Murat BELGE
Üstünden epey zaman geçti; ara sıra, Türkçe'nin yanlış kullanımları üstüne yazacağımı söylemiştim. Söylemiştim ama o "ara" veya "sıra" bir türlü gelmedi. Bu, herkes birdenbire her şeyi doğru yazmaya ya da söylemeye başladığı için değil, elim değmediği için.
Her zaman tekrarlanan bir telaffuz yanlışı var. "Telaffuz", dolayısıyla konuşurken ortaya çıkıyor. Hani yazıda da ayrı ya da bitişik yazılması gerek "de", "da"lar gibi, özellikle de "a" sesi söz konusu olduğu zaman ortaya çıkan uzun ya da kısa söyleyişler. Örneğin, deniz düzeyinden yükseklik anlamında "rakım". Bu kelimede, "a"yı kısa tutarsanız anlaşılması gereken "benim içtiğim rakı" anlamı olur. Televizyonda bu telaffuza sık sık rastlıyorum. Bir zamanlar gene çok sık duyduğumuz, bunun tersi, "hakem" vardı. Maç anlatanlardan böyle telaffuz eden yoktu, gene yok. Ama seyirciler ne diyor, nasıl söylüyor, tabii bilmiyorum.
"Rakım" örneğinin tersine, kısa söylenmesi gereken "a"yı uzatanlar da var -örneğin (klasik örneklerden biri sayılır) "adem-i merkeziyet". Burada "a" uzayınca "bir erkek adı" ya da hatta "ilk erkek adı" oluyor.
Bu yanlışlık en çok "a" sesiyle ilgili ama başka seslerde de karşımıza çıkabiliyor. Örneğin "i". Bu sesin de uzunu ve kısası var. Benim kulağımı en sık tırmalayan kelime "kabine". Burada "i"yi uzatanlar çok. Uzatınca, "kabiine" gibi bir şey oluyor.
Ne yapılır, nasıl yapılır, bilemiyorum. Bu, uzun olacağı kısa, kısa kalması gerekeni uzun söyleme alışkanlığı devam edip gidiyor; hatta belki çoğalarak devam ediyor. Osmanlıca ile Osmanlıca'nın Arapça ve Farsça kökleriyle aramız açıldıkça uzunu, kısası birbirine karışıyor. Sevmediğim "^" işaretini yeniden kullanmaya mı başlamalı? Bu yanlışları okumuş yazmış insanlar, çok zaman da "spikerler" yaptığına göre, durum ciddi. Demek ki mektep medrese görmüş olmak panzehir olmaya yetmiyor.
"Telaffuz"u burada bırakıp kullanıma gelelim. Kimilerinin belki yanlış saymayacağı bir kullanım sık sık kulağıma çalınıyor: "Umut etmek." "Yapma" ve "etme" kelimelerini kullanarak isimleri fiile çevirebiliriz. "Yardım" kelimesi isimdir, ama "yardım etmek" deyince fiil kılığına girer. Gene eski dilde (Arapça ya da Farsça) birçok kelimeden bu yolla fiil çıkarmışızdır. Örneğin şu üstüne konuşacağım durumla ilgili "ümit etmek" de bunlardan biri. "Ümit" Arapça; onun için, arkasına "etmek" kelimesini takıp fiil üretmek "meşru".
Ama "umut" öyle değil. Dil devrimi sürecinde türetilmiş kelimelerden biri. Hani "yazıt" var, "yazılan şey" anlamına geliyor, o kural ve türetme yöntemine göre türetmişiz. "Umut" da işte, "umulan şey", yani zaten Türkçe kökenli olan "ummak" tan geliyor. Böyle olduğuna göre, "umut etmeyelim", "umalım".
Bazı yabancı dilden, yani Batı dillerinden alınmış kelimelerin yanlış telaffuzu da sıkça rastlanan bir durum. Örneğin "kaparo" başka birçok ticaret terimi gibi Türkçe'ye İtalyanca'dan gelmiş bir kelimedir. Bunu "kapora" diye telaffuz eden çok kişi var. Hani yabancı dilden geliyorsa kendi telaffuzumuza uydurmamız normal bir şey; ama bu "kaparo/kaparo" bilmemekten ileri gelen bir şey.
"Gelin/damat" sorunlu... Örneğin "Gelinle damat nikah memurunun karşısında durdular" gibi bir cümle yanlış. "Damat", temelde, bir aile ilişkisinin adı. Bu cümlede "güveyi" demeniz gerekiyor. Oysa "güveyi" kelimesini neredeyse unuttuk ve unutturduk. Her yere "damat" kelimesini sokuyoruz.
"Akl-ı selim" bir isimdir. Anlamı da belli: İyi çalışan (selim) bir akıl demek. Şimdilerde "aklı selim adam" gibi bir kullanım yaygınlaşıverdi. "Akl" ve onun "-ı" ekini bilmiyorlar herhalde ve onun için bu deyimden aklı selim olan birini anlıyorlar. Söylenmesi gereken "akl-ı selim sahibi" bir adam.
Daha var, ama bir yazılık bu kadar yeter sanırım. Bu "yanlış düzeltme" fiilinde zaten bir iticilik var. Fazla uzatmayayım.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025