Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
G960-70 yılları arasındaki dönemi “öteki Türkiye’nin yükselişi” olarak görüyorum. Daha önce sesleri çıkmayan veya çok zayıf çıkan sistem dışı bütün muhalif güçler bu yıllarda teker teker sahnede yerlerini aldılar.
Sosyolojik analizlerimiz yalnızca, işçiler, köylüler, burjuvalar, küçük burjuvalar biçiminde Batı sosyolojisinin yapı taşlarıyla sınırlı kavramsal öğelere dayanınca kendi gerçeğimizi görmemiz mümkün olmuyor. Sosyal yapıyı kültürel kodlar üzerinden okumak da gerek. Bu bakış açısı aslında Batı için de geçerli ama bizim gibi sınıfsal billurlaşmanın zayıf olduğu ülkelerde çok daha önemli. Özellikle dinin sosyal bir olgu olduğu gerçeği başka türlü yerli yerinde değerlendirilemez.
Sözünü ettiğim yıllarda kapitalizmin görece hızlı gelişmesinin yarattığı sosyal çözülmeye tepkiler ilkin kültürel alanda kendini duyurmuştu. Örneğin müzik alanında kentli seçkinlerin “arabesk” adını taktıkları varoşların müziği patlama yaratmıştı. Şu günlerde hastanede yaşama yeniden tutunmaya çalışan İbrahim Tatlıses bu söylediğime örnektir. Öteki Türkiye’nin sesi olarak doğmuş, tutunabilmiş ve kendini kabul ettirebilmiş biri olarak başlı başına bir fenomendir. Umarım tez zamanda sağlığına kavuşur.
Geriye dönüp baktığımda bu yıllarda kent merkezlerinin kıyılarında bir popüler kültürün doğduğunu görüyorum. İçinde Alevi-Bektaşi kültürünün de önemli yer tutuğu bir popüler kültür bu. Yani halkçı değil, popülist değil halk kültürü. Sahici köklere sahip olduğu için de kendini değişen zamana uydurabilen ama nefesi hiç tükenmeden süren bir kültür.
Popüler kültür sosyal yaşamda ağlarını böyle usulca örerken, merkezci siyaset popülist olmaya devam ediyordu. Süleyman Demirel tarihimizin gördüğü en büyük devletmerkezci popülist figürdür. “Kurtar bizi baba sloganı” bunu söyler. Merkez “solda” ise onun karşıt figürü Bülent Ecevit yer tutuyordu. Onun sloganı ise “Kurtar bizi Karaoğlan.” Her ikisi de devletçiydi.
İslamcı örgütlenme açısından bana çok tipik gelen bir örneğe dikkat çekmek isterim. Vakıf modeli sosyal örgütlenmelere... Vakıflar Osmanlı’da sivil toplum karakteri gösteren bir sosyal kurum olarak çok önemli yere sahipti. Cumhuriyete geçişte bu tip sosyal örgütlenme biçimini kamu dışında bir tek İslamcı hareketler kullanmayı sürdürdüler ve çok da başarılı biçimde. Vakıf tipi örgütlenme devlet müdahalelerini en aza indiren ve kuruluşa kuşaktan kuşağa süreklilik imkânı veren sosyal örgütlenme biçimidir. Sol hâlâ dernekle vakıf tipi kurumlaşmanın farkını anlamış değil.
Cezaevinde İslami hareketler üstüne çalışırken vakıf ve dernek biçimlerindeki örgütlenmelerin sayılarına ulaşmıştım, maalesef şimdi elimde o rakamlar da, o kaynak da mevcut değil. Ama aklımda kaldığı kadarıyla söylersem 1970’lerde mevcut vakıf ve derneklerin üçte ikisinden fazlası İslami hareketlere aitti.
Daha önce adını verdiğim araştırmacı yazar Cihan Tuğal “Pasif Devrim” kitabında Gramsci’nin hegemonya teorisinden esinlenerek “sivil toplum ve siyasal toplum” ayrımını kullanıyor. “Siyasal toplum, sivil toplumdaki farklı eğilimleri bir araya toplar ve bunlardan iç tutarlılığa sahip bir bütün oluşturur“ ve sivil toplumu devlete eklemler diyor. Bu ayrım bana da açıklayıcı geliyor.
Necmettin Erbakan 1970’de Konya bağımsız milletvekili olarak siyaset sahnesine çıktı ve ardından Milli Nizam Partisi (MNP) kuruldu. Fazla değil bir yıl sonra 12 Mart askeri müdahalesiyle kapatılmış olsa da böylece İslami kesim, siyasi toplum kimliği kazanarak merkez sağın vesayetinden sıyrılıp ilk kez bağımsız bir siyasi kimlikle kendilerini ifade etme imkânı buldu. Kapatılan MNP’yi MSP izledi ve devamı... Radikal İslam’ın “Şeriata dayalı İslam devleti kurma” hedef ve projesi süreç içinde değişime uğradı ve yerini ileriki yıllarda parlamenter demokratik düzen içinde “İslami yaşam tarzını savunmaya” bıraktı.
Bu tarihi izlediğimizde son yıllarda “şeriat tehlikesi var”, “Türkiye İran’a benzeyecek” şamatasının ne denli temelsiz ve kof bir gürültü olduğunu, bu gürültünün aslında, bugün temizlemek için cebelleştiğimiz yeni bir askeri darbe örgütlenmesinin psikolojik ortamını hazırlamaya hizmet ettiğini çok daha iyi görebiliriz.
Bu tarihsel süreci iyi bilirsek aynı zamanda, Gülen cemaatinin yaygınlığına, Necmettin Erbakan’ın cenazesindeki kalabalık insan topluluğunun ortaya çıkışına şaşırmayız. Son yıllara damgasını basan AK Parti olgusunu da yerli yerine oturtmuş oluruz.
Öteki Türkiye’ni yükselişi süreci içindeki İslami hareketler için söylenmesi gerekenler burada bitmiyor elbette, sürecek.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012