Nadi ÖZTÜFEKÇİ
Türkiye sorunlarını şiddetsiz çözemiyor.
Evet..! Türkiye'de şiddet en geçerli çözüm yolu.
Bunun nedeni ülkece şiddeti sevdiğimizden değil.
Başka çözüm yolu bilmiyoruz.
Peki şiddet sorunları çözüyor mu?
Demem o değil ki.
Elbette bir sorun hangi yolla çözülmesi gerekiyorsa öyle çözülüyor.
Ama o yola girmemizi şiddet sağlıyor.
Çözüm Sürecini zorlayan şey de şiddet değil miydi?
Bugün KÖH'ün vardığı noktaya şiddet sayesinde gelinmedi mi?
Yanlış anlaşılmasın şiddeti savunmuyorum.
Bir durum tespiti yapıyorum.
Şiddet bir güç algısı oluşturuyor. Güç saygınlık kazandırıyor. Hatta sevgi algısı da sağlıyor.
Çoğu kez, güçlüye olan sevgi kendisinden çekinilmesinden kaynaklanır. Gerçek anlamda sevgi değildir ama bu sahteliği çoğu kez o sevgiyi gösteren bile farkına varamaz.
Ama saygınlık gerçektir. Güçlüye saygı duyulur.
Şiddet, güç algısı, saygı-sevgi zinciri bizim gibi bireysel gelişmişliğin geri olduğu ülkelerde ne yazık ki önemli bir olgudur.
Bu olguyu görmeden ve hesaba katmadan durum tespiti yapmak tek kelimeyle sahtekarlıktır.
Çözüm süreci aşamasına vicdan, adalet duygusu gibi yollardan gelinmedi.

Şiddetin sağladığı korku ve sahte vaatlerin uyardığı çıkar duyguları sayesinde gelindi.
Bu sürecin işlediği günlerde şiddet olgusunu cesaret ve samimiyetle eleştirmeyenlerin şimdi gösterdikleri eleştirel(!) tavır bana hiç samimi gelmiyor.
Örneğin; Dağlıca olaylarında ki ‘şike’nin; ülkenin formatlanmasında bir imaj materyali olarak kullanmakla yetinmeyip; bir takım görünmez “demokrasi perileri” tarafından piyasa edildiğinde, aslında ‘şike’nin çift taraflı bir işlevi olduğu hatırlansa ve sorgulansaydı bugün takınılan “aklıselim pozlar” inandırıcı olabilirdi.
Bu sürecin bugün her an düşecekmiş gibi topal seyretmesinin temel nedenlerinden biri de Şubat 2013’te HDK üyelerinin ‘Çözüm Süreci’ni halka anlatmak üzere planladığı Anadolu gezisinin Samsun’da uğradığı saldırıyla sonlandırılmasıdır. Hükümetin bir provokasyonu sonucu, bu zor ama doğru yol tıkanmış, yerine “Akil İnsanlar” televolesi yürürlüğe konmuştu.
Böylece ülke insanın vicdanı yerine çıkar duyguları uyarılarak magazin isimlerle Çözüm Süreci yürütülmüş 30 yıllık kanlı bir yolculuğun sonlandırılması ve barış umudu AKP hükümetinin siyasi rant açgözlülüğü uğruna riske atılmıştı.
İşte, o zamanlar “Akil İnsanlar” plasebosuna alkış tutanların bugün yaptıkları itidal çağrılarının önemli bir eksiği var. Samimiyet.!!
Israrla bundan önceki yazılarımda; gerçek bir çözüm sürecinin yolunu bu ülke insanının vicdanından geçirmeden; büyümek, genişlemek, güçlenmek vaatleriyle, Sülün Osman taktikleriyle tamamlanamayacağını yazıp durdum.(*)
Evet, zor ve engebeli ama tek gerçek ve çıkar yoldur.
Öncelikle de kendi görevlerini hatırlamaktan geçer.
KÖH’ün bazalandığı üçlü saç ayağının önemli bir tanesinin Kandil olduğunu hatırlatarak yukarıda anlattığım “şiddet” etkenine dayanan güç ve saygınlığının konforuna sığınarak, onun “Türkiyelilik” performansına not vermeyi bırakıp kendi Türkiyelilik görevlerimizi hatırlamamız gerekiyor.
Kirli hesapların gölgesinde... adlı yazımda belirttiğim;
“Yeri geldiğin de Kürt Özgürlük Hareketini de çekinmeden eleştirebilen ama Türkiye insanın vicdanındaki o dumura uğramış kısmına da çekinmeden dokunup, biraz da örseleyerek uyarabilecek irade ve basirete sahip solcular” olarak bu göreve talip olmalıyız.
Aynı yazıdan alıntıyla devam edelim;
“Oldukça zor bir görev…
Öncelikle bu ülkeyi, yaşayanlarını gerçekten sevenlerin kimler olduğunu anlatamadan, esasen gerçekten sevemeden başarılabilecek bir görev değil.
Kuruyan dereleri, kirlenen suları, zehirlenen havaları, yok olan toprakları ve pazarlanan yaşamsal kaynakları, kurdu, kuşu, böceği ile sevmeden, yok olmasına karşı mücadele etmeden kesinlikle başarılamayacak bir görev.
Kentlerde yoksul insan kitlelerinin, işsizlerin, hastane kapısındaki çaresizlerin, inşaatlarda, madenler de ölen yüzlerce yakınını kaybeden insanların, can güvenliklerini hiçe sayarak çalışmak zorunda kalan milyonlarca insana, bu çektiklerinin; inançları, mezhepleri ve etnisitelerinden dolayı değil, işçi, emekçi ve yoksul olduklarından dolayı olduğunu anlatacak, anlatması gerektiğini bilen, onlara yaklaşabilen solcular, devrimciler ancak bu zor görevi başarabilir.
İnsanların yanına yaklaşmadan vicdanlarına dokunamazsınız.”
Gelin önce kendi Türkiyeliliğimizi hatırlayalım.
Dolaylı ya da dolaysız, bilerek ya da bilmeyerek irileştirdiğimiz bir diktatörlüğün, bizim için inşa ettiği ülke boyu hapishanenin yükselen duvarlarının farkına varalım.
Sınırlarımızın dibinde; gözlerinin önünde kardeşlerin öldürülmesine şahit olanların sokağa çıkacağı belliydi. Bu infialı öfke ve nefrete dönüştüren Cumhurbaşkanın ve İçişleri Bakanının sözlerini hatırlayalım. Küresel Sermayenin coğrafyamız için planlarına biraz olsun ilgi göstererelim. IŞİD canavarının arkasındaki emperyalist güdümlemeyi, bu hükümetin emperyalizmle işbirliğini ve emperyal heveslerini bir kez olsun hesaba katıp yaşanılanlara bir de o gözle bakalım.
Ve Türkiyeli solcular olarak; "bize düşen görev var mı" diye bir etüd edelim.
Gelin; kendi özverileri, takiyeleri, kanları ve canları pahasına inşa ettikleri konakta KÖH’e tebelleş ve sitemkar kuma olma sevdasından vazgeçip kendi evinde kendi ayakları üstünde durabilen, gerektiğinde acı da söyleyebilen dostu olalım.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2018
18.04.2018
7.02.2018
9.02.2017
15.02.2017
27.01.2017
22.01.2017
4.02.2016
11.03.2016
20.11.2015