M.Şükrü HANİOĞLU
Bir toplumun diğerlerinden bütünüyle "farklı" ve "özgün" olduğunu savunan istisnâcılık (exceptionalism) kavramsallaştırması literatürde genellikle iki topluma atıfta bulunmaktadır.
Bunlardan birincisi devrimi, sonrasında süregelen çatışması ve siyaseti ile tüm ülkelerden farklı olduğuna yönelik güçlü bir inancın yerleşik olduğu Fransa, ikincisi ise Tocqueville'den bu yana vurgulanmakla birlikte istisnâcılığına Stalin'in (Jay Lovestone'u Komüntern aracılığıyla Amerikan Komünist Partisi sekreterliğinden istifaya zorlarken) isim babalığı yaptığı Amerika'dır.
Eşsizlik ve misyon
Her iki "istisnâcılık" da kültür ve siyasetin başını çektiği alanlarda "eşi bulunmayan örnek" ve diğerleri ile kıyaslanması mümkün olmayan "kendineözgü" toplum algısını sürekli biçimde yeniden üretmiştir. Bu yaklaşıma göre Fransa ve ABD dış ilişkilerden entelektüel faaliyete uzanan alanlarda "özgün" ve ötekilerden "farklı" toplumlardır.
Yaygın toplumsal kabûle mazhar olan bu yaklaşım "benzersizlik" ve "diğer toplumları şekillendiren gelişmelerden bağımsız olmaktan" yola çıkarak Fransa ile ABD'ye "insanlığa yol gösterme" ya da "diğer toplumlara demokrasi götürme" benzeri misyonlar yüklemektedir.
Fransız istisnâcılığı "büyük devrim"den bu yana insanlığa fener vazifesi gören seküler bir misyonerliğe atıfta bulunurken, ABD'de ekonomi ve siyasal örgütlenmenin doğurduğu farklılıkları vurgulayan benzer bir yaklaşım kadar "ülke ve insanları"nın Tanrı tarafından özel bir görev için "seçilmiş" olduğunu savunan püriten inanç da etkili olmaktadır.
Siyasal farklılıkları aşan bir yelpazede kabûl gören "istisnâîlik vurgusu" ABD ve Fransa'da uzun süre entelektüel desteğe de mazhar olmuştur.
Daniel J. Boorstin, Louis Hartz ve Richard Hofstadter benzeri akademisyenler ABD'nin güçlü "liberal geleneği"nin onu "istisnâî" kıldığı ve Avrupa görülenden farklı bir gelişim çizgisini şekillendirdiğini savunurken, Fransız entelektüelleri de Jules Michelet'nin "Fransız tarihinin insanlığın da tarihi olduğunu" savunan söylemini sosyal bilim jargonuyla kaplayarak yeniden üretmişlerdir.
Ancak "istisnâcılık" 1960'ların sonundan itibaren gerek ABD gerekse de Fransa'da ciddî biçimde sorgulanmaya başlanmıştır.
François Furet, Jacques Julliard ve Pierre Rosanvallon'un 1988'de yayımlanarak "Fransız istisnâcılığının sonu"nun geldiğini vurgulayan çalışması, bir "özgünlüğün" nihayete ererek siyasetin "normalleştiği" ve "banalleştiği"ni vurgulamıştır.
ABD'de ise özcü bir yaklaşımla "istisnâcılık" yaklaşımının anlamsızlığının altı çizilmiştir. Daniel Rodgers "Amerika farklı mıdır?" sorusunun, son tahlilde, "Arjantin" ya da "Afganistan" "farklıdır" önermelerinden anlamlı olmadığını vurgularken, Fransız meslekdaşlarına kıyasla daha derine inen bir eleştiride bulunmuştur.
Amerika ve Fransa'da muhafazakâr siyaset kaybedilen entelektüel zemine karşılık "istisnâcılık"ı "parlak geçmişe dönüş" söylemi için araçsallaştırılmayı sürdürmüştür.
Fransa'da ülkesini "yeniden dünya lideri" yapmaya soyunan De Gaulle'denseçim zaferini "Fransız istisnâcılığı"nın ürünü olarak gören Macron'a uzanan çizgide bu söylem yeniden üretilmiştir. ABD'de ise "Reagan-George W. Bush Amerikan istisnâcılığı"nın "liberal küreselcilik"e karşı savaştığı savunulmuş, Trump'ın söylemi de vülgarize edilmiş bir "istisnâcılık" üzerine inşa olunmuştur.
Türk istisnâcılığı
Literatürde iki temel "istisnâcılık"a yapılan kapsamlı atıfların bir diğer önemliörneği göz ardı ettiği ortadadır. Türkiye adı konulmayan bir "istisnâcılık"ın büyük bir çoğunluk tarafından içselleştirilmesinin yanı sıra entelektüel eleştiriye de maruz kalmayarak egemenliğini sürdürdüğü bir toplumdur.
İkinci Dünya Savaşı öncesi Fransa'sı ya da 1945 sonrası ABD'sini andıran siyasal farklılık üstü bir "özgünlük," "benzersizlik" ve buradan yola çıkılarak ulaşılan "tarihî yönlendirme" ve "izlenecek örnek olma" vurguları Türkiye'de literati ve siyasetçiden ortalama vatandaşa ulaşan bir yelpazede revaç bulmaktadır.
Fransız Üçüncü Cumhuriyeti'nin benzerini Anadolu'da inşa iddiasıyla ortaya çıkan Erken Cumhuriyet ideolojisi "istisnâcılık" iddiasında örnek aldığı modelin fazlasıyla önüne geçmiştir. Bu ideoloji bir yandan 1789 gibi yakın bir tarih değil neolitik çağdan beri "insanlığa yol gösteren, medeniyetin bânisi" eşsiz bir toplum vurgusunu dile getirirken öte yandan da "Türk İnkılâbı"nı "Büyük Devrim"le kıyaslayarak onun "ezilmiş milletler"e "numûne- i imtisâl" oluşturduğunu savunmuştur.
İlerleyen yıllarda ise Türkiye'nin Ortadoğu ve Müslüman dünyasının "tek laik demokrasi"si olmasının açıklanmaya muhtaç bir "istisnâ" oluşturduğu düşünülmüş, bu da siyaset bilimcilerinin ilgisini uyandırmıştır.
Türk muhafazakârlığı ise "istisnâcılık"ı farklı bir tarih kurgusu üzerinden üretmiştir. Kurumları, düzeni ve gelişimi ile "eşsiz Osmanlı" tarihinin bir "istisnâ"yı şekillendirdiğini savunan bu yaklaşım buradan hareketle kültür ve siyasetin başını çektiği alanlarda özgünlük iddiası geliştirmiştir.
Erken Cumhuriyet ideolojisinin "eşsiz inkılâp" üzerinden ulaştığı "istisnâcılık"ıTürk muhafazakârlığı "Osmanlı geçmişi" aracılığıyla inşa etmiştir. "Kemalizm"inFransa'yı örnek alan abartılı yaklaşımının tarihî bir misyon yüklediği Türkiye, muhafazakârlık tarafından da sadece Osmanlı coğrafyası değil İslâm dünyası için de "özgün" bir "yol gösterici" ve "lider" haline getirilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye ezici çoğunluğun "müstesnâ" olduğu ve bu nedenle de "özgün bir misyon" üstlendiğine inandığı toplumlar içinde önemli bir yere sahiptir. İstisnâcılığın bir "gerçeklik" ve "olgu" olarak içselleştirilmiş olması ile ABD ve Fransa örneklerinde görülen entelektüel sorgulamanın yokluğu bu konumu tahkim etmektedir.
Bunun neticesinde ise diğer toplumları şekillendiren gelişmelerden etkilenmeyen, kültüründen siyasal sistemine her unsuru "kendine" özgü, "farklı" sorunlarını "farklı" yollarla çözmesi gereken bir toplum algısı yerleşmiş, dünyaya "kendimerkezli" yaklaşım egemen olmuş ve "izlenecek model olma" iddiası geliştirilmiştir.
Godfrey Hodgson "Amerikan istisnâcılığı"nın bir "mit" olduğunu savunduğu kitabında buna duyulan inancın dünyanın geri kalanı açısından ciddî sorunlar yarattığına dikkat çekmişti. Fransız "istisnâcılığı" da anlam içermeyen birkavramsallaştırmanın uzun süre ciddî bir siyaset bilimi kuramsal çerçevesi olduğunun düşünülmesine neden olmuştur. "Türk istisnâcılığı"nın ise sorunları ile çözümlerinin farklı olduğuna inanan, dünyanın merkezinde yer aldığını ve model olduğunu düşünen bir toplumun şekillenmesinde önemli rol oynadığı ortadadır.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018