Mustafa ARMAGAN
Şişli Etfal Hastanesi’nin ismi aslına dönerek Hamidiye Etfal olmuş. ‘Efendim nasıl olur?’ diyenler mi istersiniz, ‘Osmanlı’yı geri getirmek istiyorlar’ diyenler mi. Hakkı sahibinden çalmak ne zamandan beri adalet oldu? Birinin malını çalmak ile yaptırdığı eserin ismini çalmak arasında ne fark var?
‘Hamidiye’ ismi bir su markasında ve Çanakkale’deki tabya ile bazı köy isimlerinde kaldı galiba. Diğerleri itinayla temizlendi. Mesela Ordu’nun Mesudiye ilçesinin adı, Abdülhamid’in cömert yardımlarından dolayı ilçe halkının arzusu üzerine Hamidiye yapılmıştı. Meşrutiyet’ten sonra ‘mesud’ bir devreye girildiğini müjdelemek üzere değiştirildi.
Maalesef ülkemizde bir dönemin marazı olan Abdülhamid düşmanlığı yüzünden Sultan’ın kataloğu bile ciltler tutabilecek eserleri gözlerden saklanmış veya ismi kazınmıştır. Hastanedeki Hamidiye ismi de tahttan indirilir indirilmez Osmanlı Etfal Hastanesi yapılmış, Cumhuriyet dönemindeyse Şişli denilmişti. Her ne kadar orijinal binadan geriye sadece mescidi ve ilginç minaresi kalmışsa da, 104 yıl sonra asıl ismine geri dönmüş olmasını hakkın iadesi bakımından önemli bir adım sayıyorum.
O herkesin imrenerek baktığı sarayların bazen dışı yanar, bazen de içi. Lakin bu yanıklardan başka türlü bereketleri fışkırtma becerisi de aynı sarayın hayır çetelesine mutlaka eklenmelidir.
Sultan II. Abdülhamid’in tam dört evlat acısını yaşadığını ve bu ölümlerden birinin ülkemizdeki ilk “etfal”, yani çocuk hastanesinin kurulmasına vesile olduğunu biliyor muydunuz?
Yanık Saraylılar
İlk evlat acısını henüz şehzadeliğinde yaşamıştır Abdülhamid. 1875 yılında 7 yaşında olan kızı Ulviye Sultan feci bir kaza sonucunda yanarak ölmüş. Sarayı yasa boğan bu feci olay şöyle cereyan etmiş:
Bir gün Ulviye Sultan annesinin odasına girmiş, “şem’alı” denilen muma yatırılmış fitilden mamul kibritle oynarken üstündeki tül elbise ve saçları tutuşmuş. Annenin bütün çırpınmaları çocuğun ölümcül yanıklar içinde kalmasına engel olamamış. Babası yetiştiğindeyse gözünü açıp sadece “Baba!” diyebilmiş, sonra ruhunu teslim etmiş.
Abdülhamid’in vefatına tanık olduğu çocuklarından Mehmed Bedreddin 2,5 yaşında menenjitten, Samiye Sultan da 1 yaşında zatürreden ölmüş. Ancak Hatice Sultan’ın ölümü ismini tartıştığımız bir hayır kurumunun tesisine vesile olması bakımından anlatılmaya değer.
Ayşe Osmanoğlu’nun hatıratına göre Hatice Sultan, sadece 8 aylıkken hastalanmış. Hastalığı bir türlü teşhis edilememiş. Devrin önde gelen doktorları seferber olmasına rağmen kurtarmak mümkün olmamış. Abdülhamid üzüntüsünden secdeye kapanarak “Allah’ım, evladımı bana bağışla!” diye dualar etmişse de takdir yerini bulmuş.
İşte Abdülhamid’in aklına tam tekmil bir anne ve çocuk hastanesi yaptırma fikri bu üzücü vesileyle gelmiş. Yanık bir babanın yüreğinden taşan şu sözlere kulak kesilelim:
“Benim çocuğum kurtulmadı. Kim bilir fakir fukaranın çocukları nasıl bakılıyor? Hiç olmazsa bir hastane yaptıralım da benim gibi birçok babaların kalbi yanmasın.”
Ardından inşa emrini vermiş. Kızını tedavi etmeye uğraşan Dr. İbrahim Paşa’yı hastanenin başhekimi yapmış. Son sistem ve Alman usulü hastanenin alet edevatı, hatta hemşireleri dahi Almanya’dan getirilmiş. En önemlisi, hastaneyi Abdülhamid’in kendi tahsisatından (Hazine-i Hassa’dan) yaptırmış ve tahttan indirilinceye kadar da bütün masrafını karşılamış olması.
Hastane pek çok ilklere imza atmış. Bunlardan biri, ülkemizde kalorifer tesisatı kurulan ilk hastane olması. 1903 yılında o zamanın doğalgazı diyebileceğimiz havagazı bağlatılmış, şehirde elektrik yaygın olmadığı halde jeneratörü olduğu için hastanede röntgen ve fiziko-terapi işlemleri başarıyla yapılabilmiş. Öyle ki, 1,5 yaşındaki bir çocuğun yuttuğu para röntgende tespit edilmiş (bu görüntü günümüze kadar gelmiştir). Bir de hem açılışında (19 Ağustos 1899), hem de yıldönümlerinde –ki, özellikle Sultanın cülus yıldönümüne rastlatılmıştır- yüzlerce fakir çocuğun sünnet töreninin bedava ve üste hediye verilerek yaptırıldığını biliyoruz.
Lüks özelliklere sahip
2 Haziran 1898’de temeli atılan hastane, Hamidiye Etfâl Hastahane-i Âlisi adıyla açılmış. Berlin’deki Kaiserund Kaiserin Friedrich Kinderkrankenhaus Hastanesi’nin planlarına göre inşa edilmiş olan Hamidiye Etfal’in hızla geliştiğini, bünyesine Nisaiye (Kadın Hastalıkları) bölümünün eklendiğini biliyoruz.
Hamidiye Etfal’in 20-30 yıl önceki hastanelerimize kıyasla bile son derece modern, hatta lüks özelliklere sahip olduğunu eklemek lazım. Mesela her kata ayrı bir banyo yapılmış, hastaların hava alması için yine her kata birer balkon konulmuştur. Bodrum katı ile birinci kat arasında bir hizmetliler merdiveni mevcut olduğu gibi bir de asansör –yanlış duymadınız “asansör”- yaptırılmış, etrafına hoş kokular yayan ağaçlar dikilmesine özen gösterilmiş. (Ecdadımız bir işi yaparken bu kadar çevreci düşünürdü. Ya biz?) Sonradan bir çocuk sanatoryumu, bir de bulaşıcı hastalıklar pavyonu eklenen hastanede kimya ve bakteriyoloji laboratuvarları ile diğer poliklinikler de yer almaktaydı.
Bir ilginçliği de, 1907 yılına kadar yayınlanmış olan “İstatistik Mecmuası” ile hastanede yapılan çalışmaların bütün dünyaya duyurulmuş olmasıdır ki, benzersiz bir kaynaktır ve Meşrutiyetten sonra yayının kesilmesi tıp tarihimiz adına ciddi bir kayıptır. (Özgür Yıldız, JASSS, 5/ 5, Oct. 2012, s. 391-411.)
Prof. Dr. Nuran Yıldırım “Kutup Yıldızı” dediği Hamidiye Etfal Hastanesi’nin akıbetini şu buruk cümlelerle özetlemiş:
“II. Abdülhamid’in, dönemin en modern tıbbî araç gereçleriyle donatıp, dolaplarını Tamirhane-i Hümayun’da yaptırdığı, döşemelik kumaşlarını ve halılarını Hereke Fabrikası’ndan getirttiği, en yetkin hekimleri görevlendirdiği hastane hem iktidarının simgesi, hem de tıbbımızın göstergesi kabul ediliyordu. Avrupa’daki bazı emsallerinden bile üstün bir seviyede hizmet verip bir kutup yıldızı gibi parlarken kurucusu tahttan indirilince kadrosu dağıtıldı ve durgunluk dönemine girdi. O kadar yararlı hizmetleri vardı ki, siyasi muarızları, adını değiştirerek sabık hükümdarın kurduğu bu örnek hastaneyi yaşatmaya mecbur kaldılar.” (Hastane Tarihimizde Bir Kutup Yıldızı, 2010, Önsöz.)
Birçok hizmetleri reddedildi, unutturulmaya çalışıldı. Oysa o hal kararı tebliğ edildiğinde şöyle demişti: “Hizmetimi ancak Cenab-ı Hakk’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara bir çarşaf çekmek istediler ve muvaffak da oldular.”
Olamadılar Sultanım, olamayacaklar da. Millet uyanıyor ve sizi ‘geri getiriyor’ çünkü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017