanlar gider.

Sonra tanımadığı  iki kişi gelir Ziya’yı  alıp Sinop cezaevinden tekne ile kaçırıp  Mısır’a giden bir Zahire gemisine bindirirler.

Gemi oradan da İskenderiye limanına varınca  Ziya’yı bir adam alır ve  çiftlikte çalışan yaşlı bir  kahyaya teslim eder,bunlardan  hiç birini ziya tanımaz,kahya bir çiftlik evine Ziya’yı  yerleştirir bir ihtiyacın olursa beni çağır,bir de bey söyledi seninle görüşene kadar hiçbir yere gitme,

bir yere  gitmek istersen beraber gideriz” der.

Kısa sürede Ziya kendini ifade edecek kadar Arapça öğrenir ve yaşlı kâhya ile sohbet eder çiftlikte olanı biteni ve gördüklerini sorar.

Ziya’nın çiftlikte ki hayatı beklenemedik gelişmelere neden olur.

Çiftlikte lüks bir villa vardır ve bu villa da yaşlı bir adam ile  güzel bir kız yaşaamaktadır, Ziya’nın dikkatini çeker.

Bu kızı Kahyaya sorar zengin bir Yahudi’nin kızı olduğunu Tıpta okuyor adı da “NORA”  der.

Ziya ilk defa bir kızla arkadaşlık eder ama bir türlü Nora ile yakınlık kuramaz.

Burada kendini sorgular neden bir kadınla arkadaşlık yapamıyorum diye derin düşüncelere dalar.

Nora Ziya’nın gözlerine baktığında Ziya sadece gözlerini kaçırmaz başını da aşağı eğer.

Ziya Nora ile buluşmalarında Nora meyve ağaçlarının arasında dolaşırken iki şeftali koparır birini Ziya’ya verir birini de kendisi alır ama Ziya ancak teşekkür edebilir.

Nora Ziya’nın ruh dünyasında derin dalgalanmalar yaratır.

Birgün Kahya Ziya’ya Nora’nın gittiği haberini verir.

Ahmet Altan Ziya’nın o ruh halini anlatırken insan psikolojisinin en ücra köşelerine yolculuk yapar okuru da beraberinde götürür.

Çiftlik kahyası Ziya’ya gelir Bey seni villa da bekliyor der.

Çiftlik  sahibi bey Ziya’ya Türkiye’de af çıkmıştır artık ülkene dönebilirsin der.

Ziya iki yılını geçirdiği çiftlik ayrılıp bir gemi iki günlük yolculuk boyunca Nora’yı düşünür, ”neresinden vurulduğunu anlamayan bir yaralı gibidir.”

Gemi İstanbul’da limana yaklaşınca kendini karşılamaya gelen kalabalık arasında abisi Hakkı’yı görür.

Ziya kendine yeni bir çevre oluşturmak ister ama bütün tanıdıkları Ziya’dan uzak durur hatta kaçar.

Ziya’nın hayatına İstanbul kumarhanelerinde tanışıp arkadaşlık etmeye başladığı zaman içerisinde karı koca gibi yaşadığı yalnız yaşayan zengin Tahire Hanım girer.

Ziya Tahire hanıma bir hediye almak ister hediye olarak ta kabzası sedef kaplı bir tabanca alır ve evine gider. Paketi açan Tahire hanım şaşırır. Tahire hanım Ziya’nın bir katil olduğunu, kendisini de öldürebileceğini bildiği halde hem korkar hem de çok sevdiği için Ziya’da uzaklaşamaz.

Ziya insanı yaşamaya değil de ölüme alıştıran bir ruhla yaşayan biridir ve büyüleyici bir roman tipidir.

Ziya ne zaman yalnız kalsa ilk aklına gelen Nora’nın kendine verdiği keten mendili cebinden çıkartır bakar ve tekrar katlayarak itina ile cebine koyarken, ya bu mendili kaybedersem, der.

Ziya hayatında kadını, sevgiyi ve aşkı Nora ile kısa süren arkadaşlığında anlar ama içselleştiremez, Nora’yı da unutamaz.

Bu baş döndürücü eserin detaylarını ve edebi lezzetini romanı okurken fazlasıyla tadacaksınız.

Ziya’nın “Mahmut Şevket Paşayı” makam aracının içinde nasıl öldürdüğünü ve abisi Hakkı ile peş peşe nasıl idama gittiklerini de öğreneceksiniz.

Ahmet Altan’ın Zarlar romanındaki ölüm üzerine hayatını kuran kumarbaz Ziya, hepimizin yaşamının bir parçası değil mi?

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar