Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Günümüzde demokratik bir siyaset hiç kimsenin tek başına kurduğu değer yargıları üstüne oturamaz, çünkü ne demokrasi ne özgürlükler değişmez sabitelerdir. Bu yüzden “AKP demokrat mı”, “BDP demokrat mı”, “solcular demokrat mı” gibi genelleme sorular özcü sorulardır ve de yanlıştır. Çünkü ne AKP’nin ne BDP’nin değişmez bir özü vardır. Yani ne kişiler ne kurumlar ne de sınıflar, apriori, kendinden menkul demokrat, ilerici, özgürlükçüdürler. Hiç kuşkusuz demokrat olmanın, özgürlükçü olmanın üstüne oturduğu değer yargıları vardır. Örneğin insanı unutan hiçbir yargı özgürlükçü, demokrat olamaz.
Bu nedenle demokrasi farklı ilişkilerin birarada yaşamasına imkân sağlayan çoğulcu mekânların yaratılmasından başka bir şey değildir. Bu toplumsal ilişkiler ise durmaksızın farklılaşır, kesişir, çatışır. Bu nedenle demokrasi bir durumun adı değil hareketin adıdır.
Kurumsal anlamından çok zihinsel değişim anlamında demokrasi kavrayışında Türkiye son on yılda hayli yol aldı. Nasıl oldu bu? 2003’ten itibaren keskin bir rejim tartışması başladı. Bu tartışmayı AK Parti’nin varlığı tetikledi. AK Parti demokrasi konusunda hiçbir adım atmamış olsaydı bile sırf varlığı ve iktidar oluşuyla keskin bir statüko savunusu doğurmaya yetecekti ve yetti de. Devlet, rejim, laiklik, Kemalizm, İslam, asker hemen her şey didik didik tartışıldı. Artık “vesayet rejimi” kavramı sokaktaki insanın günlük konuşma literatürüne girdi.
Bunun anlamı çatışan ilişkilerin ötesinde ve üstünde bir “rıza” oluşumunun gerçekleştiğidir. Bu çatışan ilişkilerden biri mutlak galip gelmiş olsaydı böyle bir rıza oluşmuş olmayacaktı. Nitekim bugün AK Parti içki, başörtüsü gibi konularda yumuşarken, CHP de değişmek zorunda kaldı ve Baykalcı stratejiyi bıraktı. Seçim söylemlerinde “irtica tehlikesinden” hiç söz etmedi. Her iki taraf da zihniyet açısından köklü bir değişime mi uğradı? Hayır. Henüz değil. Sadece karşılıklı bağımlılık ilişkisi devreye girerek orada bir demokrasi mekânı yaratmış oldu.
Türkiye bugün demokratik rejim sorununu aşmış, derin devletin, Ergenekon’un tasallutundan kurtulmuş değildir. Fakat buna rağmen 2007’nin koşullarında da değiliz. Eğer öyle olsaydı sivil bir hükümeti askerî müdahaleye karşı korumak demokrasinin vazgeçilmezi, olmazsa olmazı olur ve bu seçimlerde AK Parti koşulsuz desteklenirdi.
2007 ve ardından 2010 halkoylamasıyla demokraside göreceli belirli bir stabilite yaratıldı. Sanıyorum, bu stabiliteyi korumak kaygısı hepimizde etkili oldu. Oysa yanlıştı bu. Kazanılan demokratik konumlar korumacılıkla stabilize edilemezdi. Çünkü önümüzde yeni anayasa ve Kürt meselesi vardı. Bunlarda yol alınmadan tekrar geriye düşülebilirdi.
Yeni anayasa konusunda ilk üstünde durduğum noktalardan biri halk oylamasında kazanılan yüzde 58’in yeni bir anayasa yapmaya yetmeyeceği olmuştu. Yetmezlik niceliksel bir mesele değildi. Yeni bir anayasa için yüzde 58, yüzde 42’ye doğru genişlemelidir demiştim ve hâlâ öyle düşünüyorum. Yani yeni anayasa için halkoylamasında “hayır” demiş olanların en azından bir kısmına, BDP’ye ve kendini yenileme çabasında olan sola açılmak gerekirdi.
Böyle bir açılım halkoylamasındaki söylemden farklı bir söylem kurmakla mümkün olabilirdi. Birinci etabın demokrasiyi anlamlandırma açısından üst belirleyicisi askerî vesayetin kırılması iken sonraki karşılıklı ilişkiler düzleminin üst belirleyicisi demokrasi dâhil hiçbir ön şarta bağlamadan “birlikte yaşama koşulları” olmalıydı. Eğer kendinizi kandırmayacaksanız Kürt meselesinin geldiği nokta da buydu. Böyle bir müzakere masa başında değil siyasetin içinde olabilirdi ki bu da Kürt özgürlük hareketinin siyaset yapmasının önündeki engelleri kaldırmak demekti. Başka deyişle dağın önüne siyaseti koymak. Silahtan değil de ilişkiden söz ediyorsak bunun siyasetten başka bir yolunu ben bilmiyorum.
Kürtlerin siyaset yapma koşulları Türklerle eşit değilken daha en başta zaten demokratik siyasetten söz etmiyoruz demektir. Hâl böyleyken Kürt meselesinin çözümünde demokrasiyi önşart olarak sürmek totoloji oluyor. Demokrasi ancak bu çözüm sürecinde karşılıklı ilişkiler içinde yaratılacaktır.
Dün TBMM’nin demokratik bir mekân olabilmesi için üzerindeki askerî vesayeti kaldırmak koşuldu. Bugün TBMM’nin demokratik bir mekânı temsil edebilmesi için bu yetmez, Kürtlerin, BDP’nin Meclis’te temsili şarttır. BDP Meclis’e ne ölçüde etkili katılırsa karşılıklı bağımlılık ilişkisi o derecede işlerlik kazanır ve işte o zaman özerklik tartışması bir anlam ifade eder. Daha siyaset yapmada eşitlik sağlanmış değilken özerklik taleplerini değerlendirmek, eleştirmek bana anlamlı gelmiyor.
Kısacası, 13 haziranda yeni bir demokrasi anlayışı üstüne tartışmaya başlayacağız. Eğer 16 haziran kıyamet gününün başlangıcı olmazsa.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012