Oya BAYDAR
Önceki günkü haberdi: “104 yaşındaki Berfo Ana oğlunun mezarını bulamadan öldü.”
Onu 12 Eylül davası başlarken mahkeme kapısında görüp tanımıştık; oğlunu, daha doğrusu oğlunun mezarını arıyordu, “Bulmadan ölmeyeceğim”, diyordu. Ölüm haberini televizyondan aldığımda, içime yayılan acıyla karışık garip bir duyguyla ürperdim; çünkü onun hikâyesini tam dört yıl önce, Berfo Ana’yı hiç tanımadan ama yüzlerce Berfo Ana’nın varlığını -bilmekten çok sezerek- yazmıştım. Çöplüğün Generali romanımdaki Oğlunu Arayan Köpekli Ana’ydı o.
Paylaşmak istedim.
'Oğlunu Arayan Köpekli Ana'
Oğlunun ölüm haberi geldiğinden beri; yağmur yaş, fırtına, kar, kızgın güneş, çatışma, operasyon... Her Allahın günü sektirmeden sabahın köründe evden çıkardı Ana. Kafayı üşüttü zavallı, derlerdi. Konu komşu kızına, damadına kabahat bulurdu sahip çıkmadıkları, hele de ‘otur evinde’ demedikleri için. Kızı damadı, Ana’nın bağlasalar durmayacağını bilirlerdi, kendini sokaklara vurmadığı gün ölmüş olacağını da.
Tamı tamına on yıl olmuştu oğlunun ölüm haberi geleli. Azrail’in ulağı kimdi? Bilmiyordu. Kaçıncı evladıydı vurulan, öldürülen? Hatırlamıyordu. Eğer evlat ölümüyse söz konusu olan, sayı saymayı bilsen de, bir’den sonrası çok’tur.
Ortanca oğlanın gidişi Ana’yı can evinden vurmuştu. Öldüğüne inanamıyordu. Yüreği biliyordu bilmesine de, beyni kanıt istiyordu. Oğul’un yaşadığını düşünmekten bitap düşmüştü. Yaşıyorsan analık hakkını helâl etmem sana, diye haykırıyordu yüreğinin kulaklara vurmayan sesiyle: Hayırsız bir oğlan istemem, ya bir haberini alayım analık hakkımın hesabını sormak için, ya da ölümünün kanıtını ispatını göreyim yasını tutmak için! Eğer ki ölmüşsen, başına bir taş dikeceğim bir mezarın olsun...
Bölge’nin, Karakol’un, Merkez’in kapısına geldiğinde, artık nöbetçiler kötü davranmıyordu ona. İlk zamanlar çok tartaklanmış, kapı dışına konmuş, kovalanmış, kovulmuş, küfür yemişse de artık dokunulmazlık kazanmıştı: Başka bir evrenden, belki de ölümün ülkesinden gelmiş, inlere cinlere karışmış bir ruh karşısında duyulan, saygıdan çok korkudan kaynaklanan, iyi saatte olsunlar dokunulmazlığı... “Oğlum burada mı, niye tutarsınız onu?” diye sorduğunda, kapıdaki nöbetçiler kendi işlemedikleri suçun ağırlığıyla yüklü bir sesle, “Burada yoktur Ana, buradan çıkalı yıllar olmuş,” diyorlardı. “Sağ mıydı çıkarken?” sorusuna değişmez cevap: “Sapasağlamdı,” oluyordu.
O zaman, Kayıp Oğulun Anası, ardı sıra yürüyen uyuz karabaş köpekle birlikte köprülere, göletlere, derelere, nehirlere, tarlalara, kırlara doğru giden yollara vuruyordu kendini. Yanında uyuz köpeğiyle köprülerde durup saatlerce sulara bakıyordu. Sulama kanallarına, göletlere, kuyulara eğilip karanlık suların aynasında oğlunun aksini arıyordu. Tarlalardan, ıssız kırlardan yana yürüyorlardı sonra. Köpek önden koşuyor, bazen toprağı eşeleyip bir kemik parçası, bir hayvan ölüsü çıkarıyor, bazen burnunu yollara dayayıp iz sürüyor, bazen dili bir karış dışarda bir koşu tutturuyor, uzaklaşıyor, sonra hoplaya zıplaya Ana’nın yanına geri dönüyordu.
Tarlalar ilkbaharda yeşeriyor, yaz sonunda hasat başlıyor, sonbaharda çamura bulanıyor, kış gelince karla kaplanıyordu. Doğa ve yaşam, ezeli ebedi döngüsünü tekrarlayıp duruyordu umudu ve umutsuzluğu sarmaş dolaş taşıyarak.
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış; Ana yaylalardan inen çobanların, uzak şehirlerden gelen yolcuların, çatışmaya giden askerlerin yolunu kesiyor, oğlunu soruyordu. Bilmiyoruz, diyorlardı da Ana’nın yüzündeki benzersiz keder bir daha unutmamacasına yüreklerine belleklerine kazınıyordu. Bir de yaşlı uyuz köpeğin bakışlarındaki buğulu hüzün...Yüreği kararmış, vicdanı tortu bağlamış olanlar bile, gün geliyor, olmadık bir anda, olmadık bir yerde Ana’nın ve köpeğinin, yalvaran mı, suçlayan mı anlayamadıkları bakışlarıyla karşılaşıyor, onlardan değil de kendilerinden kaçacak delik arıyorlardı.
Ona rastlayan herkes, gittiği her yerde, oğlunu arayan köpekli kadını anlatıyordu. Ana’nın ağızdan ağıza, kulaktan kulağa yayılan hikâyesi, zamanla Oğlunu Arayan Köpekli Ana efsanesine dönüştü; dar zamanları, dar mekânları aşıp masallar dünyasına karıştı.
Kış gelip günler iyiden iyiye kısaldığında -ki dağların gölgesi geceyi çabuk getirirdi- Ana, erken bastıran karanlıktan yılmaz, köpeğin koruyucu kollayıcı yoldaşlığında kuytularda koyaklarda oğlunun izini aramayı sürdürürdü. İşte günün en kısa, gecenin en uzun olduğu o gün de, alacakaranlık erkenden bastırdığında, evin yolunu tutacağına, o mevsimde, o saatte büsbütün tenhalaşan kuş uçmaz kervan geçmez tekinsiz kır yollarına attı kendini. Bu defa köpek isteksizdi; birkaç kez uzun hırkasının eteklerinden, başından doladığı eski yün ihramın uçlarından çekiştirdi yaşlı kadını, hadi eve dönelim, dercesine. Gidelim, dedi Ana, dönersek büsbütün yitiririz onu.
Yolun iki yanında yapayalnız, ıssız uzanan taşlı tarlalar ince bir kar tabakasıyla kaplıydı. Tepsiye yayılmış mercimeğin üstüne un dökülmüş gibi, diye geçirdi içinden. Mercimek çorbasını nasıl da sevdiğini hatırladı oğulun. Baharda cılız otlar, kardelenler, yonca çiçekleri biterdi bu tarlalarda. Eskiden, çok uzaklarda kalmış o bolluk ve barış günlerinde, yemyeşil buğday başakları altın sarısına döndüğünde, burçaklar yolunup tınazlandığında hasadı kutlarlardı. Şimdilerde bu topraklar ekip biçilmiyordu artık, Büyük İşletme ile Bölge buraya taşındığından beri yasaktı bu toprakları işlemek.
“Bir zamanlar, millet ekip biçmek için, hasat için, eğlenmek, nefeslenmek için akın akın gelirdi buralara Karabaş; ama işe bak, o zamanlar yol yoktu, toprak bir patika vardı sadece, o da kar yağmur olduğunda balçığa dönüşür, yol iz kalmazdı. Şimdi asfalt yol yapmışlar, ama işe bak, geçeni yok. Zırhlı araçlar geçiyor bir tek, bir de Büyük İşletme’nin tankerleri. Yine de söylenmemek gerek, işletme ile askeriye olmasaydı bu yol hiç yapılmazdı.”
Karabaş, Ana’nın söyledikleriyle ilgilenmedi. Belki de Ana içinden geçirmişti sadece, karanlıkta konuşmanın tekin olmadığını düşünerek.
Ölüsünden dirisinden haber almak için yollara düştüğü oğul, İşletme ilk kurulduğunda, kısa bir süre orada çalışmıştı. İş ağırdı ama çocuk memnundu, eli ekmek tutuyordu, işçi olduğuna gururluydu, sevdiği kızla düğün dernek hayali kuruyordu. Sonra bir yıla varmamış, oğlana bir haller gelmişti. İçine kapanmış, suskunlaşmıştı. Ana’nın “Oğlum, elalemin kızına da ayıp; kızı istedik, verici oldular, düğün hazırlıklarına başlasak,” yollu sözlerine, “Daha zamanı var ana, hele biraz kendimi toplayayım,” cevabı verir olmuştu. İşçiliğe yazıldı, eli biraz para gördü, biti kanlandı da kızı beğenmez mi oldu yoksa! Erkek gönlü bu, güvenilmez. “Kızın ailesine ayıp, kızı da rezil edersin ortada bırakırsan, namus meselesi de girer işin içine, aman oğlum, gözünü seveyim,” diye üsteledikçe, çocuk büsbütün pusuyor, “Herşey iyi olacak Ana, sabret,” demekle yetiniyordu. Vardı oğlanın bir sıkıntısı. Evlatlarından birinin yüreği daraldı mı, Ana o saat hissederdi. Göğsünün ortasına bir soğuk taş oturur, nefessiz kalırdı. Yine kuzularımdan birinin başı dertte, hangisi ola, ne ola, elim erer gücüm yeter mi derdini hafifletmeye!
Oğlanın işten çıkarıldığı gün de, o soğuk uğursuz taş -şeytan taşı- gelip yerleşmişti iki memesinin arasına. Ertesi gün oğlan servise yetişmek için sabahın köründe kalkmayınca önce hastalandı sanmış, gidip bakmıştı ki uyumuyor, gözleri öyle duvara dikili yatıp duruyor. “Geç kaldın hele, hasta neyin olma Oğul.” Gözleri hep öyle duvara dikili, “Git başımdan ana,” demişti, “artık işe gitmek yok, işten çıkardılar.”
Ha demek bundanmış sıkıntısı! “İşten çıkarılmışsan ölüm değildir ya. Dinlen bir zaman, sonra iş ararsın. Allah kimseyi aç bırakmaz, herkesin rızkını verir.”
Çocuk o zaman yüzünü anasından tarafa dönüp, “Bunca aç insan bir lokma ekmek için neden çöplükleri karıştırıyor, madem Allah herkesin rızkını veriyor da!” demişti yüzünde karanlık bir bulutla.
“Tövbe de, tövbe de. Vardır Allahın bir bildiği.”
Göğsündeki taş daha bir ağırlaşmıştı. Allah duymamıştır inşallah, duyduysan bile affet Allahım, çocuk çok efkârlı. Bu efkâr işten kovulma efkârı değil, başka bir şey. Sen her şeyi bilirsin Allahım, çocuğumun altın kalpli olduğunu, kalbinin duru sular kadar saf olduğunu bilirsin. Koru onu, bağışla onu.
Göğsündeki taş, o gün bugün terketmemişti Ana’yı, hafiflememişti bile.
Bir gece o adamlar kapıya gelip oğlanı dışarı çağırdıklarında, yine bilmiş gibi, “Dur hele abin baksın kapıya,” demişti de dinletememişti. “İşletmeden eski arkadaşlar gelmiş, ben onlarla çıkıyorum, biraz açılırım, merak etme,” deyip çıkmıştı. Telaşlı bir hali yoktu, adamları tanıyordu, arkadaşlarıydı besbelli. Belki de patronlar yumuşamış, belki yeni işçiye ihtiyaç olmuştu da, yarın sabah işinin başına dön demeye gelmişlerdi. Göğsünü dinledi, yüreğine danıştı; taş, yerinde duruyordu.
Ne o gece eve döndü ne de sonraki günlerde. Polise, jandarmaya, karakola, işletme müdürlüğüne, Bölge’ye bile sordular sordurttular. Dirisi olmasa da ölüsünden haber umdular. Yer yarılmış içine girmişti.
Sonra günler geçti, haftalar, aylar, yıllar geçti. Gidip de dönmeyenlerin ne ilki ne de sonuncusuydu; Ana da bunu biliyordu. Biliyordu ya; bilincini, belleğini kapadı. Daha önce kaybolanları, ıssız bir yolun kenarında elleri arkadan bağlı, ensesinden tek kurşunla vurulmuş bulunanları, bile isteye unuttu. Söylentilere kulaklarını, tesellilere yüreğini tıkadı. Ben bulurum oğlumu, dedi, dirisi olmasa da ölüsünü bulurum.
O gün kapıdan çıktığında uyuz bir karabaş takıldı arkasına. Hoşt, dedi, gitmedi. “Bir de seninle uğraşamam; görmeseydim iyiydi ama görünce, sevince doyurmam gerek seni, ne ki ekmek zaten az, doyuramam”, dedi. Köpek ayrılmadı peşinden, gelip ellerini yaladı. Hayvanın gözlerinde öylesine derin, yumuşak, yalvaran bir bakış vardı ki içine işledi. İstediğim ekmek değil senin kokun, senin sevgin, dermiş gibi geldi Ana’ya. Artık o mu köpeği, köpek mi onu, birbirlerini yoldaş edindiler. O gün bugün de ayrılmadılar. Oğlunu arayan meczup Ana, oğlunu arayan köpekli ana oldu dilden dile, kulaktan kulağa yayılan masalda.
Şimdi köpek arkada, Ana önde -oysa şehirden çıkıp da kır yollarına vurduklarında köpek hep önden koşturur, ara sıra durup ardına bakar, kadının geldiğini görünce yeniden koşturmaya başlardı-, çoğu bölümü kapanmış, yer yer yıkılıp harabeye dönmüş İşletme’ye doğru ıslak asfalt yolda yürürken, kaç yıl oldu, diye düşünüyordu, kaç yıl oldu bu yolları arşınlamaya başlayalı.
Akşam iniyordu, köpek ince sesler çıkararak mızıldanıyor, hadi dönelim artık, diyordu. Yaşlıydı, uyuzdu, mecalsizdi, köpek haliyle bile geceden korkuyordu. Ana aldırmadı, içindeki ses “Köpeğe kanma, yürü, Karabaş dönsün isterse, sen yürü” diyordu. “İşletmenin arkasına kadar gidecem ben,” dedi köpeğe, kesin bir sesle. Köpek yine mızıldandı, kadının hırkasının uzun eteklerini çekiştirdi ağzıyla, sonra baktı ki umut yok, her zamanki gibi Ana’nın önüne fırladı, pek istekli olmasa da, “Bari gidelim de bitsin bu iş!” dercesine koşmaya başladı.
İşletmenin şimdi kapatılıp terk edilmiş bölümünün bir zamanlar geçilmez olan kunt duvarlarının yıkıntılarının etrafından dolanıp, karlı balçık çamura bata çıka arka tarafa ulaştılar. Ana buralara daha önce de gelmişti ya, bu defa yarı karanlıkta, bildiğinden başka türlü göründü gözüne. Miskinliğini üstünden atıp birden cevvalleşmiş köpeği izledi. Ayakları ıslanmıştı, üşüyordu.
Mes-lastikleri eskiydi, delikti, korumuyordu. “Anacığım, sana ne lastik, ne takunya, ne plastik terlik dayanıyor”, diye şikâyet ediyordu kızı. Varsın söylene dursun! Daha çok yolum var, daha bitmedi, yeni lastikler alınmalı bana, diye düşündü Ana çamurlu tarlada bata çıka yürümeye çalışırken.
Köpek burnunu incecik kar örtüsüyle kaplı çamurlu toprağa dayamış, kuyruğunu bacakları arasına sıkıştırmış önden gidiyordu. Ne koku alacak ki! Dört bir yan balçık çamur, kar bütün izleri, bütün kokuları siler. İçine ilk kez korku girdi, oysa yıllardır korkuyu unuttuğunu sanmıştı. “Gel”, diye seslendi Karabaş’a, “Hadi dönelim, üşüdüm. Gel hele, yarın kasaptan kemik isterim sana, iyi adamdır, verir.” Köpek oralı olmadı. Ana durdu; gel, diye bağırdı bu defa emreden sert bir sesle. Köpek dönüp baktı, inler gibi kesik kesik havladı, yoluna devam etti. Kadın durduğu yerde öylece kaldı. İzlemezsem, dönüp gelir nasıl olsa, hep böyle yapar, biraz aksilenir, direnir, sonra koşturur yanıma. Bırakıp yalnız dönmeyi gözü yemiyordu, bekledi. Karanlık iyiden iyiye inmişti. Köpek uzaklaşmış olmalıydı ki, ne çamurda adımlarının sesi ne de kesik kesik soluğu duyuluyordu. Ana kendini ürkütücü bir yalnızlığın ortasında hissetti; etrafı dinledi, sadece sessizliği duydu. Öyle mutlak, anlatılmaz bir sessizlik ki, sanki ses geçirmez bir fanusun içindeydi.
Köpek koşarak döndü. Oh! Nihayet. Hadi gel bakalım kötü köpek seni! Hadi gel, gidiyoruz. Köpek uzun yoldaşlıkları boyunca hiç yapmadığı bir şey yaptı; Ana’ya bakıp dişlerini göstererek hırladı. Kadın korktu, bir adım geriye çekildi. Lanetli köpek, cehennemin kapısını bekleyen uğursuz hayvan... Birden o güne kadar hiç aklına gelmemiş bir soru takıldı Ana’nın kafasına. Kaç yaşında bu hayvan? On yılı aşkın böyle peşimde benim, onu bulduğumda da yaşlıydı, uyuzdu, çocuklar bu fazla yaşamaz demişlerdi ilk kez beslediklerinde. Ne kadar yaşar ki bir köpek! Köpek kılığına girmiş şeytanın ta kendisi mi yoksa? Yoksa Allahımın gücüne mi gitti kadere teslim olmamam, oğlumun canının peşine düşmem?
Hayvan gelip büyük yün örtüsünün eteğini dişledi, Ana’yı sürüklemeye başladı. Yüreği korku dolu, dizlerinin bağı çözülmüş, mes-lastiğinin teki patlayıp dağılmış; köpeği izledi. Bir yere götürmek istiyor beni, direnmemeliyim. Benim köpeğimse, iyiliktendir; şeytansa, direnmenin faydası yok.
İşletmenin kapatılmış bölümünün arkasındaydılar. Köpek yeni açıldığı besbelli büyük bir çukurun kenarında durup, bir Ana’nın yüzüne bir çukura bakıp havladı. Sus, dedi kadın fısıltıyla, sus. Sonra çukura eğilip karanlıkta görmeye çalıştı. Derince bir çukurdu, içi artık dolu değildi. Gecenin karanlığında çamura bulanmış beyaz bez parçalarını ve fosforlu bir iç ışıkla aydınlanan dağılmış tek tük kemikleri fark etti. Çukurdan, zamanla uçmuş, fazla ağır olmayan bir leş kokusu yayılıyordu. Hayvan ölülerini, kurban artıklarını gömmek için fazla büyük, fazla özenle kazılmış bir çukurdu.
Kayıp oğlunu arayan Köpekli Ana, işte o zaman unutmak istediklerinin tümünü hatırladı, duymamak için kulaklarını tıkadıklarının tümünü duydu. Yalandır dediği, inanmak istemediği tüm söylentileri bir bir geçirdi aklından. Birileri çukuru aceleyle boşaltmıştı. İçindekilerin bulunacağından kuşkulanmış, korkmuş olmalıydılar. Oğlumun bildiği, bilip de karışmak bulaşmak istemediği buydu. Konuşacağından korkmuşlardı. Sonra...
Sonrasını düşünmemek için usunu bilincini kapadı Ana. Bir tek düşünce aklının uzak köşelerinde takılıp kaldı: Yerini artık bulamam. Nereye taşıdılar hepsini, onlarca ölüyü, oğlumu, oğullarımızı?... Artık iz süremem, yorgunum, çok yorgunum.
Uyuz karabaş köpek sakinleşmiş gibiydi, çukurun başına oturmuş, içine atlamayı gözünün kesip kesmeyeceğine bakıyordu. Ana köpeğinin hemen yanına, soğuk ıslak toprağa oturdu. Hayvanın sıcaklığını bedeninde duydu. Dizlerini örtsünün altında topladı. Eski bir ihramdan bozma geniş atkısını ikisini de sarıp sarmalayacak şekilde doladı. Köpeğin ılık nefesini yüzünde hissetti. Bu gece don yapacak diye düşündü, mutlu oldu. Ağır ağır uykuya daldı. Kayıp oğlunu elinden tutup Doğunun dağlarında mağaralarında fısıldanan “Oğlunu Arayan Köpekli Ana” söylencesine karıştı.
Ertesi gün sabaha karşı, son izleri yok edip işlerini bitirmeye gelenler Ana ile köpeğini birbirlerine sarılmış buldular. Yanlarına yaklaştıklarında köpek vahşi bir kurt gibi hırlayarak yüzleri kar maskeli adamların üzerine atıldı. Biri, tek kurşunda bitirdi işini Karabaş’ın. Ana’ya kurşun gerekmedi; bedeni kaskatıydı, donmuştu. Çukurun içindeki bez parçaları ve kemiklerle birlikte Ana’yı da, Karabaş’ı da çöp kamyonunun arkasına attılar.
Çöplüğün Generali, Oya Baydar
Can Yayınları, 4. Basım. S.112-121
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024