Nuray MERT
Olan Suriyelilere oldu, ülke perişan, halkı perişan, şehirler harabe, Halep harabe. Her şey ABD’nin Suriye’de rejim değişikliği siyaseti ile başladı. “Barışcıl gösterilere rejim ateş açarak cevap verdi” bahanesi ile ülkeye radikal İslamcı gruplar ve silah sevkıyatı yapıldı. Göstermelik muhalifler toplantıları düzenlendi, kimlerden oluştuğu meşkuk “Özgür Suriye Ordusu” kuruldu. Bu arada silahsız mücadele etme yanlısı gerçekten ılımlı muhaliflere kimse kulak asmadı, ellerinden tutmadı, dahası yok sayıldılar. Bu işe en hevesle girişenler bölgedeki İran karşıtı, Batı yanlısı rejimler, Suudi Arabistan, Katar ve diğer Körfez emirlikleri idi. Ve de Türkiye, Türkiye’deki iktidar!
Gerçi, söz konusu Türkiye’nin izlediği siyaset olunca, gün geçti, devran döndü, içerde, dışarda herkes, AK Parti iktidarının Suriye politikasına muhalefete başladı. Ama, durun bir dakika! Çok değil, her şey sadece beş buçuk sene önce başladı ve şimdi muhalefet edenler, o zamanlar, “Türkiye kararlı davranmıyor”, “tepki vermekte geç kaldı” diye iktidarı eleştiriyorlardı. Zaman içinde, daha da bilendiler, liberal, demokrat arkadaşlarımız neredeyse Özgür Suriye Ordusu’na asker yazılacaktı. “Durun, ne yapıyorsunuz” diyene, “beşinci kol” muamelesi yapılıyordu. Doğu Konferansı ile Suriye’ye bizimle gelen birisi, “Bizi Esad’ın kucağına attılar” diye gazozuna ilaç atılmış genç kız rolü yapıyordu. Sanki herkes birdenbire Suriye’deki rejimin ne kadar müstebit olduğunu fark etmiş, mücadeleye gönüllü yazılacak hale gelmişti. İktidar ise ilk tereddütten sonra hızla işin içine daldı. Tüm Suriye muhalefeti, toplantıları Türkiye’de yapılıyor, Özgür Suriye Ordusu Türkiye’de kuruluyordu. Liberal, demokrat müdahaleciler, ABD’nin siyaset değiştirdiğini fark edince, direksiyon çevirdi, iktidar ise rejim değişikliğinde ısrarcı oldu, aradaki fark buydu.
Suriye’de, dost ve müttefik bir Müslüman Kardeşler iktidarı için kollar sıvandı. Sonra Kuzey Suriye’de Kürtler otonomi ilan edince işler daha da kızıştı, Bayırbucak Türkmenleri gibi “hassas mevzular” üzerinden, Türkiye Suriye sahasına daha da derinden müdahale çabasına girişti. Yine gün geçti, devran döndü, Türkiye’de muhaliflerin örgütlenmesine ön veren, Türkiye üzerinden Suriye’ye “cihatçı” sevk eden ABD başta, Batılılar Türkiye’yi suçlamaya, “cihatçı otoyolu” demeye başladılar. Batılılar, Ortadoğu’da Batı karşıtı kampın merkezi Suriye rejimini yıkmak, Suudi Arabistan ve müttefikleri İran hattını çökertmek, Türkiye bölgede Sünni yükselişin hamisi olmak, sonra da Kürtler alan kazanıyor endişesi ile Suriye’de ateşe körükle gitti. Ülke yıkıldı, halkı perişan oldu, olan onlara oldu.
Sonuçta, bir türlü kimsenin hesabı tutmadı, dikkatler IŞİD denilen bir muammaya çevrildi ve Rusya’nın devreye girmesi böyle bir ortamda gerçekleşti. Batılıların, zamanında “ılımlı muhalefet” diye yutturduğu silahlı, radikal İslamcı gruplara sonradan savaş açması zora girince, bu işi Suriye rejimi yanında Rusların yapmasına kimse ses çıkarmadı, bu arada ülke daha da kanlı bir sürece girdi. Şimdilerde Halep “muhalifler”den geri alınıyor, olan yine sivillere, gariban Suriye halkına oluyor.
Düne kadar neredeyse Halep’e sefer düzenleyecek Türkiye’nin iktidar çevresinden bir iki ağıt dışında ses yok. Zira, malum dünya hali, Türkiye şu sıralar Rusya ile arasını düzeltmek çabasında. Ruble ile alışveriş yapılacak, ekonomi nefes alacak sevinci, Halep’e yakılan ağıtları çoktan geride bırakmış vaziyette. Boşuna paranın dini, imanı olmaz dememişler, ama insan dün söylediklerinden hiç mi sıkılmaz? Bölgesel güç hevesi ile komşu ülkenin yıkımında oynadığı rolden hiç mi vicdan azabı çekmez? Gerçi, çok övündükleri Osmanlı dedeleri de kendi valisi Mehmed Ali Paşa’nın güçleri Kütahya’ya dayanınca çareyi Ruslar ile anlaşmakta bulmuştu, o zamanki Avrupa güçler dengesi içinde Rusya’nın ağırlığı artacak korkusu ile duruma müdahale eden de başta İngilizler oldu.
Yok, Türkiye müdahale etsin, Halep’i kurtarsın demiyorum, hiçbir zaman Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinden yana olmadım. Şimdi, zaten istese de yapacağı bir şey yok. Yok ama, tüm bu olanlardan sonra, hiçbir şey olmamış gibi ruble ile ticaret, Batı karşısında koz olarak Rusya’ya yanaşmak adına Suriye’yi unutmak, yasak savar gibi üç beş ağıt yakmak nasıl bir iştir? Nasıl insanlarsınız siz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023