Mensur Akgün
8 Mayıs’ta yaptığı açıklamayla ülkesinin İran ile P5+1’in vardığı mutabakattan tek taraflı olarak çekileceğini açıklayan ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi günü itibarıyla bu ülkeye yönelik yeni yaptırımlarını uygulamaya koydu. ABD yönetimi aralarında Türkiye’nin de bulunduğu sekiz ülkeye alım indirimi karşılığı 180 günlük muafiyet tanıyarak petrol satışlarını engelleyici tedbirler aldığını duyurdu. 50 İran bankasını, 65 İran uçağını, 200 İranlıyı kara listeye aldı.
ABD’nin talebi sadece İran’ın nükleer faaliyetlerini sonsuza kadar durdurması ve askeri tesislerinin daha etkin denetim altına alması değil. ABD İran’dan dış politikasını değiştirmesini, Suriye’de, Yemen’de, Lübnan’da, Filistin’de farklı gruplara verdiği desteği kesmesini de istiyor. Amerika’nın umudu Dışişleri Bakanı Michael Pompeo’nun Foreign Affairs dergisinin son sayısında çalakalem yazıldığı intibaı veren makalesinde ima ettiği gibi rejim değişikliği.
***
Çünkü her şeyden önce tüm bu taleplerin İran tarafından karşılanması, İran rejiminin böylesine kapsamlı ve sonuçta kendisini ABD’nin uydusu haline getirecek bir politikaya razı olması mümkün değil. Eğer talep listesi kısıtlı olmuş olsaydı, sadece 14 Temmuz 2015’de varılan mutabakatın ömrünün uzatılmasına, denetimlerin daha sıkı yapılmasına ilişkin olsaydı, o zaman müzakere şansı vardı. Fakat belli ki Washington müzakere etmek istemiyor.
Pompeo’nun Foreign Affairs’deki makalesinde de bu isteksizlik belli oluyor. Uygulamaya konan yaptırımların İran halkını baskı altına alarak isyan etmesini, rejimine karşı ayaklanmasını sağlamasını bekler bir hava var. Israrla rejimin yolsuzlukları vurgulanıyor, İran halkının hakkının yurt dışında harcandığı söyleniyor, çeşitli nedenlere gerçekleşmiş olan protestolardan övgüyle söz ediliyor. Pompeo ayrıca ABD’nin İran’a müdahale niyetinin olmadığının da altını çiziyor.
Beklentisi bariz bir şekilde iç karışıklık ya da savaş, böylece külfetsiz rejim değişikliği. ABD’nin bu beklentisi gerçekleşir mi kestirebilmek zor. Ancak yaptırımların başarılı olması halinde ekonomik durumun daha da zorlaşacağı, büyük ölçüde hidrokarbon ihracına dayalı İran ekonomisinin zor durumda kalacağı gerçek. İran’ın petrol ihracı Nisan ayındaki 2.8 milyon varil/gün seviyesinden şu anda 1.8 milyon varil/güne düşmüş vaziyette.
Reuters’in Wood Mackenzie kaynaklı haberine göre düşüşün bundan sonra da sürmesi geçici muafiyetlerle dahi 1 milyon varil seviyesine inmesi olası. Kaldı ki ABD sıfırlanmasından söz ediyor. Geçici muafiyeti jeopolitik gerekçelerden ziyade petrol fiyatlarıyla ilişkilendiriyor. Böylesi bir baskının ülkede rejim değişikliğinden çok radikalleşmeye yol açması, İran’ın nükleer silahlanma yarışını yeniden başlatması çok daha makul bir olasılık.
İran’ın tavrını ve bölgenin geleceğini ise 14 Temmuz 2015 mutabakatının altında imzası olan diğer ülkelerin ABD’nin bu tek taraflı tasarrufuna karşı göstereceği tavır belirleyecek. Almanya, İngiltere ve Fransa ABD’nin kararından ve aldığı yaptırım tedbirlerinden mutlu olmadıklarını açıklamış olmaları önemli. Ama ne yazık ki tutumları ilkeli olmaktan ziyade ticari çıkarlarını korumaya dönükmüş izlenimi veriyor.
Oysa sorun ticari çıkarlardan çok daha derin. ABD yaptırımlarıyla uluslararası normları zorluyor, egemenlik alanını bir kez daha kendi coğrafyasının dışına taşıyor, sadece İranlıları ve İran şirketlerini değil onlarla iş yapanları da cezalandıracağını söylüyor. Hem de daha önce vermiş olduğu taahhütlere, altında imzası bulunan Güvenlik Konseyi kararlarına ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın “İran sözünde durmaktadır, kabul ettiği değişimi gerçekleştirmektedir” demesine rağmen.
***
Diğer imzacıların bu meydan okumayı görmezden gelmeleri halinde doğacak ilk sonuç, ABD’nin bundan sonra her istediğini yapması, uluslararası sistemin normlarını ihlal etmesi olur ki bu konuda da zaten şimdiden yeterince adım attı. İkinci sonuçsa, İran’ın Suriye başta olmak üzere angaje olduğu pek çok yerdeki gücünü konsolide etmek için daha saldırgan bir tutum sergilemesi, bunun da bölgesel çatışmaya yol açma ihtimalidir. Hürmüz Boğazı’nın trafiğe kapatılması olasılığını da göz ardı edemeyiz. İran’ın nükleer silah sahibi olmasını da bir diğer olasılık olarak dikkate almamız gerek.
Öte yandan petrol fiyatlarının artabilecek olmasından, yaptırımlardan muafiyetin geçiciliğinden, bölgesel çatışmaların sonuçlarından, ticaret yapabileceğimiz bir başka ülkeye daha yaptırım uygulanmasından, bu yaptırımların normalleşmeye başlayan Amerika-Türkiye ilişkilerine zarar vermesinden, ABD’nin tek taraflı tasarruflarının kural haline gelmesinden etkilenebilecek olsak da, sorunun bize yararlar sağlayabileceğini de düşünmekte, pozisyon almadan önce başkalarının ne diyeceğini, ne tedbir alacağını beklemekte yarar var. Nasılsa muafiyet bize zaman tanıyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024