Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Birkaç yazı öncesinde bir kaygımı dile getirmiş, böyle giderse “kapıdan kovulan Ergenekon bacadan girer” demiştim. Girmeye başladı bile. Bana bunu söyleten kaygı son zamanlarda doluluk oranı artan cezaevleriydi. Davalar uzadığı için uzun tutukluluk hali hem içeride hem yurtdışında giderek yükselen tepkilere neden oluyordu. Bunun üstüne KCK tutuklamaları geldi. Yanı sıra terörle mücadele adı altında ifade ve örgütlenme özgürlüğüne vuran gözaltı, tutuklama veya soruşturmalar, açılan davalar var.
Böylece bileşik bir ortak tepki oluşmakta
Doluluk oranın artması turizm için sevindiricidir ama cezaevleri ne turistik oteldir ne de tutuklananlar turist. Yargılananlar adi suçlar değil siyasi suçlar nedeniyle yargılanmaktalar. Adi suçlarda bile cezaevlerinin aşırı dolması kamuoyunda basınç yaratır, çoğu kez siyasi çıkar amaçlı yapılmış olsa bile çıkarılan genel af bu basıncı azaltmak için yapılır. Bir aftan söz etmediğimi “aman ha yanlış anlaşılmasın” diyerek eklemeliyim, sözünü ettiğim şey ortada olanın siyasi bir dava oluşudur. Bir yandan Ergenekon davalarıyla ordunun tepelerine, çeteler nedeniyle polise ve eski siyasilere, başbakanlara uzanan, öte yandan KCK tutuklamalarıyla Kürt meselemize vuran siyasi davalar bunlar. Yani basıncın çok güçlü olacağı açıktır.
Şike nedeniyle tutuklamaların dahi futbolla ne kadar ilgili olduğu veya hiç olmadığını kıyamet koparan “Şike Yasası” rezaletiyle gördük. Gördük ki boğazına kadar siyasi bir meseleymiş bu şike meselesi de. O kadar ki tükürdüğünü yalamamakla ünlü Bülent Arınç’a bile tükürdüğünü yalattı.
Futbol piyasasındaki çeteleşmenin Ergenekon çeteleşmesiyle ilişkili olup olmadığı tartışılıyor; varsa somut örgütsel ilişki, bu, yargının konusu olabilir, o kadarını bilemeyiz ama esrar, silâh kaçakçılığı da içinde her tür pisliğe karışmış mafyalaşma ve çeteleşmenin, milyon dolarların döndüğü futbol piyasasına el atmamış olacağını düşünmek için insanın, insana özgü akıl yürütme yeteneğinden hiç nasibini almamış olması gerek.
Uçuruma çok bakan uçurum olur
İtiraf edelim ki Ergenekon davaları başladığında temizliğin kolay olmayacağını bilmemize karşın zorluğu bu denli tahmin edememiştik. Edemezdik de çünkü derin devletin derinliği konusunda tahminler ötesinde bugünkü somut bilgilere sahip değildik.
1990’lı yıllarda devlet neredeyse derin devletten ibaret hale gelmiş, çetelerin değmediği yer ve kimse kalmamış. 90’lı yıllar için derin devleti aramak yerine galiba normal devleti aramak daha akla yatkın iş olur. 28 Şubat post-modern darbesi, bu çürümeyi içinde olarak iyi bilen askerî otoritenin muhtemel köklü bir demokratik tepkiyi önleme ve o tarihlerde İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde başlayan Gladio örgütüne yönelik temizlik operasyonlarının verdiği korkuyla yapılmıştı, “şeriat geliyor” vaveylası bir kandırmacaydı. Etkili de oldu. Kızılelma koalisyonu ve Baykalcı CHP bu yalanın etkili olmasında gayet başarılı rol oynadılar.
AK Parti üç dönemdir iktidar, deriniyle düzüyle devleti, uçurumu çıplak biçimde gördü.Öyle anlaşılıyor ki gördüğünden ürkmüş vaziyette. Bu konuda kamuoyuna yansıyanlardan çok fazlasını biliyor olduğuna kuşku yok. Kimseye nasip olmayan üç dönemdir tek parti olarak iktidarda olmasına ve kendisine rakip muktedir bir sivil muhalefetin olmayışına karşın kendisinin öne koyduğu hedeflerde bile reformcu heyecanını yitiriyor olmasında bu bildikleri hatırı sayılır bir nedendir.
Bildikleri AK Parti’yi bir karar noktasına taşıdı veya taşımak üzere. Bu partinin milliyetçi muhafazakâr genleri de bu dönüm noktasında AK Parti’de reform heyecanın sürmesini teşvik edici olmayacak. Demokratik dönüşümün daha da derinleşmesi gelinen bu noktada “deli cesareti” gerektirir. Ancak o gösterebilir ama Tayyip Erdoğan’dan bile bu cesareti göstermesini beklemek zor, bu ancak kolektif cesaret olabilir artık. Bu ise ufukta gözükmüyor. “Şike Yasası”nda birkaç yürekli hariç AK Parti’nin bütünüyle suspus olmasıyla gördük bunu.
“Yargı hızlandırılarak çözüm bulunacakmış, sorunlar yargının yavaş işleyişinden kaynaklanıyor muş...” Basit tarafından bu şu demek: Cezaevleri dolmaya devam edecek ama yatanlar farklı olacak; Ahmet çıkacak, Mehmet girecek...
Hukuk reformumuzun gelip dayandığı yer burası mı? Adil yargılanma hakkı bu mu demek? Soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar yargı sürecinin ayrılmaz parçaları değil mi? TCK, TMK ve diğer antidemokratik yasalar ve Anayasa değiştirilmeden, hukuk reformu yapılmadan yargıya çözüm aramak tavşana kaç tazıya tut demektir.
Ne var ki, tazı bu oyunu anladığında, isteseniz de artık tavşanın peşinde koşmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012