Ümit KIVANÇ
Meslek birliğimizin, Belgesel Sinemacılar Birliği’nin üyesi Nejla Demirci’nin Kanun Hükmü filminin başına geleni, bunun üzerine sinemacılar âleminde oluşan dayanışmayı, itirazı, tepkileri -elbette yavşaklıkları, umursamazlıkları, kendini her şeyin merkezine koymaları da- günlerdir izliyorsunuzdur. Film Antalya Altın Portakal Festivali’nin altmışıncısına alınmışken yukarıdan baskıyla festivalden çıkartıldı. Sebebi, KHK’lı iki kişinin mağduriyetini anlatıyor oluşu.
İktidarın bir tasarrufundan ötürü mağdur olmuş iki insandan söz eden bir belgesel film, belgesel filmlere kategorik olarak yer veren festivalden neye dayanılarak çıkarılabilir? Sinemasal veya teknik kalitesizliğinden, ele aldığı konuyu işlemedeki yetersizliğinden olsa, baştan alınmazdı. Alındığına göre, festivalde gösterilmeye yeterli kalitede bulunmuş. Kesin.
Peki, festival yönetiminin bu filmi alındığı festivalden atmaktan özel çıkarı var mı? Yok. Aksine. Sinema dünyasının sesi çıkan bir kısmından tepki göreceklerini bilirler. Demek ki, birileri festivale bu filmin çıkarılması için baskı yaptı. Festival yönetimi de, “böyle bir şey yapamayız, kendimizi inkâr etmiş oluruz” falan demedi, emri yerine getirdi.
Çok da alıştığımız şey değil ama bu olayda hassasiyet kabardı ve sinema âleminin birçok kuruluşu, yönetmenler, oyuncular, festivalin jüri üyeleri topluca tepki gösterdiler. Hassasiyet dayanışmaya hayat verdi.
Nihayet bugün (28 Eyül 2023), festival yönetmeni filmin yeniden programa alındığını duyurdu. Fakat nasıl? Buna geleceğim. Önce esas kötü karakteri ele alalım.
Kanun Hükmü’nün festivale geri dönüşüyle aynı anda, aslî işi bu tür festivalleri desteklemek, mümkün kılmak, yenilerini oluşturmak, geliştirmek olması gereken Kültür ve Turizm Bakanlığı -ki, “kültür niye turizmin yanında sığıntıdır?” sorusunu canlı tutmak için var gibidir-, sadece bir filmin festivalden atılmasıyla tatmin olmayacağını, bu arzusu yerine getirilmeyince festivali de baltalayacağını ilan etti. Kendisi desteğini çekmekle kalmadı, bazı sponsorları da belli ki çekilmeye zorladı. Veya sponsorlar, rejimin karakteri icabı, “bizim de başımıza iş gelir” korkusuyla alelacele tası tarağı toplamaya girişti. Yani bakanlık festivali düpedüz tahrip etmeye harekete geçti. (Bu iş “bana yar olmuyorsa size de etmem” yollu iktidar politikasının sinema festivalleri alanına da yayılmasının ilk büyük adımı da olabilir, henüz bilemiyoruz.)
En ufak utanma sıkılma kırıntısı barındırmayan açıklamasında bakanlık, sadece “kafamı bozdunuz, ne haliniz varsa görün!” postası atmakla kalmadı. Son derece tehlikeli ve tahrikkâr ifadeyle, filmi ve yönetmenini iktidar destekçisi geniş kitleye hedef gösterdi. Üstelik bütünüyle iftiradan ibaret suçlamayla, insanların hassas yerlerini kaşıyarak.
Bakanlığın resmî açıklamasında şu satırlar kendilerine yer bulabildi: “Böylesi önemli bir festivalde, sanatın gücü kullanılarak mağduriyet algısı üzerinden FETÖ terör örgütü propagandası yapılmasına vesile olunması son derece üzücüdür.”
Kültür bakanlığının bu satırları kaleme alan ve onaylayan mensupları nasıl bir “terör örgütü propagandası”ndan söz etmekteler? Filmin -çıkar ilişkileri bittikten sonra muktedirlerin FETÖ diye isim taktıkları- Fethullahçıların propagandasını yapma gibi bir amacı var mı? Elbette yok. Olduğunu düşünmek de pek aptalca, zira filmi yapanların bu teşkilata yakınlık duymaları için en ufak sebep yok. Peki bakanlıktakiler bunu bilmiyorlar mı? Uğraşacakları insan ve film hakkında hiç mi fikirleri yok? KHK der demez “Hah, işte FETÖ’cü!” diye ayağa fırlayan kimse, FETÖ’cü temizliyoruz ayağına yüzlerce solcu insanın işlerinden atıldığını, mesleklerini kaybettiklerini falan bilmez mi?
Aksini kim iddia edebilir: O bakanlıkta o lafları yumurtlayan ve onaylayan her kimlerse hepsi Kanun Hükmü filminin “FETÖ propagandası”yla falan alâkasının olmayacağını bilir. Burada rahatsızlık yaratan, “FETÖ” temizliği ayağına muazzam bir insan kitlesini mağdur eden iktidar pratiğinin mevzu edilmesi. Ve mazallah, mağduriyet kurcalandıkça, bu “FETÖ” dedikleri melanete dair riyakârlığın yaygın şekilde idrak edilmesi tehlikesi.
Hattâ bunlar bile fazla ince ya da derin kaçıyor. Şu an için bildikleri en “iş görür” karalama motifi bu. Zaten toplam üç motifleri var, en pratiği bu. Kim çıkarlarına dokunursa sıfat takıp saldırmaya hazır kitlenin önüne atmaya çalışıyorlar.
Birilerini saldırtmak için de motif hazır, bakanlık kalem ve mühür erbâbı da ellerini attıklarında ilk ulaştıkları bu silahı çekinmeden kullanmış: “Bakanlığımız, aziz milletimizin 15 Temmuz’da verdiği destansı mücadelesinin itibarsızlaştırılması, sanatın provokasyon unsuru olarak kullanılması çabasının bir parçası olmayacaktır.”
Bu yalnız siyasî baskı, yönetenin keyfî tutumu, sorumsuzluk, yasakçılık, tahakküm tutkusu vs. diye nitelenip geçilemeyecek, tehlikeli bir iş.
İktidara özgü kurnazlığın hizmetlilerince de kavranıp başarıyla uygulandığını da görüyoruz bu örnekte. Söz öyle bir yerden kuruluyor ki, hani, kazara iktidara yakın olduğu halde şu KHK işindeki ağır haksızlıktan, hukuksuzluktan rahatsızlık duyan olursa, çıt çıkardığı anda destanı itibarsızlaştırmakla suçlanıp dışlanacağı bildiriliyor kendisine. Muhtemel utangaç muhalife bile hayat hakkı bırakmamacasına.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir an önce Turizm Bakanlığı’na dönüştürülmesi ve iktidarın “madem kültürde iktidar kuramıyorum, o halde hiç olmasın” diyerek toplumu -zaten pek de meraklı olmadığı- her türlü kültür faaliyetinden men etmesi önerisiyle bu kısmı tamamlayayım.
Ve festival yöneticisinin derinlikli metnine geçeyim. Ahmet Boyacıoğlu’nun açıklamasını okuyanlar ifademi isabetsiz bulmuşlardır. Çünkü metin şundan ibaret: “22.09.2023 tarihinde yapılan duyuru ile 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması seçkisinden çıkarılan ‘Kanun Hükmü’ adlı filmle ilgili herhangi bir yargı sürecinin bulunmadığı tarafımızca belgelendiği için filmin yarışma seçkisine geri alınmasına karar verilmiştir. / Ahmet Boyacıoğlu - Festival Yönetmeni.” Neresi mi derinlikli? Burada kahramanın yaşamöyküsündeki trajik eşik anlatılıyor. “Ben” formunda aslında. “Tarafımızca belgelendiği” ibaresindeki polisiye-aksiyon ve aynı zamanda araştırmacı belgeselcilik özelliğine de dikkat.
Yahu hangi yargı süreci? Ne yargısı? Şu anda bu memlekette normal yargı mı var? Bu bir. İkincisi: Film için “çıkartın şunu!” diye buyurulduğunda “peki abi” derken bakmadınız mı, hakkında “yargı süreci” var mıymış diye? Çıkarma kararını alırken, “madem yargı süreci varmış…” diye mi aldınız da sonradan “aa, yokmuş!” diyor ve geri alıyorsunuz?
Bu açıklamayı hizmet olsun diye tam tercüme ederdim, ama, sınırı aşmış baskı koşuları insanlara abuk sabuk şeyler yaptırabiliyor, bu yüzden iskonto mahiyetinde festival yöneticisini bundan esirgiyorum. Fakat buradaki kıvranmanın ve filmi festivalden atma kararı vermiş olmanın herhangi bir şekilde meşrulaştırılabileceğini sanmamalı kimse. Çok mu zordur, çıkıp, “Yahu ne FETÖ’sü, ne bilmemnesi! Ne alâkası var?” demek? “Neden KHK’lılarla ilgili herhangi bir belgesel yapılamasın?” demek imkânsız mı? (Film festivalinin ne olduğuna, siyasî iktidarın buna müdahalesinin kabul edilemezliğine falan hiç gelmeden konuşuyoruz bunları. Kimseden ekstra kahramanlık beklemiyoruz. Ortamın hepimiz farkındayız ya o bakımdan…)
Tabiî bütün bu olayın içinde, festival üzerinde söz sahibi olabildiğini bildiğimiz CHP’li belediyenin nasıl bir rol oynadığını öğrenmiş değiliz. Acaba “Anayasaya aykırı ama evet” tutumunu mu tekrarladılar yoksa festivalin onurunu savunmak için bakanlıkla, açıktan yapılmaması daha doğru olacak tartışmalar mı yürüttüler? Şimdi durduk yerde gürültü patırtı çıkaracak bir filmin, kabahat de bakanlığın üstünde kalacak şekilde ortalıktan çekilmesi işlerine mi geldi yoksa belediye direnmeye hazırdı da CHP genel merkezi mi “durun, Ümit Özdağ’a da bi danışalım” mı dedi de onları durdurdu yoksa tam tersi mi oldu..? Bir de CHP’yi renksizlikle, heyecansızlıkla suçlarlar; oysa bu parti söz konusu olunca hayatımız bütün bu ihtimallere açık, rengârenk hale geliyor… Umarım bu yazı yayınlandığında, belediye ve CHP, “sponsorlar çekilse de biz bu işin altından kalkacağız” falan gibi haysiyetli bir tavır takınmış olurlar.
Henüz tahammül kültürüne bile geçememişken çeşitliliğin zenginlik olduğunun kabul edilmesini beklemek şüphesiz “Boğaz’a karşı viski” mertebesinde lüks kaçıyor. Askeriyenin tek tip’inden güya sivil faşizan-bağnaz tek tip’e geçiş her alanda her şeyi daha seviyesizleştirdi, daralttı, ömrümüzden yiyor, kültürümüzden yiyor.
Belki diyeceksiniz ki: Ne kültürümüz vardı da!.. Var işte. Turizm ile ikisinin bakanlığı bile var.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024