Ümit KIVANÇ
Suriye’nin bir kısmını “fethetme” fikri, anlayabildiğim kadarıyla, akıl kârı ölçülerle ele alınıp ötesi berisi tartışılabilir bir fikir olmaktan çıkmış, giderek tutku haline geliyor. Son derece tehlikeli bir oyun, kalkışılan. Bu kanlı yola niçin girildi? Niçin bu yolda yürünüyor? Muktedirlerin o sıvasız evlerdeki insanlara çok borcu var da, en azından bu hayatî soruya cevap vermeleri gerekmiyor mu?
Yoksa sıvasız evleri dolaşıp şehit olacak delikanlı mı seçiyorlar? Yoksul çocukları. Bu defa ateş düşen hanelerden biri sıvasız apartman. Özellikle Karadeniz’de çok görülen cinsten. Dikerler apartmanı dört kat, beş kat; sıvasızdır. Her an her şeyi sökülüp, tuğlaları toplanıp oradan kaldırılacak, başka yere götürülecek gibidir. Fakat ikinci katta soldaki daireyle, dördüncü katta sağdaki dairede, meselâ, PVC doğramalı pencerelerin ardına kar beyazı tül perdeler çekilmiştir. Korkuluğuna gelişigüzel spatula hamleleriyle saçılmış, üstü düzlenmemiş sıvanın şekilsiz minik heykelcikler yarattığı balkonda, ufak kızın pantolonu, oğlanın kukuletalı ucuz montu, rüzgârda bu heykelciklerden ufak parçalar koparır. Rüzgâr, yağmuru karı boş dairelerin yıllardır PVC doğrama bekleyen pencere boşluklarından içeri savurur. Kimbilir ne zaman bir ucuz halının ısıtacağı müstakbel oturma odası zeminlerindeki ufak göletler anca havalar ısındığında ortadan kalkar. O beş katlı apartmana bakınca, şehrin büyüyüp yuttuğu eski varoşta, belediye otobüsünün üç hamlede dönebildiği keskin virajda, kaldırım hizasının yarım kat altındaki dökük boyalı, madenî bahçe kapısı ve ancak en üst kısmından yolun görülebildiği pencereleriyle, bütün otomobillere ancak aşağıdan bakabilen minicik ev canlanır zihninizde. Bunca senede, uyduruk sıvasının üzerine bir-iki kat boya atılabilmiştir. Yine de sıvasız gözükür. Sıvasız evler korunmasız gözükür. Askerdeyken savaşa sürülen ve hayatını kaybeden gençler bu apartmanlardan ve bu evlerden çıkıyor; bu yüzden birini görünce öbürünü hatırlarsınız.
Memleketimizde ana muhalefet adını taşıyan partinin lideri, sıvalı sıvasız her yere bayrak asmayı öneriyor, şehit haberleri karşısında. Devleti temelinden kavramak veya devletin temelini kavramak, böyle bir şey. Kavramak hem tutmak sarılmak, kimselere bırakmamak, demek hem de idrak etmek. İdrak edilemeyen, yalnız, ölerek ve öldürerek hep daha da kötü bir hayata sürükleneceğimiz.
Kimseyi bu yoldan döndürmek mümkün görünmüyor. Bu ülkenin aslında vatandaşlarına iyi hayat yaşatmak ve üreteceği zenginliği çevresine de yaymak bakımından çok büyük potansiyele sahip olduğunu, komplekslerini aşabilmesi halinde bu toplumun, evet, hâlâ ve her şeye rağmen büyük çeşitlilik, zenginlik potansiyeli barındırdığını, üstelik, eğer bölgesel etkinlik isteniyorsa, bunun yolunun da ölme-öldürme yolu olmadığını, ister hayır ve selamet diyelim, ister esenlik, bunların yolu gibi tam tersi yönde uzandığını anlatmak mümkün görünmüyor.
Suriye’nin bir kısmını “fethetme” fikri, anlayabildiğim kadarıyla, akıl kârı ölçülerle ele alınıp ötesi berisi tartışılabilir bir fikir olmaktan çıkmış, giderek tutku haline geliyor. Son derece tehlikeli bir oyun, kalkışılan.
Bakın, son bir hafta içerisinde, henüz 85, 86 gibi plaka numarası münasip görülmeyen İdlib’te neler oldu:
CİHATÇILAR SAVAŞINDA ‘VEKİL’ KUVVET
Türkiye’nin, başına kimin geçeceğini dahi belirleyebilecek ölçüde yakın ilişki içeresinde bulunduğu Ahrar el-Şam örgütüyle, Suriye savaşının başından beri gayet şaibeli politikalar izleyen -meselâ şimdiki düşmanı HTŞ koalisyonu kurulurken orada yer almış olan- Nureddin Zengi Hareketi birleştiklerini açıkladılar. Böylece epey güçlü bir yeni örgüt koalisyonu ortaya çıktı: Suriye Kurtuluş Cephesi (SKC). Bu siyasî manevranın ardında herkes Ankara’yı aradı.
SKC’nin oluşturulmasındaki esas maksat, El-Kaide uzantısıyken başka örgütleri etrafına toplaya toplaya önce Şam’ın Fethi Cephesi, sonra Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) haline gelen örgütle baş edilebilmesiydi. Çünkü HTŞ, gerçi İdlib’e girip çatışmasızlık gözlem noktaları kurması için Ankara ile işbirliği yapmıştı ve şimdilik TSK ile çatışmayacak gibi gözüküyordu, ancak böyle bir çatışmanın er ya da geç kaçınılmaz hale gelebileceğini herkes biliyordu. Ayrıca, Ahrar ve Zengi, sınır kapısı gibi gelir getiren bir noktayı ve İdlib şehrini, bu vilayetteki ve Batı Halep’teki birtakım yerleşim merkezlerini HTŞ’nin eline bırakmış olmaktan muzdaripler, bölgedeki etkinliği ele geçirmek istiyorlar. HTŞ bir süre önce, kendi çatısı altına girmeyen bütün öbür İslâmcı ve cihatçı örgütlerle savaşmış, Kuzey Hama ve Batı Halep’in bir kısmıyla İdlib vilayetinden meydana gelen cihatçı bölgesinde kesin etkinlik sağlamıştı. Üstelik yerel yönetimlere de ağırlığını koymuştu.
Ahrar+Zengi koalisyonu (SKC), kurulduğunu ilan eder etmez taarruza geçti ve HTŞ’yi birçok yerden çekilmek zorunda bıraktı. Yani ilk anda hadise böyle göründü. Ancak iki gün geçtikten sonra anlaşıldı ki, HTŞ kendi açısından gayet mâkûl bir taktik gütmekte: Türkiye sınırı tarafını, sınır kapısını ve Batı Halep-Güney İdlib bağlantı hattını tutuyor, İdlib şehrine SKC kuvvetlerinin ulaşmasını önleyecek mevzileri sağlama alıyor, ortadaki birtakım yerleri ise bırakıyor, kuvvet tasarrufu yapıyor. Kaldı ki, İdlib’in önemli şehirlerinden Maaret el-Numan gibi birtakım yerlerde HTŞ’nin halk desteği yok, aksine, rejime karşı tavrı kesin olan ahalinin bir kısmı, aynı şekilde, HTŞ’ye de karşı. HTŞ bu problemli yerlerle şimdilik uğraşmamayı tercih ediyor.
Yani askerî bakımdan Ahrar+Zengi ile rahatça baş edebilen, çoğu zaman da onlara üstün gelen, El-Kaide bağlantısı “resmen” sürmese bile gönülden süren, İdlib’i bırakmaya hiç niyeti olmadığı gibi, binlerce savaşçısıyla, gidecek yeri de olmayan, çünkü Suriye ordusu ve Rusya’nın ilk fırsatta kendisini topyekûn ortadan kaldıracağını bilen, savaşta pişmiş bir radikal cihatçı örgüt, Türkiye’nin “vekil kuvvet”leri ile savaşıyor. Bu “vekil”lerin güvenilmezliği bir yana, savaşın alanı, TSK’nın altı gözlem noktası kurduğu, daha da kuracağı, buralarda asker bulundurduğu, daha da bulunduracağı bir bölge. HTŞ’nin şu anda Türk askerlerine yönelik herhangi bir eylem yapmayışı, daha güçlü düşmanla karşı karşıya gelmemek için. Çaresi kalmazsa gerilla savaşına geçecek -ki El-Kaide merkezi mütemadiyen bunu öneriyor- ve muhtemelen büyük kayıplar verecek. Buna karşılık, burada evlat acısıyla kavrulan sıvasız evlerin sayısı da hızla artacak. Birkaç yıldır, her türden bombalı araç ve intihar saldırılarında uzmanlaşmış, burada iç propaganda ve manipülasyon aracı haline getirilen “şahadet”in çekim gücüne kapılmışlık bakımından bir düzenli ordudan fersah fersah ileride, HTŞ’nin savaşçıları.
Bu kanlı yola niçin girildi? Niçin bu yolda yürünüyor?
Muktedirlerin o sıvasız evlerdeki insanlara çok borcu var da, en azından bu hayatî soruya cevap vermeleri gerekmiyor mu? Maksat “fetih” mi? Böyleyse niye? Nedir bunun dayanağı? Meşruiyeti nerededir? “Biz, biz olduğumuz için herkese her istediğimizi yapmaya hakkımız var!” Bu mu diyebildikleri tek şey?
İktidar, “çocuklarımız şehit olacak, ne şahane!” diyor, çocukların az büyümüş hali şehit oluyor. Sıvasız evlerin temelleri çatırdıyor. Muhalefet “evlere bayrak asalım” diyor. Devletin temeli sağlamlaşıyor.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları


























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024