Ümit KIVANÇ
Kaddafi sahiden bir lağımda mı ele geçirildi? Yoksa, bu gözü dönmüş muktedirin kendilerine “fareler” ve “hamamböcekleri” demesini hazmedemeyen isyancılar onun son anları için böyle bir senaryoyu mu uygun gördüler? Bilemiyoruz. Fakat yakıştı.
Libya’da olan biteni izlerken, Kaddafi’nin mutlaka güvendiği birşeyler olduğuna, bizim, ortalıktaki haber kanallarımızla bunları öğrenemeyeceğimize kanaat getirmiştim. Yokmuş böyle şeyler. Silahı ve örgütlü silahlı gücü, çoğunluğunu acemi nişancıların oluşturduğu isyancılara göre fazlaymış, o kadar. NATO uçakları dengeyi değiştirince, hâlâ güvende olabileceği tek yere, Sirte’ye sığındı, aslında hapsoldu, sonra da oradan beceriksizce kaçmaya çalışırken yakalandı.
Petrol zengini, stratejik bir ülkeyi 42 yıl boyunca kimsenin gık demesine meydan vermeden yönetebilen bir lider, olacak bitecekleri bu kadar mı öngöremez! İnsan hayret ediyor. Beşşar Esad için de aynı soruyu soruyorum. Girdiği süreç, er ya da geç devrilmesiyle sonuçlanacak, aksi mümkün değil. Ve bu koşullarda sürdürülen bir iktidar, sahibine nasıl bir doyum, nasıl bir sürdürme arzusu verebilir ki?
Galiba göremiyorlar. İktidardan bakınca dünya, hayat, hakikat başka türlü gözüküyor. Galiba iktidar sahipleri için en büyük tehlike bu.
Bizim başımızda Kaddafi veya Esad gibi gözü dönmüş diktatörler yok. Meşru seçimle gelmiş bir hükümet var. Ancak, bu, muhtemelen parlamenter demokrasi tarihinin en alternatifsiz, en güçlü tek parti hükümeti. Şöyle tarif edersek belki daha açıklayıcı olur: İktidarının sınırlarını göremeyen bir hükümet.
Hâlbuki parlamenter demokrasi denen rejimin demokrasinin bir çeşidi olmayı hak edebilmesi, iktidarın sınırlanabilmesiyle doğru orantılıdır. İktidar, kendisine muhalif kesimleri hesaba katmak zorunda kalmıyorsa, kendini her istediğini yapabilecek konumda hissediyorsa, seçilerek de gelmiş olsa, bir parlamenter demokrasiyi demokrasi olmaktan çıkarabilir. Şimdi yaşadığımız süreç, iktidar partisi liderinin kişilik özellikleriyle birlikte düşünüldüğünde, tam da bu tehlikeyi barındırıyor.
Üstelik, bir ülkedeki demokratik hayatı veya demokrasi unsurlarını, kırıntılarını, nasıl diyeceksek, yok edebilecek bilumum etkenler bizde mevcut. Meselâ demokrasi kavramına bizzat iktidar partisinden bile daha uzak muhalifler (parlamento dışı muhaliflerin çoğu dâhil). Meselâ devlet zorunun oransız, hattâ kötüye kullanımını meşrulaştıracak dehşet ortamı. Hukuksuzluğu varlık zemini, toplumuyla savaşmayı aslî hayat gayesi, başına buyrukluğu ve denetlenemezliği varoluş çerçevesi haline getirmiş devlet geleneği. Bu geleneğin, gücü ele geçirenin eline hemencecik verebildiği sayısız tahakküm araçları. Meselâ insan hayatının değer taşımaması, ölümün, hele hem devlet uğruna hem devlet elinden ölümün kanıksanmış oluşu. Meselâ bireysel özgürlüğün başlı başına bir toplumsal değer olmayışı. Meselâ insanların hakikatle ilişkisinin baştan rayından çıkarılmış oluşu nedeniyle her türlü manipülasyona, dolduruşa açık bir kamuoyu. Hep mağdur hep haklı olmaya şartlandırılmış bir toplum. Her türlü ahlâksızlığına, insanî duyarsızlığına millî, dinî, siyasî gerekçeler icat etmekte hiç zorlanmayan çoğunluk ve daha kötüsü, azınlık ideolojileri. Meselâ, linç geleneğiyle hesaplaşmak şöyle dursun, her fırsatta, arkasına devletin açık ya da örtülü desteğini alarak bu işe kalkışmaya alıştırılmış militan milliyetçi-ırkçı grupların ve onları “vatandaşlar” olarak anmayı alışkanlık haline getirmiş bir medyanın varlığı. Ve elbette, âdetâ bütün stratejisini son ferdine kadar bütün Kürtlerle bütün Türkleri birbirlerine düşman etmek üzerine kurmuş bir silahlı örgütün sistemli faaliyeti. Nihayet, olayların Ortadoğu coğrafyasında cereyan etmesi. Yani, güce tapınmanın gayet olağan bir müessese ve psikolojik durum sayıldığı, “siyasî” odakların birbirlerine mesajlarını silahla, bombayla ilettiği bir yerde bulunmamız. Üstelik bu yerde, uluslararası hukuk kavramının da en fazla bir İsrail jetindeki bomba sayısı kadar hükmünün olması.
Bu düşündüklerimin tamamen yanlışlanması dileğimi tekrarlarken, şunu hatırlatmak isterim: Bu memleketi yaşanası bir yere dönüştürme görev, sorumluluk ve imkânına sahip olan, otuz yıla yayılmış acılardan, elli bin can kaybından sonra hâlâ bir sorunu ve çözümünü içine sindiremeyen iktidar sahipleridir.
Bu elbette bugünkü iktidarda sınırlı bir yargı değil. Ama insan en azından dönülüp dolaşılıp aynı noktaya gelinmemesini, çekilmiş bunca acının bari bir uyanışa yaramasını umuyor.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024